Bursa'nın Karacabey ilçesindeki Türkiye'nin tek tatlı su dalyanında yapılan 16 bin tonluk kum ocağı yolsuzluğu iddialarıyla ilgili haklarında bin 477 yıla kadar hapis istenen ve aralarında İstanbullu ünlü işadamı A.A.'nın da bulunduğu toplam 33 kişinin yargılanmasına devam edildi. İlk kez ifade veren ünlü işadamı A.A., "Buradaki ihale 7 bin liralık ihaledir. Benim ortağı olduğum şirketlerimde 8 bin kişi çalışıyor. Neden sanık olduğumu bilmiyorum. Benden hukuksuzlukla ilgili yardım isteyenlere yardımcı oldum" diye konuştu.

3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, "ihaleye fesat karıştırmak, rüşvet almak, vermek, hırsızlık, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, bu örgüte üye olmak, şantaj ve görevi kötüye kullanmak" suçlarından toplam bin 477 yıla kadar hapisleri talep edilen toplam 33 kişiden tutuksuz yargılanan sanıklar, bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Geçen celse tutuklu olan 13 kişinin tahliye edildiği davanın bu celsesinde dinlenen tutuksuz sanıklar, haklarındaki iddiaları yalanladı. Aralarında il özel idaresi eski genel sekreteri A.A. ve gemi kaptanlarının da bulunduğu sanıklar, niçin yargılandıklarını dahi bilmediklerini söyledi.

Örgüt lideri olduğu iddia edilen ve "11 ayrı ihaleye fesat karıştırmak, 5 kişiye rüşvet vermek şantaj, tehdit ve hırsızlık" suçlarından toplam 209 yıla kadar hapsi istenen ünlü işadamı A.A., ilk kez hakim karşısına çıktı. 18 ayrı firmanın ortağı ve başkanlığını yürüttüğünü ifade eden A.A., "Ben hiçbir ihaleye katılmadım. Buradaki ihale 7 bin liralık bir ihaledir. Benim ortak olduğum şirketlerde ise 8 bin kişi çalışıyor. Neden bu iddianamede sanık olarak yargılandığımı bilemiyorum. Sanıklardan sadece

R.A.'yı tanırım. Kendisinin telefonu 6 ay boyunca dinlenmiş. Benle de 6 kez konuşma yapmış. Olaylar sebebiyle mağdur edildiğini ifade ederek benden yardım istedi. Ben de kendisine yardımcı olmaya çalıştım. Bu yüzden beni de dinlemeye alıp telefonlarımı bir ay boyunca dinlemişler. Suç olacak hiçbir eylemim tespit edilmemiştir. 6 ayın sonunda sanık R.A. tutuklanınca benim de bir şirketim onunla ortak olduğundan beni arayarak hukuki konularda yardım istedi. Ben de şirket avukatlarına konuyla ilgilenmeleri talimatını verdim" dedi.

Avukatların, soruşturmayı yürüten savcıyı tutumu sebebiyle şikayet edeceklerini kendisine söylediğini anlatan A.A, "Ben de, 'Hukuksuz bir şey yapıyorsa şikayette bulunun' dedim. Savcı hakkında şikayette bulundular. Bu arada benim telefonumu dinlemeye devam etmişler. Çete kurmakla suçlanan 33 kişiden sadece avukatım ve sanık R.A.'yı tanıyorum. Diğerlerinin ise hiçbirini tanımam. Hiçbir suçlamayı da kabul etmiyorum" diye konuştu.

A.A.'nın avukatı Meral Eser ise, "Müvekkilim hakkında 3 klasör dinleme kaydı var. Çoğu özel konuşmalar ve olayla hiçbir ilgisi yoktur. Bu hakkımızın gizli tutulmasını istiyoruz" dedi.

Davanın tutuksuz sanıklarından İstanbul Barosu avukatlarından M.D.İ., "Ben bir avukatım, mesleğimin gereğini yaptım. 33 kişiyle sanık oldum. Kullandığım arabamın yeni olduğunu ve bunu kirli işler sonucunda aldığımı iddia ettiler. Ben avukatım, eşim ise doktordur. Benim R.A. ile hiçbir ilişkim olmadı. Kendisini tanımam. Sanıklardan sadece gemi personeli olan A.Y.'yi tanıyorum. İhale konusunda beni arayıp telefonla bilgi istedi. Ben de verdim. Hakkımdaki iddiaların hiçbirini kabul etmiyorum. Dosyamın bu

davadan ayrılmasını ve özel olarak yargılanmayı talep ediyorum" diye konuştu.

Duruşmaya müşteki olarak katılan ve Karacabey'deki söz konusu dalyanın intifa hakkını elinde bulunduran C.G., rahatsızlığı sebebiyle oturarak ifade verdikten sonra izin alarak salonu terk etti. Sanıkları tanımadığını ifade eden ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in akrabası olan C.G., "Dalyanın ağzını açtılar. 30 metrelik dalyan 20 metreye düştü. Bu kişilere çalışma ruhsatını verip ihale düzenleyen il özel idaresi yetkilileri olan 4 kişiden şikayetçiyim" diye konuştu.

Mahkeme, sanık avukatı hakkındaki dosyanın tefrik edilme talebini reddetti. Ayrıca iki celsedir duruşmaya katılmayan M.Y., İ.Y. ve O.K.'nın zorla getirilmesine karar veren mahkeme, davayı eksiklerin tamamlanması için erteledi.

Duruşma çıkışı gazetecilerin sorularını cevaplandıran ünlü işadamı A.A., "Çete suçlamasıyla 33 kişi dinlenmiş. Ben bu kişilerden sadece avukatımı ve R.A.'yı tanıyorum. Diğerlerini ise tanımam. Zaten kimse birbirlerini tanımıyor" diye konuştu.

Bir gazetecinin, "Kendi nüfuzunuzu kullanarak Bursa'daki bazı bürokratları tehdit ettiğiniz söyleniyor. Bu konuda ne söyleyeceksiniz?" şeklindeki sorusu üzerine A.A., "Ben milletin, hakkı kaybolanların hakkını, hukukunu bulması için herkese yardımcı olurum. Benim ne nüfuzum olacak ki?" cevabını verdi.

Yürümekte güçlük çeken 76 yaşındaki C.G., ise tek gayesinin tabiat harikası olan dalyanı korumak olduğunu ifade ederek, "Dalyanın ağzında 40 metre kum var. Biz balık alacağımız zaman o ağzı açarız. Oraya koyduğumuz bekçi, ağzın günden güne açıldığını söyledi. Gittiğimizde gördük ki dalyan ağzı patlamış. Dalyanın içine tuzlu su girerse orada dalyan balıkçılığı yapılmaz. Biz hemen kaymakama müracaat ettik. Denizle bizim dalyan arasında bir şerit vardır. Bu şeritte 931 dönümlük bir hazine arazisi var.

Kaymakama müracaat edip dedik ki, 'Devletin arazisi tahrip ediliyor. Burada en az 150-200 dönümlük arazi gitti.' Kaymakam bu konuda yazışmalarını sürdürürken 3 kez tespit yaptırdık. Bilirkişi geldi, kıyı şeridindeki kırıkları gördü. Ve sonuçta suç duyusunda bulunduk. Benim amacım dalyanı korumaktır" dedi.

Olayın ardından işadamı A.A.'nın kendisini arayarak şikayetini geri almasını rica ettiğini ifade eden C.G, "Ben de onlara, 'Şikayet çok önemli değil. Ben başvurdum. Şikayetimi geri alsam da bu artık kamu davasıdır' cevabını verdim" diye konuştu.