4
Mayıs
2024
Cumartesi
EDİRNE

Türkiye ev ödevlerine odaklanmalı!

TÜSİAD BAŞKANI BOYNER: MAKRO POLİTİKALAR SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME İÇİN GEREKLİ ANCAK YETERLİ DEĞİL

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ümit Boyner, "Makro politikaların sürdürülebilir büyüme için gerekliliği kaçınılmaz ancak yeterli olmadıklarını da biliyoruz" dedi.

Edirneli Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (EDSİAD) ev sahipliğinde yapılan "4. Bölgesel Kalkınma ve İş Dünyasının Rolü" toplantısında Trakya Bölgesi'nde faaliyet gösteren 7 derneğin bir araya gelerek oluşturduğu TRAKYASİFED'in de protokolü imzalandı.

Daha önce Gaziantep, Trabzon ve Elazığ'da yapılan "Bölgesel Kalkınma ve İş Dünyasının Rolü" toplantılarının dördüncüsü EDSİAD ev sahipliğinde Tarihi Ekmekçizade Ahmet Paşa Kervansarayı'nda yapıldı.

Toplantıda bir konuşma yapan TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, makro politikaların sürdürülebilir büyüme için gerekliliği kaçınılmaz olduğunu belirterek, "Ancak yeterli olmadıklarını da biliyoruz. Refah düzeyinin yükseltilmesi, kişi başına gelir düzeyinin AB ortalamalarına yaklaşması ve yeni istihdam olanaklarının yaratılabilmesi için Türkiye ekonomisinin yıllık yüzde 6 civarında bir büyüme oranını yakalayabilmesi gerekiyor. Bu da arz yönlü, yani üretimi etkileyen tetikleyen politikaların geliştirilmesini gerektiriyor" dedi.

Geçtiğimiz haftalarda, TÜSİAD ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu işbirliğiyle yürütülen 2050'ye Doğru Nüfusbilim ve Yönetim adlı araştırma projesi kapsamında iki rapor yayınladıklarını anımsatan Boyner, Türkiye'nin büyük bir demografik değişim geçirdiğine işaret ederek şunları söyledi:

"Bütün göstergeler, demografik geçiş döneminin hemen hemen sona erdiğine ve yeni bir dönemin başlamak üzere olduğuna işaret ediyor. Türkiye'nin nüfus artış hızı düşerek gelişmiş ülke düzeylerine yaklaşmış durumda. Bundan sonra nüfus ancak kendini yeniden üreten bir hızla artacak, sabitleşmeye doğru gidecek. Gençlerin toplam nüfus içindeki payı düşerken, çalışma çağındaki nüfus veya üretken nüfus olarak adlandırdığımız grup artıyor. Çalışma çağındaki nüfusun yüksek değerlere ulaşması ülkelerin tarihlerinde bir kez oluşan bir durum ve bu, üretimi artırabilmek için çok önemli bir fırsat. Örneğin, çalışma çağındaki nüfusun toplam nüfus içerisindeki payı 2020 yılında yüzde 68 ile en yüksek değerini alacak. 2020'den sonra oransal olarak azalmaya başlasa da sayıca 2041 yılına kadar artmaya devam ederek, 65 milyona ulaşması bekleniyor.

Bu tarihten sonra ise azalmaya başlayacak ve böylece Demografik Fırsat Penceresi 2041 yılından sonra ortadan kalkacak. Bu dönemde, kişi başına geliri hızla artırabilmek ve aynı sayıda yurttaşa daha nitelikli hizmet verebilmek mümkün. Ülkelerin tarihlerinde sadece bir kez karşılaşılabilen Demografik Fırsat Penceresi'nden yararlanma yolunda, istihdam yaratma çok temel bir mücadele alanı. Makroekonomik istikrarın sağlandığı kuvvetli bir ekonomik büyüme, üretkenlik artışı ve yatırımlar, bunun yanında nitelikli eğitimle işgücü piyasasında vasıf uyumu sağlanması ve işgücü piyasasında istihdam dostu düzenlemeler gerekiyor. Tüm politikalarda, şu an çok düşük düzeyde seyreden kadın istihdamının geliştirilmesine de özel bir önem verilmesi gerektiğini ifade etmeliyim."

