17
Mayıs
2024
Cuma
KİTAP

Sinan Çetin'in yayınevi

Bir kitap okudu ve gidip yayınevi kurdu...

'Sanat filmlerini' sıkıcı bulan, geçmişte 'izlettirmeyen sinemacı eşektir' gibi radikal sözler etmiş olan ünlü yönetmen Sinan Çetin 'Hayat Kaynağı'nın sırrını açıkladı...


Aykırıkları, esprileriyle sürekli dikkat çeken sivri bir adam o. "Sanat filmlerini" sıkıcı bulan, geçmişte "izlettirmeyen sinemacı eşektir" gibi radikal sözler etmiş olan ünlü yönetmen Sinan Çetin, Ayn Rand’ın "Hayatın Kaynağı" kitabını keşfetti, bu kitapta kendi felsefesini buldu. Kitabı arkadaşlarına tavsiye etmekle yetinmedi. Tuttu, önce "Hayatın Kaynağı"nı sonra da aynı felsefeyi anlatan diğer kitapları basan bir yayınevi kurdu.


Plato Film Yayınevi, piyasadaki çok sayıda dayanışma, toplum olarak mutluluğa ulaşma kitaplarına savaş açarcasına "özgürlükçü" filozofların eserlerini basmayı misyon edindi. Bunların başında da Sinan Çetin’i en çok etkileyen, bireyciliği ve rasyonel bencilliği savunan Rus asıllı Amerikalı filozof Ayn Rand geliyor. Bencilliğin Erdemi, Hayatın Kaynağı, Atlas Vazgeçti, Yüzyılın Dersi: Özgürlüğün En Büyük Düşmanı Eşitlik gibi kitaplar Sinan Çetin’in felsefesini tekrarladı. Ama isyan etmeden de duramıyor: "Kolektivizm daha çok satıyor!"

Sizin gibi bu kadar sinemanın, televizyonun içinde olan bir adam neden yayınevi kurdu?

-Türkiye’deki yayın hayatından çok sıkılmıştım. Bütün kitaplar "insanlığın hali ne olacak, sağa sola yardım edelim, komşumuzla iyi geçinelim, paradan nefret edelim, başarı değil duygu önemli, akıl her yeri kapladı kalplerimize yer kalmadı" fikrini anlatıyordu. Aklı inkar eden, duyguları yücelten, birbirinden çirkin fikirlerle dolu bir büyük kütüphanede buldum kendimi. Bu kütüphanede bana gerçeği anlatan, başka bir şey söyleyen bir yazarla tanıştım: Ayn Rand. Onun yayınlanması gerektiğine karar verdim ve yayınevi kurdum. Sonra diğer özgürlükçü filozofları yayınlamaya başladık.

Neye göre seçtiniz bu yazarları?

- Onların temel meselesi insan hayatına siyasi otoritenin karışmamasına dayalı. İdeolojiler, özellikle totaliter ideolojiler insanların mutlu edilmesi gerektiği fikrindedir. İnsanları mutlu etme adına yola çıkan bütün filozof ve devlet adamları insanlığın felaketi olmuştur. Çetin Altan bunu şöyle özetler: "Filmlerde başroldeki oğlan kızı kurtarır ve gider ağacın altında düzer." Çetin Altan’ın deyimiyle söylüyorum, en çok kurtardıklarımızı düzeriz. O yüzden Tanrı bizi kurtarıcılardan korusun.

Siz kişisel olarak neden bu kitapları seçtiniz peki?

- Okuyacak kitap bulamadım. Açıyorum Simyacı diye bir kitap. Yok Ferrari’sini Satan Bilge! Aman Ferrari’leri satalım... Sanki suç Ferrari’ninmiş gibi.

Robin Sharma da Ferrari’nizi satın demiyor ama...

- Aslında sanat, edebiyat ve felsefe, dünya karşısında ayakta duramamış insan için yapılıyor. Dünyadaki bütün felsefeler, filmler, eserler, kitaplar kalbi kırıklar için. Kendilerini marjinal zannetmeleri de bir metafor, çünkü kalbi kırık insanlar çoğunlukta, ayakta durup kendi vizyonunu yaratmış adamlar çok az. Dünyayla başetmeyi gururla, zekasıyla, başarısıyla şiar edinmiş, dünyaya kafa tutmuş, ailesine bakan, dimdik insanın felsefesi yok. Bu kişiler şikayet etmemiş, kendi mutluluğunun peşinde gitmiş; biz onlardan nefret ediyoruz, hatta öldürmek istiyoruz çünkü onları kıskanıyoruz.

Kazanmayan insanlar bu kadar çok mu?

- Bütün filmlerde düşmüş insanlar, becerememiş boksörler var. Yavuz Turgul en iyi örnektir. Başaramamış adamları kahraman yapmış, insanlığın en çok satın alınan malzemesi olduğunu keşfetmiş bir dehadır Yavuz Turgul. O anlamda saygı duyulması gereken, ama diğer yanda benim nefret ettiğim bir fikrin temsilcisidir. Düşmüş öğretmen, düşmüş şarkıcılar, becerememiş yönetmen, eski eşkıyalar daha iyiydi, eskiden daha iyiydi fikri, yeryüzünde gelmiş geçmiş en gerici fikirdir.

Siz bu portrede neredesiniz?

- Ben gerici değilim, yapanın edenin yanında yer alıyorum.

Siz niye bu işi bu kadar kafaya taktınız? Sanki burada da biraz misyonerlik var.

