19
Mayıs
2024
Pazar
KİTAP

'Derviş hem matrak hem çok ciddi bir adam'

"Krizden Çıkış ve Çağdaş Sosyal Demokrasi-Kemal Derviş Anlatıyor" adlı kitabı kaleme alan Serhan Asker: "Kemal Derviş matrak, eğlenceli, espriyi seven bir adam. Ama bir o kadar da ciddi ve zor biri".

Türkiye Kemal Derviş'i, ekonomiyi allak bullak eden "şubat krizi" ile tanıdı. Süreç, 25 Şubat 2001'de dönemin başbakanı Bülent Ecevit'in "Türkiye zorda, yardıma gelir misiniz?" telefonu ile başladı.

Şu anda Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) başkanı olan Derviş, ekonomiden sorumlu devlet bakanlığı döneminin bilinmeyen yönlerini "Krizden Çıkış ve Çağdaş Sosyal Demokrasi-Kemal Derviş Anlatıyor"da aktardı.

Kitap, Ecevit'in telefonu ile başlayan ve 23 Ağustos 2002'de Derviş'in CHP'ye katılmasına kadar olan dönemi kapsıyor. TRT muhabiri Serhan Asker'in kaleme aldığı eser (Kitabın "Çağdaş Sosyal Demokrasi" başlıklı bölümü Derviş'in danışmanı, eski Dışişleri Bakanı Hasan Esat Işık'ın oğlu Yusuf Işık tarafından hazırlandı), dönemin perde arkasını göz önüne seriyor.

Serhan Asker 1974, Hatay doğumlu ve Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Almanya'da siyasi muhabirlik eğitimi aldı ve altı yıldır TRT'de siyasi parti muhabirliği yapıyor.
Asker kitabının öyküsünü anlattı.

Türkiye'ye ilk geldiği gün karşılayan gazetecilerden biriydim. Her gün saat 06.00'dan 24.00'e kadar üç ay takip ettim. Bütün yurtdışı gezilerini izliyordum. Kemal bey medyadan çekiniyordu. Kritik bir görevdeydi. Ama ben makamına birçok kez girdim. O güveni vermiştim.

Örneğin Paris'te eşine beni "Türkiye'de en sevdiğim gazeteci" diye tanıttı.
Bakanlığının ikinci ayında mülakat talep ettim, "Mümkün değil" dedi. Sonra Paris'te OECD toplantısı vardı, orası için söz verdi. Dönüşte uçakta yanıma geldi ama mikrofona konuşmak istemedi. "Televizyon gazetecisiyim, görüntü olmazsa olmaz" dedim. Sıkıla sıkıla "Tamam" dedi. 17 Mayıs 2001'de yaptığım o mülakatla yılın röportajı ödülünü aldım.

Derviş bakanlık görevinden istifa ettikten sonra 14 Ağustos 2002'de özel ofisindeki buluşmamızda "Bu dönemi mutlaka yazmalıyız" dedim. "Benden çok şey istiyorsun" dedi. 2003 Nisan'ında askere giderken tekrar teklif ettim. Yeni baba olduğumu biliyordu, çok duygulandı; "Çok zor geçecek" dedi. "Vatan borcu. Sizden ricam şu: Kitabı yazmaya karar verir ve başkası ile yazarsanız çok zoruma gider" dedim.

Duygusal bir andı. Askerlik konusunda hassastı. "En kutsal göreve gidiyorsun" dedi. Mesela, İsmet Paşa'yı ailece çok severler. Amcası İsmet Paşa'nın emir subaylığını yapmıştı. Askeri en ciddi, olağanüstü kurum olarak yorumluyor, ordunun mekanizmasına ve işleyişine müthiş güven duyuyordu. Askerdeyken bir gün aradım, kitapla ilgili durumu sordum, "Terhis olduğunda kitabı yazmaya başlayacağız" dedi.

