3
Mayıs
2024
Cuma
BURSA

Kamu Yönetimi Sempozyumu

Uludağ Üniversitesi, Bursa Valiliği ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı iş birliği ile düzenlenen IV. Kamu Yönetimi Sempozyumu başladı.

İki gün sürecek olan sempozyum, bu yıl ulusal ve uluslararası eğilimler ve gelişmeler dikkate alınarak, "yerel siyaset ve kentsel politikalar" başlığıyla yapılıyor. Rektörlük A Salonu'nda yapılan sempozyum, yurt ve dünya çapında çalışmalarıyla bilinen kentbilimciler AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi eski Dekanı Prof. Dr. Cevat Geray, Prof. Dr. Ruşen Keleş ile Prof. Dr. Korel Göymen'in açılış sunumları ile başladı. Ünlü kentbilimciler, dünyada yerel yönetim anlayışları ve Türkiye'deki gelişmeler konusunda görüşlerini paylaştı.

Prof. Dr. Ruşen Keleş, yeni yerel yönetim anlayışının liberal düşünceyi hakim kılmaya çalışan işletmecilik anlayışına doğru kaydığını belirtti. Yerel yönetimlerin siyasi önemlerinin giderek arttığını, son yerel seçimlere katılım oranının yüzde 85 olmasının bunun en önemli göstergesi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Keleş, "Çok sayıda milletvekili bile belediye başkanı olmak için başvuruda bulundu. Bu aynı zamanda bu sektörün karlı bir uğraş alanı olduğu anlamına da geliyor" dedi.

Türkiye'de idari adem-i merkeziyetçiliğin egemen olduğunu kaydeden Prof. Dr. Keleş, yerinden yönetim ile adem-i merkeziyetçilin giderek birbirine yaklaştığını ve federalizme doğru gittiğini vurgulayarak, "Oysa üniter devletler, federal devlet sistemine geçmeden de yerel demokrasiyi olgunlaştırabilir" dedi.
Girişimciliğin özendirildiği yerel yönetim anlayışlarında yerel yöneticilerin sadece hukuk kurallarıyla değil, etik kurallarla da bağlanması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Keleş, "Avrupa Konseyi, seçilmişlerin uymak zorunda olduğu etik kuralları bir yönerge ile belirlemiştir. Türkiye, yerel yönetimlerin özerklik şartını onayladığına göre bu yönergenin ülkemizde de kesinlikle ele alınması gerekir. Ancak yerel yönetimleri merkezi yönetimin vesayetinden korumak üzere konan 11 maddeye Türkiye çekince koymuştur. Bunlardan ikisi çok önemlidir. Biri, devletin bir adım atarken yerel yönetimlere danışma şartıdır, ikincisi de merkezi yönetimin yerel yönetimlere yardımlar yoluyla vesayet uygulamama şartıdır. Bu iki şarta konan çekince bir an önce kaldırılmalıdır" şeklinde konuştu.

"KENTSEL DÖNÜŞÜM, RANTSAL DÖNÜŞÜM"
Prof. Dr. Cevat Geray da belediyelerin kentsel gelişmeyi rantçılığa dayalı bir anlayışla yapmalarını eleştirerek, "Kentsel dönüşümü bile rantsal dönüşüme çevirdiler ve belediye yetkisi kullanarak elde ettikleri rantı kişilere veya özel şirketlere aktarma aracı haline geldiler. Kimileri mağdur oldu kimileri zengin. Oysa kentsel topraklar üzerindeki rantın önüne geçilebilir ve imar rantları mülkiyete dokunmadan ulusallaştırılabilir. Aksi halde kentlerimiz elden gidecektir" dedi. TOKİ'nin devlet içinde devlet haline geldiğini" öne süren Prof. Dr. Geray şunları söyledi:
"TOKİ'de sosyal konut, toplumsal öncelik anlayışı yoktur. Öyle gösterilmeye çalışılmaktadır. Toprak rantı yüksek alanlarda büyük ölçüde hasılat paylaşımı yoluyla mülkiyet TOKİ'ye geçmektedir. TOKİ, Türkiye'nin yer yerinde 11-12 katlı, iklim ve yerel özellikleri dikkate almadan konutlar yapmakta, bildiğini okumaktadır. Adeta devlet içinde devlet olmuştur."
Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi kentbilimci Prof. Dr. Korel Göymen de, yarının yerel yöneticilerinin, küresel eğilimleri iyi öğrenmeleri gerektiğini belirterek şunları kaydetti:
"Gençlerimiz yarın yararlı olmak istiyorlarsa küresel eğilimleri bilmek zorundalar. Bunlar iyi midir kötü müdür onu tartışmıyorum. Ama bu eğilimler vardır. Dünyamızda artık emredici değil yol gösterici bölgesel planlar, stratejik planlamalara doğru gidiliyor. Bunlar da hayat kalitesini artırmaya yönelik bir anlayışla yapılmaktadır. Kır ve kenti birlikte düşünmek, insan odaklı gelişmeye hizmet etme anlayışı yaygınlaşmaktadır. Birlikte yönetmek, yönetişim anlayışları hesaba katılmak zorundadır. Devletle fert ilişkileri değişmekte, çevreye duyarlı, sürdürülebilir yaşam ve fırsat eşitliği kavramları giderek yaygınlaşmaktadır. Yarının kamu yöneticileri bunları dikkate almak zorundadır."
Yerel Gündem 21 örgütlenmeleri konusundaki çalışmalarıyla bilinen 9 Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zerrin Toprak Karaman da, yöneten-yönetilen değil, artık "müzakereci" yerel yönetim anlayışının gündemde olduğunu, bunun da tarafların kapasitesini artırmaya yönelik bir mekanizma olduğunu söyledi.
Büyükşehir Belediyesi'nden Recep Demirhan da açılışta yaptığı konuşmada, yerel yönetimlerle ilgili köklü değişikliklerin zor yapıldığını belirterek, Türkiye'nin bu konuda yaptığı kanuni düzenlemelerden söz etti. Yerel yönetim anlayışlarının merkezden yerele anlayışından çıkıp yerelden evrensele anlayışına dönüştüğünü ifade eden Recep Demirhan, Bursa'yı marka şehir yapmanın, kenti yaşanabilir bir kent yapmaktan geçtiğini, bunun için büyükşehir belediyesi olarak her türlü işbirliğine ve yardımlaşmaya hazır olduklarını bildirdi.
Sempozyum, iki gün boyunca yerel yönetimler ve kent üzerinde bilimsel tartışmalara sahne olacak ve 8 Mayıs Cuma günü sona erecek. Sempozyumda sunulan bildiriler daha sonra kitaplaştırılıp kamuoyuyla da paylaşılacak.

iha
Yayın Tarihi : 7 Mayıs 2009 Perşembe 18:49:21


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?