Milletleri meydana getiren temel değerlerden en önemlisi “kültür”dür. Nevruz da eski zamanlardan beri Türkler tarafından kutlanan bayram olup bir kültür mirasıdır.
21 Mart gece ile gündüzün eşit olduğu bir gündür. Nevruz; inanışa göre baharın ilk günü ve yıl başıdır. Osmanlı’da mali yıl Nevruz’la başlar. Osmanlı Kanunnameleri’de “...resmin nısfı nevruz-ı Sultani’de ve nısf-ı aharı son güz ayının evvelinde alına...” (Verginin yarısı Nevruz-ı Sultani’de, diğer yarısı da son güz ayının başlangıcında alına.) ibaresi mevcuttur.
Yeni yılın başlangıcı olarak kabul edilen Nevruz’da; Osmanlı Sarayı’nda ve halk arasında eğlenceler tertip edilirdi. Nevruziye Macunu da pek meşhurdu. Vezirler, eyalet valilileri, devlet adamları Padişah’a Nevruz’da hediyeler sunarlardı.
1990 yılında bağımsızlıklarını ilan eden Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Azerbaycan ve Rusya Federasyonu’nda bulunan Tataristan Nevruz’u “Milli Bayram” ilan etmişlerdir. Ayrıca, Balkanlarda, Doğu ve Batı Türkistan’da, Kırım’da, Yakutistan’da ve KKTC’de Nevruz’un kutlandığı bilinmektedir.
Nevruz’un eldeki tarihi kaynaklardan hareketle en eski Türk bayramlarından olduğu kesinleşmiştir. Şöyle ki; Çin kaynaklarından Kutadgu Bilig’e, Kaşgarlı Mahmud’dan Biruni’ye, Nizamü’l-Mülk’den Melikşah’a kadar, ve hatta Akkoyunlu Uzun Hasan Bey’in kanunlarına kadar Nevruz’la ilgili kayıtlar mevcuttur. Osmanlı Padişahları da Nevruz’u kutlamışlardır. Örnek olarak aşağıdaki III. Selim’e ait bir hatt-ı hümayunu gösterebilirim. Bu hatt-ı hümayun’da:1790 yılında Nevruz’un hangi gün kutlanacağı Padişah tarafından emir buyurulmaktadır. 1
Şairlerimizden Kuloğlu, Pir Sultan Abdal, Kaygusuz Abdal, Şükrü Baba, Fuzuli, Nev’i, Nef’i, Nedim, Hüseyin Suad, Namık Kemal, Ahmed Paşa ile Azeri Şair Şehriyar ve Türkmen Şairi Mahdumkulu Nevuruz’un gelişini “Nevruziye” veya “Bahariye” denilen şiirlerle kutladıkları bilinmektedir.
Nevruz’un benim çocukluk anılarımda büyük bir yeri vardır. Karadeniz’in şirin bir orman köyünde karlar eriyince güney yamaçlarda çiçekler açardı. Bu çiçeklerden bir tanesinin ismi de “Navruz”du. Navruzları toplarken arkadaşlarımla yarışır, çok toplayacağız diye koşuşturur dururduk. Daha sonra da bir araya gelerek halka oluşturup oturarak bir güzel yerdik bu nazende çiçekleri.
Yukarıda verdiğimiz kaynaklarda da görüldüğü gibi Nevruz hiçbir dine, mezhebe, etnik guruba mal edilemez. Hatta istismar edilerek bir ayrılık unsuru gibi gösterilmesi Türk Kültürü’nün bir parçasını inkardır. Bu durum tarihi belgeleri ve bilimi kabul etmemektir.
XVI. yüzyıl şairlerinden Pir Sultan Abdal Nevruziyesi’nde bizlere şöyle sesleniyor;
Sultan Nevruz günü canlar uyanır
Hal ehli olanlar nura boyanır
Muhib olan bu gün ceme dolanır
Himmeti erince Nevruz Sultan’ın
Aşık olan canlar bu gün gelürler
Sultan Nevruz günü birlik olurlar
Hallak-ı cihandan ziya olurlar
Himmeti erince Nevruz Sultan’ın.
Kaynak:
1-Başbakanlık Osmanlı Arşivi, HAT, 205/10704.
Yayın Tarihi :
21 Mart 2007 Çarşamba 07:33:27
Güncelleme :31 Mayıs 2007 Perşembe 12:41:24
Yorumlarınız
hakan budak IP: 81.214.221.xxx Tarih : 23.03.2007 21:05:50
habere tamamiyle katılıyorum.hiçbir siyasi grup ya da mezhep kendine mal etmesin NEVRUZ'u.nevruz baharın başlangıcıdır bunun başka bir açıklaması da olamaz.