7
Mayıs
2024
Salı
MUĞLA

Erdoğan toplu açılışa katıldı

Başbakan Erdoğan, CHP’li Genç’in eşi Emine Erdoğan’a yaptığı sözlü müdahaleye ilişkin, "Eşim olduğu için konuşamıyorum ama kadınlarımız konuşuyor. Adını ağzıma almak ona taltif olur" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet Meydanı'ndaki toplu açılış töreninde halka hitap etti.

Bugün burada Muğla'da çok önemli bir konu üzerinde durmak istediğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Merhum Adnan Menderes, Ege'nin, bu bölgenin evladıydı. 1950 yılında milletimizin oylarını alarak iş başına geldi. Merhum Menderes'in, hatırlayın, çok önemli bir sloganı vardı; 'Yeter' diyordu, 'Yeter söz milletindir' diyordu. 2002 yılında 3 Kasım seçimlerine girerken, tıpkı merhum Menderes'in o sloganı gibi biz de şöyle bir ilave yaptık. 'Yeter, söz de karar da milletindir' dedik. Çünkü milletin kararının üzerinde karar olamaz. Millet verecek kararı. Demokraside geçerli olan nedir? Milletimizin kararı. Milletimiz karar verdi, ne oldu, sandıkta bizi seçti, emaneti bize yükledi. Ama istiyoruz ki şimdi merkezde bizi seçtiniz, yerelde de inşallah bizlere bu görevi verin. Çünkü ak belediyecilikle merkezi yönetimin bütünleşmesi, el ele vermesi demek Muğla'nın sıçrama yapması demektir. Muğla buna hasret, Muğla buna layık, Muğla bunu bekliyor. Bunun adımlarını atmamız lazım. Onun için bir hayli gayret göstermemiz gerekiyor. Kapı kapı dolaşacağız. Adım atmadığımız, çalmadığımız kapı kalmamalı."

Ziraat Bankasının yüzde 59 faizle çiftçiye, Halk Bankasının yüzde 46 faizle esnafa kredi verirken Ziraat Bankasının bugün yüzde 0-7 aralığında, Halk Bankasının yüzde 5-6 aralığında faizle kredi verdiğini belirten Erdoğan, "Nereden nereye. Görev zararıyla batan bir Ziraat Bankası vardı. Biz göreve geldiğimizde çok enteresandır, 16 milyar... Ama şimdi kazanan bir Ziraat Bankası var. Bütün bunlar bir şey gösteriyor. Artık emin ellerde olan bir Türkiye var, dürüst ellerde olan bir Türkiye var, çalmayan, çaldırmayan bir Türkiye var. Şu anda böyle bir yönetim var" ifadelerini kullandı.

"Hiç kimse, hiçbir kurum, fani olan hiçbir güç TBMM'nin üzerinde değildir"

Başbakan Erdoğan, 22 Nisan 1920'de TBMM'nin açılmasından hemen önce Gazi Mustafa Kemal'in, Misak-ı Milli sınırları içinde her birime, her makama bir telgraf gönderdiğini belirterek, şunları söyledi:

"Bu telgrafı bugüne kadar birçok yerde okudum ama o telgraftaki şu ifadeye özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. Diyor ki Gazi Mustafa Kemal: '23 Nisan 1920'den itibaren bütün sivil ve askeri makamların, bütün milletin başvuracağı merci Büyük Millet Meclisi olacaktır.' TBMM o günden, yani 23 Nisan 1920'den bu yana Türkiye'deki en yüksek makamdır, en yüksek mercidir. TBMM Türkiye'nin kalbidir, idare merkezidir, yasalar oradan çıkar, hükümetler oradan belirlenir, anlaşmalar orada onaylanır, kararlar orada alınır. Millet yetkisini, TBMM eliyle kullanıyor çünkü siz her zaman bizimle beraber değilsiniz ama yetkiyi kime verdiniz, Meclis'teki vekillerinize verdiniz ve o vekiller eliyle bunu kullanıyoruz. Kardeşlerim, hiç kimse, hiçbir kurum, fani olan hiçbir güç TBMM'nin üzerinde değildir. Siz sandığa gider vekilinizi seçersiniz, o vekil sizin adınıza Meclis'te karar verir. Eğer vekilden hoşnutsanız 4 yıl sonra sandık yine önünüze gelir yeniden seçersiniz. Memnun değilseniz 'hadi güle güle' dersiniz. Yetki kimde, sizde."

