22
Mayıs
2024
Çarşamba
KİTAP

Oktay Rifat ve şiirleri

Oktay Rifat 60'larla ironiden, önceki dönem şiirlerine oranla uzaklaşır. O, toplumsalcı bir şairdir, ama bu şiire mantığı hiç sokmaz. Duygu, aklı ezip geçer. Çoğu ustanın başaramadığı da bu özelliktir


Oktay Rifat şiiri, onu tam tuttuğun, yakaladığın, seni kuşattığına inandığın noktada elinden kaçar. Karşına bambaşka bir yüzle çıkar. Önceleyin durumu yadırgar okur. Bu şiirde kökten değişimler yaşandığını düşünür. Yer yer altı çizilmeye değer birtakım farklılaşmaları es geçmek olası değildir. Örneğin, 1960'larla ironiden, en azından önceki dönem şiirlerine oranla uzaklaşır. O hep toplumsalcı bir şairdir, ama bu şiire mantığı neredeyse hiç sokmaz. O hep duygularının izini sürer. Dilsel dönüşüm yaşadığı düşünülen, İkinci Yeni şiiri ailesi içinde var sayılan Perçemli Sokak (1956) ve Aşık Merdiveni (1958) kitaplarında bile duygu, aklı hep ezip geçer. Çoğu ustanın başaramadığı da tam bu özelliktir. 1941'de Orhan Veli ve Melih Cevdet'le birlikte yayımladığı Garip kitabındaki manifesto da aslında akıl ve zekâ yüklüdür. Bu kitapta yayımlanan şiirlerinde bile duygusal doku ön plandadır. Ancak ardından gelen birçok kitabında aklı soyar sıradanlaştırır ve tamamen kendinin olan bir duygu dünyasına dönüştürmeyi başarır. Garip'in bildirisiyle dışladığı geleneksel şiir formlarına da gerektiğinde geri dönmekten çekinmeyecektir. Çünkü önemli olan duyguları en hakiki biçimde şiire yedirmektir. Form, hep ikinci planda kalacaktır.


İroniyi, akıl kadar yadsımaz. Yer yer de kullanır. Ama, çoğu kez, kendine has bir şenlikçi hava, özellikle ilk dönem şiirlerinde belirleyicidir. Benzersiz bir görüntülemecilik vardır bu şiirde. İnsan, tüm incelikleriyle bir duygu tablosu gibi siner şiirlerine. Hem de ilk şiir yayımladığı 1936'dan, son kitabı 1987'de çıkan Koca Bir Yaz'a kadar. İroniden çok önce, toplumun gündelik konuşma dili, halk deyişleri, folklorik-yerel motifler ve hatta halk ağzından gelen masal ve tekerlemelerin fazlasıyla etkisi vardır. Bu çizgiden uzaklaştığı dönemler tabii ki olmuştur. 

Dünya şiiriyle yakın akrabalık


Rifat'ın 'Bütün Şiirleri' iki cilt olarak yayımlandı. Şair, Garip kitabını saymazsak, ölümüne kadar toplam onbeş şiir kitabı yayımlamıştı. Ancak, Rifat'ın talebi sonucu, onun iki çeviri kitabı olan Yunan Antologyası ve Latin Ozanlarından Çeviriler de bu iki cildin içine konulmuş. Rifat'ın şiirindeki 1960'larla beliren ilginç değişiminin de sembolleri olarak düşünülebilir bu çeviriler. Şairin, dünya şiiriyle olan yakın akrabalıklarının izdüşümleri. Ancak, tabii ki yalnız bunlar değil. Oktay Rifat şiirinde, Fransa merkezli modern şiirin de dolayımlı izdüşümleriyle karşılaşılır. Şair, Fransa'da üç yıl süren doktora serüvenini İkinci Dünya Savaşı nedeniyle tamamlayamamış. Ancak, bu şiiri özümseyişi, kendi şiiriyle akrabalıklar kurma serüveni daha 1930'ların sonlarına kadar uzanmakta. Zaten, Garip hareketinin Fransız serbest şiiriyle kurduğu akrabalıkla, bu şiir, çeşitli modern sanat akımlarından esinlerle de Türkiye'ye özgüleştirilmiştir.


