23
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Osmanlıda İlk Tıp Fakültesi

 

İslâm devletlerinde sarayda ve ülkelerin çeşitli şehirlerinde bulunan tabipler için genellikle “reîsületibbâ” ünvanı kullanılmıştır. Aynı anlamda “hekimbaşı” tabiri daha ziyade Osmanlılar döneminde yaygınlık kazanmıştır.


Osmanlıların ilk devirlerinin resmi kayıtlarında “seretibbâ” ve reîsületibbâ” ünvanları kullanılmıştır. Halk arasında “hekimbaşı” olarak kullanılmış olup daha sonra resmi literatüre de girmiştir.


Eski Türkler’de “otacı iliği” adıyla bir sağlık görevlisinin varlığı bilinmektedir. Bunun bir kurum niteliği kazanıp kazanmadığı belli değildir.


Osmanlıların beylikler döneminde sarayda hekim bulunup bulunmadığı tesbit edilememiştir. Fakat Aydın, Germiyan ve Saruhan Beyliklerinin saraylarında hekimler istihdam edilmiştir. Daha sonra Çelebi Mehmed ve II. Murad dönemlerinde Şeyhî alarak bilinen Hekim Sinan ve oğlunun istihdam edildiği bilinmektedir.


Hekimbaşılar ilmiye sınıfına mensup, tıp ilmine vakıf, tıp alanında kendilerini çok iyi yetiştirmiş ehliyetli kişilerden seçilirdi. Hekimbaşılar protokolde önemli bir yere sahipti.


Osmanlı Devleti, III. Selim ve II. Mahmud devri Hekimbaşılarından Şair, Tabip Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi (1774-1834) Padişah'tan bir tıbhâne tahsis edilmesini, burada kabiliyetli çocuklara tıp eğitimi verilmesini teklif etmiştir. Bu teklife Maliye ve Sadrazam'ın (Başbakan) uygundur görüşleri alınmıştır. Daha sonra bu görüşler ışığında Padişah tarafından onay verilerek Tıbhâne-i Amire (Tıp Fakültesi) 14 Mart 1827 tarihinde açılmıştır.
Behçet Mustafa Efendi II. Mahmud'a sunduğu yazısında, Batılı tarzında eğitim yapacak bu fakültede üç hocanın eğitim vermesini tavsiye etmektedir. Bu hocalardan biri Müslüman ikisi de Avrupalı olacaktı.


Salı ve Cuma günlerinin tatil olduğu bu fakültede hocalar şu dersleri okutacaktır:
1.Hoca: Sarf, Nahiv, İmlâ, Kitâbet, Eczâ, Nebâtât, İlmihal.


2.Hoca: Fransızca ve Cerrahlık.


3.Hoca:Muukaddimât-ı Fünûn-ı Tıbbiye ve Yabancı Dil.


Toplam 40 öğrenci ile eğitime başlayan bu fakültede öğrencilere günlük 25 kuruş ile 100 dirhem koyun eti ve 1 adet ekmek tahsisatı yapılmıştır.


Daha engin bilgi ve belgelerde buluşmak dileğiyle.

Kaynakça:
1-TDV. İslam Ansiklopedisi, Hekimbaşı Maddesi, c.XVII, s.160.
2-Bahaddin Ögel, Türk Kültürü'nün Gelişme Çağları, istanbul 1988, s.655.
3-Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Cevdet Sıhhiye Tasnifi, Nu.1287.
4-Behçet Mustafa Efendi, Divan-ı Hümayun Katiplerinden Mehmed Emin Şükuhi Efendi'nin oğludur. Annesi Hekimbaşı Büyük Hayrullah Efendi'nin kızı Nefise Hanım'dır. Kardeşi Abdülhak Molla'dar II.Mahmud dönemi hekimbaşılarındandır. İstanbul'da doğdu ve iyi bir eğitim aldı. Latince ve İtalyanca'yı öğrendi. Aile mesleği olan tıpla uğraştı ve kendisini bu alanda iyi yetiştirdi. Hekimlik haricinde kadılık ve kazaskerlik yaptı. Mezarı Üsküdar Doğancılar'da Nasuhi Dergahı (Camii) haziresindedir.

Yayın Tarihi : 9 Kasım 2005 Çarşamba 10:16:58
Güncelleme :9 Aralık 2005 Cuma 11:00:04


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ömer SIRAKAYA IP: 81.214.219.xxx Tarih : 11.11.2005 20:11:32
Sevgili kardeşim .Osmanlıda hekimlik saraydan ziyade ,ülkenin her köşesinde zorda kalanlara yardım olarak değerlendirilmiş, yardım sever insanlar mektep medrese olmasa bile deneyimlerle tecrübelerini artırıp dededen toruna geçen usta çırak ilişkileri ile insanlığa hizmet eden .lokman hekim gibi otlarla taşlarla kaynak suları ile insanlığa şifa dağıtma yolunda biri biri ile yarışmışlardır insana insanlığa hizmet eden herkeze teşekkür ö SIRAKAYA

TAMER DANİŞ IP: 81.215.83.xxx Tarih : 24.11.2005 13:19:36
Yazılarınızı büyük bir dikkatle takip etmekteyiz.Türk kültürünün gelişmesinde tarihi belgelerin -resmi kaynaklardan alıntı alıntı yapılarak- yayınlanmasının gemişle günümüz kültür anlayışı arasında köprü vazifesini gerçekleştirdiği kanaatindeyiz..Yazılarınız Türk milletinin tarihi süreçte bilime tekniğe fenne ne kadar ehemmiyetle yaklaştığının ispatı niteliğindedir..Çalışmalarınızda başarılar dileriz....