Bardakçı'nın kitabı bekleyecek

Bazı kitaplar şans halesiyle çıkarlar ortaya. Tamamen onun dışında oluşan bir gündemin rüzgarını arkasına alıp giderler. Bardakçı’nın Talat Paşa hakkındaki kitabı için de tam böyle dört dörtlük bir ortam sağlanmışken, hesaba katılmayan bir aksilik yüzünden bir ay sarktı.

Neredeyse Melih Gökçek ile Kemal Kılıçdaroğlu düellosunu bile gölgede bıraktı geçtiğimiz hafta bir grup aydının başlattığı "Ermenilerden özür diliyorum" kampanyası.

Bildiğiniz gibi 1915 Ermeni tehcirinde yaşananlar imza kampanyasıyla yeniden gündeme taşınmış, kampanyanın öncülüğünü de Ahmet İnsel, Baskın Oran, Cengiz Aktar ile Ali Bayramoğlu yapmıştı.

Hafta içinde hangi kanalı açsam, hangi tartışma programına denk gelsem kampanyaya evet diyenler ile hayır diyenler karşılıklı bu konuyu konuşuyordu.

Uzunca bir süredir hazırlıklarından haberdar olduğum ve tam da gündemdeki tartışmayı şekillendirecek bir kitap bugünlerde okuyucuyla buluşacaktı.

Hatta basın bültenleri falan e-mail yoluyla basına da gönderilmişti.

Bu, Murat Bardakçı’nın yayına hazırladığı Talat Paşa’nın Evrak-ı Metrukesi adını taşıyan kitabıydı.

Kitabın tanıtımı için yazılan metinde şöyle deniyor:

"Bu kitap, Türkiye’de gündemin değişmez dertlerinden biri haline gelen 1915’teki Ermeni tehciri konusunda tehcirin mimarı Sadrazam Mehmed Talát Paşa’nın özel arşivinde bulunan ve bugüne kadar yayınlanmamış olan belgelerden meydana geliyor. Paşa, tehcir öncesindeki Ermeni nüfusu, kaç Ermeni’nin nereden nereye gönderildiği ve tehcir sonrasındaki Ermeni nüfusunun ne olduğu gibi, senelerden buyana tartışılan konulara, şahsi kayıtlarına dayanarak bizzat cevap veriyor.

Murat Bardakçı’nın, başta Talát Paşa olmak üzere, İttihad ve Terakki Partisi’nin liderlerinin ailelerinden elde ettiği bu belgelerin yayınlanmasıyla, Ermeni tehciri ile ilgili gerçek sayılar ilk kez ortaya çıkmış oluyor."

Hani tartışma tam gaz giderken, Başbakan’dan Cumhurbaşkanı’na devletin en sıradan bireyinden en üst makamına kadar herkesi içine almışken, bu rüzgarı yakalamak en doğal pazarlama yöntemidir.

SON ANDA ÇIKAN AKSİLİK

Yanlış anlaşılmasın, Bardakçı’nın ya da yayınevinin bunu planlayıp kitabı şimdi yayınlamak için kolları sıvadığını söylemiyorum.

Bu tam anlamıyla bir büyük rastlantı. Çünkü imza kampanyası falan yoktu büyük ihtimalle Murat Bardakçı kitabı tamamlayıp yayınevine teslim ettiğinde.

Bazı kitaplar şans halesiyle çıkarlar ortaya. Tamamen onun dışında oluşan bir gündemin rüzgarını arkasına alıp giderler.

Bardakçı’nın kitabı için de tam işte böyle dört dörtlük bir ortam sağlanmışken hesaba katılmayan bir aksilik çıkmış. Kitabı basan matbaa sayfaları birbirine karıştırınca basılan bütün kitaplar imha edilmek zorunda kalınmış. Dolayısıyla kitabın okuyucuyla buluşması da ay sonuna sarkmış.

Neyse, tanıtım cümlelerine bakılırsa içerik öyle sağlam ki, kitap kendi rüzgarını çıkaracak hatta fırtınaya çevirecek gibi gözüküyor.

Sanat dünyasından düello önerileri

Gülriz Sururi-Ali Poyrazoğlu

Kendisine "O tiyatrocu mu?" diyen Gülriz Sururi’ye "Mumyaların dilinden anlamam" sözüyle karşılık veren Ali Poyrazoğlu’nun ekranlarda karşılıklı düellosu kesinlikle ilgi çekecektir.

Tahsin Yücel-Orhan Pamuk

Kara Kitap’taki dil yarışlarını tek tek tespit edip Orhan Pamuk’un dili iyi kullanmadığını yazınca Tahsin Yücel’le Pamuk’un arası açılmıştı. Orhan Pamuk da misilleme olarak kitaplığındaki Tahsin Yücel kitaplarını attığını belirtmişti. Tahsin Yücel’in Masumiyet Müzesi üzerine yapacağı yeni bir çalışma ikiliyi tekrar karşı karşıya getirebilir.

Hilmi Yavuz-Enis Batur

Edebiyat dünyasının bu iki ünlü isminin polemikleri artık edebiyat tarihinin klasikleri arasına girdi sayılır. Ama ancak Ustalara Saygı kuşağında yayınlanabilir.

Arif Damar-Feridun Andaç

Şair Arif Damar TÜYAP Kitap Fuarlarından birinde o dönem Dünya Kitap’ın yöneticisi olan Feridun Andaç’a kitaplarını neden yayınlamıyor diye saldırmıştı. Olay sonra karşılıklı yazılarla da devam etmişti. Bu tartışma yeniden açılıp taraflar karşılıklı getirilebilir ama Arif Damar’ın bastonsuz olmasına dikkat etmek gerekir.