4
Mayıs
2024
Cumartesi
BURSA

BURSA'NIN 'NAZIM' PLANINA İHTİYACI VAR

Bursa'da, 'Nâzım'a Bursa'da Yer Açın' sloganıyla başlatılan bir kampanya yürütülüyor bu günlerde. Bursa Yazın Sanat Derneği'nin (BUYAZ) önderliğinde...

3 Haziran 2009’da ünlü şairimiz Nâzım Hikmet’in 46. ölüm yıldönümü. 31 Mayıs 1933- 05 Ağustos 1934; 05 Aralık 1940-08 Nisan 1950 tarihleri arasında yaklaşık olarak 11 yılını geçirdiği ve başta “Memleketimden İnsan Manzaraları” ve Piraye’ye atfettiği “Gece 21.00-22.00” şiirleri olmak üzere en sevilen şiirlerini yazdığı Bursa’da, Nâzım Hikmet’i hatırlatacak, adı konmuş hiçbir mekân, müze, cadde vb. maalesef yok.

Demokrasi kültürünü yaşayan ülkelerde yöneticiler, bir şairin, bir sanatçının birkaç gün kaldığı oteli, zaman geçirdiği mekânı müzeye dönüştürerek, bir anlamda sanatçısına, aydınına sahip çıkarak, uygar dünya içinde saygınlığını artırırken; bütün dünyada şiirleri okunan Nâzım Hikmet, Bursa’da unutturulmak, belleklerden silinmek isteniyor.

Oysa Bursa, Nâzım Hikmet’e sahip çıkarak dünya şiirinin “başşehri” olabilir. Böyle bir sonuçtan, Bursa kadar ülkemiz de onur ve gurur duyar. Nâzım Hikmet’in Bursa’dan Piraye’ye yazdığı mektuplarda geçen Bursa mekânları hâlâ varlığını koruyor. Nâzım Hikmet Bursa’da özellikle Çekirge semtinde yoğunlaşan bu tarihi kaplıcaların neredeyse tamamına gitmiştir:

‘Sevgili karıcığım,
Mektubunu aldım. Dünyalar benim oldu. Çelik Palas Oteline gitmemek için yaptığın protestoyu yüzüm kızararak aldım. Haklısın karıcığım, zaten her zaman, her yerde hepimizden iyi düşünensin...’ (Piraye’ye Mektuplar 2, Nâzım Hikmet, Adam Yayınları-Ocak-2002, s.29)

1941 yılında yazdığı bir başka mektupta Orhan Kemal’le birlikte izinli olarak gittiği ve Çekirge semtindeki Eski Kaplıca’dan söz eder:

‘Karıcığım,

Ben geçen gün Raşit Kemali ile beraber Eski Kaplıcaya gittim. Yıkandım. Dişlerimin tedavisi devam ediyor. Seni çok göresim geldi...’ (Piraye’ye Mektuplar-1, Nâzım Hikmet, Adam Yayınları-Ocak-2002, s.217)

Bu kaplıcalı otellerin hem mimari hem de Nâzım Hikmet’le ilgili anıları açısından belki de bir müze olmayı hak edecek olanı Servinaz Otel’dir. Bu otel onun, Piraye’nin, Memet Fuat’ın en sık geldiği mekândır:

‘Karıcığım,

Kısacık mektubunu aldım. Yine de sevindim. Yine mektupların gecikti diye üzülüyordum. Bugün galiba altı aydan beri ilk defa dışarı çıktım. Servinaz’a gittim. Banyo yapacaktım. Doluymuş, banyo yapamadım...’ (Piraye’ye Mektuplar-1, s. 282,Adam Yayınları Ocak-2002, Nâzım Hikmet)

Nâzım Hikmet’in Bursa’da çeşitli evlerde onlarca hatırası var. Başta yaşayan tanıklar olmak üzere, cezaevinde yaptığı tablolar, elişi oyma tepsiler; fotoğraflar... Nâzım Hikmet’in doktoru Neşati Üster, onun yiyecekleriyle yakından ilgilenen Bursa Cezaevi aşçısı Yakup Yıldırım, onu cezaevinden kaçırmak için uğraşan Eyüp Gültekin; onun Bursa’da yetiştirdiği İbrahim Balaban, Orhan Kemal, İsmail Başaran, cezaevi müdürü Hasan Tahsin Akıncı, başgardiyan muavini Hasan Basri Acar...

