20
Mayıs
2024
Pazertesi
İSTANBUL

Topbaş'ın medya düellosu

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, gerçekten ama gerçekten nereye gidiyor?

Ya da bu soruyu şöyle sormak gerekir, herhalde; Sayın Topbaş nereye koşuyorsunuz? Bu parti size ne verdi, neleri, hangi makamları ve ne pahasına teslim etti. Fakat siz bütün bu kıymetli emanetleri ki, bunun tepesinde İstanbul’un yönetimi var, ne yaptınız?

Sayın Topbaş’ın ilk büyük icraatı, Fatih’e 5 katlı bir muhallebici sarayı yapmak oldu! Ne yazık ki, bu büyük (!) icraatında bile, yüz derece sonradan görmelerin yapmayacağını yaptı. Devletin resmi protokolünü kendi muhallebi sarayının açılışına davet etti.

İkinci büyük icraatı ya da icraatı nedir? Gören, bilen, duyan var mı?

Sokaktaki insan, hep şunu söylüyor: “Bu Başkan ne yapıyor? Lütfen, az da olsa bilen varsa söylesin. Biz bu insanlara niçin oy verdik. Evet, oyumuzu AKP’ye ve onun Sayın Genel Başkanı ve Başbakan Tayyip Erdoğan’a verdik. Ama Tayyip Bey’in İstanbul’a bunu yapacağını nereden bilelim?”

Yani, ikinci büyük icraatının ya da icraatının cevabı, koca bir sıfır. Sıfır olsa iyi, halkın kafasında, ne yazık ki, oy verdikleri partiye ilişkin yığınla oluşan soru işaretleri var. En tepesinde de “Sayın Başbakanımız bize, İstanbul’a neden bunu yaptı?” sorusu var.

Bilen biliyor, sokaklar kaynıyor, ama sizler ki, kendinizi bilirsiniz; eğer inanmıyorsanız, lütfen, sokakları bir dolaşın. Motor ve yarış otomobili pistinden çıkıp ne olur halkın arasına bir karışın. Özellikle, size oy veren, oy verdiğini düşündüğünüz o kesimin arasına bir girin.

Gerçi, onlar oy deposudur! Siz, işleri başka yerlerde bitirirsiniz ya!!!

Üçüncü büyük icraatı ise o da son bir ayda ortaya çıktı. Cicim ayları, bitti, medya biraz medya olmaya başladı. Bu ortamda Topbaş’ın da yeni bir icraatı ortaya çıktı.

Medyayla; gazetecilerle kavga etmek!

Sebep?

Kendisinin artık eleştirilir olması…

Peki, BASIN DANIŞMANI bu süreçte ne yapıyor?

Başkan, medyayla kan davasına giriyor, gazetecilerin genlerine kadar giriyor ki, Sabah Gazetesi Yazarı Fatih Altaylı bunun ilk örneğidir, ama basın danışmanı bu süreci yönetemiyor.

Bir başkanın basınla ilişkileri bu kadar mı kötü yönetilir? Kriz yönetimi bu kadar mı kötü olur?

Altaylı, Topbaş’ın Haliç Köprü Geçişi ile ilgili projesini ve bunun etrafında gelişen bir takım olay ve iddiaları ele alıyor. Yalan mı doğru… Size şunu söyleyeyim, A. Müfit Gürtuna döneminden kalma, ancak Topbaş göreve geldikten bir süre sonra koltuğundan uzaklaştırılan teknik eleman, bizzat bunu söylüyor… 8 milyon Dolarlık…. Arife tarif ne gerek?
Ucube gökdelenleri eleştiriyor, Altaylı… Yanlış mı doğru… Siz, önce belediyenin internet sitesinde şöyle gökdelen olacak, böyle gökdelen olacak diye resimli haberler yapın, ta Fransa’ya kadar gidip bunları yarışmalara sokun, sektördeki en saygın uluslar arası medya kuruluşları buna sayfalarında yer versin… Sonra “Gökdelen falan yok” diye itiraz edin…

Sonra da kalkıp bir yazara; “Tetikçi” suçlamasında bulunun…

Bir belediye başkanının kullanacağı laflar mı bunlar? Dikkat edin, söz demiyorum; laf diyorum. Gerçekten Topbaş’ın söylediklerinin bir değeri yok!

İşte, kenti yönetememe sıkıntısının dışa yansımalarının trajik örneklerinden biri daha:

Geçtiğimiz hafta, Büyükşehir Belediye Meclisi, İstanbul'a 3. köprü yapılması için karar aldı. (Bununla ilgili ayrıntılı haberi, Kenthaber sayfalarında okuyabilirsiniz)

Ertesi gün yani 19 Ekim'de Sayın Başkan'dan gelen garip bir açıklama:"Benim böyle bir karardan haberim yok." Konunun Büyükşehir Belediye Meclisi'nde görüşülmesinden haberinin olmadığını belirten Topbaş, "Bilmem de mümkün değil. Kararı tekrar görüşülmesi için iade ettim" dedi.

Şimdi başkanlık ettiğiniz Meclis'in çalışmalarından bihaberseniz, sizin o koltukta ne işiniz var?

Başkan bunları yaparken danışmanları ne yapıyor? Galiba iftar proğramı…

Yayın Tarihi : 20 Ekim 2005 Perşembe 05:58:22
Güncelleme :20 Ekim 2005 Perşembe 06:58:32


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?