6
Mayıs
2024
Pazertesi
YAŞAM

Yükseklerde büyük düş

Her türlü tabiat güzelliğiyle herkesi kendine hayran bırakan Türkiye'de, kış sporları da tatilcilerin yoğun ilgisiyle karşılanmaya başladı.

Karla iç içe yaşamayı sevenler, şehir gürültüsünden uzaklaşmak isteyenler, tatili hem spor hem de eğlenceyle değerlendirmeyi düşünenlerin ilk tercihi dağların dorukları oluyor. İki mevsimi birden yaşayan Antalya'dan en güzel toz karın bulunduğu Sarıkamış'a, eğlence merkezi halini de alan Uludağ'dan kış mevsiminin vazgeçilmezi halini alan Palandöken ve Kartalkaya'ya kadar birçok kayak merkezi kış mevsiminde tatilcilerle şenleniyor. Günümüzün popüler sporları haline gelen "kayak", "snowboard", "helikopterli kayak", "tele mark" ve "tur kayağı" gibi sporlar, kayak merkezlerinde adrenalin ile tatil keyfini birleştirmeyi sevenlere ayrı seçenekler olarak sunulmaya başladı.

TÜRKİYE'DEKİ KAYAK MERKEZLERİ
Tatilini kayak yaparak geçirmek isteyenler için Türkiye birçok alternatifiyle tam bir kış turizm cenneti konumunda bulunuyor.

Erzurum-Palandöken, geçmişi Hititler'e kadar uzanan doğunun en büyük şehri Erzurum, tarihi zenginliklerinin yanı sıra, doğal güzellikleriyle de turistlerin ve gezginlerin kalbini fethediyor. Erzurum'un güneyini bir yay gibi kuşatan Palandöken Dağları, uzun ve doğal kayak pistleriyle son zamanlarda kış sporlarına gönül verenlerin dikkatlerini üzerine çekiyor. Erzurum'a yalnızca on dakikalık mesafede bulunan Palandöken Kayak Merkezi, günümüzde en çok tercih edilen kayak merkezlerimizden bir tanesi haline geldi. Yılın yedi ayı karlarla kaplı olan Palandöken Dağı'nda mevsim boyunca toz kar üzerinde kayak yapılıyor. Kayak etkinliklerinin en sıklaştığı 10 Aralık - 10 Mayıs arasındaki dönemde toplam uzunluğu 28 kilometreyi bulan kayak pistlerinde, kayak severler kışın tadını çıkarıyor.

Kastamonu-Ilgaz, kayak meraklılarının yeni gözdesi haline gelen Ilgaz Dağı'nda bin ve bin 500 metre uzunluğunda iki tane kayak pisti bulunuyor. Adına türküler bestelenen Ilgaz Dağları, o ihtişamlı güzelliğiyle kış aylarının mekanı haline geldi. Kastamonu'ya yolu düşen herkesin mutlaka uğradığı Ilgaz'da kayak mevsimi Aralık ayında başlayarak Nisan ayına kadar sürüyor. Kar kalınlığının 50- 200 santimetre arasında değiştiği kayak pistlerinin yüksekliği ise 2 bin metreye ulaşıyor".

KRİSTAL KAR, ALPLER DIŞINDA YALNIZ SARIKAMIŞ'TA

Türkiye'deki kayak merkezlerinden biri olan Sarıkamış'ı diğer pistlerden ayıran özelliklerin başında bölgeye yağan karın cinsi ve doğal güzellikleri geliyor. Kayak sporu için oldukça elverişli ve dünyada sadece Alpler'de olan kristal kar Sarıkamış'ta bulunuyor. Yılın büyük bir bölümünün güneşli geçmesine rağmen, kar ilk yağdığı günkü özelliğini kaybetmiyor ve kayak severlere pırıl pırıl bir pistte güvenle kayma zevkini yaşatıyor. Toz karı ile ünlü olan Sarıkamış Kayak Merkezi, 2 bin 100-2 bin 634 m yükseklikleri arasında, sarıçam ormanları içerisinde yer alıyor. Normal kış koşullarında 1.5 m dolayında olan kar, kayak sporu için oldukça elverişli. Kayak için en uygun zaman 20 Aralık - 20 Mart tarihleri arası olan Sarıkamış ve çevresi, "Alp disiplini", "kuzey disiplini" ve "tur kayağı" etkinlikleri için çok uygun koşullara sahip olduğundan profesyonel kayakçıların büyük ilgisini çekiyor.

