4
Mayıs
2024
Cumartesi
GÜNCEL

Anıt yapılmasını istiyorlar

Konya'da 2 Şubat 2004 tarihinde 92 kişinin ölümüyle sonuçlanan Zümrüt Apartmanı faciası üzerinden iki yıl geçti.

Mağdurlar kısa sürede unutulduklarından yakınırken, çöken binanın bulunduğu alanın olduğu gibi durması ise ilgisizliği gözler önüne seriyor. Yetkililer enkaz alanının düzenlenebilmesi için, mahkeme sürecinin tamamlanması gerektiğini belirtiyor.

Takvimler 2 Şubat 2004 tarihini gösterdiğinde Konya'da 10 katlı bir apartmanın çökerek onlarca insana mezar olması tüm Türkiye'yi yasa boğmuştu. Facianın hemen ardından başlayan kurtarma çalışmaları günlerce sürmüştü. Tüm ümitlerin tükendiği sırada, facidan tam 131 saat sonra göçük altından sağ olarak çıkarılan Muhammed Kalem, umutları yeniden yeşertmişti. Muhammed'in sağ çıkarılması ile çalışmalarını hızlandıran kurtarma ekipleri, bu olaydan tam bir gün sonra Yasemin Yaprakçı'ya ulaşmıştı. Yaprakçı da 157 saat sonra göçükten çıkarılarak GATA'ya kaldırılmıştı. 10 gün süren kurtarma çalışları sonrası bilanço 92 ölü, 32 yaralı olarak açıklanmıştı.

Aradan geçen 2 yılda, enkaz altından çıkarılan ve yakınlarını kaybedenler, olayın etkilerini üzerlerinden atamadı. Bazıları psikolojik destek aldı. Kurtarma çalışmalarının noktalandığı günden beri düzenleme yapılmaması unutulmuşluğu gözler önüne seriyor. Enkaz alanı ise mağdurların kötü anılarının canlanmasına sebep oluyor. Enkaz alanının bulunduğu sokaktan geçmemeye gayret gösteren mağdurlar, yetkililerin bir an önce harekete geçerek binanın temelinin bulunduğu alana anıt yapılmasını bekliyor. Anıtın ibret olacağını düşünen Zümrüt mağdurları, benzer olayların tekrarlanmaması için tedbir alınmasını istiyor.

Göçük altında sağ bacağını kaybeden Yasemin Yaprakçı, faciayı hatırlatacak herşeyden uzak durmaya çalıştığını ifade ediyor. Evde yalnız kaldığı zamanlar yaşadıklarını hatırlayıp strese girdiğini dile getiren Yaprakçı, meşgul olarak geçmişi hatırlamamak için komşusu ile birlikte çeyiz mağazası açmaya karar verdiğini söylüyor.

Medyanın ilgisinden bunaldığını anlatan Yaprakçı, olayı her anlatışında tekrar yaşadığını, bunun da kendisine acı çektirdiğini belirtiyor. Annesi, babası ve iki kız kardeşinin göçük altında kaybeden Yaprakçı, kızı Bahar ve eşi Halil Yaprakçı ile hayata tutunmaya çalışıyor.

Göçükten 131 saat sonra çıkarılarak ümitlerin yeniden doğmasını sağlayan Muhammed Kalem ise, psikolojik tedavi görmesine rağmen yaşadıklarının etkisinden hala kurtulamadığını kaydediyor. Apartmanın yıkılış anının gözünün önünden gitmediğini anlatan Muhammed Kalem, bu durumun çok şiddetli baş ağrısına sebep olduğunu aktarıyor. Muhammed Kalem, " Faciadan sonra bana bir çok söz verildi ancak hiç birisi yerine getirilmedi. İlk günlerde bir çok insan yanıma gelerek halimi hatrımı sordu ancak iki sene içinde kimse yanıma uğramadı. Bir tek Bülent Kaşdoğan abim yanımda oldu. Ondan başka kimse yardımcı olmadı." dedi.


'ONLARCA KİŞİNİN ŞEHİT OLDUĞU YERİN ÇÖPLÜK GİBİ DURMASI GÜCÜME GİDİYOR'


Enkaz alanına, ölenlerin isimlerinin yazıldığı bir anıt yapılmasını isteyen Muhammed Kalem, kurtarma çalışmalarının tamamlandığı andan beri alanın hiç bir düzenlemeden geçirilmemesinin kendisini çok üzdüğünü belirtti. Muhammed Kalem şunları söyledi: "Orada 92 kişi şehit oldu. Bir çok insan da yaralandı. İki sene zarfında iki kere geçtim. Her ikisinde de orasının bir çöplük gibi kullanıldığını gördüm. Bu da çok gücüme gitti. Yetkililer bir an önce oraya bir çözüm bulmalıdır. "

Muhammed Kalem'in babası Ahmet Kalem, belediyenin harekete geçerek enkaz alanını başı boş halinden kurtarması gerektiğini dile getiriyor. Enkaz alanının Konya'da en kutsal alanlardan birisi olduğunu söyleyen Ahmet Kalem, "Malesef şu anda çöp haline geldi. Hiç bir ilgi yok. Bir telle çevirmişler bir daha yüzüne bile bakan yok. Kimsesizler, garibanlar yurdu gibi biryer halinde." şeklinde konuşuyor.