Rifat'sa daha ilk kitabında bu yaslanılan bu felsefeyi kendi duygusal, yerel yapısına dönüştürmeyi ilk başaranlardandır. Bütün Şiirleri I'de ilk kitap olarak Yaşayıp Ölmek, Aşk ve Avarelik Üstüne Şiirler (1946) ile başlar. Güzelleme (1945) ardından gelir. Niye Bütün Şiirleri'nin başlangıç kitabı olarak Güzelleme alınmıyor bilinmez. Herhalde Güzelleme'nin çok kısa olup, kitaptan çok bir 'kitapçık'ı anımsatmasıdır. Sevginin, sevdanın kutsandığı bir kitaptır Güzelleme. Rifat'ın şiirinde hep belirginleşen çocuksuluğun, masumiyetin, saflığın daha bu kitapta tüm hakikiliğiyle kutsanışı dikkat çeker. Rifat şiirinde hâkim olan hümanist algı, duygusallığın hakikiliği daha bu ilk kitapçıkta öne çıkmakta. Şairin gerçek olanla arasında kurduğu ilk iç içelik bu kitapçıkta öne çıkar. Halkın dili ve taşlamaların yanında, masalımsı yanıyla kitapçık okuru hemen kuşatmıştır.


Yaşayıp Ölmek Aşk ve Avarelik Üstüne Şiirler'de doğa, hakikiliğin bir parçası olarak öne çıkar. Ve doğayla olan tutkulu duygusal bağ, neredeyse sonraki tüm kitaplarının kopmaz parçası olacaktır. 'Çocuk' imgesinin yine belirgin olması yanında, yoğun bir hiciv ve toplumsalcılık ön plana çıkmıştır. İkinci Dünya Savaşı'nın kaosu ironik lanetlenirken çocuğun bu savaş içindeki özellikli masumiyeti toplumsalcı bir algıyla kutsanır. Öte yandan duygu yüklü gündelik hayat tabloları, yoğun ve hakiki aşk duygusunu, hayata dair bir bohem duruş ve bunların tümünü hakiki bir hüzünle bezemesi Rifat'ı kuşatıcı bir şair yapar. Yer yerse ince bir mistifikasyonla karşılaşılır.
Bu kitaptan, Koca Bir Yaz'a kadar doğa devamlı, bu şiirin özü, fışkıran bir varoluş kaynağı durumundadır. Ağaç, dal, ot, deniz, yaprak, su, yağmur, bulut vs. sözcükler bu şiirin olmazsa olmazı durumundadır. Dolayısıyla da doğanın renkleri, yarattığı anlam dünyası, ürettiği imgelem Rifat'ın duygusallığını her boyutuyla besleyen semboller durumundadır. Bu sözcüklerin doğal anlamlarını da çoğu kez hiç zedelemeden. Bu sözcükler kır duyarlılığını daha çok simgelediğinden, şair insanın gündelik, günübirlik hayatını, ilişkilerini, acılarını, yalnızlıklarını şiirleştirirken bu ve benzeri doğa sözcüklerinden hemen her kitapta yararlanır. Bir kasabayı, bir şehrin ara sokaklarını çoğu kez bu ve benzeri sözcükleri kullanarak dile getirir.


Şairin, daha toplumsalcı kimliğinin öne çıktığı Aşağı Yukarı (1952) ve Karga İle Tilki (1954) kitaplarında da aynı özelliklere rastlanır. Hep halkın, hatta aşağıdakilerin duyarlılığı ön plandadır. Ama, buna rağmen, yani gündelik hayatın, insanın hüzünlü, dramatik tablosuna karşın, İstanbul'a olan, onun doğasına dair tutkulu bağından da vazgeçmeden dillendirir tavrını. şiirlerde garip bir öykülemecilik dikkat çeker. Şair, iki kitapta da öfkeci yanını, taşlamalarıyla, halk ağzıyla, deyimleriyle inceltip farklı bir toplumsalcılığa dönüştürmeyi başarır. 1940'ların Rifat şiirinin, hüzünlü bohem havasından daha keskin bir şiir tavrına evrildiği görülür. Özgün dil arayışlarıyla tabii.
1950'lerde Rifat şiirinde dilsel anlamda bir dönüşümden söz edilebilir. Bu sefer İkinci Yeni şiiri içinde yeniden şekillenen, değişik bir dil ve imge dünyası kuran bir Rifat'la karşılaşılır. Perçemli Sokak ve Aşık Merdiveni kitaplarıdır bunlar. Perçemli Sokak'ın başlangıcındaki metinde, farklı bir İkinci Yeni vizyonuyla, tartışmalar açacak bir metni de kaleme alır. Rifat'a göre bir sözün anlamı, çoğu zaman o sözün, gözümüzün önüne getirdiği görüntüden başka bir şey değildir. Şiir bir kelime sanatıdır. Ama aynı zamanda bir görüntü sanatı da olduğundan, şiirin sadece anlamlı sözcüklere bağlı kalması da istenemez. Bu, Rifat'a göre 'anlamsız'ı da anlamlı kılmak demektir. Kitaptaki şiirler bu tez üzerine yazılmıştır. Fransız modern şiirinin düşünsel düzeyde katkıları olan bir tavırdır bu. Kitaptaki şiirler de bu tavrın tam bir şiire dönüştürülmesi gibidir.