TÜRKİYE'NİN İKİNCİ ÖNEMLİ MERKEZİ BOLU-KARTALKAYA
Uludağ'dan sonra Türkiye'nin ikinci önemli kayak merkezi olan Kartalkaya, Köroğlu Dağı'na kurulmuş 2 bin metre yükseklikte yer alıyor. Doğal güzelliklerin konforla birleştiği Kartalkaya, İstanbul ve Ankara'ya yalnızca 3 saatlik mesafede bulunmasından dolayı en çok burada yaşayanlar tarafından tercih ediliyor. Vazgeçilmez kış tatili yeri olan Kartalkaya, tatilcileri konuk ettiği kayak merkezinde "Alp kayağı", "kayaklı koşu" ve "tur kayağı" için çok uygun koşullar sunuyor. Kayak için en uygun zamanın 20 Aralık-20 Mart olduğu Kartalkaya'da normal kış koşullarında üç metre kar yağışı görülüyor. Doğal güzellikleri konaklama konforuyla birleştiğinde yaşanan mutluluk, şehir kavramını unuttururken, farklı pist seçenekleriyle kayak tutkunlarına bir bulutun üzerinden uçuyormuş duygusunu yaşatıyor.

ÇAM FERAHLIĞINDA KAYAĞIN KEYFİ BURSA ULUDAĞ
Bembeyaz örtüsü ile Uludağ, Bursa şehir merkezine sadece 30 km mesafede yer alıyor. Kayak merkezine çıkmak için kullanılan teleferik keyfi bile sizi muhteşem bir tatilin beklediğinin habercisi. Hele bir de hava sisli değilse, bir yanda Uludağ'ın bembeyaz gelinliği, diğer yanda Bursa'nın renkliliği, ayaklarınızın altında muhteşem bir manzara yaşatıyor. Mısırlılar'ın Mismos, Romalılar'ın Calbyeers, Bizanslılar'ın Misolymp diye isimlendirdiği dağ, Anadolu'da Olympos adıyla anılan altı kutsal dağın en görkemlisi. İstanbul veya Ankara yönünden Bursa'ya gelişte tüm heybeti ile şehrin sırtını yasladığı Uludağ çam kokusunun ferahlığı ile ağaçların arasında sakin bir kayak keyfini yaşatıyor.

Türkiye'nin en gözde kış sporları merkezi olan ve eğlence merkezi haline de gelen Uludağ kayak merkezinde, kayağın yanı sıra "snowboard", "big foot", "buz pateni", "kar motosikleti" gibi aktiviteler de tatilcilerin yoğun ilgisiyle karşılaşıyor. Kayak sezonunun Aralık ayından başlayarak, Mart ayına kadar sürdüğü Uludağ'da, normal kış koşullarında kar yağışı 3 metreye ulaşıyor.

TURİSTLERİN YENİ GÖZDESİ ANTALYA-SAKLIKENT
Toroslar'ın batı uzantısı Beydağları üzerinde yer alan Saklıkent, yerli ve yabancı turistlerin yeni gözde kayak merkezi haline geldi. Antalya'ya yakınlığı nedeni ile bir günde iki mevsimin birden yaşanabildiği ender yerlerden biri olan bu merkez, Antalya'nın Doyura köyünün çıkışında bulunuyor.

Kayseri-Erciyes, dağcılık sporu açısından da önemli dağlardan biri olan Erciyes'te kayak alanları 2 bin-3 bin m yükseklikleri arasında değişiyor. Kayak için en uygun zaman ise 20 Kasım - 20 Nisan tarihleri arasında. Normal kış koşullarında kar kalınlığının 2 m dolayında bulunduğu bölgede, kar genellikle toz kar niteliğinde oluyor. "Yaz kayağı', "tur kayağı" ve "helikopterli kayak" gibi aktivitelerin de yer aldığı Erciyes, kayak sporuna gönül verenlere harika imkanlar sunuyor.

KAYAK TARİHİ, İNSANLIK TARİHİ KADAR ESKİ

İnsanlık tarihi kadar eski bir spor dalı olan kayak, insanoğlunun doğa ile yapmış olduğu yaşam savaşı sonucu ortaya çıktı. Tarih öncesi çağlarda insanların kışın karda batmamak amacıyla, ayaklarına bağlamış oldukları çeşitli şekillerdeki ağaç parçaları, kayağın en ilkel şeklini temsil ediyor. Tarihçesi 5 bin yıl öncesine ait ilk kayaklar, dişbudak, betula ve çam ağaçlarından yapılmış olup, bunların kayganlığını artırmak için çam ağacından yapılanların tabanları katranla, betuladan yapılan kayaklarda deriyle kaplanmıştır.

