Muğla’nın Köyceğiz ilçesinde devam eden Kaunos Antik Kent Kazılarında Kazı Başkanı Prof. Dr. Cengiz Işık tarafından Köyceğiz Gölü’nde yapılan sualtı çalışmalarında çok sayıda tarihi eser ortaya çıkarıldı.

Prof. Dr. Cengiz Işık başkanlığında Köyceğiz Gölü içerisinde yapılan sualtı çalışmalarına katılan dalgıçlar, Roma döneminde yapılan mimari taş duvar kalıntıları, teraslarla birlikte çatılarda kullanılan kiremitler, duvar tuğlalarının yanı sıra birçok tarihi kalıntılarını görüntüledi. Gölün 2,5 metre derinliğinde bulunan eserler, özenle gün yüzüne çıkartıldı.

Yapılan araştırmalarda Aksaz Deniz Üs Komutanlığı tarafından tahsis edilen sualtı robotu da kullanıldı. Elde edilen kalıntıların çoğunluğu mutfak malzemeleri olan çanak-çömlekler, mumluklar, vazolar ve su testilerinden oluşturdu.

Köyceğiz Gölü’nden çıkarılan tarihi eserler ilçede tarihi eserlerin sergilenebileceği bir müze olmadığı gerekçesiyle yıllarca Köyceğiz Gölü’nün dibinde bekletildiği öğrenildi. Gün yüzüne çıkartılan eserler, koruma altında alınarak ambarda sergileneceği günü bekliyor.

Ortaya çıkarılan eserler hakkında bilgi veren Araştırmacı Nadir Şahin, “Kaunos Antik Şehri’nin Akdeniz ve Ege deniz trafiğine açık bir liman kenti olduğu dönemde Köyceğiz Gölü deniz sularıyla kaplı bir körfezmiş. Sultaniye Kaplıcaların olduğu alan ise, Antik Çağ Dönemi Tanrıça’sı Leto’nun kutsal şifa dağıttığı yer olduğu gibi; Sultaniye’nin hasta odaları ve bakım ünitelerinin bulunduğu Kaunos Şehri’nin bir hastanesiydi. O çağlarda Dalaman Çayı’nın yönü Ortaca’dan Dalyan’a akıp, buradan da denize döküldüğü, Dalaman Çayı’nın taşıdığı kil, kum, çakıl gibi ufalanmış parçalardan meydana gelen çamurlu tortular zamanla Dalyan’ da bir delta ovası oluşturdu. Bu nedenle Köyceğiz’ e kadar uzanan denizin oluşturduğu körfez ile Akdeniz ve Ege denizinin bağlantısı koptu ve körfez, büyük bir göl oldu. Zamanla göl normal seviyesinden yükseldi ve Sultaniye kaplıcalarının olduğu bölümün bir kısmı gölün altında kaldı. Sultaniye Kaplıcaları’nın bulunduğu yerde, Tanrıça Leto adına inşa edilen Arkaik Çağlar’dan başlayıp, Roma Dönemine uzanan zaman sürecinde yapılan bina kalıntıları ve göl suyu içindeki liman duvarı; antik çağlarda burada yapılmış olan şifa tesislerinin arkeolojik belgesi olarak hala durmakta” dedi.