18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Osmanlı Öncesi Orta Karadeniz Tarihi

 
OSMANLI ÖNCESİ ORTA KARADİNİZ TARİHİ
 
İçinde bulunduğumuz 21. Yüzyılın başka bir tanımı da Bilgi Çağıdır. Çünkü bu asırda kültür alışverişlerinin ve sosyal değişmelerin hızlandığı apaçık ortadadır.
Bu yüzyılda, uluslararası güçler tarafından insanlık tarihinin seyrini değiştirecek politikalar uygulamaya konulmaktadır. Uluslararası güçler, tekellerinde bulunan iletişim araçlarının bütün imkânlarını kullanarak planlarını sinsice dünyaya dikte ettirmeye çalışmaktadırlar. Bu gibi güçler, her yüz yılda böyle entrikaların içinde hep olagelmişlerdir.
Bir yandan demokrasi adına bireysel özgürlükler genişletiliyormuş havası verilirken, diğer yandan da yüz yıllardır aynı coğrafyada yaşamış insanlar birbirlerine düşman yapılmaya çalışılmaktadır.
Bu çalışmalar, “Yeni Dünya Düzeni” ni uygulamaya koymak için ulus-devlet yapısını bozmaya yönelik hileden başka bir şey değildir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin üzerinde bulunduğu coğrafya, stratejik konumu itibariyle yüz yıllardır dünyaya egemen olmak isteyen güçlerin elde etmek istedikleri yerdir. Bu süreçten geçerken, üzerinde yaşadığımız toprakların geçmişi hakkında güvenilir bilgi edinme ihtiyacımız son derece artmıştır. Ayrıca atalarımızın kanlarıyla suladıkları topraklardaki geçmiş tarihlerini bilmek de en doğal hakkımızdır.
Tarihî mirasından habersiz olan insanların, başka toplumların kültüründen etkilenmesi daha çabuk ve kolay olmaktadır. Dolayısıyla bu kültürlerden etkilenen insanlarda iç çatışma ve kimlik bunalımı başlamaktadır.
İşte bu sebeplerden dolayı yapmak istediğimiz; Orta Karadeniz'de yaşayanların ataları kimlerdir, nerelerde yaşamışlardır ve özellikle Karadeniz Bölgesi'nin Türkleşmesi ve İslamlaşmasında neler yapmışlardır sorularının cevaplarını bulmaya çalışmaktır.
Samsun'dan Batum'a, oradan Artvin-Bayburt'u içine alacak şekilde Köse Yaylası üzerinden Canik dağları boyunca Samsun'a ulaşan bölge, Doğu Karadeniz bölgesi diye adlandırılmaktadır.[1] Mesudiye'nin de içinde bulunduğu Orta Karadeniz Bölgesi olarak bilinen saha, Ordu’nun doğusundaki Melet çayını içine alarak, aşağı Kızılırmak Havzası'nın batısına kadar uzanır.[2] Mesudiye İlçesi 40-41 derece kuzey enlemleri ile, 37-38 derece doğu boylamları arasında bulunmaktadır.[3]
Eskiçağ Tarihi ve arkeoloji yönünden az araştırılan bölgelerden biri de Karadeniz Bölgesi'dir. Bu durumun en önemli sebebi, bölgenin dağlık bir yapıya sahip olması yanında, sahile bakan topraklarının yılın hemen dört mevsimi yeşil bitki örtüsü ile kaplı olmasıdır.[4] 13. yüzyıldan itibaren seyyah-araştırıcıların ilgi duyduğu Karadeniz Bölgesi'nde bilimsel çalışmalar 19. yüzyılda başlamıştır.
Karadeniz Bölgesi’nin uygarlık açısından en eski tarihinin M.Ö.1.000.000-100.000 yılları arasındaki Alt Paleolitik (Yontma Taş) döneminde başladığı, araştırmalar neticesinde anlaşılmıştır.[5]
Bu bölgede henüz Neolitik (Taş Devri) olabilecek bir yerleşimden söz edilememektedir. Buna karşılık Prof. Dr. Mehmet Özsait ve ekibinin bölgede yaptığı yüzey araştırmalarında Kalkolitik Çağ yerleşmelerine ait bulgular elde edilmiştir. [6]
Ayrıca Ordu ilinin 114 km. güneydoğusunda yer alan, Mesudiye ilçesine bağlı Kale Köy’de[7] Prof. Dr. Mehmet Özsait başkanlığında bir ekip yüzey araştırması yapmış ve sonuçlarını da yayınlamıştır.[8]
M.Ö. II. binin ilk yarısında Anadolu'nun Kızılırmak havalisinde Hitit Krallığı'nın, M.Ö.II. binin sonlarında ise Phryg (Frigya) Devleti’nin ve Doğu Anadolu’da Urartu Devleti’nin kurulduğu bilinmektedir.
M.Ö. IX. yüzyılda Kimmerler Güney Karadeniz kıyılarına yerleşmişlerdir.[9] Daha sonra M.Ö. VII. yüzyılın ortalarına doğru Miletoslular bu bölgeye hakim olmuşlardır.
M.Ö. 750-700 tarihleri arasında Turgay bölgesinden ve Ural nehrinden geçen İskitler (Sakalar); Azak Denizi, Kırım ve Karadeniz’in kuzeyinden Tuna nehrine kadar olan bölgeye hakim olmuşlardır.[10]
Prehistorik (Tarih öncesi) dönemden sonra Doğu Karadeniz bölgesine yerleşen Kimmerler ve İskitler, tarih sahnesinden çekildikten sonra, bunların hakim olduğu sahada Türk kavimleri ortaya çıkmıştır. Gürcistan Tarihi’ndeki kayıttan var oldukları anlaşılan Bunturki ve Kıpçaklar, bölgedeki yer ve topluluk isimlerinden yöreye yerleştikleri düşünülen Halaçlar, Afşarlar ve Yazgurlar İskitlerin yurt tuttukları topraklarda hakimiyet kurmuşlardır.[11]
Karadeniz Bölgesi’nde ilk Yunan Kolonilerinin M.Ö. VII. yüzyıl ya da bu asrın sonlarına doğru kurulmaya başlandığı bilinmektedir. Kaynaklarda Samsun’u kuranların Miletliler veya Asyalı bir kavim olan Foçalılar, hatta Atina muhacirleri olduğu yolunda görüşler mevcuttur.[12]
İlkçağlarda bölgeyi hakimiyeti altına almış olan Pers İmparatorluğu’nun gücünün zirveye çıktığı dönemlerde, bölgeden vergi aldığı ve M.Ö. 480’de Yunanistan seferine çıkan Pers Ordusu’nda bölgede yaşayan topluluklardan oluşan birlikler bulunduğu bilinmektedir.[13]
Buraya kadar Karadeniz Bölgesi’nde yaşayan kavimlere ait bilgileri özetledikten sonra, bu bölgeye gelerek yurt edinmiş olan atalarımıza ait malumatlar verilecektir.
Türkçe konuşan toplulukların Orta Asya’daki asıl anayurdunun neresi olduğu üzerinde birçok fikirler ileri sürülmüştür. Tarihçi Prof. Dr. Faruk SÜMER’in de kabul ettiği gibi, Türklerin anayurdu Abakan, Tuba yörelerini de içine alan Yenisey ırmağı boyları ve ona yakın yörelerdir.[14]
X. yüzyılın ilk çeyreğinde Süd-Kend’de Müslümanlığı kabul etmiş mühim bir Türk topluluğu görülmektedir ki, bunların Oğuzlar olduğu kanaati hakimdir.
Türklerin İslamiyet’e geçişleri Samanlıların Türk bölgelerindeki gayretleri ile olmuştur.[15]
XI. yüzyıldan itibaren kendilerine Türkmen de denilen Oğuzların; Türkiye Türkleri ile İran, Azerbaycan, Irak ve Türkmenistan Türkleri’nin ataları oldukları bilinmektedir. Selçuklu ve Osmanlı Devletlerinin hanedanlarının da onlardan çıktığını hatırlarsak Oğuzların dünya tarihinde büyük roller üstlenmiş bir Türk kavmi olduğu apaçık ortaya çıkmış olur.[16]