Facianın akabinde yapılan ziyaretlerden sonra kimsenin kendileriyle ilgilenmediğini belirten Ahmet Kalem, insanların olayın üzerine bir sünger çekmek istermişcesine hareket ettiğine dikkat çekiyor. Ahmet Kalem, "Çok şükür bizim bir eksiğimiz yok. Kendi kendimizi idare ediyoruz. Ancak daha kötü durumlarda olanlar da olabilir." diyor.


MAHKEME KARARINI ÖĞRENDİĞİMDE AĞLADIM


Verilen cezanın yeterli olmadığını söyleyen Ahmet Kalem, mahkeme kararını duyduğunda göz yaşlarını tutamadığını anlatıyor. Neredeyse tüm duruşmaları takip ettiğini ancak karar duruşmasını şehir dışında oluduğu için izleyemediğini belirten Ahmet Kalem, "Biz Türk adaletine sonsuz güveniyoruz. Ancak kararı ilk duyduğumda ağladım. Bütün yaşadıklarım aklıma geldi. Bu insanın cezası bu olmamalı dedim. Çok gülünç bir ceza. Bütün herkese örnek teşkil edecek bir olayda böyle bir ceza verilmesine anlam veremiyorum." diye şikayette bulunuyor. Faciada eşini ve bir çocuğunu kaybeden Ahmet Kalem, yeni bir evlilik yaparak hayata dönmeye çalışmış. Bir çocuk sahibi eşi ile yaptığı evlilik baba Ahmet ve Muhammed Kalem'i hayata tekrar bağlamış.

Zümrüt faciasında eşi, iki damadı ve iki torununu kaybeden 64 yaşındaki Ahmet Türkoğlu ise, kendisine ait mütevazı bir dükkanda çanta satarak geçimini sağlamaya çalışıyor. Türkoğlu, faciadan sonra daire satın aldığı Altınbaşak Apartmanı'nın da son anda faciadan dönmesi ile ikinci şoku yaşamıştı. Tüm yaşadıklarına rağmen 'Halimize çok şükür' demeyi başaran Türkoğlu'da diğer mağdurlar gibi enkaz alanının anıt yapılmasını istiyor. 'Ev yapılırsa kesinlikle oraya oturamam' diyen Türkoğlu, geçen zamana rağmen herşeyin aynı devam ettiğinden yakınıyor. Kimsenin kendisini arayıp sormadığını anlatan Türkoğlu, "Ben çok şükür buradan birşeyler kazanıp geçiniyorum. Faciadan sağ kurtulan kızım da öğretmenlik yapıyor geçinip gidiyoruz. Bu işi de kendime meşguliyet olsun diye yapıyorum zaten. " diye anlatıyor.


BİR KERE MAHKEMEYE GİTTİM AVUKATI VEDAT KAYA'YI SAVUNUNCA BİR DAHA GİDEMEDİM


Adalet yerini bulmadı diye üzüntüsünü dile getiren Türkoğlu, Kaya'nın iki sene ceza almasının haksızlık olduğunu savunuyor. Mahkemeye bir sefer hariç hiç gitmediğini belirten Türkoğlu sebebini ise şöyle anlatıyor : " Bir kere gittim. Sevmedim durumu. Baktım Ankara'dan bir avukat tutmuşlar. Daima çıkmasını talep. Sanki kimse ölmemiş gibi 'Vedat Kaya şeker hastası cezaevinde kalması doğru değil' diyor. İyi şeker hastası ama tam 92 kişi öldü onu niye söylemiyor. Öyle bir müdafaa yapılınca bir daha gitmedim ve çıkardılar sonuçta."

Mağdurların eleştiri oklarına hedef olan Selçuklu Belediye Başkanı Adem Esen ise, enkaz alanına müdahale etmelerinin şu anda mümkün olmadığını söyledi. Olayla ilgili dava sürecinin henüz tamamlanmadığına dikkat çeken Esen, "Henüz olay netlik kazanmadı. Hukuki sürecin tamamlanması ve oradaki daire sahiplerinin kendi aralarında anlaşmaya varmesı gerikiyor." dedi.


OLAY


Konya'da 2 Şubat 2004 tarihinde meydana gelen olayda Zümrüt Apartmanı çökmüş ve 92 kişi göçük altında hayatını kaybetmişti. 32 kişinin de kurtarma ekipleri tarafından yaralı olarak çıkarıldığı olay Türkiye gündemini uzun süre meşgul etmişti. Olay sonrası Konya Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava 5 Ekim 2005 tarihinde sonuçlandı. Mahkeme heyeti Zümrüt Apartmanı müteahhidi Ali Vedat Kaya'yı 'dikkatsizlik ve tedbirsizlik nedeniyle ölüme sebebiyet vermek' suçundan 5 yıl hapis, 440 YTL para cezasına, İsmail Hakkı Canlıer'i 4 yıl hapis 440 YTL para cezasına, proje sorumlusu Halil İbrahim Ellikiyi ise 2 yıl hapis 440 YTL para cezasına çarptırdı. Selçuklu Belediyesi görevlisi Zeynel Ünal, Hüseyin Çopur ve Maide Dönmez'de birer yıl hapis ve 440 YTL para cezasına carptırılmıştı. Vedat Kaya cezasında yapılan indimle serbest bırakılmıştı.

.
Yayın Tarihi : 2 Şubat 2006 Perşembe 11:25:03


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?