30
Mayıs
2024
Perşembe
KİTAP

Hayalet yazarlar anlatıyor

Victoria Beckham, Sharon Osbourne ve Twiggy gibi pek çok ünlü kişinin hayatlarını onların ağzından kaleme alan Pepsy Dening’e göre, gölge otobiyografi yazarının işlevi ebelerinkini andırıyor: Zaten var olan, dışarı çıkmayı bekleyen bir şeyi dünyaya getiriyorlar

The Guardian’da ünlülerinin otobiyografilerini yazmalarına yardımcı(!) olan gölge yazarlarla çalışma yöntemleri üzerine bir söyleşi yayımlandı. Bu söyleşiye göre işin en zor kısmı yazmak değil, ünlü kişiyi hayatının yazılmaya değer kısımlarını anlatmaya ikna etmek. İlk yazar, Victoria Beckham, Sharon Osbourne ve Twiggy gibi pek çok ünlü kişinin hayatlarını onların ağzından kaleme alan Pepsy Dening o kitapları hiçbir zaman kendi kitabı olarak görmediğini belirtiyor ve “Bu kitaplar kapaklarında adları yazılı olan kişilerin kitaplarıdır” diyor. Dening’e göre gölge otobiyografi yazarının işlevi ebelerinkini andırıyor: Zaten var olan, dışarı çıkmayı bekleyen bir şeyi dünyaya getiriyorlar.
Yine Dening’e göre işin asıl zor kısmı kitabın içeriğini ağzından yazdığımız kişinin ‘özgün’ diline uygun biçimde kaleme alabilmek: “Her otobiyografi, bahsi geçen kişinin özelliklerine uygun ve kendine özgü olmalı. Başkasının adıyla yazdığınız bir kitap diğerine benzememeli, sizin izinizi taşımamalı.”

İkna etme sorunsalı


Kelly Holmes (altın madalyalı atlet) ve süper model Kerry Katona başta olmak üzere yaklaşık bir düzine kişinin otobiyografilerini yazmış olan Fanny Blake ise gölge yazarın bir süre sonra, otobiyografisini yazdığı kişiyle geçmişi üzerine yapılan onca sohbetin ardından o kişinin sırdaşı, bir bakıma en yakın arkadaşlarından biri haline dönüştüğünü belirtiyor. Blake’e göre işin en zor kısmı karşınızdaki kişiyi size güvenmeye ikna etmek.
Robbie Williams’ın otobiyografisini kaleme alan Mark McCrum ise işin en zor kısmının otobiyografisini yazdığınız kişiyi doğru konulardan bahsetmeye ikna etmek olduğunu söylüyor. Ona göre, ünlülerin bir sürü fikirleri var ama hikâyelere gelince tökezliyorlar. Onlara kitabın bir otobiyografi olduğunu ve fikirlerini belirli bir bağlam içinde sunmak zorunda olduğunuzu anlatmak da dünyanın en zor işine dönüşebiliyor. Bazen saatler süren bir söyleşiden kitaba ekleyecek tek bir satır bile çıkaramayabiliyorsunuz. McCrum’a göre gölge yazar olarak gururunuzu ve egonuzu bir yana bırakmak zorundasınız, yoksa bu işi yürütmeniz imkânsız. Kitap ne kadar satarsa satsın, ne kadar beğenilirse beğenilsin tüm tebriklerin kitabın kapağında adı yazan kişiye gideceğini baştan kabullenmeniz gerekiyor.
Beckham’ın aylarca best seller listelerinde kalan otobiyografisini yazan Tom Watt’ın yanıtlarıysa kısa ve öz: “Ben iki şeye bakarım” diyor Watts, “karşımdaki kişinin anlatacak bir hikâyesi var mı ve onu anlatmaya gönüllü mü?” Gerisi kendinizi o kişinin yerine koyabilmekle ilgili.
Röportajların genelina baktığımızda bütün gölge yazarların aynı sorundan mustarip olduklarını görüyoruz: Teslim tarihi. Hepsi ünlü birini düzenli olarak bu işe zamanını ayırmaya ikna etmenin zorluğundan ve o kişilerle hayatları üzerine yapılan sohbetler geciktikçe kendilerine kitabı yazmak için daha da az zaman kalmasından yakınıyorlar. Kısaca editörler gölge yazarlara karşı, otobiyografisini yazdıkları ünlülere karşı oldukları kadar sabırlı ve nazik değiller. Yazarların bir kısmı yüzdeyle çalıştıklarını belirtirlerken kimi de kitap başı belirli bir rakam aldıklarını -rakamı belirtmeksizin- ekliyorlar.

