22
Mayıs
2024
Çarşamba
KÜLTÜR/SANAT

Özür dilerimmmm....

Öyle olmaz, böyle yapma, kesinlikle hayır….
Bunlar hayatta özellikle de bu çağda çok kullandığımız kelimeler. Düşüncesizlik, affetme duygusundan yoksunluk ve inat birçok güzel şeyin bitmesine sebep olabiliyor.
İnsan olmanın en önemli duygusu merhamet olmalıdır. Özellikle de bu çağda. Merhamet olmayınca yazının başında belirttiğim cümleler hakim oluyor hayata. Merhameti besleyen yegâne duygu insan olduğumuzu, ne olacağımızı asla unutmamamızda saklı olan acizliktir.
Eğer insan aciz olduğunu unutur, büyüklenirse ilişkileri, sosyal yaşantısı, iş hayatı başarısızlığa uğrayabilir. Birden sahte büyüme başlar. Hor görmeye, hırslanmaya başlar. Hep orada kalacağı, daha da büyüyeceği, hatta arşa değeceğini bile düşünebilir. Koltuk sevdası, menfaat kaygısı sonuçta insanın içini öyle sarar ki, kendi ekseni etrafında her şeyin dönmesini ister.

Bencillik başladığında ise iş daha da zor. Mutlaka başkaları gibi düşünmeyi de öğrenmeliyiz. Kendimize hapis olmamalıyız. Alışa geldiğimiz yaşantımız yanlış olabilir. Bunu öğrenmenin en güzel yöntemi, başkasıyla da yaşabilmek yetisine sahip olmaktır. Yani sosyalleşebilmektir. Karakterimizin oluşturduğu kişiliği sık sık test etmeliyiz. Nerede duruyoruz, ne denli doğruyuz.

Bunları yazarken en önce bunları ben kendime soruyorum. Ve olumlu yönde adım atmaya hep çalışıyorum. Bence insanların kendine bir zaman belirlemesi lazım. Öyle bir zaman ki sık sık nerede olduğunu, ne yaptığını ona öğretmeli. Mesala ben 20 Mayıs Pazar Gününden sonra nerede olduğumu ne derece insan olabildiğimi daha ciddi sorgulamaya başladım. Sizler de öyle yapsanız güzel olabilir. Çünkü bu çağda kendimize zaman ayırıp neredeyiz, ne yapıyoruz, ne denli birlikte olduğumuz insanları mutlu ediyoruz düşünemiyoruz. O nedenle belli tarihler belirleyip kendimize çeki düzen vermeliyiz. Yüzde yüz haklıyız, en doğruyuz gibi değil de, hep yanılma payı bırakmalıyız. Ama en önemlisi kendimizle çelişmemeliyiz. Çünkü bu cidden zor bir durum. Hele farkına varıp ne yapsan tatmin olamıyorsan daha da vahim. O nedenle ben 20 Mayıs’ı kendime çuvaldız batırma tarihi olarak belirledim. Eğer siz de sevdiklerinizi kaybetmemek için belli tarihler belirleyip kendinizle yüzleşip ve sorunlarınızı vahametini ve sonuçlarını düşünerek çözümler üretmeye çalışırsanız sevdiklerinizi kaybetmemiş olursunuz. Ya da bu uğurda sonuç her ne olursa olsun mücadele edip her şeyin onurlu olmasını sağlarsınız.

Bence bu yazıyı okuyorsanız. Bitince hemen insan olduğunuz hatırlayın. Ve sevdiklerinizden özür dileyip yeni başlangıçlara yelken açın. Onlara sımsıkı sarılın.

Özür dilerimmmmmmmmmmmmmmm.
Yayın Tarihi : 26 Mayıs 2007 Cumartesi 12:52:28


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Funda Yıldız IP: 85.108.176.xxx Tarih : 27.05.2007 15:31:07
Çok teşekkür ederim öncelikle, kendi adıma böyle bir yazı için. Çok hassas bir noktaya değinmişsiniz Erdal bey. Çok doğru söylemişsiniz. İçimizdeki hırslara teslim olduğumuzu, bu yüzden sürekli onarmak yerine kırmayı tercih ettiğimizi, elimizden avucumuzdan kayıp gittiğinde de geri dönemediğimizi çok hoş cümlelerle belirtmişsiniz. Siz 20 demişsiniz ben onu 21 Mayıs olarak değiştirdim. çok istediğimiz halde ve bana öyle geliyor ki inat yüzünden bitip giden değerlerimiz, ahhhh Hekabe! Her oyun başlar ve biter yada başlamadan biter ve öylece kalır suratlarımızda bir anlamsızlık ifadesi! Benim de bir yanlışım olduysa Özür Dilerimmmmmmmmmmm