ARAPLAR ONU ÇOK SEVERDİ

Kitabı yazmaya bir senede ikna ettim. İki seneyi aşkın bir sürede kitabı yazdım. Kitabı tam 40 kere okudu. Düzeltme yaptı. Kimseyi kırmak istemedi. Bakanlığı döneminde tartıştığı Enis Öksüz ile ilgili konuşurken bile çok titiz davrandı. Magazinel bölümleri; örneğin Cem Yılmaz'ın kendisini "Belediye başkanıyım" diye tanıtıp işletmesinin yazılması konusunda sıkı pazarlık yaptı. İstemedi; krizden çıkışı anlatan, teknik kitap olsun istedi. Sonunda, ikimizi de mutlu eden dengeli bir kitap yarattık.

Derviş matrak, eğlenceli, espriyi seven bir adam. Ama bir o kadar da ciddi ve zor biri. Arap ülkelerinin Derviş'e büyük sempatisi vardı. Adının Kemal olması ve Müslüman olması nedeniyle. Dünya Bankası'ndayken bu ülkelere çok büyük desteği oldu.

Kitaptan bir bölüm

Kemal Derviş nasıl istifa etti?
Kemal Derviş bakanlığı süresince çalışanlarıyla sıcak ilişkiler içerisinde oldu. Yoğun bir çalışma ortamında ilginç diyaloglar yaşandı. Sekreteri Şenay Bars anılarını şöyle anlattı:
"Kemal Derviş, cuma günü sabah saatlerinde başbakanla yaptığı görüşmeden sonra hiçbir açıklama yapmadan Hazine'deki makamına döndü.

Kemal Bey gelince odasına geçti, Oya Hanım ve Faik Bey'le baş başa görüştükten sonra bakanlıktan ayrılırken arkadaşım Didem ile benim olduğum odaya uğradı ve bir kağıt bıraktı. İstifa dilekçesiydi. Bize, 'Ben şimdi çıkıyorum, birazdan sizi arayacağım ve bu dilekçeyi bir zarfa koyar Başbakanlık'a gönderirsiniz' dedi. Açıkçası bizi büyük bir burukluk sardı. Aradan bir süre geçti ve akşama doğru Kemal Bey bizi aradı. Telefonu ben açtım. Aramızda şu konuşma geçti:
'Benim o yazdığım yazıyı bir zarfa koyup sayın başbakana gönderir misiniz Şenay Hanım.'
'Hayır gönderemem...'
'Neden?..'
'Çünkü bu istifanızı belirttiğiniz dilekçeyi imzalamamışsınız.'
'Ya öyle mi? Hay Allah. Peki ben şimdi geliyorum.'
On beş dakika sonra geldi, yazıyı imzaladı. Zarfa koyduk. Gizli ibaresiyle Başbakanlık'a gönderdik. İşlemleri de Kemal Bey'in yanında yaptık. Ertesi gün de Kemal Bey istifa etti."

ÖZEL SEKTÖRÜ NEDENİYLE G.ANTEP HAYRANI

Kemal Derviş gösterişi sevmez. Örneğin, İsviçre'de annesini ziyaret ederken araba kiralar, büyükelçilikten araç istemezdi. Kendisi kullanırdı, korumalar yanına otururdu.
Atatürk hayranı. Ecevit'in 1970'lerdeki Karaoğlan imajının etkisi altında.
En sevdiği yazar Yaşar Kemal. En sevdiği iki şehir; İstanbul ve İzmir. Gaziantep'e ise özel sektörün atılımı nedeniyle hayran.

Türkiye'de en çok sosyal demokrat kimliğinin tartışılmasına üzülüyor. Geldiği günden beri yüzü hep CHP'ye dönüktü. Kafasındaki bütünleşmiş sol fotoğrafında; Ecevit onursal başkan, Baykal başbakan, İsmail Cem dışişleri bakanı, kendisi ekonomiden sorumlu bakan olarak yer alıyordu. Türkiye'nin AB'ye gireceğine inanıyor. Türkiye'ye gelmesi, görev alması konusunda hiç pişmanlık duymadı.

Kitap: Krizden Çıkış ve Çağdaş Sosyal Demokrasi-Kemal Derviş Anlatıyor

Yazar: Serhan Asker

Yayınevi: Doğan Kitap

Milliyet Pazar/Ezelhan Üstünkaya
Yayın Tarihi : 22 Ocak 2006 Pazar 13:28:11
Güncelleme :22 Ocak 2006 Pazar 13:49:35


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?