Kayağın ilk ortaya çıktığı ve kullanıldığı bölgeler, Sibirya, Moğolistan ve Altaylar. Kayak daha sonra, Kuzey Amerika, Balkanlar, Anadolu ve Kuzeybatı yönünde İskandinavya ile İzlanda'ya doğru yayılır. 1921 yılında İsveç'te bulunan çam ağacından yapılmış ilkel kayağın (Hoting Ski) 4 bin 500 yaşında olduğu saptandı.

Kazılar sonucu çıkartılan kayaklar üç tiptedir. Güney tipi kayaklar; topuklardan bağlanan, uzun ve uçları yukarı doğru kıvrık kayakların Urallar, Orta Avrupa ve Güney Norveç'te kullanıldıkları anlaşılmıştır. Altları hayvan derisiyle kaplanan kısa ve geniş şekildeki kuzey tipi artik kayaklar, günümüzde Sibirya'da kullanılan kayaklara benzemektedir. Nordik tipi kayakların ise ilk kez Japonya'da kullanıldığı anlaşılmıştır. Bu kayakların, altları oluklu olup, iki kayak birbirine eşit değildir.

KAYAK, SPORDAN ÖNCE ASKERİ AMAÇLA KULLANILDI
İlk defa bir ulaşım aracı olarak Norveç, İsveç, Finlandiya ve bazı Doğu Avrupa ülkelerinde kullanılan kayak, 15. yy.dan itibaren İsveç, Norveç, Polonya, ve Rusya tarafından askeri amaçlarla kullanıldı. Zaman içinde gelişerek bir spor aracı olarak benimsenmesi sonucunda, 1866'da Cristina'da ilk kez kayak yarışmaları düzenlenirken, bu karşılaşmaya gösterilen büyük ilgi üzerine, 1879'da Oslo'da daha büyük bir organizasyon gerçekleştirilerek kayakla atlama yarışmaları yapıldı.

1880'li yıllarda Norveçli Fridtjof Nansen'in 6 kirkeşilik ekibiyle Grönland'ın kuzey ucunu kayakla geçip, daha sonra "Grönland'da Kayakla Gezi" kitabını yayımlaması, kayağa gösterilen ilginin daha da artmasına neden oldu. 1896'da Mathias Zdarsky, Alp Tekniği'nin temellerini oluşturan yeni teknikler bularak kayakta büyük bir devrim gerçekleştirdi.
Dünyadaki ilk kayak kulübü 1877'de, Fridtjof Nansen'in girişimleriyle Norveç'te "Ski Club de Cristina" adıyla kurulup, bunu 1890'da Almanya, 1894'te Avusturya, 1901'de Fransa ve 1903'te İngiltere'de kurulan kayak kulüpleri izlendi. 1924'te merkezi Bern'de olan Uluslararası Kayak Federasyonu (Federation International de Ski) FIS'in kurulmasıyla birlikte kayak, aynı yıl kış olimpiyatları programına dahil edildi. FIS'in ilk kez 1925'te düzenlediği "Alp Disiplini" ile 1931'de düzenlediği "Alp Disiplini" yarışları günümüzde her dört yılda bir, ayrı yerlerde ve birbirinden bağımsız olarak yapılmakta.

TÜRKİYE'DE KAYAĞIN GELİŞMESİ İÇİN ADIMLAR ATILIYOR
Eski Türkler ve Osmanlılar, zorlu doğa koşullarına karşı koyabilmek amacıyla "İvik" adını verdikleri ve bir anlamda kayak görevi gören ayakkabılar giyiyorlardı. Kayak sporu Türkiye'de hiçbir gelişme gösteremedi ve zamanla unutuldu. Modern anlamda kayağın tanınması ise Silahlı Kuvvetler'in 1915'te askeri amaçla kurmuş olduğu kayak birlikleri aracılığıyla gerçekleşti. Aynı yıl Erzurum Kerim Hitli Tabyası'nda açılan kayak kursunda Avusturya'dan getirilen Alberth Bilstein önderliğinde, orduda kayağa başlandı ve Arif Hikmet Koyunoğlu, Cemal Dursunoğlu, Kemal Hasip gibi ilk kayakçılar yetişti.

