22
Mayıs
2024
Çarşamba
KİTAP

edebiyatodasi.com yayında

Türkiyenin edebiyata açılan kapısı www.edebiyatodasi.com yayın hayatına başladı…

Sanal edebiyat dergisi www.edebiyatodasi.com yayına başladı.

Bir edebiyat portalı olarak yayına başlayan web sitesinde piyasaya yeni çıkan kitaplar ile çok satan kitapları her an güncellenerek yer alıyor. 

Ayrıca sitede yayınevi, yazar, röportajları ve edebiyat dünyasından haberler bulunuyor.

Çeşitli anketler ve forum sayfası da siteye ayrı bir renk katıyor.

Bununla birlikte amatör yazarların hikayeleri ve romanlarına yer verilen sitede okuyucuların yazdığı kitap eleştirileri de var. 

www.edebiyatodasi.com sözcüsü gazeteci Derya Çoşkun, “Hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olan internet yayıncılık sektöründe de hızla gelişiyor. Dünyanın ilk gazetesi kısa süre önce yazılı basından çekilerek sadece sanal dünyada yayın hayatına başladı. Bu ciddi bir değişimin habercisi. Biz 24 saat güncellenen bir edebiyat portalı yaratmayı amaçlıyoruz. Birde ülkemizde yılda 70 bin civarı kitap yayınlanıyor. Buda yazarı, yayıncısı, tasarımcısı ve kağıtçısı, filmcisi, matbaacısı ile dev bir sektör demek. Biz hem edebiyat dünyasından hem de sektörden haberler vermeyi amaçlıyoruz” dedi. 

İnternet sitesinin  ‘Duende’ adı altında 15 günde bir yayınlanan bülteni var. Çoşkun bunun sembolik bir çalışma olduğunu belirtiyor.

kenthaber
Yayın Tarihi : 22 Nisan 2007 Pazar 15:07:57
Güncelleme :22 Nisan 2007 Pazar 15:54:33


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Ali Akdemir IP: 88.254.215.xxx Tarih : 15.09.2007 12:24:12

