25
Nisan
2024
Perşembe
ANASAYFA

Haydi gözümüz aydın(!)

Yeni yıl ile birlikte paramızdan 6 sıfır atılıyor. Tedavüldeki paralar toplanacak. Ceplerimizi pırıl pırıl paralar dolduracak.Hesap makinelerimiz zorlanmayacak, ceplerimiz şişmeyecek.

Bir ülkenin bağımsızlığının sembolü ve ticari hayatının vazgeçilmezi olan para konusunda acaba ne kadar titiz davranıyoruz? Paramıza gerekli itinayı ne kadar gösteriyoruz? Hiç düşündünüz mü? O halde bir süre gözlerimizi kapatalım ve günlük yaşamımızda karşılaştığımız olayları birlikte düşünelim.

Ülke nüfusunu dikkate aldığımızda çevremizde cüzdan kullananların sayılarının ne kadar az olduğunu hiç fark ettiniz mi? Bir pazar yerinde beline bağladığı önlüğün içinden buruşuk paraları arayan bir esnafı hiç görmediniz mi? Ya da “Ne olur ne olmaz. Paramı çaldırırım” korkusuyla yaptırdığı keseyi boynundan sallandırıp iç çamaşırının arasında taşımaya çalışan yaşlı vatandaşlarımızla hiç karşılaşmadınız mı? Peki ya ıslak elleriyle tuttuğu parayı hiç özenmeden diğer paralarının yanına atan başkalarına hiç ses çıkarttınız mı?

Şimdi sizleri duyar gibi oluyorum…
Bir çoğunuz bu ve benzeri görüntülerle sık sık karşılaştınız. İçinizden bu kişileri uyarmak geldiyse bile son anda “Benim üstüme vazife değil” diyerek vazgeçtiniz değil mi?
Ancak, bu kişilerin ceplerinde gerekli işkenceyi gördükten sonra sizin cüzdanınıza gelen paranın ağır kokusundan rahatsız olduğunuzda “Keşke bu kişileri uyarmış olsaydım” dediğiniz olmadı mı?

Elbette olmuştur… Geçenlerde bir resmi kurumun tahsilat servisinde görevli arkadaşımın bu konuda yakınmasıyla karşılaştım. Para’dan bahis edildiğinde midesinin bulandığını söyledi. Kendisine “Gözü gönlü tok insanın halinden belli oluyor. Aksi halde paradan kim şikayet eder?” diye takıldım.
Ancak, bu arkadaşım açtı ağzını yumdu gözünü:
“Bu ülke için gün boyunca milyarlarca liralık tahsilat yapıyoruz. Ancak, halkımızın cebinden terden neredeyse erimiş ve dökülmüş paralar önümüze konuyor. Bir yanda tahsil edilmesi gereken fatura, diğer yanda uzun kuyrukta beklemiş sonunda önümüze kadar borcunu ödemeye gelmiş bir vatandaş. Çaresiz tahsilatı yapıyoruz. Ancak, kasamızda biriken paraların bir süre sonra kokusundan burnumuzun direkleri kırılıyor. Çekmeceyi her açtığımızda teneffüs etmek zorunda kaldığımız o kötü koku boğazımızı yakıyor. Bir süre sonra ellerimizin de yapış yapış olduğunu fark ediyoruz. Dostlarımızla tokalaşırken onlara da mikrop saçmaktan korkuyoruz. Bu konuda bir şeyler mutlaka yapılmalı” dedi.

Hakikaten kendimi onun yerine koyduğumda durumun ciddiyetini bir defa daha anladım…
Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, 81 İlin Sağlık Müdürlüklerine gönderdiği genelge ile bu konuda uyarıda bulundu. Kötü kullanımdan dolayı eskimiş ve mikrop yuvası haline gelmiş paraların tedavülden çekilerek Ziraat Bankasında yenileriyle değiştirilmesini istedi. Valilikler de bu genelgeye dayanarak süratle gerekli duyuruyu yaptı. Ama iş burada bitmedi, bitmemeli de…

Ülkemizin bağımsızlığını sembolize eden paralarımıza sahip çıkmak adına, öncelikle cüzdan kullanma alışkanlığı yaygınlaşmalı. Parayı ıslak ve kirli elleriyle adeta bir çöp gibi ceplerine atıp vücut terleriyle katkıda bulunduktan sonra piyasaya sürmeye çalışanları uyarmalıyız. Bence bu kişilerin, yere tüküren magandalarla hiç farkları yok.
Hiç olmazsa yeni paramızın kıymetini bilelim.
Siz ne diyorsunuz?
Yayın Tarihi : 23 Ekim 2004 Cumartesi 19:00:18


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?