8
Mayıs
2024
Çarşamba
EDİRNE

Son operasyonun arka planı

Uyuşturucu kaçakçılarının gözü bir şey görmez hale geldi. Bunun son örneklerini de Kaçakçılık ve Organize Suçlar Dairesi Başkanlığı’nın eşgüdümüyle İstanbul’da yapılan operasyonlarda, Edirne Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğü ekiplerinin Kapıkule’de ortaya çıkardıkları iki ayrı kaçakçılık olayında da görmek mümkün.

Geçen yıl Türkiye genelinde iki ton uyuşturucu madde ele geçirilmesine rağmen, sadece bu yılın son 15 gününde gümrükte yakalanan eroin miktarı 852 kiloya ulaştı. Büyük parti uyuşturucuların yakalanması, Avrupa ülkelerinde uyuşturucu açığı doğmasına yol açıyor ve bu durum eroin fiyatını da hayli etkiliyor.

Bu rakamlar kimsenin gözünü karartmasın, zehir ticaretine yöneltmesin. Fransa’da bir kilo eroininin fiyatı 100 bin Euro olarak hesaplanıyor. Türkiye’de ise İstanbul piyasasında bir kilo eroininin değeri 50 bin dolar olarak bilinir. Bunun perakende satışı halinde ise fiyat katlanıyor. Türkiye’ye eroin daha çok İran üzerinden sokuluyor. Hakkari’nin Yüksekova, Van’ın Başkale ilçeleri, eroinin Türkiye’ye sokulduğu merkezler olarak bilinir.

İşte, uyuşturucu bundan sonra el değiştiriyor ve Güneydoğu’nun değişik illerine götürülüyor. Uyuşturucunun Türkiye’ye sokulması, el değiştirmesi, Güneydoğu illerinden Sakarya, Kocaeli ya da İstanbul’a götürülmesinde devrede hep PKK ya da onlarla bağlantılı kişiler bulunuyor.

HEM BATI'DAN, HEM DOĞU'DAN GELİYOR

Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Dairesi uyuşturucuyla en etkili mücadele eden kuruluş olarak biliniyor. Jandarmanın ne yaptığını ise açıkçası bilmiyoruz. Çünkü, jandarmaya göre her şey gizli. Yani kaç kilo eroin yakalandığının açıklanması bile bir yığın işlemi gerektiriyor.

Uyuşturucu, ülkemize sınır kapılarından çok dağlardan sokuluyor. Uyuşturucu İstanbul ve civarına getiriliyor. Batı ülkelerinden Türkiye’ye sokulan asit anhidrit kullanılarak eroin saflaştırılıyor. Yani uyuşturucunun ana katkı maddesi Batı'dan giriyor. Türkiye’nin uyuşturucu madde kaçakçılığıyla mücadelesinden uluslararası toplantılarda övgüyle söz ediliyor ama “bu yetmez” diye de ekliyorlar.
Saygı ÖZTÜRK sozturk@hurriyet.com.tr

“Yetmez” diyenler, Türkiye’nin mücadelesine destek de vermiyor. Vermiş olsa, Türkiye’nin ısrarla gündeme getirdiği asit anhidritin kontrollü olarak satışı konusunda Batı ülkeleri de adım atmış olurdu.

Türkiye üzerinden Batı ülkelerine uyuşturucu giderken, Batı ülkelerinden de Türkiye’ye uyarıcı haplar getiriliyor. Bu haplar da uyuşturucunun geldiği ülkelere yine Türkiye üzerinden gidiyor. Nitekim, Çatalca Serbest Bölgesi'nde ele geçirilen 100 bin adet hapın da yine Hollanda’dan getirildiği ortaya çıktı.

Uyuşturucu kaçakçılığı yapanlar, Türkiye üzerinden uyuşturucuyu yurtdışına götürürken, yurtdışından da uyarıcı hapları Türkiye üzerinden Ortadoğu ülkelerine gönderiyor. Yani çifte kazanç yöntemi uyguluyorlar.

Bu çetelerin uluslararası bağlantıları var. Sınırı aşan suçlarda ülkeler işbirliği yapmadıkça, polisin kaçakçılıkla istenilen biçimde mücadele etmesi de mümkün gözükmüyor. Nitekim, zaman zaman gerçekleştirilen ortak çalışmalardan hayli etkili sonuçlar elde ediliyor.

TRİLYONLARIN BATMASINI GÖZE ALIYORLAR

"Uyuşturucu baronlarının bir oyunudur." Önce küçük partiler halinde uyuşturucu yakalatır, güvenlik güçlerini bu yolla test eder. Kendi eksikliklerini, aralarında polise çalışan kimse olup olmadığını da belirlemeye çalışır.

TIR şoförleri, kullandığı aracın içinde uyuşturucu olduğundan çoğu kez habersizdir. Sınır kapılarından geçerken gümrükçülerin, yollarda polisin çevirmesi halinde heyecanlanmamaları amaçlanır. TIR’ın gizli bölmeleri ya da yüklenen malın içine yerleştirilen uyuşturucu çoğu kez sınırı geçer.

