16
Mayıs
2024
Perşembe
KİTAP

27 ustanın 'Kendisi'

Türk edebiyat dünyasından önemli isimlerin kendilerini anlattığı yazılar, 'Kendileri’ adlı kitapta bir araya getirildi. Kitapta, Edip Cansever’den Yaşar Kemal’e, Adalet Ağaoğlu’ndan Nâzım Hikmet’e 27 ismin yaşamları ve edebiyatları üzerine yazdıkları var.

1977 yılında Türkiye Yazıları dergisinde yayımlanan, Türk edebiyat dünyasından önemli isimlerin kendilerini anlattığı yazılar, Evrensel Basım Yayın tarafından “Kendileri” adı altında bir kitapta toplandı.

Yaşar Kemal’den, Adalet Ağaoğlu’na 27 ismin yaşamları ve edebiyatları üzerine yazdıklarının bir araya getirildiği kitabı hazırlayan Selim Esen ve Ahmet Say, önsöze şöyle not düşmüşler: “Kitaptaki 27 yazının neden 1977 ile 1980 yılları arasında yayımlandığı ve neden 1980 sonrasında dergide yer almadığı sorularının yanıtı açıktır: 12 Eylül 1980 askeri darbesini izleyen karanlık dönemde bu tür yazıların gönül rahatlığıyla yazılması olanaklı değildi.”


Nâzım’ın öyküsü de var

23 yazarın hayatlarının bizzat kaleme aldıkları yapıtta, dört yazı özyaşam öyküsü formundan uzak. Bunlardan üçü, yazarlarla yapılan söyleşilerden oluşuyor: Erdal Öz’ün 1977 yılında Yaşar Kemal ile yaptığı uzun söyleşi, Turhan Selçuk ve Ferruh Doğan ile yapılmış kurgu söyleşiler. Dördüncü yazı ise Nâzım Hikmet’in ölümünden 15 yıl sonra, Türkiye Yazıları dergisinin çalışma grubu tarafından kurgulanmış özyaşam öyküsü. Yalnızca edebiyatımız açısından değil, bir dönemin siyasal, toplumsal ve kültürel tarihini vurgulaması açısından belgesel niteliği taşıyan kitapta, yazarların hiçbir yerde yayımlanmayan görüşleri de yer alıyor.


Roman hazırlığı
Sözgelimi Yaşar Kemal, bir romanı yazmaya başlamadan önce mutlaka Stendhal ve Nâzım Hikmet okuduğunu söylüyor. Genç yazarlar için faydalı bir ipucu olabilir, zira Kemal “Bir romana başlamadan, bu ikisinin etkisinde kalayım isterim” diyor, “Nâzım, müthiş bir Türkçe kullanır. Bu, sağlam bir roman mimarisi verir, Stendhal’in roman anlayışıyla birleşince. Benim anlayışıma en yakın insan Stendhal’dir.”
Yaşar Kemal romancı olmak için şartlar da öne sürüyor söyleşide: “(...) Rus edebiyatını, Rus romanını bilmeden Türkiye’de romancı olmak kolay değil. Ama bizim Köroğlu destanımızı bilmeden, onun büyük gerçeğine varmadan da Türkiye’de bir romancı olmak olanaksız.”

“Kendileri”nin sayfalarını çevirince bu kez Türk edebiyatının bir başka usta kaleminin, Adalet Ağaoğlu’nun yazısı çıkıyor karşımıza. Ağaoğlu “Hiçbir yazar kendini yazamaz” dedikten sonra bunun nedenini açıklıyor: “Çünkü dünkü kendini yazamaz. Dünkü kendinde, durmadan bugünkü kendini doğrulatıcı ipuçları arar. Bulamazsa uydurur.”

Ağaoğlu’na göre 'en gerçek gerçek’, şu an içinde yaşadığımız gerçek: “O gerçeği yazarken işte, kendimizden yazıyoruz. Ama kendimizi değil, kesinlikle kendimizi değil. Yazar, kendinden yazabilir tabii, tabii kendini de yazabilir, ama KENDİNİ yazamaz.”



Yaşar Kemal: İstanbul Türkçesiyle hiçbir şey yazılamaz

Kitapta, Yaşar Kemal’in pek çok yazarımızın hoşuna gitmeyecek bir iddiası var: “Bugünkü İstanbul Türkçesiyle hiçbir şey yazılamaz.”
İddiasını şöyle açıklıyor: “... Bugün İstanbul’dan yapıt çıkmıyor. İstanbullu yazarların dilleri yok. Türkçeleri yok. Dil olmayınca kültür de olmaz. (...) Bugünkü İstanbul Türkçesiyle roman yazılamaz. Şiir yazılamaz. 300-500 sözcüklük bir dildir İstanbul Türkçesi. İstanbul diliyle yazılabilseydi, en iyisini Nâzım yazardı. Nâzım Hikmet yıllarca hapislerde yatmasa, o zengin Anadolu kültürüyle, Anadolu Türkçesiyle buluşmasa, Nâzım Hikmet olamazdı. (...) Kentten daha uzun süre roman çıkmaz sanıyorum. Çıkarsa yine Anadolu’dan çıkar.”
Bu konuda Abidin Dino ile yaptıkları bir espriyi de anlatıyor Yaşar Kemal kitapta. Esprinin konusu, her İstanbullu yazarın Çukurova’daki Çardak köyünde hiç olmazsa bir yıl kalmaya mahkum edilmesi. Kemal, “Roman Türkçesi edinsin zavallılar” diyor.

Neden sürekli Çukurova’yı yazdığı sorusuna ise şöyle cevap veriyor: “Çukurova’yı yalnızca ben yazmıyorum ki. Tolstoy da yazdı, Cervantes de, Stendhal de. Dünyada ne kadar soylu yazar, soylu sanatçı varsa, hepsi Çukurovalıdır. Hepsi yereldir. Yerel olmayan bir tek büyük sanatçı bulamazsın.”



Fikret Otyam: Yaşar’ın abdestini kaçırdım

Yazar, ressam ve fotoğrafçı Fikret Otyam ise Ekim 1977’de konuk olmuş derginin sayfalarına. Kendi hayatını anlattığı, “Aldı sözü Fikret Otyam” başlıklı yazısında Yaşar Kemal’i eleştiriyor: “Dünya gazetesinde röportajcılığa başladığımda Yaşar Kemal Cumhuriyet’teydi. Saklamaya ne gerek var, -yıllar gösterdi- Yaşar’ın abdestini kaçırmıştım. Yalansız, görgüye dayalı, daha yalın, üstelik fotoğraflı röportajlarım bu alanda Yaşar’a 'tebelleş’ olduysa suç bende değil, başta Falih Rıfkı, Bedii Faik ve Orhan Kemal zorlamışlardır, 'doğruluğu her zaman tartışılır’ röportaj anlayışını yıkmak için.”

Miraç Zeynep Özkartal / Milliyet
Yayın Tarihi : 21 Ağustos 2007 Salı 18:14:07


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?