Selçuklu Devleti’nin Karadeniz  Bölgesi ile ilişkileri, Çağrı Bey’in 1018’de batı seferi ile başlamaktadır. Çağrı Bey’in batı seferi, ilk bakışta Doğu Karadeniz Bölgesi ile alakasız gibi görünse bile, Bizans’ın gücünün ne seviyede olduğunu Selçukluların anlaması bakımından önemlidir. Ayrıca, güneydoğu Karadeniz’de etkili olan Ermenilerin ve Erzurum-Artvin havalisinde etkili olan Gürcülerin ilk defa Selçuklu askerleri ile karşılaşması ve mağlup olmaları, ileride başlayacak olan Oğuz göçleri için çok önemli neticeler ortaya koyacaktır.
Çağrı Bey’in batı seferinden sonra, Karadeniz Bölgesi’ni de kapsamış olan ikinci Selçuklu akını İbrahim Yınal tarafından yapılmıştır. Dandanakan zaferinin (23 Mayıs 1040) sonunda Büyük Selçuklu Devleti’nin kurulmasıyla, Sultan Tuğrul (1040-1063) devrinde Türkmen akınları sona ererek düzenli ordularla bu bölgeye girilmeye başlanmıştır.[17]  Daha sonra Malazgirt  Savaşı’na kadar olan zaman diliminde; 1047’de Büyük Zab Suyu ve 1054’de Muradiye ve Erciş’in fethi sağlanmıştır. 1057-1063 yılları arasında devamlı olarak Anadolu’ya akınlar düzenlenmiştir. 1064’te Alp Arslan Gürcistan üzerine sefere çıkmıştır. Malazgirt Savaşı öncesindeki son akın olan 1067-1068’deki akınında Trabzon’a kadar ilerleyen Selçuklu Ordusu şehri ele geçirememişse de çok büyük ölçüde tahribatta bulunmuşlardır.
Selçuklu Sultanı Alp Arslan ile Bizans İmparatoru Romanos Diogenes (Romen Diyojen) arasında 26 ağustos 1071 yılında Malazgirt Ovası’nda yapılan savaş sonrasında, Anadolu’nun kapıları sonuna kadar Türklere açılmıştır.[18]
Danişmendliler, Anadolu’nun Türk yurdu haline getirilmesinde emeği geçen beyliklerden biri olup, 1071-1175 yılları arasında Niksar merkez olmak üzere, Orta Karadeniz Bölgesi'nin güney kesimlerine hakim olmuştur.
 Emir Danişmend Taylu et-Türkmanî’nin gösterdiği yararlılıktan dolayı, Alp Arslan tarafından Sivas, Niksar, Elbistan ve Malatya kendisine yurt olarak verilmiştir. [19]
II. Kılıç Arslan 1174 tarihinde Danişmendli Beyliği’ni ortadan kaldırmış, 1176’da üzerine yürüyen Bizans İmparatoru Manuel’i Miryakefalon’da mağlup ederek Anadolu’daki siyasi üstünlüğünü herkese kabul ettirmiştir.[20]
Anadolu Selçuklu Devleti XIV. yüzyılın başlarında yıkılmış, 1335 yılında Moğol-İlhanlı devrinin de sona ermesiyle Anadolu Beylikleri dönemi başlamıştır.
İşte bu beyliklerden biri de Hacıemiroğulları Beyliği'dir. Tokat’ın kuzeyi ile Mesudiye, Ordu, Giresun, Samsun’un doğusu ve Trabzon’un batısında hüküm sürmüş, Orta Karadeniz Bölgesi’nin Türkleşmesini ve İslamlaşmasını sağlamış bir beyliktir.[21]
Her ne kadar modern tarihçilerin bu bölgeyi Hacıemiroğulları Beyliği diye isimlendirmişlerse de[22] hüküm sürdükleri topraklar Osmanlı belgelerinde “Vilâyet-i Bayramlu” olarak geçmektedir.[23] Bunun sebebi de, bu toprakların gaza yoluyla Hacı Emir’in babası Bayram Bey tarafından alınmış olmasıdır. O’nun ismi ilk olarak Trabzon kilise tarihçisi Panaretos’un Vekayinâmesi’nde geçmektedir.[24] Bu eserdeki bilgiye göre, Bayram Bey 1313 yılında bir sergiyi[25] basmıştır.
XIV. yüzyılın ilk çeyreğinde de Bayram Bey, Trabzon Krallığı üzerindeki baskısını iyice artırmıştır. Panaretos Bayram Bey’in 1322 yılında Maçka'ya bağlı Hamsiköy’e büyük bir ordu getirdiğini, çatışmalarda çok Türk’ün katledildiğini, çok sayıda Türk atının ganimet olarak alındığını kaydetmektedir.[26] Bayram Bey’in bu tür baskınları, O'nun bir uç beyi olduğunu ortaya koymaktadır. Osmanlılar bu hizmetlerinden dolayı Hacıemiroğulları’nın hükümran olduğu topraklara Vilayet-i Bayramlu demişlerdir.
Orta Karadeniz Bölgesi’nde Niksar merkezli Tacettinoğulları ile Mesudiye Kaleköy’de[27] teşkilatlanan Hacıemiroğulları Çepni Türkmenleridir.[28]
Çepniler Türkiye Türklerinin ataları olan Oğuzlar’ın 24 boyundan biridir. Çepniler’den söz eden en eski kaynak, Kaşgarlı Mahmud’un  Divanü Lügati’t-Türk (Türk Lehçeleri Sözlüğü) isimli eserdir.[29]
Çepniler, Oğuz Han’ın oğullarından Gök Han’ın dört oğlundan biri olan “Çepni” nin neslinden türemişlerdir. Reşidüddin’e göre Çepni kelimesi, “Yağı (düşman) olan her yerde durmayıp savaşan” manasını taşımaktadır.[30] Çepnilerin ongunu (arması) Reşideddin ve Yazıcıoğlu’na göre “sungur” dur.[31]
XIII. yüz yılda yaşamış olan Hacı Bektâş-ı Velî’nin, Kırşehir’in Suluca Karahöyük (bugünkü Hacı Bektaş ilçesi)'e gelip yerleştiğinde, burada ve çevresinde Çepniler ikamet etmekteydi.[32]
Hacı Bektaşî’nin halifelerinden Sarı Saltuk’un (M.1263-64) maiyyeti olarak Anadolu’dan Dobruca’ya giden, daha sonra Anadolu’ya geri dönen Türkmenlerin içinde Çepniler çoğunluktaydı.[33] A. Zeki Velidi Togan bugün İzmir ve Balıkesir çevresinde bulunan Çepnilerin, Kırım ve Dobruca’dan geri gelen Çepnilerin torunları olduğunu ifade etmektedir.[34]
Trabzon Krallığı’nın Karadeniz sahilinde kontrolleri altında olan en batıdaki yer Limnia (bugünkü Samsun iline bağlı Çarşamba ilçesindeki Taşlıköy olabilir) bölgesidir. Kral III. Aleksios sırasıyla 1351, 1356, 1357, 1361 ve 1369  yıllarında Limnia bölgesine giderek buraları ellerinde tutmaya çalışmıştır. Trabzon kilise tarihçisi Panaretos 19 Aralık 1356 yılında III. Aleksios’la beraber bu bölgeye gittiklerini, Giresun’da Noel orucu tuttuklarını, Yasun Burnu’nda[35] 14 Türk’ü katlettiklerini ve orada şenlik yaptıklarını, Limnia’ya gidip geri dönmelerinin üç ay sürdüğünü kaydetmektedir.[36]
Yasun Burnu’nda katledilen 14 Türk Hacı Emir’in askerleri idi ki, intikam olarak 13 Kasım 1357’de Hacı Bayram Bey’in oğlu Hacı Emir İbrahim Bey Maçka’ya kadar gazaya giderek etrafı tahrip ederek, çok sayıda insan, hayvan ve ganimet ile geri dönmüştü.[37]
Erzincan Bey’i Ahi Ayna Bey, Akkoyonlu Tur Ali Bey, Bayburt Beyi Rikabdar Mehmet Bey ve Bozdoğan Bey 29 Haziran 1348 yılında Türkmen ittifakı oluşturarak  Trabzon üzerine akın düzenlemişlerdir. Bu akınların önünü almak için; Trabzon Kralı III. Aleksios kız kardeşini Akkoyunlu Beyi Tur Ali Bey’in oğlu Fahreddin Kutluğ Bey’le, eski Kral Basilious’un (1332-1340) kız kardeşi Theodora’yı da Bayram Bey’in oğlu Hacı Emir İbrahim’le evlendirmiştir.[38]
Trabzon Kralı III. Aleksios 1361 yılında damadı Hacı Emir İbrahim’i ziyarete gelmiş olup, dönüşte Hacı Emir İbrahim Bey Kral’a Giresun’a kadar refakat etmiştir.[39] Bu ziyaretin Hacıemiroğulları Beyliği’nin merkezinde gerçekleştiği hususunda fikir birliği olmasına rağmen; Panaretos’un Halibya[40] (Ünye ve Ordu bölgesi) dediği merkezin bugünkü Ordu iline bağlı Gölköy ilçesi ve Perşembe ilçesine bağlı Bolaman olduğu zannedilse de bizce bu merkez Mesudiye ilçesine bağlı olan Kaleköy’dür. Çünkü burası daha iç kesimde ve coğrafyaya hakim bir konumdadır. Hacıemiroğullarına merkezlik yapmış bir yerdir.
