27
Mayıs
2024
Pazertesi
KİTAP

'ROMANTİZMLE, 68'İN İÇİ BOŞALTILIYOR'

Romantizmin, 1968’in içini boşaltma faaliyeti olduğunu söyleyen Nadire Mater, “Çok cenaze kaldırdık biz. Bu bakımdan ‘Bir daha böyle bir kuşak olmasın’ diyorum. Denizler, Hüseyinler, Yusuflar çok gençtiler. Bu çok derin bir acı, hiç geçmiyor” diyor...

Gazeteci Nadire Mater, Türkiye ‘68’inin kitabını yazdı. Kitabın adı “Sokak Güzeldir”, Metis Kitap etiketiyle çıktı piyasaya. Mater aralarında Şahin Alpay’dan Oral Çalışlar’a, Ertuğrul Kürkçü’den Bozkurt Nuhoğlu’na ‘68’ kuşağının 21 önemli ismiyle söyleşiler yapmış. Bunun yanı sıra Türkiye ve dünyada 1968’i özetleyen birer metin; Türkiye İşçi Partisi, Dev-Genç, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu, Türkiye Komünist Partisi gibi önemli oluşumları anlatan yazıları da ekleyerek dönemin etraflı bir profilini de çıkarmış. Söyleşileri okuyunca her şeyden önce şu sonucu çıkarmak mümkün:

Herkesin kendi ‘68’i var. Değerlendirmeleri farklı olsa da 21 kişinin buluştuğu nokta “daha iyi bir dünya özlemi”.

Kitabın yazılış öyküsüyle başlayalım mı?
Aslında böyle bir kitap yazmaya 1986’da niyetlendim. Yaşayanların ağzından bir ‘68’ kitabıydı hedefim. Esas olarak olay ve eylemler üzerinden yazacaktım kitabı.
Fakat eylemlere bakınca, esas olarak erkek bir ‘68’ olduğunu gördüm. Ama biz o dönemin kadınları olarak biliyoruz ki, biz de ‘68’deydik. Eylemlerin öncülerinin yanı sıra kadınların konuşması gerektiğini düşündüm. Temsiliyet açısından bakıldığında, o dönemde Türkiye’de Kürtler de vardı ama çoğumuz Kürt lafını bile terminolojimize sokmuş değildik.

Neden?
Çünkü kimliğimiz solculuk ve sosyalistlik üzerinden kuruluydu. Kendimize de Türk demiyorduk. Öyle Türklük ya da bugün tartışıldığı gibi etnik kökenler üzerinden bir kimlik yoktu. Ama ‘bize’ göre, yani ‘zaten Türk olanlara’ göre yoktu. Sonunda Kürt ‘68’lileri de ekledim kitaba.

Kadın ve Kürt sorunlarını ele almayan 68’liler, özeleştiri yapıyor mu?
Biz o zamanlar özgürlük derken, isyan ederken bu özgürlükte herkesin zaten eşit olduğu düşüncesindeydik. Türklük, Kürtlük, Ermenilik yoktu. Ama bugünden bakınca görüyoruz ki bu, bilgiyle bağlantılı. Bilmiyorsan nasıl düşüneceksin? Bu ülkenin resmi tarihi çerçevesinde büyümüşsün, adaletsizliklere karşı çıkıyorsun, daha iyi bir eğitim, daha iyi bir hayat istiyorsun.
Tabii birkaç yıl sonra hepimiz belli ölçüde sosyalizm klasiklerini okumaya başladığımızda, Kürtlük meselelerini de okumaya başladık. Kadınlık meselesi ‘80’lerde çıktı ortaya.

Bugün 1968’e bakanların bir bölümü romantizmi öne çıkarıyor. Ama devam eden yıllarda ciddi şiddet olayları var.
Bu romantizmin, 1968’in içini boşaltma faaliyeti olduğunu düşünüyorum. Tabii ki romanslarımız vardı, ama sizin 19-20 yaşında romanslarınız yok muydu? 68, Türkiye’de antikomünizmin çok yükseldiği bir dönem. “Sağ-sol yok, boykot” var diye başlayan bir kalkışma, şiddete maruz kaldı. Vedat Demircioğlu’nun öldürülmesi bir eşiktir ‘68’de.

‘68’ kuşağından bazı isimlerin bugün ulusalcı olarak adlandırılması, o günün “Ordu gençlik el ele” sloganının bir uzantısı mı?
Aslında ‘68’, milliyetçiliğin pek tartışıldığı bir dönem değildi. Kendimizi dünya vatandaşı olarak görüyorduk. Evet, bir ordu sevgisi vardı. O gün kullanılan metinlere bakıldığında bugünün milliyetçi renginin, Türklük vurgusunun kullanıldığını görüyoruz. Antiemperyalizmle milliyetçilik arasındaki çizgi de çok ince. Ama bunlardan yola çıkarak “68’liler ulusalcıydı” söylemine katılmıyorum. Liberal olanlar da var, ulusalcı olanlar da, muhafazakâr olanlar da...

Arkadaşlarınızı kaybetmek nasıl etkiledi sizi?
Çok cenaze kaldırdık biz. Bu bakımdan “Bir daha böyle bir kuşak olmasın” diyorum. Denizler, Hüseyinler, Yusuflar 20’li yaşlarındaydı; çok gençtiler ve hep genç kaldılar. Biz 60 olduk. Bu çok derin bir acı, hiç geçmiyor.
KİTAPTAN
Hikmet Bozçalı: “Eylemlerimiz Kıbrıs mitinglerinde başladı, Denizlerle (Gezmiş) orada tanıştık. Biz mitinge 15-20 Kürt kol kola katıldık. ‘Kıbrıs Türktür, Türk kalacaktır’ sloganı atılıyor, biz de ‘Kıbrıs Kürttür, Kürt kalacaktır’ diye bağırmaya başladık. O arada Deniz ‘Sloganı bozuyorsunuz’ dedi. Ya ne olacak? Ha Kürt, ha Türk ne fark eder denmiyor mu bu ülkede?”
Jülide Aral: “Ertuğrul’un (Kürkçü) Dev-Genç’in başkanıyken ‘Biz Kemalist gençlik değiliz’ sözleri çok tartışma yarattı. Bu şekilde değişim başladı. (...) Cunta hayali olanların 9 Mart’ta o hayalleri bitti. Acı bir şekilde bugün Ergenekon’da adı geçenlerin bir kısmı 9 Mart’ta da vardı.”
Şahin Alpay: “68 kuşağından arkadaşlarım arasında bugün kimse keşke başarılı olsaydık diye bir düşünce içinde değil. (...) Aslında demokrasinin raydan çıkmasına sebep olduk.”
 

Miraç Zeynep Özkartal - Milliyet
Yayın Tarihi : 22 Haziran 2009 Pazartesi 17:34:33


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?