1917 yılında ise Erzincan'da dört bölükten oluşan kayak taburu kuruldu. Aynı dönemde ilk kayak okulu da Hikmet Koyunoğlu tarafından Suşehri'nde açıldı. 1933 yılında Galatasaray Lisesi öğretmenlerinin Uludağ'a çıkarak kayak yapmaları ile bu spor yeniden canlandı. 1933-1934'te Bursa Halkevi'nin Uludağ'da, Ankara Halkevi'nin Elmadağ'da, Erzurum Halkevi'nin Palandöken'de düzenledikleri kayak faaliyetleri önemli adımlar oldu.

TÜRKİYE'DE RESMİ KAYAK FAALİYETLERİ 1935'TE BAŞLADI
Kayağın, 1935'te Latif Osman Çıkıgil'in başkanlığında Dağcılık ve Kış Sporları Federasyonu'na bağlanması ile birlikte, Türkiye'de resmi kayak faaliyetleri de başlamış oldu. Bu konuda Ankara'daki Yüksek Ziraat Enstitüsü Spor Öğretmeni Riedel, Türkiye'ye gerçek anlamda kayak sporunu sokan ve ilk kayakçıları yetiştiren kişi olurken ilk Milli Kayak Takımı onun Yüksek Ziraat Enstitüsü'ndeki öğrencilerinden oluşturuldu. 1936'da Kayak Federasyonu'nun kurulmasıyla birlikte aynı yıl Türk kayakçıları ilk kez olimpiyatlara katıldı. Deneyimsiz Türk kayakçıları dünyanın en seçkin kayakçılarının katıldığı bu Kış Olimpiyatları'nda başarılı olamadı. Bunu izleyen yıllarda kayak daha çok eğlence sporu olarak algılandı ve yaygınlaştı. Asım Kurt'un Dağcılık ve Kayak Federasyonu Başkanlığı'na gelmesi ile kayak sporu yeniden canlandı ve başta Uludağ, Erciyes, Elmadağ'da olmak üzere kayak merkezleri oluşturularak sporcu yetiştirilmeye başlandı. Türkiye'de uluslararası kurallara uygun ilk kayak yarışması 1944'te Asım Kurt'un çabalarıyla gerçekleştirildi. Türk kayakçıları 1948 Saint Moritz, 1952 Oslo, 1956 Cortina d'Ampezzo, 1960 Squaw Valley, 1964 Inssbruck Olimpiyatları'na katılmalarına rağmen başarılı olamadılar.


1970'TE BALKAN ŞAMPİYONLUĞU
1968 Balkan Şampiyonası'nda Burhan Alankuş 8.liği elde ederek, o güne kadar uluslararası alanda alınmış olan derecelerin en iyisini yaptı. 1970 yılında Uludağ'da yapılan Balkan Şampiyonası'nda, Kuzey Disiplini Gençler Kategorisi'nde Sarıkamış bölgesinden Rıdvan Özbek, Balkan şampiyonu oldu. 1975 yılında yapılan Balkan Kayak Şampiyonası'nda ise Genç ve Büyük Erkekler kategorilerinde Türk takımları Balkan üçüncüsü oldular. 1981 Balkan Şampiyonası'nda Türk Takımı (Gençler) 4x10 km. bayrak yarışında bronz madalya kazandı.

Türkiye'de kayağın gelişebilmesi için Kayak Federasyonu tarafından her yıl kayak antrenörlüğü ve öğretmenliği kursları, minikler için kayak kampları açılmakta. Türkiye'de kayak sporunun geliştirilebilmesi için kayak yapılan illerde her yıl sömestr tatillerinde gençlik ve spor il müdürlükleri tarafından 7-15 yaş gruplarını kapsayan kayak kursları düzenlenmekte. Ayrıca Türkiye'nin gösteri amaçlı en büyük kış sporları organizasyonu "Karadam Kayak Yarışları" 1983 yılından beri Uludağ'da yapılmaktadır.

KAYAKTA DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR
Adrenalini yüksek sporlardan biri olan kayak, günümüz gençliğinin büyük ölçüde ilgisini çekiyor. Ancak pek çok spor dalında olduğu gibi kayak sporuna da başlamadan önce birtakım bilgilerin alınması gerekiyor. Kayak yaparken dikkat edilecek hususlar şunlar:
"- Kayakta bacak kaslarınızın yeterli güce sahip olması ve denge yeteneğinizin bulunması gerekli. Eğer kayağa yeni başlıyorsanız, kayak eğitimcisiyle beraber temel bir eğitimden geçmeniz kaçınılmaz. Böylece kendinizi hem daha güvende hissedecek hem de bilinçli ve seri bir biçimde kayabileceksiniz.

