18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

MARDİN'DE BİR KADIN

‘Çarşı gezisi bütün gününüzü alacaktır muhtemelen ve yorulacaksınız. Mırranızı da içtikten sonra bir yerlere oturup ovayı seyredin. Akşam güneşinin şehri ve sarı taşları kızıla boyayışını, hava karardıkça Suriye üzerinden dalga dalga gelen mavinin ovayı denize döndürüşünü ve arkanızdaki kalenin aydınlanmasıyla usta bir kuyumcunun elinden çıkmış koca bir tek taş pırlanta yüzüğe dönüşünü seyredin.’
 
Böyle diyordu Bozkır Gözleri Mardin’in yazısının son paragrafı... Yorulmuşsunuzdur. Bir soluklanalım. Bunun için de en iyi yer Cumhuriyet Meydanı’nda Cercis Murat Konağı...
 
Evet, bugün size biraz bu güzel Mardin evinden ve tabii ki, bu vesile ile bu güzel evi son derece hoş, kaliteli ve iyi bir restorana çeviren bir kadından, Ebru Baybara Demir’den söz etmek istiyorum.
 
Ebru Baybara Demir aslında bugün pek çok kişi tarafından gayet iyi tanınıyor. Bu da beni mutlu ediyor. Mutlu olmamın da bazı sebepleri var tabii. Öncelikle Ebru benim çok sevdiğim bir arkadaşım. (Bir dönem Istanbul Rehberler Odası Genel Sekreteri olarak çalıştığı için de
tüm rehber camiası tarafından tanınır ve sevilir.) Bunun da ötesinde bir kadın olarak, bir Mardinli olarak yaşadığı şehir Istanbul’u terk ediyor, Mardin’e yerleşiyor ve Güneydoğu Anadolu’da, kadın olmanın, kadın olarak ayakta durmanın ne denli zor olduğu tartışılmayacak bir coğrafyanın parçası olan bir şehirde kendi ayakları üstünde duruyor ve ideallerini gerçekleştiriyor. Bu en önemli etken benim mutlu olmam ve onunla gurur duymam için.
 
Ebru ilk evliliğini yaptığında balayı için Mardin’e geliyor, kocası da bir rehber. Her ikisi de bu şehrin büyüsünü fark ediyorlar bu seyahatte. Ebru yerleşmek istiyor köklerinin olduğu bu dünyanın en güzel şehrine. Bir şeyler yapmak istiyor oralarda. Sonuçta ikisi de turizmci. Turizm ile ilgili bir şeyler yapmaya başlıyorlar yerleşip. Kolay değil tabii hiçbir şey. Tüm zorluklara ve engellere karşı koyarak çalışıyorlar.
 
Günün birinde, maalesef her turizmcinin başına gelebilecek, ama tabii Istanbul veya Batı Anadolu’da başına gelirse çok daha kolay ve çabuk çözülebilecek, ama ne olursa olsun, oldukça sevimsiz bir olay oluyor. Ebru’nun bir Alman grubunun öğle yemeği alması gerekiyor, ama yemeği verecek olan lokanta son anda yemeği yapamayacağını söylüyor. Biran için kendinizi onun yerine koyun ve düşünün, ne kadar kötü bir durum. Geceyi nasıl geçirdiğini bilmiyor Ebru. Ertesi gün dayısının karısına bu meseleden bahsedince çözüm bir anda kendiliğinden ortaya çıkıveriyor. Dayısının karısı merak etmemesini, yemeği öğlene kadar hazırlayabileceğini, yemeği evde vereceklerini söylüyor, gelinlerini ve mahallenin tüm kadınlarını toplayıp görev dağılımı yapıyor ve herkes elinden geleni yapıp yemeği hazır ediyorlar. Dayısının evi Suriye ovasına bakan bir Mardin evi, terasta yemeği veriyorlar. Grup deli oluyor tabii, bayılıyorlar bu işe. Urfa’ya gitmeleri gerekirken programı değiştirip Mardin’de kalıyorlar.
 
Bu belki de ilk bakışta kötü görünen ve mucize gibi tatlıya bağlanan olay Ebru’nun kaderini de çiziyor. Ebru restoran işletmeye karar veriyor. Gel zaman git zaman Cercis Murat Konağı onun işletmeciliği ile bugünkü halini alıyor. Kolay bir süreç değil tabii bu bahsettiğim. Ebru bu konağı işletmeye başlamadan önce bayağı bir emek sarf ediyor.
 
Cercis Murat Konağı çok özel bir mekan. Mezopotamya ovasına hakim güzel bir taş ev. Mardin’in pek çok sivil mimari eserinde imzası olan Ermeni mimar Lole bu binayı 1888’de yapmış. Konak el değiştire değiştire 90’lı yıllara geliyor ve en son  1992-1998 yılları arasında Mardin İl Turizm Müdürlüğü Hizmet Binası olarak kullanılıyor. Ebru da 2001 yılında burayı
Mardin yemeklerinin sunulduğu son derece şık bir lokanta haline getiriyor, öğlen ve akşam yemekleri verilen bir lokanta.
 
Ebru zaman içinde gerek ailesindeki kadınlardan, gerek Mardin’deki değişik kesim insanlarından, özellikle yaşlılardan ve Süryanilerden ölmeye yatan yani unutulmaya başlanan, belki de genelde unutulmuş olan değişik yemek tarifleri toplamaya başlıyor. Böylece hem lokantanın mönüsü genişliyor hem de bir kitap projesi ortaya çıkıyor. Mardin yemekleri kitabı.
 
