13
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

CNN TÜRK'e Yakışmadı!

17 Ekim 2004 Pazar gününden itibaren yıllardır vazgeçilmezler listemin en başlarında olan CNN TÜRK televizyon kanalına ekran kararttırıyor, CNN TÜRK radyosunu da kapatıyorum. Artık ikisini de boykot ediyorum, bundan sonra ne izleyeceğim ne de dinleyeceğim.

 

Neden mi? Çünkü bu haftadan itibaren ‘Kafe Siyaset’ yok. Program yayından kaldırılmış.

 

‘Kafe Siyaset’ CNN Türk’ün kendi bünyesindeki en iyi ve geri dönüşü en fazla olan programıydı (Bu bilgi çok sağlam bir kaynaktan). Pazar günleri saat 11.05 ile 12.00 arasında yayınlanan bu son derece kaliteli ve iyi programı Mete Belovacıklı uzunca bir dönem Murat Yetkin ile birlikte sundu. Murat Yetkin ‘Ankara Kulisi’ programına geçince Ömer Tarkan devreye girdi. O veya bu! Program bir Mete Belovacıklı programı idi.

 

‘Kafe Siyaset’ Pazartesi günleri manşetleri ve gündemi belirliyordu. Mete Belovacıklı bu programa çıkardığı konuklarıyla yaptığı sohbetler sonucu ortaya çıkan tablolar sebebiyle ‘politik bombanın pimini çeken adam’ lakabını almıştı. En basit örnek: Ecevit ve Hüsamettin beylerin arası ne sebeple açılmıştı? Hatırlayın! Ecevit ne demişti de Hüsamettin bey alınmıştı? Bu sözleri Ecevit kime söylemişti, daha doğrusu bu sözleri Ecevit’e kim söyletmeyi başarmıştı? Daha bunun gibi pek çok örnek verilebilir.

 

Ben aslında programın yayından kaldırıldığını bugün öğrenmedim, geçen haftadan beri haberim vardı. CNN TÜRK’ün ‘yeni konsept’ine uymuyormuş.

 

Konsept... Yeni konsept... Nedir bu? Yeni çıktı bu da, herkesin ağzında bir konsept lafı.

 

Neydi bu CNN TÜRK’ün beşinci yılını kutladığı bu günlerde ‘yeni konsept’ diye ortaya attığı şey? Pazar gününe kadar bekleyip gözlemlemeye karar verdim. Gördüm de ‘yeni konsepti’.

 

Yemek programları, içeriğinin ne olduğu belli olmayan, ama ‘neden olmasın’ tarzı bazı programlar, ‘defakto’ gibi taklidin taklidi ve inanılmaz derecede kötü bir program ve en kötüsü de ‘Rüzgarın Kızı’ o meşhur ‘yeni konsept’!

 

Kendisini ne yazık ki oyuncu sanan, büyük bir gazetede çocukça ve çok kötü bir dille yazılar yazan, bu kötü yazılarının aslında farkında olan ve televizyon programı yapacağına kendisi de hayretler içinde kalmış bir kadın. (Kendisi için çok iyi bir müzisyen 4 dakika 17 saniyelik bir şarkı yapmıştır ve ne ilginçtir ki, o müzisyenin de şu ana kadar bildiğimiz en kötü bestesidir bu şarkı. Hayır, bilemediniz, kıskanmadım. Nesini kıskanayım? Belki benim için – kötü de olsa - bestelenmiş 4 dakika 17 saniyelik bir şarkı yok ama, benim için yazılmış ve Abdi İpekçi Barış Ödülü kazanmış bir roman var. Sanırım kıskanacak bir durum yok. Sadece ayna durumu var ortada.) Neyse, programı izlemeye karar verdim. Cumartesi gecesi oturdum televizyonun karşısına. Bilirsiniz, ben sıkı bir Okan Bayülgen izleyicisiyimdir ve burnumu televizyonun ekranına yapıştırır seyrederim Okan’ı. Neyse ki, çakışmıyordu saatleri. Ağzım açık, hayretler içinde ve biraz da utanarak izledim CNN TÜRK’teki programı. Bu kadar da olmaz dedirtiyor küçük hanım. Program berbat, ama ya hanımefendinin kullandığı dile ne demeli? Kurduğu her cümle avamdan da öte. Argo desem, argoya ayıp olacak. Onu bile kullanmak, kullanabilmek bir beceri işidir çünkü. Her cümle bir öncekini aratır seviyesizlikte. Yazık! Bir kere daha gördüm ki, iyi olana değer vermeme konusunda iyice abartmışız milletçe ve CNN TÜRK de buna ayak uyduruyor. Ne acı! Artık dayanamayacağımı anladığım an neyse bitti program, bu sefer de ‘Defakto’ denen kötünün kötüsü öbür program başladı. Mide bulantımı giderse giderse Okan Bayülgen giderir dedim ve Zaga’ya geçtim. Açık söylemek gerekirse bu kadar kötü işten sonra Okan bile güldüremedi tam anlamıyla yüzümü.

