15
Mayıs
2024
Çarşamba
MUĞLA

Balık çiftlikleri sorunu irdelendi

Muğla Üniversitesi Milas Sıtkı Koçman Meslek Yüksekokulu tarafından düzenlenen “Balık Çiftliklerinin Turizme ve Çevreye Etkisi” konulu panelde balıkçılık ve turizm arasındaki anlaşmazlık masaya yatırıldı.

Milas Sıtkı Koçman Meslek Yüksekokulu Turizm ve Otel İşletmecilik programı tarafından düzenlenen panelde balık çiftliklerinin kirlilik iddiaları ve turizme etkileri değerlendirildi.

N. Zeki Bora Konferans Salonu’nda düzenlenen paneli Prof. Dr. Ayhan Çıkın yönetti. Su ürünleri üreticiliği sektörünü Dr. Elif Terzioğlu, turizm sektörünü Ülkay Atmaca, çevrecileri de gazeteci Olcay Akdeniz’in temsil ettiği panelde Muğla genelinde 25 bin kişiye istihdam sağlayan balık çiftliklerinin denize ve doğaya etkileri enine boyuna tartışıldı.

Panelde ilk sözü alan turizm sektörü temsilcisi Ülaky Atmaca, Bodrum Yarımadası’nın en büyük sorununun balık çiftliklerinin kıyıya ve turizm tesislerine çok yakın olması olduğunu ifade ederek, “Kültür ve Turizm Bakanlığına bu konuda 150’nin üzerinde şikayet var. Turizmin 2008 yılı içinde Türkiye’ye 13,5 milyar dolara yakın girdi sağladığını düşündüğümüzde turizmin getirdiklerini kimse göz ardı edemez. Biz, sektör olarak sadece balık çiftliklerinin biraz daha kıyıdan ve turistik tesislerden uzaklaştırılması gerektiğini düşünüyoruz. Biz de turiste balık yedirmek zorundayız” şeklinde konuştu.

Su ürünleri sektörünü temsil eden panele katılan Kılıç Holding Proje ve Kalite Uzmanı Dr. Elif Terzioğlu da, kamuoyunda sık sık balık çiftliklerinin kirlilik iddialarıyla karalandığını ifade ederek, sektörün 5-6 yıldan bu yana hızlı bir gelişim içinde olduğunu söyledi. Dünya genelinde balıkçılık ve su ürünleri sektörünün en fazla desteklenen alan olduğunun altını çizen Terzioğlu; Japonya, İspanya gibi ülkelerden örnekler vererek bu ülkelerde de balık çiftliklerinin kıyıya yakın yerlerde kurulduğunu belirtti. Deniz kirliliğiyle ilgili iddialarda balık çiftliklerinin en fazla yüzde 1-2 oranında payı olduğunu savunan Terzioğlu, üniversite araştırmalarında kamuoyunda dillendirildiği kadar kirliliğe rastlanmadığını hatırlattı. Denizlerin kirlilik oranlarında en fazla evsel ve endüstriyel atıkların faktör olduğunu belirten Terzioğlu, “Denizleri kirleten etmenlerin yüzde 80’i karasal, yüzde 20’si deniz taşımacılığının oluşturduğu kirlilik. Ayrıca araştırmalar gösteriyor ki turistik tesislerin yüzde 80’inde bir arıtma tesisi bile bulunmuyor” dedi.

Gazeteci Olcay Akdeniz ise, balık üreticiliğinin Çin’de M.Ö. 2000 yılında yapılmaya başlandığını, Türkiye’de ise 1970’li yıllarda yeni yeni dillendirilmeye başladığını söyledi. Üniversiteler tarafından hazırlanan kirlilik raporlarında, kirlilik etmenlerine rastlanılmadığını bildiklerini ifade eden Akdeniz, “Ancak dalgıçlarla konuştuğumuzda, deniz altında görüş mesafesinin kirlilik yüzünden 1 metreye yakın olduğunu söylüyorlar. Raporlar nasıl kirlilik yok diyor, anlamış değilim” diye konuştu.

Son zamanlarda basında sık sık yunus, kaplumbağa ve fok gibi deniz canlılarının kurşunlanarak parçalandığını yönünde haberlerin yer aldığına işaret eden Akdeniz; bu durumdan balık çiftliği sahiplerinin sorumlu olduğunu vurgulayarak, çiftliklerin fok yada benzeri canlıların saldırısına uğraması durumunda devletten tazminat aldığını aktardı.

Panelde söz alan bir sektör temsilci, turizm sektörünün balık çiftliklerine önyargıyla yaklaştığını iddia ederek, şöyle konuştu: “Biz, doğrudan denizden faydalanıyoruz. Kaldı ki, kirli suda balık bile yaşamaz. Balık çiftliklerinde denizi kirleten en büyük faktör balık dışkısı. O bile diğer canlılar tarafından kullanılmakta. Onun içindir ki balık çiftliklerinin civarında yeni ekosistemler oluşuyor. Biz, sorunların değil, çözümün bir parçası olmak istiyoruz”

İHA
Yayın Tarihi : 27 Aralık 2008 Cumartesi 17:51:50


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?