"Adalet mülkün esasıdır zulmün değil"

Türkiye'nin otokratik rejimle değil, demokrasiyle idare edilen bir ülke olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Kardeşlerim söz sizindir, karar sizindir, mühür sizdedir, yetki sizdedir. Türkiye'de zaman zaman işte sizin bu yetkinizi elinizden almak istediler. Hatırlayın, ihtilal oldu, devrimler oldu. Her ihtilalde, devrimde Türkiye 10 yıl, 15 yıl geriye gitti. Sizin kararınızı yok saydılar. Sizin bastığınız mührü dikkate almadılar. Hatta bazen ne dediler? Evet öyle adımlar attılar ki, size istedikleri gibi mühür bastırdılar, millete bunu yaptırdılar fakat ben sizin seçtiklerinizi düzmece oyunlarla, düzmece bir mahkemede yargılayanları unutmuyorum. Ben Adnan Menderes'i unutmuyorum. Fatin Rüştü Zorlu'yu unutmuyorum. Hasan Polatkan'ı unutmuyorum ama soruyorum onları idam edenleri veya idama mahkum edenleri aranızda hatırlayan var mı? Yok. Silinip gittiler ama onlar ölüm ötesinde bunun hesabını fitil fitil verecekler. Zalimler bunların hesabını vereceklerdir. Adalet mülkün esasıdır, zulmün değil. Sizin kararınızı beğenmedikleri için Meclis'in üzerinde güçler oluşturdular. Meclisi zayıflatmak istediler. İşte 11 yıldır biz bu kadar hizmet üretirken bir yandan da çok yoğun bir şekilde milli iradeyi muhafaza ediyor, milli iradenin gücüne güç katıyoruz. Bizi, kapatmak istediler bizi, düşünebiliyor musunuz? 330'un üzerinde milletvekiliyle iktidarız, bizi kapatmak için yollar aradılar ve sonunda başaramadılar. Milletimizin hayır dualarıyla, aklı selim sahibi olan yargı mensuplarıyla AK Parti yoluna devam etti."

"Ülkenin istikametini milletin meclisi çizer"

"Bu ülkenin istikametini çeteler değil, millet çizer, milletin meclisi çizer” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu ülkenin rotasını sermaye sahipleri değil, belli medya kuruluşları değil sadece siz çizeceksiniz, siz. Bu ülkenin yol haritasını, içeride ya da dışarda belli güç odakları değil, başka ülkeler, çevreler değil sadece ve sadece benim aziz milletim çizer. 11 yıldır milletin iradesinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin güç ve yetkisinin gasp edilmemesi için mücadele ediyoruz. Yetkiyi milletten alıp başkalarına devretmek isteyenlere karşı mücadele ediyoruz. Milletin kararını, milletin mührünü yok sayıp kendi şahsi çıkarlarını, kendi zümrelerinin çıkarlarını öne çıkarmamaya çalışanlara karşı mücadele ediyoruz"

Türkiye'nin sahibinin millet olduğunun altını çizen Erdoğan, "Devletin sahibi millettir cumhuriyetin, İstiklal marşımızın, Türk bayrağının sahibi millettir. Mühür milletindir. Söz, karar, yetki milletindir, mühür millettedir. Bu yetkiyi, bu kararı, kim gasp etmeye çalışırsa, biz onun karşısında olacağız. Milli iradeye yönelik her saldırıya göğsümüzü siper edeceğiz" dedi.

"Kadına hakaret edenler Parlamentoda ödüllendiriliyor"

Başbakan Erdoğan, konuşmasında eşi Emine Erdoğan'a hakaret eden CHP milletvekiline de atıfta bulunarak, "Kadına el uzatılamaz diyenler, kadına bu noktada söz, laf, hakaret, edilemez diyenler eğer bizim Parlamentomuzun çatısı altında kalıyor da onların partisi onu ödüllendirip, muhafaza ediyorsa işte o CHP'ye hesabını sizin sormanız lazım. Öyle lafla kadına siyasi hak verilmez, lafla kadına koruma, saygı olmaz. Ben konuşamıyorum, niye? Eşim olduğu için konuşamıyorum, ama ben görüyorum ki milletimiz, kadınlarımız konuşuyor. Adını ağzıma almak ona taltif olur, onun için alamam. Dolayısıyla bunun gereğini benim milletim vakti saati geldiğinde yapar. 4 ay sonra o zihniyete Muğla en büyük dersi vermelidir” diye konuştu.

"Bizim arkamızda millet var"

Siyasetin ve siyaset kurumunun yıpratılmasına göz yummayacaklarını, siyaset dışında yol arayanların beyhude enerji tüketeceklerini dile getiren Başbakan Erdoğan, "Meclis yetkisinin gasp edildiği, Meclis yetkisinin çalındığı günler artık geride kalmıştır. Hiç kimse milli iradeye el uzatamaz, dil uzatamaz. Milli iradeye kast edemez. Bizim arkamızda millet var. Bizim arkamızda milletin hayır duası var. Siz arkamızda olun yeter. Siz bizi desteklediğiniz, bize hayır duaları ettiğiniz müddetçe, biz de canımızı ortaya koyacak göğsümüzü siper edecek, sizin iradenizi, milli iradeyi en güçlü şekilde muhafaza edeceğiz." dedi.

