22
Mayıs
2024
Çarşamba
KİTAP

Sırtımdaki Ölüler

Ölüler herkesin sırtında...

Yavuz Ekinci'nin anlatıcıları çeşit çeşit. Kimi zaman iki yüzyıllık bir duvar, kimi zaman yarım kalmış bir öykünün kahramanı sözcükleri dile getiriyor. Yazar bu anlatıcılar arasında kendisini de fark ettiriyor sık sık...


Elimde bir kitap, kapağında kahverengi kurak bir toprak gibi çatlamış, yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar ve duvarın sol köşesinde bir pencere var. Kapak fotoğrafı, sayfaların arasında bizi bahar dallarının beklemediğinin bir habercisi gibi... Yazarı Yavuz Ekinci, 2005 Milliyet Haldun Taner Öykü Ödülü'nün sahibi. Kapakta seçici kurul üyelerinin isimleri: Füsun Akatlı, Ferid Edgü, Tuğrul Eryılmaz, Doğan Hızlan, Selim İleri, Şara Sayın, Demet Taner ve Tahsin Yücel. İsimlerin hemen altında, bu dosyanın öykü ödülüne layık görülmesinin gerekçesi yer alıyor: "Öykülerindeki özgün konuları, bu konulara uygun geliştirdiği üslup ve dille, günümüz öykücülüğünün ulaştığı çizgiye denk düşen nitelikleri..."


Bu gerekçe bana şunu düşündürdü; Yavuz Ekinci; Sait Faik, Sabahattin Ali, Haldun Taner ve daha nice öykücümüzün mirasını içine sindirmiş, onların getirdiği noktanın hakkını vererek yazmış. Açıkçası seçici kurulun isimleri ve ödülün verilme gerekçesi Ekinci'nin Sırtımdaki Ölüler kitabı ile ilgili yazmayı hiç kolaylaştırmıyor. Ama öykülerindeki dil, anlatıcıları, konuları ve imge zenginliği kalemin satırlar arasında ilerlemesini kolaylaştırıyor diyebilirim.

Dile gelenler...


Ekinci'nin anlatıcıları çeşit çeşit. Kimi zaman iki yüzyıllık bir duvar, kimi zaman bir silah, kimi zaman yarım kalmış bir öykünün kahramanı sözcükleri dile getiriyor. Yazar bütün bu anlatıcılar arasında kendisini de fark ettiriyor sık sık. Bu da Brecht'le tiyatro sahnesinde tanıdığımız 'yabancılaşma efekti'nin, öyküde bir yansımasının kurulmasını sağlıyor. Yazar bu sayede okurunun, öykünün kurgusuna sorgusuz bir şekilde kapılmasını engelliyor ve genelde yabancı olduğu bir dünyaya, yazarın dünyasına da bir pencere açıyor.


Dile Gelen Duvar öyküsündeki anlatıcı bu ilişkiye güzel bir örnek. Anlatıcı olan duvar, onu yazanın dünyasıyla ilgili ipuçlarını parantezler açarak aktarıyor. "Beyni sulanan adam zamanı durdurdu...Erkeğin sırtına bir sıva parçası düşmek üzereydi. Zamanı bırakır bırakmaz parça adamın sırtına düşecekti. Odadaki donmuş görüntüye bir daha baktı. Kalemini aldı ve kâğıda eğildi. Sözcükler dört nala koşmaya başladı."


Ekinci geçen sene verdiği bir söyleşide anlatıcı seçimleriyle ilgili şunları söylemiş: "Şu bardağa sahibiz. Biz gidebiliriz, çürüyüp toprak da olabiliriz ama bu bardak yine yaşayacak ve bu bardağın hikâyesi yine olacak. Kim bu bardağa baksa bir hikâye uydurabilir yani. Nesnelerin ölümsüz olduğunu düşünüyorum." Anlatıcının insansızlaştırılması ve ortak belleğimizdeki nesnelerin kelimeleri, ortak duygu ve düşünce zeminlerinin yaratılmasını kolaylaştırılıyor öykülerde.


Türkiye'nin yakın tarihi


Yavuz Ekinci'nin karakterleri, anlattığı olaylar ve bu olaylara ev sahipliği yapan mekânlar günümüzün ve yakın tarihimizin de bir fotoğrafını çekiyor. Bir rüya anlatımının hâkim olduğu Yazgının Kitabı'ndaki ölü güvercinler; kitaba adını veren Sırtımdaki Ölüler öyküsünde, elli üç yaşındaki bir adamın omzunda taşıdığı ölüler ve onların hayatları; bir oğlunun üniversitede karşıt gruptan bir öğrenci tarafından öldürülmesi, diğerinin mayına basarak hayatını kaybetmesi ve onun bayrağa sarılı tabutu... Her Şey Bitti öyküsünde, on iki yıldır hapiste yatan bir adamın rüyası, memleketine dönüşünün hayalini kurması; Görünmez Kadınlar'daki, recm sahnesi ve yine aynı öyküde, elleri kesik, bacakları, göğüsleri yaralı kadın sahneleri; Dile Gelen Duvar'daki işkencecilerin sonu gelmeyen, "söyle arkadaşların kim?" sözleri... Yazar, İstanbul'dan, yani edebiyatın kültürün başkenti olarak algılanan bu kentten hayli uzakta yazıyor öykülerini. Ancak memleketiyle anılmaktan hoşlanmadığını belirtiyor ve bir söyleşide de bunun sebeplerini şöyle açıklıyor: "Neden bu başlığa gereksinim duyuldu ki? Sonuçta Türk edebiyatında kendimizi var ediyoruz. Ben Türk edebiyatında yazıyorum; onun dışında bulunduğum ilin, sahip olduğum etnik kökenin önemli olmadığına inanıyorum. Bunların ifade edilmesi, böyle anılmak rahatsız ediyor beni. Batmanlı olarak geçti ya adım; Artvinli olsam Artvinli yazar diyecekler miydi? Ben düşündüm yani. Batman'ı ikinci lig olarak görüyorlar. Bu üzücü."


SIRTIMDAKİ ÖLÜLER
Yavuz Ekinci, Doğan Kitap, 2007, 101 sayfa, 7 YTL.

RENGİN ARSLAN/radikal
Yayın Tarihi : 17 Ekim 2007 Çarşamba 16:50:23


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?