Trabzon Rumları 1277 yılında denizden Sinop’a saldırıda bulundular. Bu saldırı, bölgede bulunan Çepniler tarafından püskürtülmüştür.[41] Bu savunmayı yapan Çepnilerin Hacıemiroğulları ile ilgilerinin olup olmadığı bilinmemekle beraber, daha sonraki yıllarda Ünye tarafına doğru kaydıkları ve Bayram Bey’in idaresine girdikleri tahmin edilmektedir.[42]
Hacı Emir İbrahim Bey, 1387'de ciddi bir hastalığa yakalanır. Hastalığını ileri sürerek akrabalarını ve devletinin ileri gelenlerini toplar ve emirlik makamına oturacak en uygun kişinin oğlu Süleyman olduğunu anlatarak onlara yeni Emiri işaret eder. Geri kalan ömrünü ibadet ile geçireceğini ve Emirlik makamı için oğlu Süleyman’ın münasip olduğunu bildirir. Beyliğin ileri gelenleri bu duruma sevinerek Süleyman Bey’e bağlılıklarını bildirirler. Böylece Hacı Emir İbrahim Bey evlatlar arasındaki kavgayı engellemiş olur.
Ne var ki, Hacı Emir İbrahim Bey sağlığına kavuşunca, verdiği sözden vaz geçerek emirliği oğlundan geri almak ister. Bu durum baba oğul kavgası noktasına gelir. Baba oğul arasındaki bu mücadeleden yararlanmak isteyen komşuları Tacettinoğulları’nın, Hacıemiroğullarına saldıracağını hisseden Süleyman Bey Kadı Burhaneddin’den (1345-1398)  yardın ister.
Kadı Burhaneddin, elçisi Şeyhülislam Şeyh Yar Ali’yi ikazda bulunmak üzere elçi olarak  Tacettin Bey’e gönderir. Tacettin Bey, Hacıemiroğullarının topraklarına saldırmama konusunda kendisine gelen elçiye söz verir. Elçi daha Sivas’a ulaşmadan 24 Ekim 1386 tarihinde Tacettin Bey Hacıemiroğullarına 12.000 atlı ile saldırır. Süleyman Bey karşı taarruzla Tacettin Bey’i bir boğazda sıkıştırarak 500 askeriyle beraber öldürür.[43] Ordusu dağılan Tacettinoğulları büyük kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kalırlar.
Kadı Burhaneddin, ikazlarına rağmen Hacıemiroğulları Beyliği’ne saldıran Tacettinoğulları’na: “Onların atalarından miras kalmış mülküne göz dikip düşmanlık ve kavga yolunu tutmuş, dostluk ve kardeşlik haklarını çiğnemişsin.”  şeklinde bir mektup gönderir. Sonra da ordusunu alarak Tacettinoğulları Beyliği’nin başkenti olan Niksar’a gelerek burayı kendi topraklarına katar. Hacıemiroğlu Süleyman Bey yakınlarından birini göndererek Kadı Burhaneddin’e bağlılıklarını arz eder. Bunun üzerine Kadı Burhaneddin, Süleyman Bey’den gelen elçilerle İskefsir Kalesi’ni[44] alarak 1386 yılında Hacıemiroğulları Beyliği’ne bağışlar.[45]
Hacı Emir İbrahim Bey’in ismi, Tacettinoğullarının Hacıemiroğullarına saldırısından sonra kaynaklarda geçmemektedir. Tacettinoğullarının saldırısına Süleyman Bey karşı koymuştur. Kadı Burhaneddin de kendisini muhatap kabul etmiştir. Bu da bize Süleyman Bey’in Emirliği’nin 1386 yılında kalıcı olduğunu göstermektedir.
Hacıemiroğulları Beyliği’nin en parlak dönemi Süleyman Bey zamanında olmuştur. Çünkü 1380 yılında ordusuyla Ordu sahillerini tamamen Türk vatanı haline getirmiştir.[46]
Bölgenin tamamen fethinden sonra Milas’a[47] bağlı Kaleköy’deki beylik merkezini, bugün Ordu ilinin 4 km. güneydoğu mesafesinde bulunan Eskipazar’a taşımışlardır. Adı geçen yerdeki harabeler, cami ve mezar taşları bu dönemden kalmadır. Ayrıca bu bölgede saha araştırması yaptığını bilinen Doç. Dr. Necati Demir Eskipazar çevresindeki arazinin bizzat beylik idarecilerine ait olduğunu ifade etmektedir.[48]
Hacıemiroğullarının, Karadeniz Bölgesi’nde bağımsızlıklarını ilan etmelerinden sonra ele geçirdikleri mıntıkalardan, Trabzon üzerine gazaya çıkmaları, bölgedeki Komnenos hakimiyetini epeyce zayıflatmıştı. Bu durum, Türk boylarının bu bölgeye yerleşmesinde hayati ehemmiyeti haizdi. Trabzon’a yapılan akınları önlemek için III. Aleksios; Hacı Emir İbrahim Bey’i kendisine enişte yaparak Türk akınlarını bertaraf etmişti. Bu husus, Hacıemiroğulları Beyliği’nin doğuya olacak akınlarını epeyce engellemişti.[49]
Tacettinoğulları tehlikesini ortadan kaldıran Süleyman Bey, tekrar Trabzon tarafına yönelmişti. Trabzon Krallığı’nın en önemli şehirlerinden Giresun’u ilk defa Hacıemiroğlu Süleyman Bey 1397 yılının ilkbaharında fethetmiş[50] ve o tarihe kadar Müslümanların eline geçmeyen Giresun Kalesi’nin fethedilmesi, Süleyman Bey’in yörede itibarını oldukça artırmıştı.[51] 
Süleyman Bey, bu fethi Kadı Burhaneddin’e mektupla bildirmişti. Kadı, bu haber üzerine ülkesinde nöbetler çaldırıp, şenlikler düzenlemiş ve ayrıca kendisine bir de tebrik mektubu göndermiştir.[52]
Popüler ansiklopedilerde ve hatta Mesudiye ile ilgili yayınlarda Ordu bölgesinin Fatih Sultan Mehmed’in Trabzon seferi (1461) ile Osmanlı Devleti’ne dahil olduğunu yazılmaktadır.[53]
Halbuki, Hacıemiroğlu Süleyman Bey, Yıldırım Bayezid’in Samsun’a gelmesiyle 1398 yılı baharında Osmanlı hakimiyetini kabul etmiştir.[54] Fakat Beylik yönetimi yine Hacıemiroğulları ailesine bırakılmıştır. Artık Osmanlı Devleti’nin himayesinde bulunan Beylik, Karadeniz’deki mücadelelerine devam etmektedir. Osmanlı Devleti’nin 1402 yılında Ankara Savaşı’nda Timur’a yenilmesiyle Hacıemiroğulları tekrar bağımsız kalmıştır.[55]
1404 yılında deniz yoluyla Semerkand’a giderken Trabzon’a uğrayan İspanyol elçisi Clavijo’nun verdiği bilgilere göre, Orta Karadeniz Bölgesi’nde Arzamir (Hacı Emir) isimli bir Türk beyi hakimdir. Bu beyin on bin atlı askeri bulunmakta olup, Trabzon’dan vergi almaktadır.[56]
Clavijo’nun 1404 tarihinde tuttuğu kayıttan 1455 tarihine kadar olan zaman diliminde Hacıemiroğulları Beyliği hakkındaki bilgiler sınırlıdır. BOA. 13 Numaralı Tahrir Defterleri’ndeki  atıflar, en azından Canik-i Bayram’ın yani takriben bugünkü Mesudiye’nin de içinde bulunduğu Ordu  ve Giresun’un batı kesimlerinin Yörgüç Paşa’nın Canik harekatı sırasında (1427) Osmanlı topraklarına dahil edildiği anlaşılmaktadır.[57]
Buraya kadar Orta Karadeniz topraklarında yaşayan Türkmenlerin Osmanlı dönemine kadar olan tarih maceralarını verdik. Osmanlı dönemi ile ilgili çalışmalarımız devam etmektedir.

