Türkler ile Ermenilerin tarihte ilk karşılaşmaları, Selçuklu Devleti’nin kurulmasından önce, Sultan Alparslan’ın babası Çağrı Bey’in bölgeye yaptığı seferler sırasında olmuştur. Ermenilerin Bizans hâkimiyeti altında bulunduğu 1015-1021 yılları arasında, Çağrı Bey komutasında bölgeye gelen Türk atlıları Ermenileri yenilgiye uğratmışlardır.
Selçuklu Devleti’nin kurulmasıyla Ermeniler Selçuklu hâkimiyetini tanımıştır. Selçuklu Devleti, yönetimindeki Ermenilere, engin hoşgörüsü sayesinde birçok serbestlik tanımıştır. Ermenilerin din ve inançlarına dokunulmamış, refah ve mutluluk içerisinde yaşamışlardır.
Selçuklu Devleti zamanındaki hoşgörü ortamı, Osmanlı Devleti bünyesindeki Ermeniler için de geçerli olmuştur. Osmanlı tebasından olan Ermeniler, yüzyıllar boyu devletin adaleti gölgesinde huzur ve güven içinde ve yüksek bir refah seviyesinde yaşamışlardır.
Osmanlı Devleti idaresinde, kimi zaman oldukça önemli görevler alacak kadar da itimat kazanmışlardır. Zaten insanları ırklarına ve dinlerine göre ayırmayan ve bütün tebasını bir kabul eden Türk devlet anlayışında herkes hakettiği her göreve gelebilmiştir. Osmanlı Devleti içinde "tebaayı sâdıka" diye anılan Ermeniler, tarihlerinde en istikrarlı ve huzurlu yılları şüphesiz bu dönemde yaşamışlardır. Çünkü daha önce Bizans döneminde üçüncü sınıf vatandaş konumundaydılar.
Ermenilerin, tarih boyunca kendi aralarında vatan hissiyle bağlılıkları olmadığı gibi, aralarında siyasî bir bağ da mevcut değildir. Aralarındaki irtibatı sadece gelenekleri, dilleri ve dinleri sağlamıştır.
Mezhep yönünden de bir birliğe sahip olmayan Ermenilerin çoğunluğu Gregoryen Kilisesine tâbi idi. Bundan sonra Katolik Kilisesi ve Protestan Kilisesi gelmekteydi.
Osmanlı Devleti’nin her yerinde görülen Ermenilerin, nüfus çoğunluğu, Anadolu’nun doğusunda olup, burada bile nüfusun en fazla %1 ila % 8’ini teşkil etmişlerdir. Gerçekler Diaspora’nın yaygarası gibi değildir.
1839’da Gülhane Hat-tı Hümayunu’nu müteakiben sarayda ve Hariciye Nezâreti’nde (Dışişleri Bakanlığı) memuriyetlere alınmışlar, 1856’da Islahat Fermanı’ndan sonra da, birinci sınıf hizmetlere; vali, genel vali, müfettiş, elçi ve hatta (nazır) bakan gibi görevlere getirilmişlerdir.
Tarihte Osmanlı-Rus Harbi’nden önce bir Ermeni meselesi yoktur. Bu mesele Rusya’nın, bazı Türk yerleşim birimlerini işgal etmesinden sonra, buradaki Ermenileri kendi çirkin emellerine âlet ederek bağımsızlık amacı ile Osmanlı’ya karşı kışkırtmasıyla başlamıştır. Ayastefanos ve Berlin antlaşmalarına, Ermenilerin bulunduğu yerlerde ıslahat yapılmasına dâir hükümler konulmasından sonra, bu hükümlere dayanılarak büyük devletlerin Osmanlı Devleti’nin içişlerine müdahalelerde bulunmasıyla Ermeni meselesi ortaya çıkmıştır.
Ermeniler çeşitli vaadlerle kandırılarak tahrik edildiklerinden, bir takım kanlı olaylar meydana gelmiştir. Bu olayları hazırlayan sebeplerin arasında, Protestan misyonerlerin faaliyetleri de etkili olmuştur.