Ama, süreç içinde bu ilginç kitaplardan da uzaklaşır. Ancak duygusal dokudan hiç vazgeçmemektedir. Ardından gelen Elleri Var Özgürlüğün (1966), Şiirler (1969) ve Yeni Şiirler (1973) ise şairin tam anlamıyla olgunluk dönemi yapıtlarıdır. Elleri Var Özgürlüğün'de mitolojik kaynakları baz alan bir büyülü duygusallık dikkat çeker. Süreç içinde; giz, özgürlük ve özlemin iç içe yeşerdiği garip bir duygusallık dokusuyla çıkar karşımıza. Toplumsalcılık dibe yerleşirken, ön planda yer yer pastorel, çoğu kez doğa tutkusuna yaslanan duyguların öne çıktığı şiirlerle karşılaşılır. Toplumsalcı karakterli şiire az rastlanır. Yeni Şiirler'in sonunda tarihle duygusal hesaplaşmalara yönelen bir Rifat'la da karşılaşılır.


Lirizm tutkusu


Bütün Şiirleri'nin ikinci cildi ise 1976'da çıkan Çobanıl Şiirler'den son yapıtına uzanan altı kitabı kuşatır. Doğruyu söylemek gerekirse Çobanıl Şiirler (1976) biraz fazla folklorik gelir okura. Toplumsalcı bir özü vardır. Gerçeklik algısı bu kitaplarda ön plana çıkar. Ardından gelen Bir Cigara İçimi (1979), Rifat lirizminin inanılmaz biçimde öne çıktığı bir kitaptır. Resimsel, tablosal yapı dilin kopmaz parçası olur. Öykülemecilik belirgindir. Upuzun dizelerden oluşan, öykülemeciliğe yakın benzersiz bir teknikle karşımıza çıkmıştır şair. Aynı yapı Elifli (1980) adlı ardından gelen kitapta da dikkat çeker. Kır, kasaba kültür ve duyarlılığın, doğa tutkusunun açık izleriyle bezelidir şiirler.


Doğaya tutkuyla bağlı duyarga, ardından gelen son üç kitapta da belirgindir. Şairin dilsel incelikleri, kır özlemi, insan tabloları, deniz tutkusu şiirlerin kopmaz parçasıdır. Hep halk vardır şiirlerin içinde. Halkın dili, yaşama tarzı, hüznü ve tepkileri. Kitaplar arasında bu bağlamda yoğun bir bağlılık, benzerliğe rastlanır. Bazen fazla aynılaşan şiirlerle karşılaşılır. Özellikle Koca Bir Yaz", kitabın fazla ayıklanmamış izlenimini verir. Ancak, Dilsiz ve Çıplak (1984) şairin son dönemindeki en olağanüstü yapıtı durumundadır. Artık ilk döneminin saflığına, sadeliğine, hakikiliğine dönmüş; çocuksuluk bir bilgelik olarak kitapta öne çıkmıştır. Şairini duygusallığının, dilsel ustalığının doruğa çıktığı bir yapıttır bu. Bu tanıtım yazısını da şairin bu kitabın başlangıç cümlelerinden alarak noktalayalım. Umarız yetmişindeki bir Rifat'ı çok iyi ifadelendirebilir:

Yağmur bacaklı bir kız
Kalır kumsalda
Dilsiz ve çıplak



BÜTÜN ŞİİRLERİ II
Oktay Rifat, Yapı Kredi Yayınları, 2007, 631 sayfa, 30 YTL.


BÜTÜN ŞİİRLERİ I
Oktay Rifat, Yapı Kredi Yayınları, 2007, 611 sayfa, 29 YTL.

ORHAN KAHYAOĞLU/radikal
Yayın Tarihi : 17 Ekim 2007 Çarşamba 16:40:25


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?