Dipnotlar :
 
[1] İbrahim Tellioğlu, Osmanlı Hakimiyetine Kadar Doğu Karadeniz’de Türkler, Trabzon 2004, s.1.
[2] Karadeniz kıyıları ile Canik dağları yöresi ve Kelkit-Yeşilırmak nehirlerinin yerleştiği tektonik oluklarda oluşan Orta Karadeniz ardı yöresi, bölgenin iki farklı bölümünü oluşturur. Canik dağlarının üst kısmı bir plato görünümünde olup geniş yaylalar yer alır. Orta Karadeniz ardı yöreler ise Canik dağları güneyinde faylanma sonucu çöken oluklar ve bunların içerisine yerleşmiş ovalardan oluşur. Her iki bölümde farklı iklim özellikleri görüldüğü için değişik bir bitki örtüsü hakimdir. bkz., İbrahim Atalay-Kenan Mortan, Türkiye Bölgesel Coğrafyası, İstanbul  1997, s. 74-76.
[3] Mithat Baş, Mesudiye Tarihi, Sosyal, Ekonomik ve Kültürel Yapısı, İstanbul  1982, s. 138.
[4] Mehmet Özsait, İlkçağ Tarihinde Trabzon ve Çevresi” Trabzon Tarihi Sempozyumu, Trabzon 1999, s.35.
[5] a.g.e., s. 35.
[6] a.g.e., s. 36.
[7] Kaleköy Mesudiye’ye 6 km uzaklıktadır.
[8] Yaşar Çoruhlu-Ömer Çakır, "Ordu’nun Mesudiye İlçesi / Kale Köyü’nde bir Türkmen Kalesi, Mezartaşları ve Üç Mezar Anıtı", Tarih Dergisi, sayı:36,  İstanbul 2000, s.81. Geniş bilgi için bkz. Mehmet Özsait, 1990 Yılında Ordu_Mesudiye Çevresinde Yapılan Yüzey araştırmaları, Araştırma Sonuçları Toplantısı, IX, Ankara,1992, s.357-376.; 1991 Yılı Ordu-Mesudiye Yüzey araştırmaları, Araştırma Sonuçları Toplantısı, X, Ankara 1993, s.311-330.; 1992 Yılı Ordu-Mesudiye Yüzey araştırmaları, Araştırma Sonuçları Toplantısı, XI, Ankara 1994, s. 285-300.; 1993 Yılı Ordu-Mesudiye Ve Sivas-Koyulhisar Yüzey Araştırmaları, Araştırma Sonuçları Toplantısı, XII, Ankara 1995, s. 459-482.
[9] a.g.e., s. 36; Kimmerler hakkında geniş bilgi için bkz., Tellioğlu, a.g.e., s.14-21. Türk mitolojisinde yer alan bazı ifadeler, Kimmerlerin Türklükle bağlantısı olduğu yönündeki tezleri doğrular niteliktedir. Avrupa Hunları’nın geyikli efsanelerinde Avrupa Hun Devleti’nin Güney Rusya’daki kalıntılarından olan Kutrigur ve Utigur kabilelerinin menşeinin anlatıldığı efsanede bu boyların kökeni Kimmerler’e bağlanmaktadır. Geniş bilgi için bkz., Bahattin Ögel, Türk Mitolojisi I, Ankara, 1993, s.579. Ayrıca bkz., A.Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş I, İstanbul, 1981, s. 34.
[10] Türk mitolojisinde yer alan ifadeler ile İskitlerle Türklerin kültürel ortaklıkları hususunda çok kıymetli bilgiler bulunmaktadır. Oğuz Destanı’nda geçen yay ile okların toprağa gömülerek uçlarının dışarıda bırakılması, Orta Asya mitolojisinin önemli bir motifidir ve kılıcı toprağa gömme, İskitlerden beri devam eden bir adettir. Geniş bilgi için bkz. Ögel, a.g.e., s.207-588. Ayrıca İskitlerin tarihi hakkında geniş bilgi için bkz. İlhami Durmuş, İskitler (Sakalar), Ankara 1993, s. 39-48.; Ekrem Memiş, İskitlerin Tarihi, Konya 1987, s.22.
[11] Tellioğlu, a.g.e., s. 30-39. Ayrıca Kıpçaklar için bkz. Akdes Nimet Kurat, Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri, Ankara 1992, s.69-72.
[12] Tellioğlu. a.g.e., s. 41.
[13] Mehmet Bilgin," Doğu Karadeniz Bölgesinin Etnik Tarihi üzerine", Trabzon Tarihi Sempozyumu,  Trabzon 1999, s. 51.
[14]  Faruk Sümer, Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri-Boy Teşkilatı-Destanları, İstanbul 1967, s.IX.
[15] Sümer, a.g.e., s. 49-52.
[16] a.g.e., s.V.; Kenan İnan, Giresun ve Havalisinde Türkmenler”  Giresun Tarihi Sempozyumuİstanbul,1997  s. 59.
[17] Ali Sevim-Erdoğan Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, Ankara 1995, s. 34.; ayrıca bkz.; Tellioğlu, a.g.e., s. 61-64.
[18] Malazgirt Savaşı ile ilgili geniş değerlendirmeler için bkz.; Mustafa Kafalı, Anadolu’nun Fethi ve Türkleşmesi, Ankara 1988, s. 8-9.; İbrahim Kafesoğlu, Malazgirt Muharebesi” Malazgirt Zaferi ve Alp Arslan, İstanbul 1971, s. 182-200.; Nejat Kaymaz, " Malazgirt Savaşı İle Anadolu’nun Fethi ve Türkleşmesine Dair” Malazgirt Armağanı, Ankara 1993, s. 259-268.
[19] Kerimuddin Mahmud-i Aksarayî, Müsameretü’l-Ahbar, (Nşr.M.Öztürk), Ankara 2000, s. 13.
[20]  Müneccimbaşı Ahmed b. Lütfullah, Camiü’d-Düvel, II (Nşr.A.Özgül), İzmir 2000, s. 156-158.; ayrıca Miryakefalon (Karamıkbeli) savaşı hakkında geniş bilgi için bkz.; Abdülhaluk Çay, II. Kılıç Arslan, Ankara 1987, s. 68-88.
[21] Necati Demir, Türkler, Ankara 2002, c. VI, 824.
[22] Faruk Sümer, Tirebolu Tarihi, İstanbul 1992, s.3.; ayrıca bkz., Yaşar Yücel, Kadı Burhaneddin Ahmed ve Devleti (1344-1398), Ankara 1983, s.89.