Ebru Mardin’de pek çok kişiye hem örnek oluyor, hem de iş olanağı sağlıyor. Yanında çoğunlukla kadınlar çalışıyor. Erkekler de servis görevinde daha çok. Belki evlerinde bir bardak su almayı bile kendilerine yediremeyen erkekler burada beyaz eldivenlerle servis yapıyorlar. Belki bugüne kadar ezildiklerinin farkında olan ya da olmayan, kocasının eline bakan kadınlar eve kocalarından, babalarından daha fazla para getiriyor ve geleceğe umutla bakıyorlar.
 
Bir ‘Mutfak Atölyesi’ projesi vardı Ebru’nun. Bunu da hayata geçirmiş olması takdir edilecek bir konu. Mutfak Atölyesi herkese açık. Belli programlar çerçevesinde burada Mardin yemeklerini yapmayı öğrenebilirsiniz. Yemek için alışverişten başlar serüven, çarşıda bunu öğrenir sonra Güneydoğunun farklı ve mistik mutfağının, Mardin mutfağının yemeklerini pişirme aşamasına gelir ve daha sonra da tadını çıkartırsınız, yani kendi pişirdiklerinizi yersiniz.
 
Dıştan bakınca çok kolay, iyi ve güzel gözükür her şey, kolay gelir insanlara, hatta gıpta bile ederler. Aslında işin içinde olana sormalıdır bir de. O kadar zorluk, o kadar problem vardır ki genelde. Nasıl olmasın? Bir kere Güneydoğu Anadolu’da Suriye sınırında, birileri hapşırsa tüm dünyanın nezle olacağı bir coğrafyada, yani bir şekilde topun ağzında yaşıyorsunuz. Her dakika turizmin darbe yiyebileceği duygusuyla yatağa girmek kolay değildir. Turizm Mardin için çok önemli. Güneydoğu Anadolu turlarında her nedense Diyarbakır, Hasankeyf, Urfa, Adıyaman derken Mardin ya atlanır ya da pek az zaman kalır buraya. Otuz sekiz sektörün turizmden yaşadığı düşünülürse, Mardin için turizmin ne demek olduğu daha iyi çıkar belki ortaya. İşletmecilik de bu şartlarda olunca daha da bir zor.
 
Ama her şeye rağmen Ebru başladığı işi bitiren bir kadındır ve benim gözümde de yaptığına inanmanın, idealist fikirleri gerçeğe dönüştürmenin, yılmamanın, vazgeçmemenin sembolüdür.
 
Cercis Murat Konağı’na girdiğinizde önce tüm salonları bir gezin. Ebru geçen sezon son bir büyük restorasyon yaptı. Konağı tanıyor ve daha önce gidip gördüyseniz bile dediğimi yapın, gezin, farkı göreceksiniz eskiye göre. Mezopotamya, Babil ve Savur adı verilen salonlardaki zarif dekorasyon, ortaya çıkan nişler ve süslemeler sizi bir rüya alemine sürüklemeye başlayacak. Hava izin veriyor ve yer varsa, alt veya üst terasta Mezopotamya ovasını seyrederek yemenizi tavsiye edeceğim yemeğinizi.
 
Mezopotamya ovasına hakim terasta oturup güneşin batışını seyretmek sizi Mardin evleriyle bir bütün haline getirir. Mardin evlerinin pencereleri önce kendi teraslarına sonra da Mezopotamya ovasına bakarlar. Siz de onlarla aynı tarafa yönelttiğiniz bakışlarınızla Mardin’deki benzersiz taş işçiliğini, güneşin batışı ile kızıla dönüşen sarı taşları, gecenin gelmesiyle Suriye yönünden yaklaşan maviliğin hava karardıkça bir denize dönüşmesini seyredebilirsiniz.
 
Pekala, ne yiyeceksiniz? Mönü geniş. Mardin mutfağını tanımaya hazır olun, ama sakın öyle diğer Güneydoğu Anadolu şehirlerinde olduğu gibi acılı kebaplar vs beklemeyin. Belki Mardin mutfağının tadını çıkartmak için biraz gurme zevklere sahip olmak gerekiyor. Mutlaka beğeneceğinizden eminim.
 
Cercis Murat Konağı’ndaki mönüden benim favorilerim: Nar Salatası, Kapari Salatası, İkbeybet (haşlanmış içli köfte), Irok (kızartılmış içli köfte), Bacanak Çorbası, Kaburga Dolması, Bademli İç Pilav burada özel olarak hazırlanmış olan Süryani Şarabı ile harika gidiyor. Yemekten sonra Zencefilli Limonata çok hoş bir alternatif. Dediğim gibi, bunlar benim favorilerim, mönü çok geniş; çok güzel ve özel tatlıları da var.
 
Yemek esnasında genellikle Ebru misafirleriyle tek tek, özel olarak ilgilenir. Burnunda hızması, Mardin’e has telkari yüzük, bilezik, küpe ve kolyeleri ve giydiği yörenin becerikli  terzilerinin elinden çıkan harika yöresel kıyafetleri ile karşınıza çıkacak olan bu bozkır gözlü kadın, Mardin’i size tanıtmak ve sevdirmek için tüm bilgisini de ortaya dökecektir. Nereye gidilir, ne yapılır, ne alınır, nereden alınır?
 
Mezopotamya ovasının üstüne çöken gece ile ovanın denize dönüşmesini seyrederken Cercis Murat Konağı’nın nasıl favori mekanlarınızdan biri olduğunu ve sizin de Mardin’e nasıl aşık olduğunuzu fark edeceksiniz.
 
Bu zarif mekan ve tatlarla tanışmak isteyenlere:
 
Cercis Murat Konağı
Birinci Cadde, No.517 Mardin
Tel: (0482) 213 68 41 – (0482) 212 83 23
Faks: (0482) 213 68 42
Yayın Tarihi : 16 Aralık 2003 Salı 00:00:16
Güncelleme :16 Aralık 2003 Salı 17:25:25


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?