2
Mayıs
2024
Perşembe
DENİZLİ

Verheguen: Türkiye Avrupa'yı rahatlatır

Denizli Sanayi Odası tarafından düzenlenen 2. Uluslararası Tekstil ve Konfeksiyon Zirvesi Denizli'de yapıldı.


Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Kongre ve Kültür Merkezi'nde yapılan zirveye, Denizli Valisi Yavuz Erkmen, AK Parti Denizli Milletvekili Mehmet Yüksel, Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Günter Verheugen, Denizli Belediye Başkanı Nihat Zeybekci, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dr. Rainhardt Frhr.Von Leoprechting, sivil toplum örgütü temsilcileri, sanayici ve iş adamları, çevre illerin sanayi ve ticaret odası yöneticileri ile öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Bu yıl ikincisi düzenlenen ve TOBB tarafından desteklenen zirve, Denizli ekonomisini anlatan sinevizyon gösterisiyle başladı.


Zirvenin açılış konuşmasını yapan Denizli Sanayi Odası Başkanı Müjdat Keçeci, zirvenin Denizli için çok önemli olduğunu belirterek, "Denizli bir tekstil merkezi. Önemli bir sanayi kenti ve 3 milyar dolara ulaşan ihracatın üçte biri tekstil ve konfeksiyondan oluşuyor. 50 bin kişi bu sektörde çalışıyor ve yarısı kadın. Tekstil bizim yaşamımızın bir parçası. Piyasa ürünü üretmekten vazgeçmek istiyoruz. Bunu nasıl yapacağımızı tartışmak istiyoruz" dedi.


Denizli Belediye Başkanı Nihat Zeybekci de, tekstilin Denizli için bir kültür olduğunu ve bu kültürü başka bir yere taşımaya kimsenin gücünün yetmeyeceğini belirterek, "Burada doğduk burada ölürüz" diye konuştu. Denizli'nin bu sektörden kazandığını, artı değerlerle başka sektörlere yöneleceğini anlatan Zeybekci, sözlerine şöyle devam etti: "Kulelerden tekstil ve konfeksiyon sektörünün tartışılmasıyla bütün alt yapıyı kaybederseniz. Elimizdekileri ve Denizli'yi kaybetme lüksümüz yok. 5084 Sayılı Teşvik Yasası niyet olarak doğru uygulamada yanlıştı. Uşak teşvik içine alındı da abat mı oldu? Tüm kurumlara bunları anlattık ve anlatmaya devam edeceğiz. İnşallah Türkiye'de Denizli'nin menfaatlerinin söz konusu olduğu
durumlarda sözümüz dinlenir."


Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dr. Rainhardt Frhr.Von Leoprechting ise yıllardır Almanya'nın Türkiye'nin önemli ortaklarından biri olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Türk ürünlerini en fazla alan ülke konumundadır. Son 10 yılda ihracat iki kat arttı. Türkiye 18 milyar dolarlık ithalat yapıyor Almanya'dan. Rusya enerji ithalatı sebebiyle Almanya'nın önüne geçmiştir." Türkiye'nin yaklaşık 71 milyon nüfusu ile artan bir nüfusa sahip olduğunu anlatan Rainhardt Frhr.Von Leoprechting,
sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye en büyük büyüme alanlarından biri. Bu tüm sektörler için geçerli. Denizli ise, Türkiye'deki önemli sanayi kentlerinden biri. Denizli tekstilin başkenti durumunda. 2005 yılında Türkiye'den Almanya'ya 330 milyon dolarlık ihracat yapıldı. 2007 yılında bu rakam 412 milyon dolara ulaştı. Bunlar olumlu rakamlar. Tekstil sektörü bir ilerleme ortaya koymaktadır. Bu sektörün kendini yeniden konumlandırması gerekiyor."


Tekstil ve konfeksiyon sektöründe değişime gidilmesi gerektiğini belirten Rainhardt Frhr.Von Leoprechting, sözlerine şöyle devam etti: "Üretim teknolojilerinin geliştirilmesi kritik öneme sahiptir. Bazı Türk sanayi şirketleri bu değişimi başlattı. Yeni teknolojilerin ihtiyaçları karşılaması gerekir. Türk tekstil sanayinin önemli bir yeri var Almanya için. 2009 yılında daha fazla makinenin Türkiye'ye ihraç etmeyi planlıyoruz. Karşılıklı değişim kritik öneme sahiptir. Amacımız iş ilişkilerimizi tüm
sektörlerde geliştirmek."


TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da, küresel krizin dünyayı kapladığı bu dönemde, böyle geniş katılımlı bir toplantı yapılmasının büyük önem taşıdığını belirterek "Tekstil ve konfeksiyon sektörünün zirvesini yaparak kurumsallaşmasına başladık. Denizli'de bir vizyon var. Denizli bugün Türkiye'de önde gelen marka illerden biri. Bu kolay bir şey değil" dedi.