[23] BOA. Tapu Tahrir Defteri, Nu: 13. s. 425. de “Cem‘u’l-mecmu‘-i Vilâyet-i Bayramlu me‘a İskefsir ve Milas” olarak geçmektedir.; BOA. Tapu Tahrir Defteri, Nu: 37. s. 34. de “Vilâyet-i Satılmış ve Bayramlu” olarak geçmektedir.; BOA. Tapu Tahrir Defteri, Nu: 255. s. 305. de“Kazâ-i Bayramlu” olarak geçmektedir.; BOA. Tapu Tahrir Defteri, Nu: 387. s. 597. de “Canik-i Bayram Kazâsı” olarak geçmektedir.; BOA. Tapu Tahrir Defteri, Nu: 716. s. 3. de “Nahiye-i Bayramlu nâm-ı diğer Ordu” olarak geçmektedir.; BOA. Tapu Tahrir Defteri, Nu: 53. s. 285. de“Nâhiye-i Bayramlu” olarak geçmektedir.; BOA. Tapu Tahrir Defteri, Nu: 41. s. 9. de “ Nâhiye-i Bayramlu” olarak geçmektedir.; BOA. Tapu Tahrir Defteri, Nu: 85. s. 1. de “Nâhiye-i Bayramlu” olarak geçmektedir.; BOA. Tapu Tahrir Defteri, Nu: 562. s. 5. de “Nâhiye-i Ordu” olarak geçmektedir.; Geniş bilgi için bkz.; Bahaeddin Yediyıldız, Ordu Kazası Sosyal Tarihi, Ankara 1985.; ayrıca bkz.; Bahaeddin Yediyıldız-Ünal Üstün, Ordu Yöresi Tarihinin Kaynakları I 1455 Tarihli Tahrir Defteri, Ankara 1992.
[24] Antony Bryer, Greeks and Turkmens, Appendix I. S.V.143.
[25] Karadeniz Bölgesinde kır pazarları, "sergi" ismiyle anılmaktadır.
[26] Mehmet Bilgin, “Giresun Bölgesinde Türkmen Beylikleri ve İskan Hareketleri” Giresun Tarihi Sempozyumu, İstanbul 1997, s.89; ayrıca bkz., Bryer. a.g.e., s.144.
[27] Feridun M. Emecen, İlk Osmanlılar ve Batı Anadolu Beylikler Dünyası, İstanbul 2003, s.40.
[28] Mesudiye ilçesine bağlı olan ve 6 km uzaklıktaki Kaleköy’de saray, kale ve üç adet mezar bulunmaktadır. Mezar kitabeleri tahrip olmuştur. Buradaki bir mezar taşında, “Fî şehr-i rebi‘i’l-evvel senete sittetin ve erba‘în ve semânümi’e fî hicreti’n-Nebeviyye” (H.Rebi‘ü’l-evvel 846 / M.Ağustos 1442) tarihi mevcuttur.
[29] Faruk Sümer, Çepniler, İstanbul 1992, s.7.; ayrıca bkz.; Ali Çelik, “Çepnilerin Anadolu’nun Türkleşmesindeki Yeri ve Önemi” Türkler, Ankara 2002, c.VI, 312.; ayrıca bkz. Hilmi Göktürk, Anadoluda Oğuz Boyları, Anadolunun Dağında Ovasında Türk Mührü, İstanbul 1979, c. II. 103.
[30] M. Hanefi Bostan, Anadoluda Çepni İskanı”, Türkler, Ankara 2002, c.VI, 299; ayrıca bkz. Sümer,  Çepniler, s.8.
[31] Sümer, Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri-Boy Teşkilatı-Destanları,  210-211.sahifeleri arasındaki II. ve III. çizelgeler. Sungur; doğan türü avcı bir kuştur. Türkler  isim olarak da kullanmışlardır. Aksungur ve Karasungur gibi.
[32] Menâkıb-ı Hacı Bektâş-ı Velî “Vilâyet-nâme”, (Haz: A. Gölpınarlı), İstanbul 1958, s. 26.; ayrıca geniş bilgi için bkz.,  Çelik, a.g.e., s. 313.; Bostan, a.g.e., s. 299.
[33] Togan, a.g.e., s. 268.
[34] a.g.e., s. 268.
[35] Yasun Burnu, Ordu iline bağlı Perşembe ilçesindedir.
[36] Bryer, a.g.e., s.144.
[37] a.g.e., s. 145;  Bilgin, a.g.e., s. 90.
[38] Bryer, a.g.e., s. 145; Bilgin, a.g.e., s. 90.
[39] Bryer, a.g.e., s. 145.
[40] a.g.e., s.132.; Bilgin, a.g.e., s. 90.; Rustam Shukurov, “Between Peace and Hostility: Trebizond and the Pontic Turkish Periphery in the Fourteenth Century”, Mediterraenan Historical Review, IX/1 (1947), s.20-73.; Tellioğlu, a.g.e., s.149.; Demir, a.g.e., s.825.
[41] Bostan, a.g.e., s. 299.; Demir, a.g.e., s. 826.; İbn Bibi, el-Evâmiru’l-Alâiyye fi’l-Umûri’l-Alâiyye, (Haz:M. Öztürk), Ankara 1996, c. II, 238-239.
[42] Faruk Bümer,” Çepniler”, Türk Dünyası Tarih Dergisi, S. 55, s. 7.
[43] Aziz B. Erdeşir-i Esterebadi, Bezm u Rezm, (Çev. Mürsel Öztürk), Ankara 1990, s. 309-313.; İnan, a.g.e., s. 65; Demir, a.g.e., s. 826.; Bilgin, a.g.e., s. 91.
[44] İskefsir bu gün Tokat iline bağlı olan Reşadiye ilçesidir. Mesudiye’ye (Milas-Hamidiye) nahiye olarak bağlı iken, 1906 yılında ayrılarak ilçe olmuştur. Geniş bilgi için bkz. Ali Rıza Atasoy, Tokat Reşadiye İlçesi Halk Kitabı, İstanbul 1951, s.40-41.
[45] Bezm u Rezm, s. 313-314.; Bilgin, a.g.e., s. 92.; Demir, a.g.e., s. 826.
[46] Demir, a.g.e., s. 826.
[47] Milas ismini ortasından akan ırmaktan almaktadır. Milas ismi, 3 Za. 1293 (20 Kasım 1876) yılında Sultan Abdülhamid’e izafeten “Hamidiye” olarak değiştirilmiştir. Geniş bilgi için bkz. BOA. İ.DH, Nu: 60297.  Daha sonra 26 Kânûn-ı Sânî 1325 (8 Şubat 1910) tarihinde de “Mesudiye” ismini almıştır. Geniş bilgi için bkz. BOA. DH.MUİ. Nu: 63/76.
[48] Demir, a.g.e. s. 826.
[49] Tellioğlu, a.g.e. s. 151.
[50] Feridun M. Emecen, “Giresun Tarihinin Bazı Meseleleri” Giresun Tarihi Sempozyumu, İstanbul 1997, s. 22.; Tellioğlu, a.g.e., s. 151.; Demir, a.g.e., s. 827.
[51] Bezm u Rezm, s. 485.
[52] a.g.e., s. 485.; Bilgin, a.g.e., s. 93-94.; Demir, a.g.e., s. 827.
[53] Meydan Larousse, İstanbul 1992, c.XV, 165; Baş, a.g.e., s. 56.
[54] Mükrimin Halil Yinanç, MEB İslam Ansiklopedisi, c II, s. 378.; Halil İnalcık, TDV İslam Ansiklopedisi, c V. s. 233.
[55] Demir, a.g.e. s. 827.
[56] Demir, a.g.e., s. 827.; Sümer, a.g.e., s. 319.; Bilgin, a.g.e., s. 94.; ayrıca geniş bilgi için bkz. Ruy Gozlez de Clavijo, Embejada a Tomarlan, Madrid 1943, s. 83.
[57] Mehmet Öz, XV_XVI. Yüzyıllarda Canik Sancağı, Ankara 1999, s. 24-25. ayrıca geniş bilgi için bkz., Yediyıldız, a.g.e., s.7-8.
Yayın Tarihi : 4 Ocak 2005 Salı 17:44:11
Güncelleme :9 Şubat 2006 Perşembe 10:01:56