- Diğer dikkat etmeniz gereken noktaysa, seviyenize uygun bir pist tercihi yapmak. Tüm sporlarda olduğu gibi kayakta da ısınma önemli. Kayak merkezine gitmeden 10 gün önce günde 10 dakika ip atlamanız, bacak kaslarınızı güçlendirmek için yeterli olacaktır.
- Kayak süresince, düzgün ve yuvarlak dönüşler yapmaya ve vücudunuzun hareketlerinde de çok dikkatli davranmaya çalışmalısınız. Uzmanlar yeni başlayanların dengelerini kaybettirecek ani hareketlerden ve zorlamalardan kaçınmalı gerektiğini belirtiyor".

AKSESUAR SEÇERKEN RAHATLIK VE GÜVENİ ÖN PLANA ALIN
Kayak yaparken rahat ve güvenli hareket edebilmeniz için uygun olan aksesuarları tercih etmeniz gerekiyor. Poliüretan ya da sentetik kumaştan yapılmış özel eldivenler soğuğa karşı ellerinizi korurken, hareketini kısıtlamayacak şapkayla ise başınızı ve kulaklarınızı rüzgardan ve soğuktan koruyabilirsiniz. Yine gözlerinizi soğuktan ve güneşten koruyacak gözlüğün metal olmasına ve yanlardan rüzgar almamasına özen göstermeniz gerekiyor. Kayak sırasında vücudunuzun hareketini engellemeyecek aynı zamanda vücut ısısını koruyacak kıyafetler seçmeniz tavsiye ediliyor. Bunun için özel olarak üretilen kayak tulumları, pantolonlar, montlar ve polarlar, vücudunuzu soğuğa karşı koruyan kıyafetler arasında yer alıyor.

Kaymanın zevkiyle fark etmeseniz de eksi derecelerdeki hava, zamanla el ve ayaklarınızın üşümesine neden olabilir. Bunun için alınacak iyi önlemlerden biriyse, kayak merkezindeki kafelerden birinde verilecek sıcak bir moladır. Sıcacık bir sütlü kahve ya da çay içinizin ısınmasını sağlayacak. Beyaz karların üstünde sizleri bekleyen diğer bir tehlikeyse, güneş ve rüzgar yanığıdır. Karlardan yansıyan kış güneşi, en az yaz mevsimindeki kadar yakıcı olduğundan, cildinizi güneş, rüzgar ve soğuğun etkisinden korunmak için mutlaka özel güneş kremlerini ve dudak koruyucuları kullanmanız gerekir.

KAYAK SEÇERKEN NELERE DİKKAT ETMELİ
Yüksek hızlarda dönüşler yapmaya başladıkça, daha uzun kayaklar kullanmak isteyebilirsiniz. Uzun bir kayak daha fazla denge sağlar ve kenarları daha iyi kavrar. Yüksek hızlarda kaymak için en ideal kayak dev bir slalom kayağıdır. Ancak şekilli kayak teknolojisinin ortaya çıkması ile birlikte genel kayak boylarında kısalma oldu. Örneğin, daha önceleri kayaklar boyunuzdan yaklaşık 30- 40 cm daha uzun seçilirken, yeni teknoloji ile birlikte boyunuzdan sadece 10- 15 cm uzun olan kayaklar kullanılmakta. Kısmen daha yavaş hızlarda kaymak ve dönüşlere kolayca alışmak için, kendi boyunuz ile aynı ölçüde şekilli bir kayak deneyin.

Dönüşlerde esnek bir dönüş yapabilmek için, kayağı da döndürebilmeniz gerekmektedir. Bunun için kayaklarınız sizin ağırlığınıza ve fiziksel yeteneklerinize göre çok sert olmamalı. Eğer mümkünse kayağınızı test ederek almalısınız. Kayağınızın kontrolünüzde olduğunu hissetmek için, eğimdeki pozisyonunuz, hareket ettiğiniz yön ve hızınızın da kontrolünüzde olması gerekir. Bunu sağlamak için dönmeyi öğrenmeniz gerekir. Dönüşlerinizi birbirine bağlayarak (yani art arda dönüş yaparak) kaymayı son derece keyifli yapan, kontrollü hız ve ritm hissidir.

.
Yayın Tarihi : 8 Şubat 2006 Çarşamba 16:23:19


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?