Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi (PAÜ) Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Neonatoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Hacer Ergin, sanayi toplumunda kadının ev dışında çalışmaya başlamasıyla emzirme süresinin kısaldığını ve mama kullanımının başladığını belirterek, "Mamaya dayalı beslenmede ishal ve solunum yolu enfeksiyonlarından ölümler artınca anne sütünün önemi yeniden hatırlanmıştır. Amerikan Pediatri Akademisi 1978 yılında anne sütünün bebeğin tek ve en temel besini olduğunu, ilk 6 aya kadar bebeklerin yalnızca anne sütüyle beslenmesinin yeterli büyüme ve gelişmeyi sağladığını bildirmiş, 6. aydan itibaren ek besinlere başlanmasını ve emzirmenin iki yıl sürdürülmesini önermiştir" dedi.

Anne sütünün, bebek için gerekli enerji, protein, yağ, karbonhidrat, vitamin, mineral ve eser elementleri, enzim, hormon, büyüme faktörleri ve bağışıklık maddelerini uygun miktar ve kalitede içeren eşsiz bir besin olduğunu belirten Prof.Dr. Hacer Ergin, şöyle konuştu: "Büyümek için daha çok kalori ve proteine ihtiyacı olan prematürelerin annelerinin sütünde protein miktarı daha yüksektir. Bu nedenle anne sütü prematüreler için de çok önemli bir besin. Anne sütünde iyi bir kalori kaynağı olan yağlar yanında, yağların sindiriminde gerekli lipaz da bulunmaktadır. Anne sütünde bulunan lipazın bebeği giardia, E. histolitika gibi tek hücreli parazitlerden koruduğu da bilinmektedir." Bir emzirmenin başı ve sonunda sütün içeriğinin farklı olduğunu anlatan Hacer Ergin, sözlerini şöyle tamamladı: "Yağdan zengin süt emzirmenin sonunda salgılanmaktadır. Doygunluk hisseden bebek memeyi bırakmakta ve aşırı beslenmeye bağlı şişmanlık engellenmektedir. Halk arasında damar sertliği olarak bilinen ve olgun yaşlarda ölümlere neden olan aterosklerotik kalp hastalıklarının çocukluk çağlarından itibaren başladığı bilindiğinden aterosklerozdan koruyucu bir besin olan anne sütünün önemi daha da artmaktadır."

iha

Yayın Tarihi : 6 Ekim 2008 Pazartesi 13:12:02