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Cengiz Bahadır TEĞİŞ IP: 212.156.224.xxx Tarih : 18.08.2005 09:53:06
Merhaba sayın Yaşar Bey,yazılarınızı internetten okudum.gerçekten çok güzel hazırlamışsınız sizleri tebrik ediyorum.benim sizden bir ricam var.ben soy ağacımızı çıkartmak istiyorumbu konuda bir kaç tebbüste bulundum ancak bir netice alamdım sizin yazılarınızı okuyunca bana yardımcı olabileceğiniz umut ederek siz değerli uzmanımızdan yardım istiyorum.çalışmalrınızda başarılar dilerim saygılarımla. cengiz TEĞİŞ Özel Eğitim Uzmanı Not:yorum kısmına bu bölümü yayınlamayınız mümkünse Ordu ili Kumru ilçesi ergentürk köyü nüfüna kayıtlıyz.Rahmetli Dedemin anlattığına göre orta asyadan gelip önce giresun sonra fatsanın çamaş daha sonra ünyenin erenyurt daha sonra ise kumrunun ergentük köyüne yerleşmiş dedelerimiz.yardımcı oluranız sevinirim Eğer meil adresiniz varsa meil adresi ile görüşmemiz mümkünmü Yaşar bey.

cudi zagroz IP: 85.98.7.xxx Tarih : 1.11.2005 13:57:43
allahın aşkına türk dediginiz insanlar doguda devlet kurarken kürtler nerdeydi kürtce kitabeleri bile eski türkce diyerek insanları kandırıyorsunuz

Cengiz Bahadır TEĞİŞ IP: 212.156.224.xxx Tarih : 18.08.2005 09:57:53
Merhaba Yaşar bey, eğer soy ağacı konusunda yardımcı olursanız sevinirim.ben kendi sülalamize ait bir web sitesi hazırlııyorum bu soy ağacı kapsamında yapamyı düşünüyorum eğer mümkünse belge nitelğinde bana yardımcı olabilirmisniz. saygılarımla adres: cengiz TEĞİŞ A.Şefika kilimci Eğt.Uyg.Ok.Eşrefpaşa cad.No.105 ikiçeşmlik konak izmir

Mustafa Bayraktar IP: 212.175.112.xxx Tarih : 14.10.2005 17:22:24
Hocam güzel bir araştırma yapmışsınız tebrikler. Benimde buna benzer bir araştırmam var ama bazı yöresel gazetelerde bir kaç makale halinde yayınladım ama biraz bilimsel olduğu için pek dikkate alınmadı.Bana bu konuda yardımcı olursanız sevinirim. Birde Aile tarihcesi ile ilgili araştırmalarım var. Yardımcı olacağınıza inanıyorum

Mahmut GÜRBÜZ IP: 81.214.230.xxx Tarih : 8.11.2005 07:15:44
Sayın Yaşar bey. Ben Sivas-Koyulhisar ilçesi Karaçam köyündenim. Soykütüğü ile ilgili çalışmalar yapıyorum. Araştırmalarım sırasında soyismi benzerliği dolayısıyla makaleniz dikkatimi çekti. Bizim köydede CELEP soyadı var. bu konuda belge olarak bana yardımcı olursanız. seviniriim. Şimdiden teşekkürler.

cudi zagroz IP: 85.99.179.xxx Tarih : 11.10.2005 19:42:44
valla hepsi yalan

Yaşar CELEP IP: 195.140.196.xxx Tarih : 25.10.2005 09:32:50
Sayın Cudi Bey, Mardin'deki Türk Beylerini Diyarbakır'daki Akkoyunlu ve Karakoyunlu Türkmenlerini çok iyi biliyorum. Belgeleri bizde mevcut. Samimi iseniz sizdeki belgeleri bize sunmak gibi bir yükümlülük taşımaktasınız. Bizim adresimiz telefonlarımız mevcut sizden açık yüreklilikle görüşmek talep ediyorum. Saygılarımla.