"Kimsenin endişesi olmasın. Türkiye'de sesi çok çıkanın değil, çok gürültü yapanın değil, tencere tava çalanın değil, çok parası olanın değil, sadece milletin dediği olur. Millet ne derse o olur." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Azınlığın değil 76 milyonun dediği olur. Çoğunluğun azınlığa tahakkümüne hayır. Ancak demokrasilerde azınlığın çoğunluğa tahakkümü ise asla mümkün değil. Çoğunluk idare eder, azınlık değil. Ama yıllarca ne yaptılar bir grup, bir avuç azınlık bakıyorsunuz, parasıyla puluyla makamıyla ülkeyi yönetmek istediler. Sermaye hükümetler getirdi, hükümetler götürdü.”

"Ben dertli babayım"

Erdoğan, kimsenin bir başkasına boyun eğdirmesine müsaade etmeyeceklerini vurgulayarak, şunları söyledi:

"Birbirinin yaşam tarzına kimsenin karışmasına müdahale ederiz, müsamaha göstermeyiz. Herkes istediği gibi giyinir, istediği gibi yaşar. Neler yaptılar? Üniversitelerimize kızlarımızı sokmadılar. Başı örtülü diye sokmadılar. Noldu? Şimdi başı örtülü kızlarımız üniversiteye gidiyor, noldu Türkiye bölündü mü, parçalandı mı? Kamuda çalışamaz dediler. Noldu? Çalışmaya başladı. Parçalandı mı Türkiye, yıkıldık mı, bittik mi, battık mı, huzur geldi mi? Şimdi el ele, kardeşçe çalışmaların hepsi devam ediyor. Hiç olmazsa aldığı ilmin gereğini yapıyor. Rahatlama bu."

Katsayı ile üniversiteye girilemediğine dikkati çeken Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

"Ben dertli babayım. Benim çocuklarım da katsayı engeline takıldılar, başörtü engeline takıldılar Türkiye'de. Düşünebiliyor musunuz, kızlarım burada üniversite okuyamadı, onun için yurt dışına gönderdik. Yurt dışında okudular, dünyanın en öndeki üniversitelerinde okuma imkanını, şansını buldular. Kimse onlara 'Sen başörtülüsün, çık dışarı' demedi. Noldu?

Siz uçak yaptınız da başörtüsüne mi takıldı, insansız hava aracını uçurdunuz da başörtüsü mü düşürdü. Yüksek hızlı trenleri bu ülkede hakikaten devreye soktunuz da başörtüsü mü o hızlı trenleri raydan çıkardı. Neler yaptılar neler. Başı açığıyla başı örtülüsüyle sizler benim milletimsiniz, kardeşlerimsiniz, bize düşen hepinize ayrım yapmaksızın hizmet yapmaktır. Gücümüz buradan geliyor, el ele vereceğiz, omuz omuza vereceğiz, daha güçlü olacağız. Herkesin birbirine saygı duyduğu bir Türkiye, birbirinin özgürlüğüne riayet ettiği bir Türkiye, birbirinin değerlerine hoşgörüyle baktığı bir Türkiye. İşte böyle bir iklimi inşa ettik. Milli iradeye sahip çıktıkç, milli iradeyle geleceğe yürüdükçe inanın Türkiye daha çok daha çabuk güçlenecek."

Çözüm Süreci

Diyarbakır'da düzenlediği toplu açılış törenini hatırlatarak, orada Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani ile 37 yıldır Türkiye'ye gelemeyen sanatçı Şivan Perver'i konuk ettiğini anlatan Erdoğan, "Bu kardeşiniz, Şivan Perver'i, şarkılarından, türkülerinden dolayı bu ülkeden kovulmuş bir Şivan'ı oraya getiriyorsa, İbrahim Tatlıses ile orada buluşturuyorsa derdimiz bu milletin 76 milyonu birbiriyle barışsın diye, kucaklaşsın diye bunu yapıyoruz. Çünkü bu kucaklaşmaya ihtiyacımız var, bundan kimlerin rahatsız olduğunu biliyorsunuz değil mi? Bizi bölmek isteyenler rahatsız oluyor, bizi parçalamak isteyenler rahatsız oluyor. Biz, şimdi bu oyunu bozuyoruz, bunu hep beraber bozacağız. Muğla'dan çıkacak olan ses çok önemli, birliğimiz için, beraberliğimiz için bu çok önemli" diye konuştu. 

AA
Yayın Tarihi : 30 Kasım 2013 Cumartesi 17:36:56


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?