5
Mayıs
2024
Pazar
TEKİRDAĞ

Ergene simsiyah akıyor!

Paraşüt sporcusu Arslan Hamza Algül Ergene Nehri’ni doğduğu noktadan sanayi atıklarının karıştığı yere kadar görüntüledi. Havadan çekilen görüntülerde berrak şekilde kilometrelerce akan nehir ağır sanayi atıklarıyla siyaha bürünüyor.

Tekirdağ Doğa Sporları Başkan Yardımcısı paraşüt sporcusu Arslan Hamza Algül, Ergene Nehri’nin kirliliğinin yerden ve havadan belgeselini çekmek için çalışmalara başladı. Algül, 4 aylık çalışma sonunda Ergene Nehri’nin Yıldız Dağları’ndan doğup Ege Denizi’ne dökülmesini havadan ve yerden görüntüledi.

Ergene Nehri’ni kirleten sanayi atıklarına dikkat çekmek isteyen Algül, ilk olarak Tekirdağ’ın Saray ilçesi Çakıllı Beldesi Karatepe Mevkii’de Ergene Nehri’nin doğduğu yerde çekimler yaptı. Havadan çekilen görüntülerde ağaçların arasında doğan nehir, yaklaşık 15 kilometre Saray ilçesine kadar berrak bir şekilde akıyor. Saray’da evsel atıkların karıştığı nehir, Saray’dan sanayi atıklarının bulunduğu Çorlu ilçesine kadar hafif sarımtırak bir renkte akışını sürdürüyor. Nehir ağır sanayi tesislerinin yoğunlaştığı Çorlu ilçesi Ulaş Beldesi yakınlarında sanayi atıkları ile birlikte simsiyah bir renge bürünüyor. Bu noktaya kadar canlı popülasyonunun olduğu nehirde, sanayi atıklarının karışmasıyla birlikte canlı hayatının sona erdiği kaydedildi.

Ergene Nehri’nin yıllardır sanayi atıklarıyla zehirlendiğini kaydeden Tekirdağ Doğa Sporları Başkan Yardımcısı paraşüt sporcusu Arslan Hamza Algül, “Ergene Nehri’nin nasıl kirlendiğini ortaya koymak için böyle bir çalışma yaptım. Yıldız Dağları’ndan doğan Ergene’nin sanayi atıkları tarafından öldürülmesini havadan açık bir şekilde görüntüledim.” dedi.

Ergene’nin doğduğu yerden Çorlu ilçesine kadar olan bölümde canlı hayatının devam ettiğini aktaran Algül, “Yıldız Dağları’ndan doğan nehirde Çorlu ilçesine kadar hayat devam ediyor. Buraya kadar olan bölümde suda balık başta olmak üzere birçok canlı hayat sürüyor. Ağır sanayi atıklarının karıştığı Çorlu’dan itibaren nehir zifte dönüşüyor. Buradan sonra nehirde kurbağa dahi yaşamıyor.” dedi.
Son yıllara hükümet tarafından Ergene’yi temizlemek için köklü çalışmaların yapıldığını belirten Algül, “Kangren haline gelen Ergene Nehri’nin temizlenmesi için hükümetimiz köklü bir çalışma yapıyor. İlk defa kirliliğin üzerine kararlılıkla gidiliyor. Hepimizin ortak arzusu Ergene Nehri’nin doğduğu yerdeki berraklığa kavuşmasıdır. Kulüp olarak Ergene’nin temizlenme çalışmalarını canı gönülden destekliyoruz.” dedi.

iha
Yayın Tarihi : 26 Nisan 2013 Cuma 12:31:00


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
güneş gürseler IP: 88.233.202.xxx Tarih : 27.04.2013 14:02:06

AZ GELİŞMİŞLİĞİMİZİN KANITI ERGENE...
20.02.2012 11:00:00 | ÇEVRE MAKALELERİ
AZ GELİŞMİŞLİĞİMİZİN KANITI; ERGENE!