Yaşar CELEP IP: 195.140.196.xxx Tarih : 14.10.2005 15:31:31
Biz tarihçiler belgelere inanırız, sizin gibi sabit siyasal fikirlilere verecek hiç bir şeyimiz maalesef yoktur.

Yaşar CELEP IP: 195.140.196.xxx Tarih : 17.10.2005 10:15:45
Saygıdeğer Mustafa Bey, Mail adresimi ve telefonumu veriyorum görüşmek dileğiyle saygılar sunarım. yasarcelep@yahoo.com 0212 440 31 68

cudi zagroz IP: 85.101.72.xxx Tarih : 17.10.2005 20:13:46
sayın yaşar bey dünyada tarihini abartarak değiştirerek yazan tek millet türk milletidir yazdıgınız bilgilerin hepsi yalandır su anda bile doguda abartacak kadar türk nüfusu yokken 800 sene önce mardindeki türk beyliğinden söz ediyorlar kısaca bu bilgi edinmek istersen haber ver

Yaşar CELEP IP: 195.140.196.xxx Tarih : 29.03.2005 09:13:49
Sayın Cudi Bey, makaleyi dikkatle okursanız bahse konu olan yer ORDU, GİRESUN ve SAMSUN'dur. Lazların ülkemizdeki yerini ve sayısını lütfen araştırınız. Daha sonra görüşelim. Saygılarımla.

Cengiz TEĞİŞ IP: 212.175.112.xxx Tarih : 23.08.2005 10:55:02
Merhaba Yaşar Bey,ilginize teşekkür ederim.ancak meilimi nereye göndereceğim,bana yardımcı olacağınızı umuyor.saygılar sunar çalışmalrınızda başarılar dilerim.saygılarımla email. adresim : cbahadir52@hotmail.com cengiz TEĞİŞ

Yaşar CELEP IP: 195.140.196.xxx Tarih : 19.08.2005 11:10:15
Değerli Hemşehrim, Mailinizi bekliyorum.Selamlar

cudi zagroz IP: 81.215.59.xxx Tarih : 26.03.2005 19:22:35
yani bu kadarda olmaz sonunda lazlarıda türk yaptınız,yaşar bey size kalsa ruslarda türktü orta asyadan çıkarken anadoluyu gösteren pusulaları olmadıgı icin yanlışlıkla rusyaya yönelmişler soguktan sararmişlar.zeten belgelerinizde mevcut ortaya çıkartsanız iyi olur....ya hocam en iyisi siz bu işi bırakın

Yaşar CELEP IP: 81.214.120.xxx Tarih : 28.03.2005 12:32:50
Sayın Cudi Bey, ben Ordu Mesudiyeliyim. Oğuzların Çepni boyundanım. Atalarım 1200'lü yıllarda buraları fethederek, yurt edinmişler. Makaleyi dikkatle okursanız tarihi süreci daha iyi anlarsınız. Bu makalem hakemli tarihçiler tarafından onaylandı. Ve 350 yerli ve yabancı kaynak taranarak yazıldı. O dönem kaynakları ekte verildi. İstediğiniz kaynağa bakabilirsiniz. Eğer merak ediyorsanız sizin de dedelerinizin köm olduğunu belgelerle ortaya koyabilirim. Kazanızı, köyünüzü ve sülale isminizi vermek zahmetinde bulunursanız gerçek kimliğininizi ortaya çıkarırız. Benim sülalemin yarısı bugün Urfa'da yaşıyor. Doğu ve Güneydoğu'nun ekser nüfusu TÜRK'tür ve Kırmançi lisanıyla konuşur. Özellikle Siverek yöresine ait yaptığım çalışmada bunu gördüm. Meşhur Karakeçili Aşireti'nin büyük çoğunluğu burada yaşamaktadır.Kerkük konusunda belgeleri görebilirsiniz. İsterseniz Bayezid Devlet Kütüphanesi'ndeki Osmanlı Yıllıklarına bakabilirsiniz.Saygı ve hürmetlerimle.

CEVAT COŞKUN IP: 85.107.197.xxx Tarih : 7.01.2006 14:39:25
SAYIN,YAŞAR CELEP Kastamonu Bozkuert ilçesi Yakaören Köyündenim.Köyümüzün eski adı: İlişi Herkes gibi bende doğup büyüdüğüm Köyümün geçmişini merak ediyorum. 1800 yıllarına kadar izlerine ulaşabildiğim dedelerimi merak ediyorum. Bu konuda bana yardımcı olarak bir yol gösterirseniz minnettar kalırım. SAYGILARIMLA

Yaşar CELEPYaşar Celep IP: 195.140.196.xxx Tarih : 15.08.2006 11:30:33
Saygıdeğer okurum, Bayramlu bugünkü Ordu ilidir. Oğuzların Çepni Boyu'nun ağırlıkta olduğu bir yerdir. Bizdeki CELEPler Cumhuriyet'le bu isme kavuşmuşlardır. Asıl sülale isimleri MUTALOĞULLARI'dır. Saygılarımla.

erdal ateş IP: 81.213.80.xxx Tarih : 20.01.2006 19:21:19
ben sivas koyulhisar güzelyurt köyü [hüsünlü]köyündenim benim köyüm melet ırmagının çok yakınında karagöl yaylalarının eteklerinde eski kirik ili sınırlarındadır benim köyümle ilgili hiç bir bilgi yoktur bu konuda bana yardım edebilirseniz sizlere müteşekkir olurum . saygılarımla

Yaşar CELEP IP: 81.215.67.xxx Tarih : 25.07.2006 13:41:34
Değerli Kardeşim, Hemşehrim, Kimliğiniz ve bir adet fotoğrafla Başbakanlık Osmanlı Arşivi'ne gelmeniz yeterli. diğer işlemleri biz yaparız. Müsait zamanda bekliyorum. Selam ve sevgilerimle.

