17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

'Yeşil Kraliçe' ve 'Mor Kâğıt'

“Geri kalmış toplumlar,kadınlara verdikleri eza nispetinde yok olacaklardır.” Bilgi Kitabı, Fas. 2
 
İstatistiklere göre Türkiye’de aile içi suçların yüzde 87’sinin  kadına karşı işlendiğini ve her ay beş kadının namus cinayetine kurban gittiğini biliyor muydunuz?
 
Ne kadar doğal geldi size değil mi? Okurken de hiç şaşırmadınız büyük ihtimalle. Her ne kadar bana bu beş rakamı az gibi geldiyse de... Neyse, sonuçta istatistiklere göre bir bilgi bu.
 
Bu arada, Türkiye’de ‘Kadının İnsan Hakları – Yeni Çözümler Vakfı’ diye bir vakfın varlığından haberiniz var mıydı?
 
Böyle bir vakfın varlığı ne güzel diye düşünebilirsiniz ama isimdeki ‘kadının insan hakları’ tabiri dikkatinizi çekti mi? Ben ilk duyduğumda, ‘ne demek bu?’ dedim. Daha çocuk çağlarda ilköğretim yıllarında öğrenmez mi herkes, anayasada bile belirtildiğini, insanlar arasında dil, din, ırk ve cinsiyet ayrımı yapılamayacağını? Ayrıca bunun zaten böyle olması için anayasada olması bile gerekmez bence, ama vardır işte. Buna rağmen ‘kadının insan hakları’ diye bir tabire gerek duyulması düşündürücü olmalıdır.
 
Mayıs ayı sonunda ‘Yeşil Kraliçe’nin ‘Aile İçi Şiddete Sessiz Kalma’ kampanyası için Istanbul’a geleceğini okuduğumda heyecanlandım. Kimdi bu ‘Yeşil Kraliçe’? Neydi bu kampanya?
 
Dünya kadınlarının ‘Yeşil Kraliçe’ diye tanımladığı Anita Roddick , 62 yaşında, Body Shop’un kurucusu, çevreci, aktivist, kadın hakları savunucusu. Öğretmen olan Anita Roddick şair ve yazar eşi Gordon Roddick uzun bir yolculuğa çıkıp onu iki çocuğuyla yalnız başına bırakınca para kazanıp çocuklara bakmak için evinin garajında bahçesinde yetiştirdiği bitkilerden kremler üretip, geri dönüşümlü, ucuz ve küçük ambalajlar içinde satacağı bir dükkan açmış. Body Shop böyle ortaya çıkmış. Sonra işler iyi gitmiş ve büyüdükçe büyümüş bugün dünya çapında iki bin mağazaya sahip saç ve cilt bakım ürünleri satan bir zincir haline gelmiş.
 
Aslında bu firma bir kozmetik firmasından çok bir ‘iletişim’ firması, hatta bir ‘kitlesel eğitim silahı’ Anita Roddick için. Firmanın ilk kampanyasını belki hatırlarsınız: ‘Balinaları kurtarın’. Bunun ardından amaç bu dünyada mutlaka ve acilen kulak verilmesi gereken şeylerden söz eden bir ağ oluşturmak olmuş. İnsan ve hayvan hakları ve çevreciliğin yüksek sesle tartışıldığı bir iletişim platformu şimdi Body Shop.
 
Aktivist ruhunu ve bitmek bilmeyen enerjisini hayatının amacı ve ölüme karşı bir alternatif olarak açıklayan Anita Roddick Haziran başında ‘aile içi şiddete sessiz kalma’ kampanyası için Türkiye’deydi. Body Shop’un Türkiye’de yedi mağazası var. 90’lı yılların sonuna kadar Türkiye’de insan hakları ihlalleri gerekçe gösterilmiş ve  Body Shop açılmamıştı. Anita Roddick’in kişisel servetinden Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) ve Greenpeace dahil pek çok vakfa ve 180’e yakın hayır kurumuna gelir sağlıyor Body Shop. Uluslararası Af Örgütü Türkiye’de cesaret verici şeyler olduğunu söylüyormuş artık.
 
Aile içi şiddet yalnız Türkiye’de değil dünyanın pek çok ülkesinde var, hatta hiç ummadıklarımızda bile. Body Shop’un bulunduğu tüm ülkelerde ‘aile içi şiddete sessiz kalma’ kampanyası yapılıyor. Amerika ve Kanada’daki kampanyalar sayesinde yasalar değişmiş ve İngiltere’de de epey gelişme kaydedilmiş.
 
Ev içindeki şiddet suçtur ve bu sadece fiziksel anlamla sınırlı kalmaz, duygusal, seksüel, finansal, sosyal şiddet de olur, sözle hakaret de şiddettir diyor Anita Roddick. Şiddetin toplumun belli bir kesimiyle sınırlı kalmadığını, doktorların ve profesörlerin bile şiddet uyguladıklarını vurguluyor.
 
Bu kampanyada kadına hakları ve davranışların ne zaman şiddet olduğu anlatılıyor. Esas amaç eğitmek ve bilgilendirmek, aynı zamanda maddi anlamda destek olmak. 2002 yılında yapılan bir araştırmaya göre bu eğitime katılan kadınların yüzde 93’ünün özgüveni artmış, yüzde 63’ü için aile içi fiziksel şiddet sona ermiş, yüzde 22’sinde şiddet azalmış, yüzde 74’ünün aile içi kararlardaki etkisi artmış.
 
Anita Roddick Istanbul’a geldiğinde Türkiye’deki Body Shop mağazalarında satılacak ürünlerin hazırlandığı ‘Mor Kâğıt Atölyesi’ni gezdi ve bilgi aldı. Yerel kadın toplulukları tarafından üretilen el emeği ürünler, geri dönüşüm kâğıttan üretilen defterler, dokuma çantalar, tişört ve rozet gibi ürünler Body Shop tarafından satın alınıp bu mağazalarda satılacak. Geliri de Kadının İnsan Hakları – Yeni Çözümler Vakfı’nın eğitim gruplarından çıkan yerel kadın girişimlerine aktarılacak.
 
‘Bir kadın çok güzel olabilir ama söyleyecek hiçbir şeyi olmamak kadar sıkıcı bir şey olamaz’ diyen Anita Roddick’e göre ‘Üçüncü binyıl kadınların gülüşleriyle şekillenecek. Bir arada duran, birlikte gülen kadınlar belirleyecek hayatın geleceğini.’
 
‘Geri kalmış toplumlar, kadına çektirdikleri eza nispetinde yok olacaklardır’ bilgisini ne zaman okusam aklıma hep Afganistan örneği gelir. Sırada kim var? Belki İran ve diğerleri. Aklınızdan Türkiye geçti değil mi? Hayır, bence değil. Neden mi?
 
Feministliğinin yanı sıra bir anaerkil düzen savunucusu olan Anita Roddick Türkiye’deki ‘müthiş enerji’den çok umutluymuş. Ne de olsa ana tanrıçalar diyarı Anadolu burası, o ‘müthiş enerji’nin doğduğu, çıktığı nokta. Ben bu konuda bir gün Türkiye’nin silkinmiş ve özüne dönmüş olarak tüm dünyaya örnek olacağına inanıyorum, kim ne derse desin...
Yayın Tarihi : 8 Haziran 2004 Salı 08:09:25
Güncelleme :8 Haziran 2004 Salı 08:17:28


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?