- Yeryüzünde bütün iş yapan insanlar, bir yere taktıklarından iz bırakmıştır. Süratle, şiddetle ve devamlı bir yere takmış durumdayım. İnsanlığın mutluluğu arama hakkına kimsenin karışmaması gerektiğine! Ama bana bu işin misyoneri misin diye soruyorsanız cevabım hayır. Çünkü ben bir iş yapıp da para kazanmamaya inanmıyorum. "Bu işi para için yapmıyorum" cümlesini kuran insanların da biraz sahtekarca, biraz yağcı ve popülist bir düşünce içinde olduklarını düşünüyorum.

Her iş de böyle yapılmıyor. Bir çok insan hayır işi de yapmıyor mu?

- Hayır işi, dünyadaki en bencilce iştir. Bir insan kendini mutlu etmek için hayır işi yapar ve bu çok güzeldir. Ben hayır işi yaptığım zaman onu gazeteye vermem, haberiniz olmaz.

Peki yayınevi kár ediyor mu? Yani kolektivizm karşıtlığı Türkiye’de satıyor mu?

- Satmıyor. Kolektivist olmak daha çok satıyor. Çünkü kolektivizm herkesin kendini daha iyi hissettiği bir yer. "Hep beraber mutlu olalım, hep beraber, hep beraber..." Halbuki Türklerin şöyle bir sözü var; nerede çokluk orda bokluk!

Sinan Çetin’in yaşamı bu kitaplara uygun mu peki?

- Ben bu kitaplarda savunduğum fikirler gibi, çok tutarlı yaşıyorum. Yastığa başımı koyduğum zaman içim rahat. Ben başarıyı mutluluğu ve zenginliği savunuyorum. Bunu sonuna kadar arama hakkının insanlara ait olduğunu savunuyorum. Bunun için de kitap yayınlıyorum.

OBJEKTİVİZMİN YAZARI AYN RAND

Asıl adı Alissa Zinovievna Rosenbaum olan Ayn Rand, 1905’te Rusya’da doğdu, Sovyet devriminden sonra kaçtı ve ABD’ye iltica etti. Başını çektiği objektivizm felsefesinde ve kitaplarında rasyonel bencilliği anlattı. Devletin özgür bir toplumda minimal bir role sahip olduğuna, bireylerin kendilerini başkaları için feda etmeden ve aynısını başkalarından beklemeden kendi amaçları için yaşamaya hakları olduğuna inanıyordu. Plato Film Yayınları 2002’de kurulduğunda işe Ayn Rand’ın kitaplarıyla başladı. Eric Hoffer, Karl Popper, John Gray’den toplam 27 kitap bastı.

Engin Ardıç, Ertuğrul Özkök, Orhan Pamuk, Ahmet Altan’la çalışmak istiyoruz

Benim kafamda sadece sinema ile ilgili en az 100 kitap, bir o kadar özgürlükçü filozof kitabı, ayrıca Ayn Rand’ın hala basmadığımız eserleri var, bir de çok beğendiğimiz Türkiye’nin özgürlükçü adamları var. Engin Ardıç, Selahattin Duman, Serdar Turgut, Ertuğrul Özkök gibi... Hem arkadaşlarım hem çok beğendiğim yazarlar. Ahmet Altan, Orhan Pamuk, Gülse Birsel gibi çok beğendiğimiz insanlar da var. İşi biraz daha büyütüp yayınevi ortaklığıyla onlarla çalışmak istiyoruz.

Ayten Serin
Yayın Tarihi : 27 Eylül 2007 Perşembe 15:58:47
Güncelleme :27 Eylül 2007 Perşembe 15:59:51


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ışın çetin IP: 88.229.24.xxx Tarih : 6.10.2007 18:20:55

saygılarımla efendim; öncelikle sitenizi inceledim ve bu kadar güzel hazırlanmıs olmasının yanında bıze iletişim olanagı tanımıs oldugunuz için tesekkurlerımı sunarım... benım ılgılı oldugum konu sinan abimiz; hayatımı anlatan bır film senaryosu yazdım.filmin adı sekiz+bır (konusu sekız genc kızın okuma ve iş bulma yolculuguna cıkmasıdır.bu sekız kız 4 abla ve 4 kardestır.yanı ablalar ve kardesler arasında yasanan ev hıkayesı ve ayrı yasamları...artı bır kısı sonradan eve yerlesen bır aılesız genc kızdır.ve kardesını gecmıste oldurmuslerdır.ınsanlara karsı almıs oldugu bu kın abla kardeslerı ayırmak uzerıne kurulmus bır moddur.kısaca anlatırsak fılmın tamamı ask ,kın öfke ,nefret, sevgı ,tutku ,baglılık, ıstedıklerıne ulasamamazlık ,ayrılık ,hasreti ele alır.bu fılm her duyguyu kapsamaktadır.izleyıcıler kendını,yasamını bu fılmde bulabılecegıne ınanıyorum genc yaslı yetıskının her kıtlenın kendısını bulabılecegı bır seneryo olarak dusunuyorum.aıle yasamlarının cocuklar uzerındekı etkısı hersey mevcut.sızden ıstedıgım bu yazımı sınan abımıze ıletmenız.bır cevap alaılırsem gercekten cok sevınırım sınan abının bu fılme sıcak bakacagına adım gıbı emınım ve guvenıyorum...dersane ogrencısı ışın çetin...tesekkurler