‘9-2-43 Salı

Bu sabah revir matlasında başgardiyan muavini Basri Efendinin gürültülü konuşmasıyla uyandım.

- Hasan da ölmüş...’ (Nâzım Hikmet, Piraye’ye Mektuplar-2, Adam Yayınları Ocak-2002, sayfa 10)

Hasan Basri Acar’ın oğlu Necmettin Acar’ın evinde bulduğum şiirin bir dörtlüğünde Nâzım Hikmet, cezaevindeki ortamdan söz ediyor:

...

‘Sandalyeci Mustafa kumarbaz
Beş lira kaptı mı başka oynamaz
Müdürü, mahkûmu hepsi asildir
Başgardiyan muavini Hasan Basri’dir’

Memleketimden insan manzaralarında, Bursalılar
İbrahim Balaban, “Memleketimden İnsan Manzaraları”nın Köylü Ressam Ali’sidir. “Manzaralar”ın bu bölümünde Nâzım Hikmet, Balaban’ın içeri giriş ve resme başlayış öyküsünü anlatıyor:
‘Köylü Ressam Ali 25’inde vardı.
Ağanın oğlunu vurmuştu bir kız meselesinden.
Kâat gibi beyazdı yüzü.
Gözleri bir buzağının altın gözleriydi
ve dudakları kalın, kırmızı,
Ali diplomalıydı üç sınıflık köy okulundan..’
Bu dev eserinde kullandığı isimlerin birçoğu Bursa Cezaevi’ndeki hükümlü isimlerle neredeyse aynıdır.

...

‘Basri kahveyi açtı
Evlendi.
Bir oğlu oldu.
Boşandı.
Ve Bursa kurtulduğu gün
Basri bedava esrar sattı yirmi dört saat...’ (Nâzım Hikmet, Memleketimden İnsan Manzaraları Yapı Kredi Yayınları12. Baskı s. 61)

Nâzım’a Bursa’da yer açın!

Cezaevinin kalın duvarlarının Nâzım’ın şiirlerinin duyulmasını, hatta bütün dünya dillerine çevrilmesini engelleyemediği Bursa’da “Nâzım’a Bursa’da Yer Açın” sloganıyla başlatılan bir kampanya yürütülüyor bu günlerde. Bursa Yazın Sanat Derneği’nin (BUYAZ) önderliğinde, başlatılan kampanyanın altında Bursa’da etkinlik gösteren 30’a yakın kurumun imzası var. Bu çağrı ülkemiz yöneticilerine, bu çağrı kentimiz yöneticilerine...

Halkların gözünde, yüreğinde zaten bir dünya ve Türkiye vatandaşı olan Nâzım Hikmet’e vatandaşlık hakkını vermenin göstermelik bir karar olmadığını ispatlamak için sesleniyoruz: “Nâzım’a Bursa’da Yer Açın!”

‘Hangi şairlere anıt-heykel dikilmesini istediğini’ sorduklarında Nâzım Hikmet; Yunus, Karacaoğlan, Fuzuli, Nedim, Tevfik Fikret, M. Akif, Namık Kemal, Hamid, Şinasi, Ziya Paşa, Yahya Kemal, Orhan Veli, Halit Ziya, Sabahattin Ali’nin adlarını sayarmış. Bizler buna Nâzım Hikmet’i de ekliyoruz büyük bir onur ve gururla...

Güney Özkılınç - Radikal
Yayın Tarihi : 1 Haziran 2009 Pazartesi 14:50:07


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?