Türk tekstil ve konfeksiyon sektörünün Uzakdoğu'dan kaynaklanan ve haksız rekabet içeren rekabet içinde bile ayakta kalabildiğini belirten Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu: "Türkiye, girdi maliyetlerinin rekabet edilen ülkelere çekilmesi halinde bu sektörden çok ekmek yer. Bu sektörün yeniden ivme kazanması sağlanabilir. Kalite ve rekabetin belirleyici olduğu marka, moda ürünlerin üretilip satıldığı bir yapıya sektör dönüştürülmelidir. Kendi markamızı çıkarmamız gerekiyor. Sektörde yapısal bir dönüşüm gerekli. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan yeni yatırım teşvik sistemi içinde bu sektörün de yer almasını bekliyoruz."


TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türk tekstil ve konfeksiyon sektörünün tüm olumsuzluklara rağmen ayakta olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti: "Önümüze yeni bir yol haritası koymalıyız. Bir dizi yapısal yani mikro reform adımlar atılmalı. Bu sisli ve belirsiz ortamda bile ilerleyebiliriz. Tüm bizim güvencemiz reel sektörümüzdür."


Denizli Valisi Yavuz Erkmen, birlik ve beraberlik içinde olunduğu takdirde bu zirveden kazançlı çıkılacağını belirterek şunları söyledi: "Denizli her yönüyle bir Avrupa kenti olma yolunda ilerliyor. AB'ye girmeyi çoktan hak etmiş bir il. Denizli'nin önünün açılması ve desteklenmesi gerekir. Mevcut kriz ortamında mevcut tesisleri kapattırmamamız, iş sahibi ve işçileri korumamız gerekiyor."


TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nu Denizlili tekstil ve konfeksiyon sektörüne maddi yardımda bulunmaya davet eden Vali Erkmen, şöyle konuştu: "TOBB'da birikmiş bazı birikintilerden parasal destek verildiği takdirde, ekonominin yerinden yönetimini buradan göstermek istiyoruz. Bize belli bir süre için destek verin. Ne fabrikamızı kapattırır ne işçimizi çıkartırız. Aldığımız parayı de geri veririz. Biz bu sistemi örnek bir model olarak görüyoruz."


Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Günter Verheugen de, zirvede çok önemli insanlar olduğunu belirterek, "DSO ve TOBB'a bu zirveye davet ettikleri için teşekkür ederim. Denizli sadece eski şehirleri olan bir il değil çok uzun zamandır tekstile olan sektörüyle tanınıyor. Denizli şampiyonlar liginde oynuyor" dedi.


Türkiye'nin bakıldığında Avrupa sektöründe olduğu gibi komplike bazı sorunlarla, küresel rekabet, yüksek döviz kurundan ve mali krizden dolayı sorunlarla karşı karşıya olduğunu belirten Verheugen, şöyle konuştu: "Rekabetçiliğimizi artırmamız gerekiyor. Özellikle piyasadaki teknolojik gereksinimleri karşılayabilmek için güncellemeleri yapmak gerekir. Avrupa'da bir takım piyasalar belirledik. Teknolojilerin geliştirileceği yerler belirledik. Örneğin teknik tekstil ve koruyucu ekipmanlar gibi. Bütün bunlar giyim ve tekstilin içinde bulunuyor. Küreselleşme mutlaka devam edecek. Mutlaka küreselleşmeye olan katılımımızı daha da artırmalı ve alınacak tedbirleri almalıyız. Ekonomik gelişmeleri göz önünde bulundurarak yapmalıyız. Kapalı bir Avrupa'da yaşamımızı sürdüremeyiz."


Mutlaka rekabet yaşanacağını belirten Verheugen, "Yeni bir dünya düzeni yaşanıyor. Dünyanın her bölgesinde etkiler giderek hissediliyor. Özellikle finansal ve sanayide bunu görüyoruz. Mutlaka yeni dünya düzenine uyum sağlayacak politikalara ihtiyaç var. Etkin istihdamı sağlamamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.


Enerji ve tüm materyallerin kullanılması gerektiğini ifade eden Günter Verheugen, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yeniliklerin ortaya konulması ve iş gücümüzün geliştirilmesi gerekiyor. Sadece rekabet gündemini değiştirmemeliyiz. Rekabete karşı biz sizi koruyamayız ancak sizin en iyi koşullarda rekabet edebileceğiniz rekabeti oluşturmanızı sağlayabiliriz. Rekabet sonu olmayan bir süreçtir. 100 yıl önce Lots şehrin önde gelen tekstil şehriydi bugün tekstil var ama sınırlı sayıda. Sizi uyarmak için bunları örnek olarak veriyorum. Yüzyıllardır iyi başarılar elde etmişsinizdir ama kısa sürede beklemediğiniz şeyler olur. Teknolojik kalkınmalar son derece önemli. Özellikle ihtiyaçlara cevap vermek önemlidir. Taleplerde çok uzun vadeli değişimler olabilir."


