Devrime katılın!

Reklamların sizi aptal yerine koyduğunu mu düşünüyorsunuz? Yalnız değilsiniz. Geleneksel pazarlamanın öldüğünü müjdeleyen Richard Laermer ve Mark Simmons, bilindik pazarlama yöntemlerinin karşısına ‘punk marketing’i çıkarıyor

Pazarlama ve reklam dünyasında her gün konunun uzmanı birileri çıkıp yeni bir yaklaşıma dikkat çekip, taptaze konseptlerle tanıştırıyor bizi... Gerek aynı konuya bir de ‘şuradan’ bakan ama aslında bugüne dek söylenenleri kendine has üslubuyla tekrar eden, gerek önümüzde yepyeni ufuklar açan bu trendlerin bir yenisi daha katıldı pazarlama lügatımıza: ‘punk marketing’...
Vatana millete hayırlı olsun!
Richard Laermer ve Mark Simmons gibi biri pazarlamacı diğeri reklamcı iki ‘punk’ tarafından dünyaya getirilen bu pazarlama konsepti, ikilinin aynı adı taşıyan kitabının da ana eksenini oluşturuyor. Punk ne demek biliyoruz, marketing desen öyle, peki punk marketing de neyin nesi diye sormadan edemiyor insan... Pazarlamaya tüketici ve markalar arasında gücün el değiştirmesin-den hareketle bakan punk marketing’i, fikir babaları Laermer ve Simmons -özetle- şöyle açıklığa kavuşturuyor: “Ürünleri satanlar ile o ürünleri satın alanlar arasındaki ilişki geleneksel formunu yitiriyor ve güç artık tüketicinin eline geçiyor. Tüketiciler sıkıcı itaatkârlıklarından kurtuldular. Artık şaşkın ama heyecanlı bir ruh haliyle, uzaktan kumandaları, TiVoları, blogları ve Google ile silahlanmış olarak neyi tüketeceklerine karar vermeye ve markaların oluşumunda tanrısal
bir rol oynamaya hazırlar. Bu şartlarda bir markanın ayakta kalabilmesi ve kalabalığın içinden sıyrılabilmesi ve her şeyden önce tüketiciye ‘dokunabilmesi’ için devrimsel bir hareket başlatması gerekiyor.” Bunun -evet yanlış duymadınız- devrimsel bir hareket olduğunu söyleyen ve bu devrimin sözcülüğüne soyunan ikili, pazar-lama meraklısı okuyucusuna çağrıda bulu- nuyor: “Kıçınızı kaldırın ve devrime katılın!”
Advertising Age tarafından 2007’nin en iyi kitabı seçilen Punk Marketing özetle geleneksel pazarlamanın öldüğünü ya da ölmesi gerektiğini- müjdeleyen ve onun yerini doldurmak üzere yeni bir format sunan eğlenceli ama aslında ciddiye alınması gereken bir çalışma. Kitapta konseptin fikir babalarının “Bu maddeleri biz uydurmadık ama artık bu kurallara uymadan bir yere varmanın imkansız olduğunu hatırlamak istiyoruz” diye tanımladıkları bir de mani-festo var. ‘Risk almaktan kaçının ve ölün’, ‘Yaltaklık yapmayın’, ‘Düşman edinin’ gibi sivri dilli tavsiyelerden oluşan bu 14 madde-lik manifesto bir punk gibi pazarlama yap- maya niyetli olanlara yol gösteriyor. Dünya pazarlama sahnesindeki punk girişimle-rinden de örnekler veren kitabın baştacı ettikleri arasında ise neredeyse tüm girişimleriyle Sir Richard Branson ve Apple markası geliyor.
“Reklamlar her zaman sıkıcı değiller ama çoğunlukla aptalcalar. Reklamverenler müşterilerine yaltaklanmak zorunda olduklarını düşünüyorlar ve sürekli aynı şeyleri yapıp, aynı şeyleri söyleyip duruyorlar. İnsanlar bundan daha akıllılar. Etrafınızda gördüğünüz tek bir kişiye dahi neyin harika olduğunu, neyin değerli olduğunu anlatamazsınız çünkü herkes bunu biliyor zaten” diyen Richard Laermer’e katılmamak mümkün değil... Baştan sonra hem ilginç çizimleri, hem mizanpajıyla ama özellikle bahsettikleriyle okumaya değer bu kitap, pazarlamaya bir de ‘buradan’ bakmak isteyenlere şiddetle tavsiye edilir.

PUNK MARKETING
Richard Laermer, Mark Simmons
Çeviren: Yasemin Fletcher
MediaCat Kitapları 2008 237 sayfa 22.5 YTL.