Bursa'da, miadı dolmuş, küflenmiş ve kullanılmış çayları yeni kutulara doldurup piyasaya sürdükleri iddia edilen ve aralarında Kahveciler Odası Başkanı Y.Ö.'nün de bulunduğu 5'i tutuklu 7 kişinin yargılanmasına başlandı.

1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, "suç işlemek için örgüt kurmak, nitelikli dolandırıcılık, dolandırıcılık, bozulmuş gıda ticareti yapmak ve markaya tecavüz" suçlarından toplam 262 yıla kadar hapisleri istenen tutuklu sanıklar, Kahveciler Odası Başkanı Y.Ö.(43), Ö.P.(44), H.A.(35), M.K.Ç. (55), M.D. (32) ile tutuksuz sank N.Ç., ilk kez hakim karşısına çıktı. Son kullanma tarihi geçmiş, küflenmiş ve kullanılmış çayları yeni kutulara doldurup üzerine sahte bandrol yapıştırarak piyasaya sürmek isteyen ve sahte

deterjan imal ettiği öne sürülen şüpheliler, haklarındaki iddiaları yalanladı.

Bursa Kahveciler Odası Başkanı Y.Ö., "Ben kimseye sahte çay ve temizlik malzemesi satmadım. Ancak benim yönetim kurulu üyelerim olan H.A. ile M.K.Ç. bir şirket kurdu. Bu şirket aracılığı ile oda üyelerine malzeme satmaya başladılar. Fakat usulsüz bir şey yaptıklarını bilmiyordum" dedi.

İfadesi salondaki herkesi kahkahaya boğan matbaacı Ö.P., "Benim bildiğim örgüt parasını başkasına yedirmez. Oysa bunlar paralarını çalışanlarına kaptırmışlar. Eğer bu bir örgütse herhalde dünyanın en salak örgütüdür" diye konuştu.

Gayrimeşru işlerden dolayı 200 bin lirasını kaptırdığını kaydeden Ö.P., "Kendi kendime yemin ettim, ilk gelen gayrimeşru işi yetkililere bildirecektim. Derken huzurdaki bu sanıklar gelip benden çay paketi ambalajı istedi. Ben paket basmıyordum ama onlar için başkalarından temin ettim. Ancak baktım ki bunlar da kafası koparılacak tiplerden değil. Parasız, masum kişiler. Daha sonra bunları sürekli oyaladım. Bir defa paralarının olup olmadığını anlamak için, dışarıdan aldığım bir temizlik firmasına ait

paketleri gönderdim. Fakat bana bunun parasını ödemeyince parasız olduklarını anladım" şeklinde konuştu.

Ayrıca dayısının Cumhuriyet Başsavcısı, eşinin adliyede yazı işleri müdürü, kardeşinin ise emniyet müdürü olduğunu itiraf eden Ö.P., sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sırf bu işler yüzünden eşimden ayrıldım. Ailem bana, 'Kendini temizle' dedi. Ancak 200 bin liralık tokat yedim. Onu kurtarayım derken de kendimi sizin karşınızda buldum. Ben kimseyi dolandırmadım. Suçsuzum, tahliyemi istiyorum."

Tutuklu olarak yargılanan H.A., piyasadan ucuz çayları alıp Çaykur ambalajında kahvecilere sattıklarını ancak deterjanların sahte olduğunu bilmediğini söyledi.

Kahveciler Odası Yönetim Kurulu Üyesi M.K.Ç. ise, "Biz H.A. ile çay işini yapmaya karar verdik. Piyasadan ucuz marka çayları alıp İstanbul'dan temin ettiğimiz Çay-Kur paketlerine koyup satmak istedik. Ama bunu da beceremedik çünkü İstanbul'da anlaştığımız kişi bize istediğimiz ambalajları göndermeyip bizi sürekli oyaladı" ifadelerini kullandı.

Sanıkların tahliye talebini reddeden mahkeme, davayı eksikliklerin giderilmesi için erteledi.