19
Nisan
2024
Cuma
ANASAYFA

Gerçek Atatürk Yolu…

BİR zamanlar dünyaya hükmeden insanların torunları olarak, bugün düştüğümüz hale bir bakın… Tembellik ve boş vermişlik hastalığı neredeyse herkese işlemiş. Yabancı hayranlığı almış yürümüş. Bir çok kişinin gözü ithal mallarda, aklı dışarıda. Üretim unutulmuş, lüks tüketime alıştırılmışız.

Hiç kimse de çıkıp, “Durun bakalım beyler, bu gidiş iyi değil!” demiyor.

Tüm dünyanın büyük bir hayranlıkla baktığı coğrafyada yaşıyoruz. Ama bunun ne kadar farkındayız? Güzelim Türkçe’miz yabancı kelimelerle katledilirken ne yapıyoruz? Cadde ve sokaklardaki tabelalar yabancı kelimelerle süslenmiş, ne yazık!..

Cumhuriyet kurulmadan önceki durumumuzu bir hatırlayın…
“Hasta adam” gözü ile baktıkları Osmanlı’nın bitmiş halinden yararlanan ve Türk ismini silmek üzere harekete geçen dünyanın medeni(!) devletleri bu gün yine peşimizde… Ne ilginç değil mi? Onların, ne kadar dost, ne kadar düşman olduklarını ne de çabuk unutuverdik?

Bu AB yolculuğu bizi ne kadar da bozdu…
Bizleri çok seven (!) AB ülkelerinin parlamenterleri, ülkemizden çıkmaz oldu. Hemen hemen her şeyimize karışıyorlar, her şeyimize burunlarını sokuyorlar. Onlar bizlere tepeden baktıkça, biz onları adam yerine koyuyoruz.

Herkesin işine geldiği gibi anlamaya çalıştığı Devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk o kadar net mesajlar vermiş ki, bakınız NUTUK’da ne diyor?
“Düşünmeden, çalışmadan, öğrenmeden, üretmeden rahat yaşamayı itiyat haline getirmiş milletler önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini, ve en sonunda da istiklallerini kaybetmeye mahkumdurlar.” İşte bu sözlerin ışığında durum değerlendirmesi yapıldığında, gel de hayatından memnun ol…

Bu ülkedeki en büyük günah sahipleri, Atatürk’ü anlamayanlardır. Ülkeyi bugünkü borç batağına mahkum edip Avrupalıyı havaya sokanlardır. Medeni olmanın, kendi kültüründen uzaklaşmakla mümkün olacağını sanarak okullardaki ilim dilinin yabancı dil olmasını savunanlardır. Ülkenin milli, manevi ve kültürel değerleriyle alay ederek yabancıları ayakta alkışlayanlardır.

Var mı bunlara itirazı olan?

Maalesef geldiğimiz noktada, ülkenin görünen fotoğrafı bu…
Akşam olup evinize gittiğinizde hangi televizyon kanalını açarsanız açınız, karşınızda “Bölücü, Şeriatçı ve Sahte Atatürkçü” üçlüsünü görmüyor musunuz?
Bu kişiler, daha yakın zamanda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için son derece önemli bir isim olan Rauf Denktaş’ı neredeyse yalnızlığa terk etmediler mi? Sonra da, Avrupalı, Amerikalı ağabeylerinin ellerini öperek, “Biz ödevimizi yaptık” demediler mi?

Milletimiz artık uyanmalı “Peşin satan esnaf” havasında göbeğini kaşıya kaşıya ülkeyi satışa getiren sırıtık tipleri fark etmeli. Ceplerinde ikinci pasaportları, cüzdanlarında yabancı paraları ile bu vatan hakkında söz sahibiymiş gibi ahkam kesenlere artık itibar etmemeli.

Her zaman rehber olabilecek sözler söylemiş Atatürk’ün 1907 yılında Kurmay Önyüzbaşı rütbesi ile söylediği sözlere bir bakın:
"Şu veya bu yolda bir takım kimselere kendinizi beğendirmek hevesine düşmeyiniz. Bunun hiç bir kıymeti ve önemi yoktur. Her zaman içinde bulunduğunuz durumu tetkik ediniz.
En başta, biraz feragat sahibi olmak lazımdır. Şunun veya bunun sizi yüzünüze karşı gereğinden çok övmesinden kuvvet almaya tenezzül etmeyiniz Büyüklük odur ki, hiç kimseye eğilmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın, memleket için hakiki mefkure ne ise onu görecek, o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhinde bulunacaktır. Asla irkilmeyeceksin. Önüne sayısız engeller yığacaklardır. Kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu engelleri aşacaksın. Ondan sonra da, sana büyüksün derlerse, bunu söyleyenlere güleceksin."