Türkiye'nin Asya ülkelerine nazaran piyasalara yani Avrupa'ya yakın olmasının büyük bir avantaj olduğunu belirten Verheugen, şunları söyledi: "Rakiplerinizden daha yakınsınız. Bu süreçte bunu iyi kullanmanız gerekiyor. Mümkün olduğu kadar yenilikçi olmanız gerekir. Giderek artan bir bilinç var. Vatandaşların bilinci artıyor. Her zaman rekabetten yanayım. Yanlışlıklardan kaçınmamız gerekiyor. Piyasaya giren rakiplerimiz olacaksa aynı koşullarda olmamız gerekiyor. Bu zorlukların üzerinden gelebiliriz. Avrupa Komisyonu'nun bir üyesi olarak sanayi politikamıza yeni bir ışık getirmemiz gerekiyor. Bireysel sektörlerin de kalkınması önemli. Sağlık ve çevreyi etkileyen unsurlarda da sektörler üzerinde odaklanıyoruz."


Yeni kimyasallarla ilgili imalatçıların güvenliği ile bir politika olduğunu belirten Verheugen, sözlerine şöyle devam etti: "Bundan birçok ihracatçı etkilenecektir. Küçük ve orta ölçekli işletmelerle ilgili AB'nin bir projesi var. Daha girişimci bir ruhun ortaya çıkması planlanıyor. Geleneksel büyük imalatçılar büyümeye devam edecekler ama ülkelerimizde daha az iş olacak. Bunu telafi etmenin tek yolu yeterli istihdamın tek yolu küçük ve orta ölçekli işletmelerin potansiyelini artırmaktır. Türkiye bu
konuda çok şanslı. Akdeniz Bölgesi stratejik bir öneme sahip AB için."
Türkiye'nin de AB üyeliğini tüm kalbiyle desteklediğini anlatan Verheugen, şöyle konuştu: "AB'nin politikasına baktığımızda katılım müzakerelerini yürütecek olan bu müzakerelerin açık bir hedefi var. Bu alternatif çözüm bulmak değil. Bir katılım antlaşmasının hazırlanmasıdır. Türkiye'nin tam ve eşit katılımını sağlamaktır. Bu gerçeğin söylenmesi gerekir. Giderek artan bu konuda bir bilinç artışı var. Karşılıklı bir bağımlılık söz konusu."


AB'nin Türkiye'ye Türkiye'nin de AB'ye ihtiyacı olduğunu anlatan Verheugen, "Genellikle stratejik öneminden bahsedilir Türkiye'nin. Bunlar doğru ancak çok önemli bir ekonomik boyutu var. Ekonomik ortamımız tamamen değişiyor. Şu an geçmişteki ekonomik güçlerin ortamıyla şimdiki farklı. 1.5 milyarlık piyasadan bahsediyoruz. 1.5 milyar tüketici var Avrupa'da. Bizim daha fazla ekonomik entegrasyona ihtiyacımız var" dedi.


Türkiye gibi bir ülkede güçlü bir potansiyel olduğunu anlatan Verheugen, şöyle konuştu: "Çok güçlü bir vasıflı kalifiye iş gücüne sahip. Çok büyük inovasyon ve yaratıcılık gücüne sahipsiniz. Türkiye'nin ekonomik bir yük olduğuna inananlar bunları göz ardı ediyor. Türkiye'nin AB'ye üye olması ile AB mükelleflerinin vergileriyle Anadolu'daki köylüye para göndereceklerini sanıyorlar. Büyük bir ekonomiye sahip olan ülkenin entegre edilmesi, bizim ekomomik açıdan yapabileceğimiz en iyi şeydir. Sadece siyasi değil ekonomik argümanların kullanılması gerekiyor. Kişi ve malların serbest dolaşımı ile ilgili taleplere katılıyorum. Müzakereler sonucunda mutlaka ilerleme sağlanacaktır."


Zirvenin büyük bir fırsat olduğunu belirten Verheugen, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu fırsatın Avrupa'ya şu mesajı vermesi gerekir. Türkiye gelecek vaad eden bir ülkedir. Bu ülke eski AB ülkeleri için yük olmayacaktır. Bizi daha zengin yapacaktır. Avrupa'nın gücünü korumasında yardımcı olacaktır. 21. yüzyılda yüzümüzü hafifletecektir."
2. Uluslararası Tekstil ve Konfeksiyon Zirvesi, açılış konuşmalarının ardından 2 oturumla devam etti. İlk oturumda yerli ve yabancı ekonomistler, 'Tekstil ve Konfeksiyonda Dönüşüm, İnovasyon, Teknik Tekstil ve Başarı Öyküleri', ikinci oturumda da 'Marka, Moda, Tasarım, Yeni Trendler ve Başarı Öyküleri' ile ilgili konuşma yaptılar.

iha
Yayın Tarihi : 31 Ekim 2008 Cuma 13:54:39


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?