Edirne'de, çocukları kötü alışkanlıklardan korumak için Romanların yaşadığı Menzilahir Mahallesi'nde Edirne Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın önderliğinde kurulan Sarayspor Kulübü için yardımlaşma ve dayanışma yemeği düzenlendi. Dayanışma gecesinde bir sunum yapan Edirne Emniyet müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü ve kulüp yöneticisi Hakan Öndoğan gözyaşlarını tutamayarak ağladı.

Edirne Emniyet Müdürlüğü Polis Bahçesi'nde düzenlenen yemeğe, Edirne Valisi Mustafa Büyük, çok sayıda protokol davetlisi ve işadamları katıldı. Edirne Valisi Büyük, Sarayspor projesinin Edirne için çok hayati bir proje olduğunu söyledi.

Bu tür projelere yardım ve desteğe her zaman hazır olduklarını ifade eden Büyük, ''Gerçekten çok önemli bir proje. Sarayspor'a tesis kazandırmak istiyoruz. Bunun için belli imkanları sağladık. Sadece bizim, Emniyet müdürlüğümüzün bir projesi olmaktan çıksın, Edirne'nin projesi olsun istiyoruz'' diye konuştu.

Edirne Emniyet Müdürü Hanefi Avcı da topluma daha yararlı insanlar yetiştirmeye yönelik her türlü organizasyonda yer alacaklarını ifade ederek, ''Gençlerimizi kahve köşelerinden, alkol, uyuşturucu ve benzer ortamlar yerine sahalara çekmek istiyoruz. Projede yaklaşık 400 civarında genç var. İmkanları kısıtlı gençlere imkan sunmak üzere hazırlanan bu projenin gerçek sahipleri Edirneliler'dir, bu projenin devam etmesi kenar semtlerimizde sorunları daha da azaltacak'' dedi.

Daha sonra Edirne Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi Müdürü ve kulübün yöneticisi Hakan Öndoğan, kulübün faaliyetlerini anlatmak için söz aldı. Öndoğan, gençleri kötü alışkanlıklardan uzaklaştırmak ve topluma kazandırmak adına kurulan kulübün kuruluş amacının gerçekleştirdiğini söyledi. Sporcularıyla bir anısını anlatmak istediğini belirten Öndoğan, çok duygulu olduğunu anlattı.

Sporcularını hastanede sağlık kontrolüne götürdüklerinde yaşanan bir olayın tüm projeyi özetlediğini dile getiren Öndoğan, şunları kaydetti: ''Sporcularımızı sağlık kontrolü için hastaneye götürmüştük. Ellerine ayaklarına elektrot bağladılar, bir ara çocuklar bir bir kaybolmaya başladı. Geldiklerinde nereye gittiklerini sordum, ayaklarını yıkamaya gittiklerini söylediler. Biz bu insanlara ayak yıkamayı 6 ayda öğretemezdik, ama onlara sevgiyle gittik. Onları bu yemeğe rencide olmasınlar diye çağıramadım. Biz kimseyi topluma kazandırmaya çalışmıyoruz, biz belki kendimizi topluma kazandırmaya çalışıyoruz''.