 

Pazar sabahı içimde bir üzüntüyle açtım televizyonu. Her zaman alışık olduğum bir şey eksilmişti hayatımdan. Turlarımın seyrini bile ‘Kafe Siyaset’in saatlerine göre ayarlardım ben eğer Anadolu yollarında değil de İstanbul’daysam. Şayet çalışmıyorsam da Pazar günleri saat 11.05 ile 12.00 arası beni hiçbir kuvvet yerimden kaldıramazdı.

 

‘Kafe Siyaset’in yerine konulan programı da biliyordum geçen haftadan beri: ‘Ankara Kulisi’. Murat Yetkin, Sedat Ergin ve Fikret Bila’nın programı. Ne alaka? Ne biçim ‘yeni konsept’ bu peki? ‘Ankara Kulisi’ Çarşamba geceleri yayınlanırdı eskiden. Bu şekilde olur tabii. Şayet canım üç gazetecinin sohbetini dinlemek istiyorsa izlerim Çarşamba gecesi programı, ama Pazar sabahı bana ne üç gazetecinin sohbetinden? Kim oturur bu programın önüne artık? Sorarım size? Hepsi tek tek son derece değerli ve iyi gazeteciler. Hepsini de mutlaka okurum. Ama program hiç de iyi değil, bunun aksini de kimse söyleyemez.

 

Birileri taşıyamadı ‘Kafe Siyaset’i, kaldıramadı. İki tane konuşma özürlü kişinin işine gelmedi bu program. Adım gibi eminim. Çünkü Mete Belovacıklı’nın ‘Kafe Siyaset’ programı tüm diğer programlardan farklıydı ve daha iyiydi. Öncelikle Mete Belovacıklı son derece iyi ve duyarlı bir gazeteci. ‘Ankara Kulislerinde ne olup bittiği sorulup öğrenilesi gazeteci modeli’ diye yazmıştı birisi bir zamanlar Mete için, ne kadar doğru. Duyduğunu, okuduğunu ve gördüğünü doğru anlayan, yanlış yorumlamayan bir gazetecidir o. Konukları ve konuştukları da ilginçtir. Belki, bazı gazeteciler de o konukları çıkartabilirler programlarına, ama hiç biri Mete Belovacıklı gibi konuşturamaz onları. Ayrıca Mete Belovacıklı konuklarının karşısında onları konuşturuyormuş gibi yapmaz, konuşturur da. Söyletmek istediğini, karşısındaki diretse de söyletmeyi bilir ve gündemi belirler programları.

 

Politika programları sıkıcıdır pek çok insan için, ama ‘Kafe Siyaset’ bu kuralı bozmuştur. Ben bu programın tiryakisi o kadar çok insan tanıyorum ki!

 

Şimdi, bu durumda şayet CNN TÜRK’ün ‘yeni konsept’ dediği bu benim gördüğüm üzücü tablo ise, zaten böylesine kaliteli ve iyi bir programın o konseptin içinde olması da mantıklı olmazdı.

 

Üzücü olan, programın ‘yeni konsepte uymuyor’ gibi sudan bir sebeple pat diye yayından kaldırılması. Gönül isterdi ki, bu mesele en azından programın sahibine son programda belirtilseydi (programdan birkaç gün sonra değil) ve o da en azından bir iki cümleyle veda edebilseydi izleyenlerine.

 

Ne o öyle, sanki başarısız olmuş gibi programı yayından kaldırmak? Bu nasıl bir zihniyettir? Yakışmadı bu CNN TÜRK’e! Ama bu durum benim şüphelerimi de doğru çıkartıyor. Birileri kaldıramadı bu başarıyı, taşıyamadılar.

 

Ama CNN TÜRK bana ve benim gibi pek çok ‘Kafe Siyaset’ izleyicisine bir açıklama ve Mete Belovacıklı’ya da özür borçlu.

 

Ben artık geride kalan Enis Berberoğlu, Meliha Okur ve Bünyamin Sürmeli’ye rağmen CNN TÜRK’e ekran kararttırıyorum.

 

Bu belki CNN TÜRK için önemli olmayabilir, bir şey ifade etmeyebilir. Ama bence etse iyi olur.

 

Hayır, pire için yorgan yakmıyorum! Çünkü, sevgili Mete asla ve asla pire değil, olmadı, olamaz da. Ama CNN TÜRK de yorgan değilmiş, bunu da görmüş olduk üzüntüyle.  

 

Güneş balçıkla sıvanmaz... Sevgili Mete Belovacıklı, güzel beynin ve yüreğinle yaptığın işlerle yolun – her zamanki  gibi - açık olsun!

Yayın Tarihi : 17 Ekim 2004 Pazar 23:54:50
Güncelleme :18 Ekim 2004 Pazartesi 02:58:04


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?