S E N İ T I L S I M L A R K O R U R ( DÜŞÜNGÜLÜ ELEŞTİRİ) Ayak bilekleri ince olan kızlar, iyi sevişirler, ceylan gibidirler! Burak Eldem Editörlük, müzik programcılığı ve bir dönem köşe yazarlığı da yapan Burak Eldem’’in ‘Seni Tılsımlar Korur’’ dördüncü kitabı. Yazar, eskiçağ tarihiyle ilgili inceleme, araştırmalarındaki mistik öykülerinden yola çıkarak fantastik düşler kurmuş. İrlanda’’dan göçüp Amerika’’ya yerleşen Jacop’’un Salem Kasaba’’sında Benjamin Finch adında bir oğlu olur. Bu çocuğun kutsanmış, farklı bir kana sahip olduğunu duyumsayan Jacop oğlunu Muhafızlar denilen örgütten korumak için Tel Aviv’’e getirir. Tarihi eser kaçakçılığı yapan Reşat Hoca’’yla arkadaş olur, dokuz yaşındaki Benjamin’’i ona verir. Adı Eser Büyükdere olan Benjamin Finch bir bilgisayar şirketinde çalışmaktadır. Beş bin yıldır var olan bir gizli örgütten gizlenmek zorundadır. Ölümsüzlük üzerine insan hücre yapısı ve DNA şifresinin yazılı olduğu söylenen efsanevi ‘Alef Kitabı’’nı bulmak için gelişen olaylar, ajan ve polisiye filmlerine taş çıkartacak şekilde nakış gibi ince işlenerek kurgulanmış. Romanda kutupluluk yaratılmış. Geniş bir coğrafyayı içine alan bir kurgu. Reşat Nuri’’yi geçen Orhan Pamuk’’ da geride bırakmış. Estetik güzelliği ve modern bir imajı olan Elif Şafak’’ın ‘Baba ve Piç’’i de geçilmiş. Ahmet Ümit, ‘Kavim’’de ‘normal devletin raydan çıkmış hali’’ olan derin devleti yazmış. Burak Eldem ise denetimden çıkmış küreselci şirketlerin derin ilişkilerini, anarşist ruhunu anlatmış. Her iki kitapta da eskinin mistik öyküleri ve tarihi eser kaçakçılığı işlenmiş. Aynı yıllarda yazıldığı anlaşılan iki polisiye romanında da kaçan ve iz süren birileri var. Eldem’’in romana hükmeden güçlü kahramanlar yarattığı söylenebilir. Kutsanmış biri olan Eser’’e ruh verilerek daha güçlü bir kimlik yaratılabilirdi. Bukalemundan daha marifetli olan insana çeşitli renkler verilebilirdi. Nesnellik, zayıf bir karakter yaratmış. Burak Eldem, romanına has bir dil oluşturmuş. Arapça ve Farsça sözcükleri sevmiyor. Bazı bölümlerde İngilizce konuşulduğu için yabancı sözcüklerin hemen hepsi İngilizce. ‘Seni Tılsımlar Korur’’ romanının yüzde 41.6’’sı (50.7)* diyaloglarla geçiyor. Diyaloglarda eleştirel bir tutum sergilendiği söylenebilir, üslupla ifadeler canlı tutulmuş. Sayfada ortalama 3.8 (3.5) paragraf yapılmış. Kolay okunabilir işlek bir dili var, yalnız yenilikçi bir dil olduğu söylenemez. Yazar iki kez anlatıcı değiştirmiş. Birinci tekil kişiden üçüncü tekil oylumuna uzanıyor. İkincisinde Jason’’nun ölmüş dedesinin ağzıyla anlatıyor. (s.479) Bu da o öyküye çekicilik katmış. Kavram kargaşaya neden olmamak, kurguyu sağlam göstermek veya sayfa sayısını artırmak için öyküleri birkaç kez farklı kişilere anlattırıyor. Karanlığa ateşböceği olan güzel parıltılı sözleri, Osman Aysu gibi Burak Eldem de sevmiyor. Lütfen, polisiye bir romanda ne gereği var demeyin!.. ‘hayat, pisliklerle dolu bir bataklıktan sıçrayıp bir yerlere tutunma ve herkesten ayrı olma oyunuydu’’ (s.103) Yazarın kullandığı kulağa hoş gelmeyen sözler: ‘Tanrı’’nın bilgisayarına bir virüs falan girmiş olmalı.’’ (s.141) Sözcüklerin arasında sırıtır gibi çirkin duran, kadın okurların pek de sevmediği absürt ve argolu sözleri Ahmet Ümit kadar fazla kullanmıyor. ‘Tamara’’nın Gözyaşları’’nda, Osman Aysu’’dan da fazla kullandığını söyleyebilirim. ‘tavşan boku gibi olmayı öyle benimsetmiştin’’ (s.114) ‘Kimi aldırıyorsun kaltak’’ (s.200) ‘uğursuz piç tohumu.’’ (s.481) Yarattığı kahramanlarla insan manzaraları oluşturan Eldem, sayfada ortalama 20.8 (25.9) kez yabancı sözcük kullanmış. “ ‘Beast! You little filthy beast!’’ diye evin içinde çığlıklar attığını” (s.36) İngilizce sözlerin Türkçe açıklaması parantez içinde yazılmamış. Yazdıklarından orta yaşın üzerinde olduğu anlaşılan Burak Eldem, yazınsal dili yakalamak için yazıya işlevsellik katan ayrıntılardan faydalanmış. “ ‘Ana dilim mi? Hangi ana dil?’’ Şaşkınlıkla bakıyorum kadının yüzüne, o hâlâ gülümsüyor. ‘Is – setep sa khefet çeti eka.’’ Bir süre bakıyor yüzüme, sonra devam ediyor: ‘Ne dediğimi anlıyorsun değil mi?’’ Birden bütün tüylerim ürperiyor; içimde bir şeyler kıpırdamaya başlıyor sanki. ‘Evet,’’ diyebiliyorum ancak, fısıldar gibi. ‘Sen konuştukça, tılsımlar seni korur dedin, değil mi?’’ ” (s.374) Geriye dönüş tekniğinden sıkça faydalanan Eldem, yazınsal dili sağlayıp imge kapısını aralayan mecazı sayfada ortalama 1.1 (0.1) kez kullanmış. ‘yine tilkiler dolaşmaya başladı kafanda.’’ (s.22) ‘çoğu gecemi internet dehlizinde dolaşarak geçiriyorum.’’ (s.41) ‘üç beş kuruş yemledik lüzumlu mercileri’’ (s.111) Yazar, argolu sözler kullanmayı seviyor. Felsefe gibi elinde her derde çare bir ilacı olan yazarlarımız, neden elindekinin farkına varmaz..?! ‘Kimler kastediliyor mesela Tanrı oğullarıyla ? İnsan kızları kimler? Nasıl evlilik bu, nasıl bir ilişki?’’ (s.161) Sayfada ortalama 2.1 (4.4) kez soru yöneltmiş. Ardını yoklatan sorular sormuş. Mistik öykülerinde çağrışımları sıkça kullanan Eldem, bir kanıt türü olan betimlemeleri kısa tutuyor. ‘Bir baktım fasulye sırığı gibi, açık renk saçlı, mavi gözlü, çipil bir adam.’’ (s.62) ‘o leylek gibi uzun bacakları, pembe – beyaz teni ve çipil gözleriyle’’ (s.494) Kurgu ile aynı düzleme düşürdüğü betimlemeler: ‘Ürkek adımlarla içeri girip pencereye doğru yürümeye henüz başlıyorum ki, duvarın dibindeki şöminenin önünde büyükçe bir yer minderinin üzerine oturmuş yaşlı kadını fark edip irkiliyorum. …Ateşten gelen garip ama iç ferahlatıcı bir tütsünün kokusu doluyor ciğerlerime’’ (s.373) Sayfada ortalama 7 (6.4) satır betimleme yapmış. “ ‘Rock Günlüğü’’ ve ‘Hayalden Öte’’ adlı müzik programları” hazırlayan yazar, sıfatı sayfada ortalama 6 kez kullanmış. ‘o taş kafalı insanların’’ (s.77) ‘beyaz keten giysi uzatıyor’’ (s.400) Tarihi dokuların epik – lirik havasından sıkça faydalanan Eldem, toplumun dilini yansıtan, kültürünün de izini süren sözvarlığı atasözünü her 72 (117) sayfada bir kez kullanmış. ‘uzaktan davulun sesi hoş geldiği için bilmiyor avanak buranın ne olduğunu’’ (s.96) ‘Gün doğmadan neler doğar’’ (s.519) Atasözleri de bir türden diğerine eğretilemedir. Kahramanları yaş ve kültürlerine göre konuşturan Eldem, insanların ruhsal ve fiziksel özelliklerini yansıtan sözvarlığı deyimleri sayfada ortalama 1.2 (1.1) kullanmış. Düşükçe bir oran. ‘iki yakalarını bir araya getiremiyorlar bir türlü, bir pundunu bulup bavullarını kapmışlar’’ (s.53) ‘iki ayağımı bir pabuca sokmayın.’’ (s.188) ‘yangından mal mı kaçırıyorlar?’’ (s.200) ‘saman altından su yürütmeyi nasıl başarmışlar?’’ (s.529) ‘katakulli tezgâhlamak lazım’’ (s.106) ‘Bana da mı lolo?’’ (s.579) Yeni deyimler: ‘tam anlamıyla kırmak da değil benimki’’ (s.14) ‘Ben hemen Moşe’’yi makasa aldım’’ (s.65) ‘ölüm burnumun dibinde fink atıyormuş’’ (s.187) Kahramanın gördüğü kâbus dolu rüyaları kurguya yansıtan Eldem, yazıyı kuruluktan kurtarıp ona çekicilik de katan mizahı sayfada ortalama 0.2 (0.2) kez kullanmış. “ ‘Aşağı yukarı, kırk yaşlarında falan.’’ ‘Erotik bir rüyaya benziyor bu,’’ diyorum, muzipçe gülerek, ‘Yakışıklı mı bari adam?’’ ” (s.249) Kitap adıyla iç atmosferi yansıtan Eldem, bellekte özgün imgeler uyandıran benzetmeleri sayfada ortalama 2.3 (2.4) kez kullanmış. Yazarın benzetmelerde farklı bir duruşu var. ‘kürsüye çıkacak bir konuşmacı gibi kafasında kendi kendine yineleyip duruyor gibi bir hali var.’’ (s.208) Vereceğim örnekteki benzetme sanki uygun düşmemiş gibi… ‘hafif kurumlaşmaya başlar gibi olduğunda, hiçbir ilişki şişede durduğu gibi durmuyor.’’ (s.24) Yazarın ucu eğretilemeye varan ve çok yaptığı benzetmeler: ‘Dokunduğum yerden çıkan kıvılcımları görüyorum, ateş böcekleri gibi.’’ (s.470) ‘Herif mazotu iyice almış o dakikalarda, zurna gibi.’’ (s.87) Eğretilemeyi sayfada ortalama 0.3 kez kullanmış. ‘Büyük Akrep derler ona.’’ (s.405) ‘yaşlanmayan bir mitolojik karikatür!’’ (s.144) ‘Hefau! Büyü Ev’’i basmışlar’’ (s.400) Dilin anlatım gücünü artırdığı gibi yazıya estetiklik de veren ikilemeler sayfada ortalama 1.1 (0.7) kez kullanılmış. ‘zıp zıp zıpladığımız!’’ (s.49) ‘Banu her an, her saat el ele, göz göze, diz dize olalım isterdi’’ (s.103) Yıllardır yabancı dillerin etkisinde kalan terimler, sayfada ortalama 3.0 (3.9) kez kullanılmış. ‘Bir tür Ahit Sandığı ya da Kutsal Kadeh benzeri efsane’’ (s.436) ‘Sumatra Virüsü bu’’ (200) Romanın olmazsa olmazı denemeye az yer veren Eldem, kullanıldığı yere derinlik katan ve bellekte çarpıcı çağrışımlar uyandıran imgeyi sayfada ortalama 1.8 (1.3) kez yer vermiş. ‘okul arkadaşının sarhoşken yumurtladığı üç beş kelime…’’ (s.88) ‘Onların da tıpkı dünyalı erkekler gibi…’’ (s.168) İç tepmesiyle gelen çağrışımları sayfada ortalama 0.1 kullanmış. Yazar iki şekilde içmonolog yapmış. Mırıldanmayı tırnak içinde göstermiş: “ ‘Sarhoş değilim,’’ diyorum kendi kendime’’ (s.119) Mırıldanmayı tırnak içinde göstermemiş: ‘Ben ölmeyeceğim ulan, diyorum kendi kendime.’’ (s.98) Yazıya anlam zenginliği ve derinlik katan pekiştirmeyi yazar, sayfada ortalama 0.3 kez yapmış. ‘akça pakça’’ (s.45) ‘o güzel evi hayal meyal gözlerimin’’ (s.47) ‘beni yaka paça askere’’ (s.103) Yazının içinde süs gibi duran, montaj tekniğiyle yapıştırılan alıntılar, her 96 (34) sayfada bir kez yapılmış. “sık sık dediği gibi : ‘İşkilli büzük, dingiller.’’ ” (s.202) ‘hatırla delikanlı : Ve RAB şöyle dedi, ruhum sonsuza kadar… …bu yüzden de günleri yüz yirmi yıl olacaktır.’’ (s.171) Reşat Nuri gibi kahraman sayısını fazla tutan Eldem, kullanıldığı yere estetiklik verip güç katan alıntıyı her yüz kırk beş sayfada bir kez yapmış. (13 dize şarkı sözü) Gerilim dozunu iyi ayarlayamayan Burak Eldem, okuruna roman katmanlarını sık sık gezdirmiyor, daha çok eski hikâye anlatır gibi bir yöntem izlemiş. Televizyon filminin en heyecanlı yerinde reklam verildiği gibi, okura katmanlar sıkça gezdirilerek merak daha çok gıdıklanabilirdi..! * * * Seni Tılsımlar Korur / Burak Eldem / İnkılâp Kitapevi / 581s. / / / Aaa bak! Edebiyatı kendine dava edinmiş eleştirmen!.. Sıkı dur yazar! Ağır ol eleştirmen! * Parantez içindeki bilgiler, Ahmet Ümit’’in ‘Kavim’’ romanının değerleri.