Nilüfer'in Bursa'ya hayat veren su kaynaklarından biri olduğunu hatırlatan Durmuş, "Ancak son 30 yıldır Nilüfer Çayı'ndan su yerine kimyasal maddeler akıyor. Çiftçilerimiz bu sularla tarlalarını suluyorlar. Vatandaşımız bu suyla sulanmış meyve ve sebzeleri yiyor. Bir an evvel tedbir alınmazsa kanser başta olmak üzere çok sayıda kalıcı hastalık meydana çıkacaktır" dedi.

Çok sayıda fabrika ve işletmenin atıklarını Nilüfer Çayı'na akıttığını vurgulayan Şube Başkanı Serkan Durmuş, içerisinde ağır metaller bulunan bu atıkların suya bulaşarak çevreye yayıldığının altını çizdi. İnsanların su yoluyla bu ağır metalleri vücuduna aldığını anlatan Durmuş, "Ne yazık ki birçok ağır metal ihtiva eden Nilüfer Çayı'ndaki zehir sulama yoluyla tarım ürünlerine geçiyor. Bu suyu içen hayvanlar vasıtasıyla et ve diğer hayvani gıdaları tüketen insanlar yavaş yavaş zehirleniyor. Bu da istenmeyen ve sağlık açısından çözümü olmayan bazı hastalıklara davetiye çıkarıyor" dedi.

KRONİK ZEHİRLENMELER 20 YIL SONRA ORTAYA ÇIKIYOR

Ağır metallerin gıda zehirlenmelerinde büyük etkisi olduğunu ifade eden Serkan Durmuş, özellikle endüstriyel atıklardan kaynaklanan ağır metallerin insanlar için kalıcı, hatta ölümcül rahatsızlıklara sebebiyet verdiğini, bu hastalıkların 10 ila 20 yılda ortaya çıktığını söyledi. Uzunluğu 168 km olan, Bursa sınırları içinden doğup geniş bir havzaya yayılarak Marmara denizine dökülen Nilüfer Çayı'nın Bursa ovasının hayat kaynağı olduğunu ve şehrin içme suyu ihtiyacının da yarısını karşıladığını aktaran Durmuş, Bursa'daki hızlı ve kontrolsüz sanayileşmeyle evsel ve endüstriyel atıkların direkt deşarjından kaynaklanan kirlilik ile Nilüfer Çayı'nın mikrop saçtığını belirtti.

İnsan hayatının devam ettirilebilmesi için suyun hayati önem taşıdığını kaydeden Başkan Durmuş, Nilüfer'in birçok arazi ve toprağa suyu ile can kattığını vurguladı. Durmuş, "Nilüfer'in kirletilmesi, Bursa ovasının kirletilmesi demektir. Bu havza üzerinde çok sayıda tarla var. Bursalı vatandaşlarımız Nilüfer Çayı ile beslenen bu tarlalarda yetiştirilen meyve ve sebzeler ile besleniyor. Tehlikenin ne kadar büyük olduğunun bir an evvel anlaşılması ve yetkililerin çare bulması lazım" dedi.

Bursa'nın tam bir tarım şehri olduğunu hatırlatan Gıda Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Başkanı Serkan Durmuş, çok sayıda ürünün yetiştirildiği bu ovayı sulayan kaynakların daha iyi korunması gerektiğinin altını çizdi.

Durmuş sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu tehlikelerden korunmak için arıtma tesislerinin kurulması, yaygınlaştırılması ve denetimlerinin en iyi şekilde yapılması gerekmektedir. İnsan sağlığı her şeyin başında gelmelidir. Devlet, sanayicilerimiz, üniversite, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları hepimiz üzerimize düşeni yapmalıyız".