Doğu Anadolu’da Ermeni devleti kurma hayaliyle bir takım fesat dernekleri ve partileri kurarak çeşitli vesilelerle olaylar çıkartıp Türk nüfusu katleden Ermeniler, Birinci Dünya Savaşı sırasında Türk askerlerinin cephede bulunmasından yararlanarak düşmanla işbirliği yapmışlardır. Devlete ihanet etmişler ve savunmasız kadın, yaşlı ve çocuklara her türlü saldırıyı, katliamı ve tecavüzü reva görmüşlerdir. Bunun neticesi olarak da, Osmanlı Devleti’ni tehcir kararı almaya mecbur bırakmışlardır. Şunun altını çizerek söylüyoruz ki tehcire tâbi tutulan Ermeniler, Devlet aleyhinde faaliyette bulunan Ermenilerdir. Devlete sadakatle bağlı olan Ermeniler ise hiç bir surette tehcire tabi tutulmadıkları gibi birçoğu Devletin hizmetinde kalmaya devam etmiştir.
Tehcire tabi tutulan Ermenilerin yollarda her türlü ihtiyaçları, emniyetleri ve iskânları sağlanmış, malları güvence altına alınmıştır. Bu konuda çok sayıda belge mevcuttur. Birinci Dünya Savaşı sona erdikten sonra da eski yerlerine dönüp dönmemekte serbest bırakılmış, dönmek isteyenlere de her türlü yardım ve kolaylık gösterilmiştir.
Türkiye, Lozan Antlaşmasıyla azınlık statüsünü onaylayarak, Ermenilere Türk vatandaşlarının sahip olduğu ferdî hak ve hürriyetlerin tamamını kullandırmış ve o tarihten bu yana Türkiye’de yaşayan Ermenilerle hiç bir problem yaşanmamıştır. Dışarıdan kumandalı teşkilâtların oyununa gelmeyen ve onları tasvip etmeyen Türkiye Ermenileri bugün huzur ve refah içinde yaşamaktadırlar.
Doğu Anadolu’da yapılan araştırmalar sonucu toplu mezarlarda hunharca katledilmiş olarak bulunan Türk şehitlerinin naaşları, zaman zaman gündeme getirilen Ermeni katliamı iddialarının ne kadar asılsız ve düzmece olduğunu ortaya koymaktadır.
Asıl katliama uğrayan Türkler olmuştur. Avrupa ve ABD’de faaliyet gösteren Diaspora’nın yaygarası tamamen siyasidir. Çünkü Osmanlı Arşivleri sonuna kadar yerli ve yabancı araştırıcıların hizmetine sunulmuştur. Hatta araştırıcıların daha rahat çalışmaları için Cumartesi günleri bile Araştırma Salonu açık tutulmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bu kadar şeffaf davranmasına rağmen hala Ermeniler kendi arşivlerini açmamışlardır. Bundan sonraki yazımızda Türklere uygulanan katliamları belgelerle ve rakamlarla sunmaya çalışacağız.
Daha engin bilgi ve belgelerde buluşmak dileğiyle.
Not: Bu konuda geniş bilgi edinmek isteyenler www.basbakanlik.gov.tr www.devletarsivleri.gov.tr adreslerine bakabilirler.