Kapıkule Sınır Kapısı'nda son iki partide ele geçirilen uyuşturucuya baktığımızda birisi tabutun içinde. Yani, gümrük görevlisi cenaze var sanacak. Diğeri pizza kutuları içine yerleştirilmiş. Kapıkule’de gümrük muhafaza memurlarının yakaladığı 565 kilo eroinle ilgili olarak 5 kişi tutuklandı. 202 kilo eroin kaçakçılığıyla ilgili olarak 11 kişi gözaltına alındı.

Yakalanan iki partideki uyuşturucunun değeri 38 milyon dolar olarak hesaplandı. Bunun yurtdışına çıkması halinde değeri yine katlanacaktı. Birinci partide ele geçirilen 565 kilo uyuşturucunun değeri 28 milyon dolar olarak açıklandı. İkinci partide tabutta yakalanan 202 kilo eroinin de değerinin yaklaşık 10 milyon dolar olduğu hesaplandı.

Bir çırpıda bu kadar uyuşturucuyu götürmek yürek istiyor. Hele hele bunun yakalanma riskinin de yüksek olduğu biline biline bu kadar uyuşturucuyu geçirmeye kalkışmak ise tam anlamıyla bir çılgınlıktır diye düşünülür. Ancak, uyuşturucu kaçakçılarının gözünü öyle bir hırs bürümüş ki trilyonlarca lirasının batması onları etkilemiyor. İşin garip yönü uyuşturucu kaçakçılığına bir bulaşan, tıpkı uyuşturucuya alışanlar gibi bir daha kaçakçılığı bırakamıyor. Bırakmaya kalkışsa bile o çevre, o gizli sırları bilenler fırsat vermiyor.

EROİNİN SAHİBİ BİR KİŞİ DEĞİL

Kapıkule’de uyuşturucunun yakalanmasında polisin ve diğer birimlerin bir katkısı olmadığını öğreniyorum. Tamamen gümrük muhafaza ekiplerinin çalışmasıyla uyuşturucu ele geçirildi. Aslında, Gümrük Muhafaza Müdürlüğü’ne de TIR’da uyuşturucu olduğuna ilişkin bir ihbar yok. Görevliler, tamamen şüphe üzerine TIR’ın röntgenini çekiyor ve içinde tarife dışı mal olduğuna ilişkin sinyal alınıyor.

Yakalanan uyuşturucular 4 ayrı renk pakete konulmuş. Bunun anlamı, her malın sahibinin ayrı olduğunun işareti. Uyuşturucu baronları nakliye işini ortak yaptırmış. Her malın, gittiği ülkede de alıcısı farklı.

Büyük parti mal gönderme olayına Mersin’de de rastlanmıştı. Mermer paletlerin içine yerleştirilen 532 kilo uyuşturucu ele geçirilmişti. İşin daha ilginç yönü, kaçakçının Türkiye’de şirketi var, yurtdışında da kaçakçılık yaptığı kişiyle yine bir şirket kurmuş. Yani uyuşturucu Türkiye’den yola çıkıyor, yurtdışındaki firmaya teslim ediliyor.

Emniyet ve gümrük yetkilileriyle, kaçakçılık yöntemini konuşurken, “mermer paletler içinde uyuşturucu nakletmek akıllıca bir yöntemdi. Ancak 532 kilo eroinin pizza kutuları içinde götürülmek istenmesi ise sıradan bir yöntem. Tabut içinde uyuşturucu kaçırılmak istenmesi ise tam anlamıyla bir kurnazlık örneği. Ancak, bu da tabutta adam kaçırma numarası yüzünden bayatlamıştı.

GÜMRÜKLERDE DEĞİŞİKLİKTEN HEMEN SONRA

Gümrük Müsteşarlığı uzun süredir basının gündeminde. Bazı yöneticilerin adı akaryakıt kaçakçılığına karıştı. Bu durum müfettiş raporlarına, mahkeme dosyalarına yansıdı.

Gümrük Müsteşarı Mehmet Şahin’in istifasından sonra bu göreve Müsteşar Yardımcısı Bülent Ertem vekalet etmeye başladı. Muhafaza Genel Müdürlüğü’ne ise Hayrettin Cevher getirildi. Onların göreve başlamasından hemen sonra iki partide 767 kilo eroin yakalanması, gümrükçülere büyük moral oldu.

Gümrükler her ne kadar hep olumsuz yönleriyle gündeme gelse de, bu kuruluşlarda görevinin hakkını veren dürüst memurlar çoğunlukta.

Kapıkule sınır kapısında ortaya çıkarılan rüşvet skandalından sonra, Edirne Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğü’ne Habur’dan Mehmet Hatipoğlu getirilmişti. Hatipoğlu ve arkadaşlarının çalışması da, moralsiz gümrükçüler için moral oldu. Bakan, “devamı gelecek” dedi. Devamı da 100 bin uyarıcı hapla geldi. Kapıkule’de ki görevlilere destek verilirse onların yapacağı daha çok iş var.

SAYGI ÖZTÜRK/hurriyet.com.tr
Yayın Tarihi : 15 Şubat 2007 Perşembe 17:27:53


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
emre can IP: 85.98.55.xxx Tarih : 20.03.2007 17:59:17
helal olsun size yaşsın türk polisi