İskenderiye Kütüphanesi 21. yüzyılda


Bilginin sembollerinden olan ve yok edilişi tarihin en sarsıcı vandalizmlerinden biri kabul edilen İskenderiye Kütüphanesi’nin bir benzerini kurmak, bu sembolü yeniden hayata geçirmek adına bugüne kadar çeşitli adımlar atıldı. Her ne kadar fiziksel olarak bir dünya kültür arşivi oluşturmak imkânsız olsa da, sanal dünyada yaşanan gelişmeler ve kitapların yaygın olarak e-kitap formatına aktarılmaya başlamalarıyla beraber, bu yolda hazırlanan projeler olası hale geldiler. Telif süreleri dolmuş olan kitapların toplu olarak bulunabilecekleri Gutenberg projesi bu adımlardan biriydi. Diğer ve daha kapsamlı bir adım geçtiğimiz hafta AB tarafından atıldı. Avrupa’nın kültürel mirasını oluşturan milyonlarca kitap, sanat eseri, harita ve film bedava olarak indirilmeye açık olarak Europeana’nın prototipine yüklendi. AB komisyonu başkanı José Manuel Barroso sitenin açılışını bir Rönesans anı olarak değerlendirdi.
Ne yazık ki europeana.eu açılışından kısa süre sonra saatte 10 milyon kişinin giriş yapmasını kaldıramayarak çöktü. Google’ın pek çok kitabın bedava okunabilmelerini sağlayan Book Search bölümüne alternatif olarak tasarlanan ve içinde Dante’nin İlahi Komedyası ve 1789 İnsan Hakları Bildirgesi’nin orijinal nüshalarının resimleri de dahil olmak üzere pek çok ilginç eserin yer aldığı sitenin kısa zamanda yenilenerek açılması bekleniyor.

‘Kömünist rejimlerin yaptıklarını inkar etmiyorum’


Geçen hafta seksen altı yaşına basan Nobel ödüllü yazar Jose Saramago, Maya Jaggi ile yaptığı söyleşide politikadan, edebiyattan ve kendi ölümünden bahsediyor. Geçen kış solunum yetmezliği nedeniyle hastaneye kaldırılan Saramago’yu kendi tabiriyle durumu ciddi olduğu için hastaneye kabul etmek istememişler, çünkü başhekim Saramago’nun öldüğü hastane olarak hatırlanmaktan korkmuş. Saramago’nun hastanede olduğu dönemden bahsederken hiç de hüzünlü olmadığını görüyoruz. “İyileşmemi elbette bir mucize olarak görmüyorum ama iyileşme şansım oldukça düşük olduğu hale iyileştim.”
50’lerinde yazmaya yönelene kadar araba tamirciliği ve metal işçiliği yapmış olan Saramago’ya göre bugün geldiği nokta, meşhur bir yazar olması son derece ironik. Jaggi’nin o zamandan bu zaman politik görüşlerinde ne gibi değişiklikler olduğu yolundaki soruyaysa yine gülerek yanıt veriyor yazar: “Komünist rejimlerin yaptıklarını inkar etmiyorum ama benim de kendi görüşlerime sahip olmaya hakkım var ve henüz komünizmden iyisini bulamadım.”
The Elephant’s Journey (Filin Yolculuğu) isimli yeni kitabının başarısından son derece memnun olan Saramago, kendi adına kurulan vakfın projelerinden de gurur duyuyor. “Portekizin kültürel hayatını canlandırmanın” gerekliliği ve bu konuda atılacak adımlar yazar için çok önemli. Saramago’ya geçmişte Portekiz’i terk ettiği hatırlatıldığındaysa yazar şu yanıtı veriyor: “Ben o dönemin hükümetini protesto etmiştim.” (Vatikan’ın baskısıyla Saramago’nun İsa’ya Göre İncil’inin AB edebiyat ödülüne adaylığı Portekiz hükümeti tarafından veto edilmişti.)

Radikal - Kitap
Yayın Tarihi : 1 Aralık 2008 Pazartesi 11:10:28


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?