Ne müthiş! İnsanın okudukça okuyacağı geliyor…
Haydi beyler, hodri meydan…

Lafla Atatürkçülük, sözle Milliyetçilik olmaz. Önce birlik beraberlik içinde çalışıp, üretip, kendine güvenmeyi, sonra da dik durmayı öğreneceğiz. El, etek öpmekle efendi olunmaz.

Bilesiniz ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti el etek öpülerek kurulmadı…








Yayın Tarihi : 22 Haziran 2004 Salı 22:07:40
Güncelleme :23 Haziran 2004 Çarşamba 12:53:59


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Zeki Örnek IP: 213.74.43.xxx Tarih : 11.08.2004 09:41:19
Değerli bir arkadaşımızın güzel uğraşları sonucu ortaya çıkmış bir yazıyı ekleyerek başlamak istiyorum ; Karaman oğlu Mehmet Beyi arıyorum. Göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı? Bir ferman yayımlamıştı; Bu günden sonra divanda, dergahta, bergahta, mecliste, meydanda, Türkçe’den başka dil konuşulmaya diye, Hatırlayanınız var mı? Dolanın yurdun dört bir yanını, Çarşıyı, pazarı,köyü,şehri Fermana uyanınız var mı? Nutkum tutuldu, şaşırdım,merak ettim, Dolandığınız yerlerdeki Türkçe olmayan isimlere, Gördüklerine, duyduklarına üzüleniniz var mı? Tanıtımın demo, sunucunun spiker, Gösteri adamının snowman, radyo sunucusunun discjokey, Hanım ağanın first lady olduğuna şaşıranınız var mı? Dükkanın store, bakkalın market, torbasının poşet, Mağazanın süper, hiper, gros market Ucuzluğun damping olduğuna kananınız var mı? İlan tahtasının billboard, sayı tabelasının skorboard, Bilgi akışının brifing, bildirgenin deklarasyon, Merakın, uğraşın hobby olduguna güleniniz var mı? Bırakın eli, özün bile seyrek uğradığı, Beldelerin girişinde wellcome, Çıkışında good-bye okuyanınız var mı? Korumanın, muhafızın body-guard, Sanat ve meslek pirlerinin duayen, İtibarın, saygınlığın prestij olduğunu bileniniz var mı? Seki’nin, alanın platform, merkezin center, Büyüğün mega, küçüğün mikro, sonun final, Özlemin, hasretin nostalji olduğunu öğreneniniz var mı? İş hanımızı plaza, bedestenimizi galleria, Sergi yerlerimizi center room, show room, Büyük şehirlerimizi , mega kent diye gezeniniz var mı? Yol üstü lokantamızın fast-food, Yemek çeşitlerimizin mönü olduğu yerlerde, Hesabını, adisyon diye ödeyeniniz var mı? İki katlı evinizi dubleks, üç katlı komşu evini tripleks, Köşklerimizi villa, eşiğimizi antre, Bahçe çiçeklerini flora diye koklayanınız var mı? Sevimlinin sempatik, sevimsizin antipatik, Vurguncunun spekülatör, eşkiyanın mafya, Desteğe, bilemediniz koltuk çıkmağa sponsorluk diyeniniz var mı? Mesireyi, kır gezintisini picnic, Bilgisayarı computer, hava yastığını air-bag, Pekalayı, olur’u okey diye söyleyeniniz var mı? Çarpıcı, önemli haberler flash haber, Yaşa, varol sevinçleri oley oley Yıldızları star diye seyredeniniz var mı? Vırvırık dağının tepesindeki köyde, Cafe-show levhasının altında, Acının da acısı, neskaaaave içeniniz var mı? Toprağımızı, bayrağımızı, inancımızı çaldırmayalım derken, Dilimizin çalındığını, talan edildiğini, Özün, el diline özendiğine içi yananınız var mı? Masallarımızı, tekerlemelerimizi, Şarkılarımızı, türkülerimizi, ninnilerimizi kaybettik. Türkçe’miz elden gidiyor, dizini döveniniz var mı? Karaman oğlu Mehmet Bey’i arıyorum, Göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı? Bir ferman yayınlamıştı... Bu günden sonra divanda, dergahta, bergahta, mecliste, meydanda, Türkçe’den başka dil konuşulmaya diye, Hayal meyal hatırlayıp da sahip çıkanınız var mı? Hazırlayan arkadaşımız için eline diline sağlık diyorum.Bizi nasılda yozlaştırdıklarını anlatıyor değilmi önce dili değiştireceksin, sonra örfünü,ananesini.Yetmedi karışıklıklar yaratacaksın.Daha sonrada gel biz senin durumunu düzeltelim deyip kandıracaksın. Büyük önder ATATÜRK'te medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar derken neyi kast ediyordu acaba hiç düşüneniniz var mı? Kurtuluş savaşı gibi zorlu bir dönemden çıkmış milletin evlatlarıyla yeniden kalkınma hamlesini hayatın hangi bölümünde olursa olsun faaliyete geçiren büyük önderin fikriyatından kendilerine paye çıkaramayanlara sesleniyorum siz hala neredesiniz. Gözünüz nereye bakıyor, kulaklarınız neleri duyuyor. Tutturduğunuz bir AB yolu bakalım sonu ne olacak aslında şimdiden belli görünen köyün klavuz istemediği gibi.Gerçe klavuzu karga olanında halide bellidir. Herkesin bir an evvel silkinip kendine gelmesi ve temmbellikten uzak yirmidört saat çalışır hale gelmesi gerekiyor.Bir zamanlar dünyada kendi kendine yetebilen bir kaç ülkeden biriyken şimdi pirincimizi,buğdayımızı,mısırımızı yurt dışından ithal ediyoruz.Ülkede et hiyacı açığı yüzde seksenbeşleri bulmuş.Kısacası aç ve açıkta kalmak üzereyiz.Kimin umurunda Değerli arkadaşlar bu ülkede sadece taşı toprağı altın olan yer sadece İstanbul,Ankara,İzmir değil bu ülkenin her yerinde taşı toprağı altın. Yeterki biz bu millleti kurtarmak için yola çıkmış ilk TBMM yi kuran fikriyattan kendimize neler yapmamız gerektiği konusunda birşeyler çıkarabilelim. Bunada gerek yok büyük önder'in NUTKU'unu hergün televizyonlarda dönen abuk subuk klip yada yayınları seyretmekte harcadığımız zamanın belkide milyonda biri kadar bir zaman ayırarak anlamaya çalışsak yeterli olacaktır sanırım. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE !

zikri SÖĞÜT IP: 195.174.162.xxx Tarih : 17.08.2004 13:43:25
Sayın Oguz Bey Yazınız için Teşekkür

RECEP TOPUZ IP: 81.215.2.xxx Tarih : 24.06.2004 19:58:25
damarlarında yüce Türk Milleti'nin aziz kanını taşımaktan gurur duyan bir Türk evladı olarak ülkemizin bugün içine düştüğü acı durumu gerçekten vahim ve oldukça sinsi diye düşünmekteyim.Birazcık yakın geçmişimize bakarsak şunu rahatça görebiliriz:Osmanlı devlet adamlarının ülkelerini çöküşten kurtarmak için yaptıkları şeyler nasıl medeni!! ülkelerinin istedikleri şeyler ise yine bugün de canım Türkiyemiz de ugulanan reformlar da yine bizim medeni diye gördüğümüz acımasız, sömürgeci ülkelerin istediği şeylerdir.O zaman ki reformlar nasıl Osmanlı Devleti ' ni çöküşten kurtaramadıysa bugünkü reformlerın da bizi ihya etmeyeceği açık bir gerçektir.Bir Türk evladı olarak tek temennim Atatürkçülüğü tozlanmış raflara kaldırıp Atatürkçü olan bir millet değil de Atatürkçülüğn beyinlere kazıyıp gerçekten Atatürkçülüğü yaşayan bir millet olmaktır.Ben gelişmiş,uygar bir ülke olabilmek için bunun gerekliliğine kesinlikle inanmaktayım.