Av. Güneş Gürseler
www.gurselertufan.av.tr

Ülkelerin gelişmişlik tanımları yapılırken, sorunlarını ve çözümlerini bilen ancak bir araya gelip örgütlenemedikleri için bu çözümleri gerçekleştiremeyen az gelişmiş ülke olarak tanımlanmaktadır.

Türkiye ne yazık ki bir çok alanda bu tanıma uymakta bu alanların başında da Ergene gelmektedir. Ergene’nin sorunlarını ve çözümlerini biliyoruz ancak yaklaşık otuz yıldır örgütlenip bu çözümleri yaşama geçiremiyoruz.

Doğanın içilecek su kalitesinde sunmaya devam ettiği Ergene Nehrini tarımsal sulamada bile kullanılamayacak hale getirip, somut bir çözüm bulamayışımız çevre bilincimizin ne kadar yetersiz, çevre sorunlarına yönetsel yaklaşımımızın ne kadar düzensiz ve eşgüdümden uzak olduğunun en açık ve bir o kadar da acı örneğidir.

Trakya’da Ergene Nehri kaynaklı çevre sorunları yıllardır artan boyutlarda yaşanıyor. Kamu kuruluşları ve özel kuruluşlar bu konuda yüzlerce, belki de binlerce toplantılar yaptı, yapıyor. Araştırmalar, raporlar, planlar hazırlandı kararlar alındı, alınıyor. Ancak hiçbiri çözümü gerçekleştirecek etkinliği sağlayamadı, sağlayamıyor.

Ergene ve Trakya’nın çevre sorunlarını ilk kez 25.2.1988 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden dile getiren ve kamu oyu gündemine çıkaran bir Tekirdağlı olarak hala bir çözüm üretilememesinin derin üzüntüsünü yaşıyorum. Hemen her gün yerel basınımızda Ergene için bir haber görüp de habere konu etkinlik, demeç ya da raporların çözümden ne kadar uzak olduğunu okudukça umutsuzluğum giderek artıyor.

Ergene’nin suyuna kimyasal madde döküp arıtacağını iddia eden mi istersiniz, kirli suyu kanalla Marmara’ya verip kurtulmayı öneren mi, her biri bir öncekini yok sayan planları yapanlar mı, köylerin gizli pisliğini açığa çıkarıp kanalizasyon yaptım diye kasılarak dereleri de pisleyenler mi istersiniz, hangisini sayayım?

Bütün bunları gördükçe yılardır yazıp söylediklerimi çok özet hatırlatmak istedim.

Neden başaramadık ve başaramıyoruz?

- Siyasetçilerimizin çevre duyarlılığı genelde söylemde kaldı ve başta yatırım politikaları olmak üzere tüm politikaların belirlenmesinde çevre korumacı anlayışla davranılmadı.
- Çevre’nin ekonomik ve sosyal kalkınmanın hem kaynağı hem de sınırı olduğu görmezden gelindi.
- Çevre ekonomik kalkınmanın rakibi olarak görüldü.
- Çevre bilinci geliştirilemedi, herkesin çevreciliği kendi özelinde kaldı.
- Önemli olanın kirletmemek olduğu, kirlettikten sonra geri kazanımın zor, maliyetli bazen de imkansız olduğu anlaşılmak istenmedi.
- Endüstriyel yerleşimin fiziki planlaması yapılmadı.
- Çevre korumanın herkesin paylaşması gereken bir maliyeti olduğu görmezden gelindi.
- Çevre Bakanlığı yanlış örgütlendi, su havzaları bazında bölgesel örgütlenme yerine her ile bir çevre müdürlüğü kurularak yetki karmaşası yaratıldı.
- Mevzuattaki olumlu gelişmeler uygulamaya sokulmadı.
- Yargı organının çevre korumacılığına önem veren kararları emsal alınmadı, uygulamamak için elden gelen yapıldı.

Bu saydıklarım Ergene’de ve tüm ülkede yaşadığımız çevre sorunları için geçerli ve yapılması gereken de bunları olumluya çevirebilmek.

Aslında geç kaldık ama şunu kabul etmeli ve neresinden dönersek kar demeliyiz; EMANETE HIYANET İÇİNDEYİZ.7.2.2011