3
Mayıs
2024
Cuma
VİZE - KIRKLARELİ
Belediye Sayfaları
Nufus
333.256
Yüz Ölçümü
6.550
İlçe Sayısı
8
Vali
Nufus
30.348
Yüz Ölçümü
1.119
Belediye Sayısı
27
Köy Sayısı
0
Kaymakam

Byze (Vize)


Çakıllı TümülüsüBizye, Thrakların Astai boyunun başkenti iken, yörede Romalılarca oluşturulan bölgesel ve Roma bağımlısı küçük bir Thrak krallığının başkenti olmuştur. İlkçağ tarihi hakkında pek bir bilgi bulunmamaktadır. Yöredeki tek İlkçağ kalıntısı höyüklerdir.

Vize’de en eski devirler, Trakların tarihi ile başlar. Bu yıllarda Trakyayı işgal eden kavimlerin yayılma alanı Adriya denizinde Kara Deniz’e kadar uzanmakta idi. Trakya’ya ismini veren bu kavimler dalgalar halinde İstanbul ve Çanakkale’ye kadar uzanmışlardır. Özellikle MÖ.1200’de Trak kavimlerinden Bitinyalılar ve Frigler, Vize-Çatalca yolu üzerinden İstanbul’a oradan da Anadolu’ya geçmişlerdir. Trakya’da kalanlar ise ufak bir takım krallıklar kurmuşlardır.

Tarihte adı Bizye olarak geçen bu kente adı, Trak krallarından Byzas’ın ismine izafeten verilmiştir. Yunan mitolojisinde bu isim "Byzia" kaynak perisi olarak geçer. Zaten Vize’de suların ve kaynakların bolluğu da bunu doğrulamaktadır. Her ne kadar bir kale ve bir kaç mezar bu döneme ait görünüyorsa da bu kesinlik kazanamamıştır. 

Vize yöresi MÖ.XIII.yüzyılda Trakların yaşadığı bir bölgedir. Vize’deki Çömlektepe Höyüğünde 1962 yılında Feridun Dirimtekin’in, 1995’te Trakya Üniversitesinden Yard.Doç.Özkan Ertuğrul’un yaptığı araştırmalar, ardından Prof.Dr.Mehmet Özdoğan’ın çalışmaları yörenin Eskiçağ tarihini aydınlatmıştır. Vize yakınlarındaki Karaköçek mevkiinde Orta Tunç Çağı’na ait kaya sunağı bulunmuş, bunu Vize Soğucak köyünde bulunan bir benzeri izlemiştir. Vize Çakıllı Köyü’nün 1 km. güneyindeki Eski tekke mezarlığında bulunan el yapımı kaba hamurlu, deve tüyü rengindeki çanak çömlekler, yontma taş aletler, cilalı el baltaları Neolitik Çağda burada bir yerleşim olduğunu ortaya koymuştur. Özellikle Çömlektepe Höyüğünün MÖ.3000 yıllarına kadar indiği belirlenmiş, aynı yerde Demir Çağı’na ait keramikler ele geçmiştir. Bunları Helenistik ve Roma keramikleri de tamamlayınca Vize yöresinin Neolitik Çağdan günümüze kadar kesintisiz bir yerleşime sahne olduğunu ortaya koymuştur.

MÖ.3000-2500 arasında Adriyatik Denizi’nden, Karadeniz’e kadar uzanan bölgeye yerleşen Traklar, Trakya’de egemenliklerini sürdürmüştür. Bunlardan Astai Boyu Istranca Dağlarında yaşamış ve küçük bir prenslik kurmuşlardır. MÖ.513’te Pers İmparatoru Darius tüm Trakya’nın yanı sıra Vize’yi de ele geçirmiş, Med savaşlarından sonra bölgenin tümünü Makedonyalılara bırakmak zorunda kalmıştır. Büyük İskender’in ölümünden sonra, generallerinden Lucimachos Trakya ile birlikte Vizeye de hakim olmuştur. Ancak bu dönemde Trakya Keltler tarafından yağmalanmıştır. Bütün bu karmaşayı MÖ.72’de Romanın yönetiminde kurulan Doğu Trak Krallığı izlemiştir.

Vize yöresi en parlak dönemini Klasik Çağda (MÖ.500-400) ve Helenistik Çağda (MÖ.300-MS.20) ve Roma İmparatorluğu döneminde yaşamıştır. Vize Hıristiyanlığın yayılması ile birlikte Avrupa metropollüğüne bağlı bir piskoposluk merkezi olmuştur. Bu dönemde dış tehditler altında Vizeliler ezilmiş, bazen kalelerini terk etmiş, bazen de vergi ve haraç vererek şehirlerini yağmalanmaktan kurtarmışlardır. MS.IV.yüzyılda Got akınlarını Hun, Bulgar ve Slav akınları izlemiştir. Haçlılar buraya çok sık saldırmış, Vize’yi ele geçirdikten sonra İstanbul’a ulaşmışlardır. 

Anadolu Beylikleri döneminde, Aydınoğullarından Halil bey denizden Trakya’ya çıkmış, Gelibolu’dan Edirne, Lüleburgaz ve Vize’ye kadar uzanan bölgeyi egemenliği altına almıştır. Ancak Vize yakınlarında 1309’da Bizans İmparatoru Andronikos’un generallerinden Filis’e yenilmiş ve yöre yeniden Bizanslıların eline geçmiştir. Vize’deki Bizanslı komutan Mauridis, Sultan I.Murat’ın (1360-1389) kumandanlarından Durmuş Kılıçarslan ile Karaca Beyhan’a karşı koymuş ve Vize’yi teslim etmemiştir. Mihalzade Gazi Hıdır Bey’in şehri kuşatması da bir sonuç vermemiş bunun üzerine lala Şahin Paşa bir aylık bir kuşatmadan sonra 1368’de Vize’yi Osmanlı topraklarına katmıştır

Vize’de Bizans döneminden kalma eserlerden, günümüze oldukça iyi durumda gelen kale, mahsenli bir büyük yapının parçaları ve Ayasofya’da denen bugün Gazi Süleyman Paşa Camisidir. Bu cami aslında Iustinianus dönemi (6.yüzyıl) kilisesidir. 

Osmanlı döneminde camiye çevrilmiştir. İç sütunları mermer ve korinth biçimindedir. Geç dönem onarımlarında, erken Ortaçağ yapılarından alınma işlenmiş, kabartmalı taşlar yapı taşı olarak kullanılmıştır. Bugünkü giriş yüzü ve içteki freskler, resimler, kilisenin ilk biçiminde yoktu; bunlar sonradan eklenmiştir. Orta bölümü kareye yakın dikdörtgen planlı olmakla birlikte, üç apsidli yapıldığından, haç planlı görünümündedir.

 

Yayın Tarihi : 18 Kasım 2004 Perşembe 19:24:04
Güncelleme :30 Ağustos 2008 Cumartesi 18:36:38

Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?