Marmara Bölgesi'nin en yüksek noktası olan Uludağ'ın 2 bin 543 metrelik zirvesine tırmanan vatandaşlar, zirvenin hemen altında yer alan Buzlu Göl'de, Ağustos ayının ortası olmasına rağmen bulunan buzları başlarına koyarak serinliyor.

Geçtiğimiz kış aylarında yoğun kar yağışı sebebiyle Bursa'ya içme suyu sağlayan barajlar dolarken, diğer taraftanda Uludağ'ın zirvesinde Ağustos ayının ortasında erimeyen kar bulmak mümkün olabiliyor. Wolfram madeni üzerindeki Keşiş Tepesine tırmanan vatandaşlar, yaklaşık 3 saatlik bir yürüyüşten sonra önce Kilimli Göl'e ulaşıyor, ardından üst tarafındaki Buzlu Göl'e çıkıyor. Zirve yapanlar da kestirmeden Buzlu Göl'e inebiliyor. Kilimli Göl'de, Ağustos ayında yüzmek mümkün olabilirken, Buzlu Göl'de ise ayağı bir dakika suya sokmak mümkün olmuyor.

Zirvenin hemen altında fazla güneş almayan çanak şeklindeki Buzlu Göl'de, Ağustos ayının ortalarında bile kar yığınları bulmak mümkün olabiliyor. Sıcak günlerde saatlerce süren yürüyüşten sonra serin göle ulaşan vatandaşlar da başlarına koydukları büyükçe buz parçasıyla serinlemenin kolay yolunu buluyor.

SARAYA BUZ GÖTÜRÜLEN ULUDAĞ ŞİMDİ ARAP TURİSTLERİN GÖZDESİ

Osmanlı Cihan Devleti zamanında 'Buzcular'ın samanlara sardıkları buz kalıplarını İstanbul'da hünkarın sarayına yetiştirip, yaz sıcağında saray eşrafının soğuk şerbet içmesini sağlayan Uludağ, şimdi Arap turistlerin gözdesi konumunda. Yaz aylarında kar görebilmek için özel olarak araçlarla maden bölgesine çıkan Arap turistler, gölge noktalarda kalan kar yığınlarıyla da kar topu oynuyor. Birçok tarihi vesikada yer alan bilgilere göre Uludağ'da Ulubuzluk denilen mevkiiden alınan buzlar, bir esnaf grubu tarafından temin ve tedarik ediliyordu. Buzdolabı bulunmadığı için sarayda, Uludağ'dan gelen buzların kullanıldığı biliniyordu. Hünkarın karcıbaşısı olarak bilinen kişiler, Osmanlı'nın son yıllarına kadar Uludağ'ın buzları, Mudanya sahillerinden kürekli fırkateler veya gemilerle İstanbul'a ulaştırıyordu. Çok masraflı olan bu işte, özel kesicilerle, kabiliyetli taşıyıcılar görev yapıyorlardı. Kış aylarında özel karlıklara yerleştiren buzlar, yazın keçe çullara ve samanlara sarılarak naklediliyordu. 1571 yılında Bursa kadısına saray tarafından gönderilen bir hükümde, Hassa-i Hümayün için yüz yük buz tedarik edilmesi talimatı dikkat çekmektedir. Evliya Çelebi'nin Seyyahatnamesi'nde de Uludağ'daki göllerden buzların 200-300 kişilik bir ekip tarafından özel olarak kesilerek sarayın yanı sıra Bursa'nın da buz ihtiyacının karşılandığından bahsedilmektedir.