Ekonomik krizin dünyaya yansımalarını da değerlendiren Boyner, "ABD - Çin ve AB arasındaki çekişmeler, krizden çıkıştaki görüş farklılıkları, öncelik sıralarındaki çelişkiler bir süre daha devam edecek. Kur savaşları sürdürülebilir olmadığı gibi sonuçlarının nereye varacağını tahmin etmek kolay değil, hatta bazen ürkütücü. Dünya Bankası Başkanı'nın altının yeniden referans değer olabileceğini iddia etmesi, saygın iktisatçıların ABD Merkez Bankası Başkanı'nın FED'i politize ettiği iddiaları ve krizden iki yıl sonra halen otoritelere güvensizliğin devamı gibi konular bugün gündemde yer alıyor. Biraz bu dönemi Soğuk Savaş dönemine benzettiğimi de ifade etmek istiyorum. Diğer taraftan NATO toplantısında Rusya'nın güvenlik konusunda NATO'ya stratejik ortak olmaya olumlu yaklaşması ve kabul edilen çerçeve küresel işbirliği adına olumlu. Ancak tabi ki bundan sonra gelişmeleri ve yapılacak düzenlemeleri günü gününe takip etmek zorundayız. Avrupa Birliği'nde İrlanda, Portekiz, İspanya'daki gelişmeler endişe verici ve alınan önlemlerle AB'nin bazı ülkeleri resesyonla uzun bir süre yaşamak zorunda - Acı ilacı içmeden bu işten sıyrılamayacaklar gibi görünüyor" şeklinde konuştu.

Söz konusu resme bakarak AB'nin kendi geleceğini, stratejisini iyi kurgulaması gerektiğini ifade eden TÜSİAD Başkanı Boyner, "AB'li dostlarımız arasında bu konuda farklı düşünceler var, ama Türkiye'nin üyeliğinin bir fırsat olabileceğini de bizlerin daha açık bir şekilde ortaya koyabileceğini düşünüyoruz. Türkiye için hem kendi ekonomik konumu, hem demografik fırsat penceresi hem siyasi konjonktür açısından önünde çok önemli bir fırsat, bir eşik mevcut. Türkiye dünyadaki artan önemini sürdürebilmek hatta pekiştirmek için kendi iç ev ödevlerine odaklanmalıdır. Eğitimde, üretimde, teknolojide, alt yapıda ve tabii demokrasisinde ve iç huzurundaki problemlerini Türkiye'nin çözmesi gereken bir dönemdeyiz" dedi.

TÜSİAD olarak hazırlayacakları yeni Anayasa taslağını 2011 yılının ilk yarısında kamuoyu ile paylaşacaklarını ifade eden Boyner, "Genel seçimlere kadar uzanan önümüzdeki süreci siyasi partilerimizin vatandaşların önüne programlarını koymaları için çok değerli buluyoruz. Bizim gibi sivil toplum örgütlerine de hem mikro, hem makro bazda, hem sosyal, hem siyasi konularda çözüm üretmek ve hem siyasilerle hem kamuoyu ile paylaşma ve farkındalık yaratma görevi düşüyor. TÜSİAD olarak önümüzdeki dönemde Sanayi,

Hizmet ve Finans sektörleriyle ilgili çalışma ve önerilerimizi hükümetle paylaşmaya devam edeceğiz. Tüm bunlar temelde Türkiye'nin üretkenlik tabanlı, kaliteli- uzun vadeli istihdam yaratan ve rekabet gücünü pekiştiren bir kalkınma modeline ulaşmayı hedefliyor. Demokrasi açığımızı kapatmanın en etkili, en önemli aracı olacak Yeni Anayasa çalışmalarımızı da yine 2011'in ilk yarısında kamuoyu ile paylaşmayı hedefliyoruz" dedi.

Toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Boyner, Mustafa Koç'un TÜSİAD YİK Başkanlığı'nı bırakıp bırakmayacağı yönündeki soruya, "Henüz Mustafa Bey ile görüşme imkanım olmadı. Kendi ağzından da bir şey duymadım. Normal şartlarda Ocak ayında Mustafa Bey'in görev süresi bitiyor. Ama nasıl olacağı, kendisinin düşüncelerini henüz bilmiyorum" yanıtını verdi.

YİK Başkanlığının nasıl belirleneceği sorusu üzerine de Boyner, "Bugüne kadar her zaman daha önceki başkan yardımcılarından veya YİK Kurulundaki arkadaşlardan oldu. Bir değişiklik olacağını zannetmiyorum" dedi.

TÜSİAD Yönetim Kurulu'nda meydana gelebilecek isim değişikliğine ilişkin ise Boyner, "Yönetim Kurulu'nda isim değişikliği henüz daha görüşülmedi. Başkanlar Konseyi'nde görüşmelerle ilgili basına sızan bilgiler var. Böyle bir gerek var mı, bazı üyelerden talepler var. Bunlar değerlendirildi ama Yönetim Kurulunda henüz karara bağlanmış bir şey yok. Şu anda kesin bir karar henüz yok" diye konuştu.

Ümit Boyner, 40. yıl için hazırlıkların sürdürüldüğünü kaydederek, bunların Genel Kurul'da kamuoyuyla paylaşılacağını söyledi.

TÜSİAD BAŞKANI BOYNER: MAKRO POLİTİKALAR SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME İÇİN GEREKLİ ANCAK YETERLİ DEĞİL
TÜSİAD BAŞKANI BOYNER: MAKRO POLİTİKALAR SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME İÇİN GEREKLİ ANCAK YETERLİ DEĞİL
İHA
Yayın Tarihi : 23 Kasım 2010 Salı 15:51:00
Güncelleme :24 Kasım 2010 Çarşamba 00:05:30


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?