AHMET ÖZDAMAR IP: 81.215.86.xxx Tarih : 7.02.2006 12:12:00
selam tarihi inceleyip bizleri aydınlattığınız için sayın cudi beye bir sözüm olacak karşılıklı atışmayla olmaz yaşar kardeşim araştırmalarında ve kaynak yerlerini belirtiyor elinden geldiğince konuyu açıklıyor sizde sayın cudi bey sizde polimik yaparak ortalığı karıştırıyorsunuz cudi bey bu yorumları okudum sizin hiç bir şey bilmediğiniz ortada yaşar bey telini adresini veriyor gelin tartışalım kaynaklar elimde diyor siz hala polimik yapıyorsunuz yaşar bey size gelince polimik yaratanlara kulak asmayın çalışmalarınızı dahada ilerletip bizleri bilgilendirin bizlerde sizlerden faydalanalım çalışmalarınızda başarılar.

osman hacıoğlu(0536 3299477) IP: 85.104.185.xxx Tarih : 12.08.2006 18:23:26
Calaplar ve celepler 'in BAYRAMLU lara men sup olduklarını bir tarihi vesikadan okumuştum.bizede yöremizde BAYRAMLU derler doğrumudu selamlar (karakoyunlulara mensup)Sakarya caddesi alibey konutları YAKUPLU B.CEKMECE/İSTANBUL

isa uslu IP: 85.103.216.xxx Tarih : 14.07.2006 15:58:09
s.aleyküm.Ben ünv.5.sınıf tarih öğrencisiyim.Ordu Korgan ilçesi Çamlı beldesindenim.arşivden öğrendiğime göre beldemizin 1530 lardaki adı Geci dir.Eğer İstanbuldaki arşivdeyseniz sizinle görüşmek istiyorum.Korgan ve beldemiz hakkında araştırma yapmak istiyoruz.bu konuda sizden kaynak alabilir miyiz?osmanlıca biliyorum.kolay gelsin.

bilal sahin IP: 213.232.53.xxx Tarih : 18.01.2006 15:19:49
yaşar bey ben ordu mesudiyenin fistoru mahallesindenim. şahinyılmaz ailesindenim. fistoruda 2 aile var. bayramoğlu ve imamoğlu. sizdede sülalelere dair bilgiler varsa edinmek isterim. saygılar.

ahmet tellioğlu IP: 85.104.30.xxx Tarih : 2.10.2006 21:32:47
verdiğiniz bilgiler gercege yakısır bi şekilde daha dogrusu tam gercek cunku ben bu konuları bazen arastırıyorum pek cok farklılık olmasına ragmen verdıgınız bılgıler doğruluk oranı olan bılgıler ve bunu hazırladıgınız için size teşekkür ederım.bu arada akrabayız kesın bi suretle kendınıze ıy bakın allaha emanet olun teşekkürler

mustafa demirtaş IP: 88.241.5.xxx Tarih : 1.03.2007 17:07:15
Size ve aynı konuda çalışma yapanlara hürmetlerimi sunarım.Ben samsun Kavak ilçesi çivril köyündenim.Soy konusu bende saplantı oldu.Malum bolgemiz çok karışık soydan ibaret.Geçmişten beri hiç yabancı kelime kullanmadığımız için türkmen olduğumuzdan şüphem yok.Ama hangi boyu.Eskiden sülalemize Dervişoğ (dervişoğulları)derlermiş.Gerek bizim sülale gerekse köyde bildiğim diğer sülalelere baktığımda hep ordu giresun bölgesinden çıkıyor.Birde bizde geçmişten gelen KURTÇA ismi mutlaka vardır.Babamın adı,dedesinin adı onunda dedesi kurtçadır.Bu ismi hangi boyun kullandığınıda bulamadım.Ayrıca ana tarafımda aynı köyden dizdaroğullarıdır.Bu bilgilerden soyum hakkında bana bilgi verebilirseniz beni dünyanın en mutlu insanı yapmış olursunuz.saygılarımla...

Musa Uslu IP: 88.235.138.xxx Tarih : 2.08.2007 22:33:53
S Aleyküm.Yaşar Bey ben Marmara Tarih Öğr.mezunuyum.Korgan'ın Çamlı Beldesindenim.Köyümüz hakkında araştırma yapmayı çok istiyorum.Cağaloğlu'ndaki arşive bir kaç defa geldim.1530 yılında köyümüz var.Adı Geci.Beyazıt k.hanesi'ndeki salnameleri inceledim.Korgan Satılmış kazasına bağlıymış 1880 lerde.Yeterli kaynağa sahip olabilmek için sizinle görüşmek istiyorum.Zamanı siz belirleyin.

Muyitdin Güney IP: 87.178.123.xxx Tarih : 9.05.2007 16:56:37
Merhaba bizim sülalemizede Dervisogullari derlermis. Büyüklerimden kaynaklar malesef pek az. Giresun bölgesinde yasamislar. Yanlizca iki büyük dedemin ve onun kardesinin ismi mevcut Salih ve Hasan. Salih büyükdedem Erzurum bölgesinde kaybolmus. Kardesi olan Hasan Ankaraya gitmis. Gerisi karanlik. Baska kardes varmi bilinmez. Sizin bilginiz ne kadar ?

Ayse Batirlik IP: 89.245.80.xxx Tarih : 5.04.2007 16:37:22
Ben Almanyada yasiyorum. Ezelden beri soyumu merak etmisimdir. Iki haftadir soyumu bulmaya calisiyorum. Yalniz nerelere (internetten) basvuracagimi bilemiyorum. Bana bu konuda yardimci olursaniz minettar olurum. saygilarimla

Yaşar CELEP IP: 88.238.177.xxx Tarih : 19.04.2008 08:41:07

Değerli Hemşehrim, HACIEMİROĞULLARI Danişmendliler'in bir koludur. Karakoyunlularla ilgisi yoktur. Saygılarımla.


yüksel danış IP: 81.214.92.xxx Tarih : 14.06.2008 07:07:21

selamunaleyküm ben ordu aybastılıyım dervişoğularının nerden geldiğini ban sölerseniz çok sevincem kimisi sivas yıldızelinden dıyorlar kimiside oftan çakıroğullarından ban bı yardımcı olursanız sevinecem şimdiden çok teşekkur derim .


Osman HACIOĞLU IP: 88.237.211.xxx Tarih : 12.03.2008 10:27:35

değerli kardeşim ben TRABZON KÖPRÜBAŞİ Arpalu köyündenim Bize bayramlilar derler bu bayramlılar köyde 7 akrabadır manohoz vadisinde birçok köyde geçmişlerinin BAYRAMLI olduğunu söyleyen bir çok akraba var. hatta bir tarihi vesikada CALAPLAR VE CELRPLERİN manohoz vadisinden kavala ya göctüklerini okudum ve bayramlı olduklari ni o vesikada gördüm doğrumu ne kadar doğru KARAKOYUNLU BAYRAMLILAR İLE HACIEMİROĞULLARI nın bir bağlantısı varmıdır


öner yavuz IP: 78.182.137.xxx Tarih : 29.01.2009 22:38:21

ben de dervişğulları sülalesinden gelmekteyim.dedemin analattığına göre göreleden dağılmışız.biz espiyeye yerleşmişiz.dedemin dediğine göre erzurumda bir mahalle gibi bir yer varmış.acaba siz soy ağacı gibi biş lere ulaşa bilirmisiniz.teşekkürler


Mustafa demirtaş IP: 85.107.90.xxx Tarih : 19.11.2012 21:59:10

Yaşar bey önce selam ve saygılar..Beş yıldır sizden gelecek bilgi bekliyorum.Aynı sülale isminden birkaç kişide bilgi istemiş.Tekrar arzediyorum.Ben samsun Kavak çivril köyündenim.Soyisim yasasından önce sülalemize DERVİŞOĞULLARI denirmiş.Sülalemizin hangi boydan geldiği hakkında bilgi yada köyümüzün yerleşmesi hakkında aydınlatıcı bilgi verebilirseniz beni çok sevindirirsiniz. saygılarımla...