1
Mayıs
2025
Perşembe
KİTAP

İnsanın içinde diktatör olabilir!

Büyülü gerçekliğin usta kalemi Nazlı Eray’ın son kitabı “Kayıp Gölgeler Kenti” Turkuvaz Kitap’tan çıktı. Yazarın yeni kahramanı Stalin!

Nazlı Eray’ın temmuz ayında çıkan yeni romanı “Kayıp Gölgeler Kenti”, yazarın her zamanki esprisini, hayal gücünü ve yaratıcılığını sergiliyor. Anlatıcının Prag’a doğru yola çıkmasıyla başlayan roman, Sarah Bernhardt ve Mucha kadınlarıyla karşılaşmasıyla devam ediyor. Ve sonunda tarihin en büyük diktatörlerinden biri ziyaret ediyor 2008 Prag’ını: Josef Stalin... 

Roman, yakın tarihe farklı bir pencereden bakıyor. Nazlı Eray ile “Kayıp Gölgeler Kenti”ni konuştuk.

Bir yeraltı insanı 

Bilinmeyen bir Stalin portresi çiziyorsunuz kitapta. Sibirya’da yaşadığı sürgün yıllarından iktidar dönemine kadar bir kişiliğin kapılarını aralıyorsunuz. Bu araştırmaları yaparken ve Stalin’i roman karakterine dönüştürürken onunla ilgili görüşlerinizde ne gibi değişiklikler oldu?

Tarih kitaplarındaki sansürlenmiş Stalin’i hepimiz biliyoruz. Politbüro tarafından onaylanmış, oldukça düzgün ve sıkıcı bir yaşam olarak anlatılır onun yaşamı.
Romanımı yazarken pek tabii gerçek Stalin’i bulmaya çalıştım. Araştırmalarımın sonucunda, okuduğum pek çok biyografi ile yeni açılmış arşiv bilgilerinden edinilmiş gerçeklerle, etten ve kemikten bir Stalin çıktı karşıma.
İlk gençliğinde romantik bir erkek, birçok kadın peşinden koşuyor. Arkada bıraktığı nişanlıları, genç sevgilileri, çok sevdiği ilk karısı Kato, Sibirya sürgününde tanıdığı ve ona bir erkek evlat veren 13 yaşındaki yetim Lidia, Bakü hapishanesinden koğuş arkadaşı bir iki kadın, onunla evlenmeyi başaramayan bir nişanlı...
Bütün bunlar değişik bir Stalin portresini ortaya çıkardı pek tabii. Adanmış bir adam, bir yeraltı insanı aslında; Kremlin’e geçtikten sonraki paranoyası ve yarattığı terör devri onu ister istemez yazar için etkileyici bir kişilik konumuna getiriyor.

Bambaşka sıfatlar gerekli 

Bütün bu araştırmalardan sonra nasıl tanımlarsız onu?

Stalin için iyi ya da kötü kavramlarını kullanmak olanaksız. Onu tanımlarken bambaşka sıfatlar kullanmak gerekiyor. Korkunç ve garip bir adam olduğu hiçbir zaman değişmiyor.
Elde ettiği büyük güç, kuvvetli kişiliği, acımasızlığı, tuhaf mantığı ve buz gibi soğukkanlı oluşu, empati eksikliği onu araştırırken karşıma sürekli çıkan özellikleri oldu.
Alıngan ve duygusal bir kişiliği olduğu da gerçek. Hayatının gizli kalmış köşelerini öğrendikçe Josef Stalin’i daha iyi tanıdım. Tarih kitaplarındakinden farklıydı arşivlerden çıkan adam. Aslında onun da yaşamı trajik ve hüzünlüydü.
Stalin bugün yaşasa, onun ve Rus topraklarının yaşamında neler değişirdi sizce?
Bu yanıtlaması güç bir soru. Stalin bugün yaşasaydı belki yalnızca bir terörist olarak kalabilirdi. Ya da bir başka varsayımla ülkeyi daha yumuşak yönetebilirdi. Bunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz.
Geçmiş, bitmiş ve kapanmış bir devre damgasını vurmuş bir diktatör o. Hiçbir şey iki defa yaşanamaz. Günümüz dünyası çok değişik. Örneğin George W. Bush gibi bir adam dünya tarihini şekillendirebiliyor günümüzde.

Mussolini’den daha ilginç 

Bu romana neden başka bir diktatörü, Mussolini’yi ya da Franco’yu değil de Stalin’i konuk ettiniz?
Stalin özel yaşamı, tutkuları ile bana Franco veya Mussolini’den daha ilginç geldi. Mussolini veya Franco’yu geçen yüzyıla damgasını vurmuş birer diktatör olarak görmüyorum.
Peki ya bugünün diktatörleri? Aralarında üzerine roman kurgulanacak birini görüyor musunuz?
Evet. Fidel Castro.
Stalin’in içinde gizli bir yazar olduğu gibi yazarların içinde de gizli bir diktatör olabilir mi?
Hoşuma gitti, beni güldürdünüz. Yalnızca yazarların değil, her insanın içinde bir diktatör olabilir. Az mı duyduk diktatör kaynanaları filan...
Şaka bir yana, diktatör ruhlu bir yazar pek tahayyül edemiyorum, çünkü yazarlar çoğunlukla içe kapanık ve naiftirler. Diktatör bir ruhun yapabileceği eylemleri yapabilselerdi bütün dünyaya kitaplarını okutabilirlerdi! Oysa hep tanınmamaktan ve az okunmaktan yakınırlar.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

St. Petersburg Karakolu’ndaki polis dosyasında Stalin, 1912

Milliyet
Yayın Tarihi : 4 Ağustos 2008 Pazartesi 15:36:13


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?