merhaba adim erhan benim size bir sorum olucaktii turkler ve ermeniler neden hayatta hic anlasamiyolar ben bunu hic anlamaiyorum bana gore ermeni insanlar o kadar ,kotu insan degiller bana gore cok iyi insanlarr onceden ne oldugunu bilmem osmanli zamaninda ama ben simdiki zamana bakarim bence cok iyilerr belki neden diyiceksiniz cunku ermeni bir kizla ckitgim icin olabilir cunku ailesini ve kendisini cok iyi taniyorumm ondan o kadar kotu insan degiller ???? sorumun cvpini alirsam cok seviniirim
sayın erhan cagli siz diyosunuz ki türkler ve ermaniler neden bir türlü anlaşamıyorlar biz 20.yy kadar onlarla o kadar samimiydik ki onlara mileti- sadıka demişiz ama ne oldu patlak vern 1. dünya savasından sonra saf değiştirerek rusların daha doğrusu itilaf devletlerinin safına geçtiler ve siz dionuz ki ermeniler o kadr kötü birileri değiller bizde öyle diyoruz nice asırlar ama işte ermeni böyledir şimdi umarım onlara güvanmessiniz bizle yy boyu dostluk yapanlar çıkarları için yapmadı şey brakmadılar türklere
sayın sehap akın o kadar eminsinki göster belgeleride bizde inanalım cevap bekliyorum
biz türk'üz ve kimseyi kalleşce arkadan vurmadık...biz okadar şerefli bir milletiz ki tarihte de bellidir bu kimseyi arkadan vurmadık yediğimiz çanağı pislemedik kimseye boyun eğmedik uşak olmadık...ha ermeniler bizans zamanında 3. sınıf vatandaşken osmanlı zamanında insan yerine konuldular, ırkçılığa uğramadılar dinlerine karışılmadı hoşgörüyle yaşatıldılar. ama rusların kışgırtmasına gelen ermeni halkı başkaldırdı vatana ihanet ettiler... sürüldüler hepsi deil ama vatana ihanet edip türkleri kuyulara dolduran, ağaçlara bağlayıp yakanlar, karınları deşilen anne adayları, daha çook sayabilirim ama içim el vermio bunları yapanlar gönderildi ewet ama sonra dönmek isteyenlere bu topraklar yine kocak açtı her kolaylık sağlandı kalmak iseyenler kaldı..giderken bile yakıpyıktınız... yine biz verdik ekmeğinizi... şunu kimse unutmasın KİRACI GEÇİNMEZSE SONUNDA EVSİZ KALIR... hala bu topraklarada yaşayan ermeniler çook ve kimse onlara karışmıyor. tarihte olduğu gibi...BU MİLLET HERŞEYİ UNUTABİLİR AMA KALLEŞLİĞİ ASLA UNUTMAZ... MUZAFFER MAHYAYİL BEYE SELAM EDERİM VE SONUNA KADAR KATILIYORUM YAZDIKLARINA.. HELAL OLSUN.. HA UNUTMADAN ARAŞTIRMA TEKLİFİNE GELEMEYEN ERMENİLERDİ HATIRLATIRIM O KUYULARDA TÜRKLARMİ VAR ERMENİLERMİ?? YALANLARINIZDA BOĞULACAKSINIZ YAZIK...
CUDİ ZAGROS'a ve GUSTANTİNOYO'ya sesleniyorum...öncelikle cudi gibi bir dağın adını alıp pis düşüncelerinle o güzel ismi kirlettiğin için sagol(!).sen ve senin gibiler yani pkk denen ermeni ve faşist örgütün safsatalarına inanan cahil Kürtler hep Türk'ün ve Türklüğün karşı cephesinde yer almışlardır.Türk kardeşinin yüzde bir milyon haklı olduğunu bilse bile sırf pkkcılık ve anti-türkçülük adına karşısında durur.ben de Kürt'üm ama benim dedelerim seninkiler gibi bi tarafından yalan uydurmuyorlar.ayrıca senin kürtlüğünden de şüphe ederim,bence sen soyunu bir araştır bakalım;belki ermenilik filan çıkar da onunla daha çok övünürsün...zaten pkk'ya olan hayranlığın sendeki ermeniliğin en açık alametidir...qustantinoyo'ya gelince;aynı şeyler senin için de geçerli.soykırımın ne anlama geldiğini,tanımının ne olduğunu bilseydin zaten böyle saçma ve ırkçı bir bakışla yazı yazmazdın.oturduğun yerden ahkam keseceğine,bilgisayar başında aptal ideolojilerini tatmin edeceğine git Türk Tarih Kurumu'nun sitesine kim kime soykırım yapmış gör.yok eğer o şerefli kuruma güvenmiyorsan-ki zaten güvenmezsiniz-yabancı tarihçilerin dediklerine bak.onlara güvenmiyosan ermeni devlet adamlarının yazdığı kitapları oku da,nasıl katliam yaptıklarının itiraflarını gör.ona da inanmazsan seni kandıran süper zekalılara inanmaya devam et,çünkü sesin gibilerin tedavisi yoktur.selam ve hürmet eder,öperim.
açılan toplu mezarlara inanmayanlar hocalı katliyamının görüntülerini televizyonlarda izlerken acaba kandırıldıklarını hiç düşünmezler mi ?