22
Mayıs
2024
Çarşamba
KÜLTÜR/SANAT

Topraksız bedenler

Her şey değişiyor. Değişmeli de… Olumlu yönde olmalı hareketlilik. 1950’lerle, 2000’li yıllar tabi ki aynı olmaz. Eskiden içilen gazozlar, gidilen sinemalar, kıyafetler, müzik tarzları… Hep değişti. Hala da devam ediyor.

Zaman hızla akıp giderken kimi şeyleri aşındırıyor, kimi şeyleri de önüne katıp
gittiği yerlerin şeklini aldırıyor. Sosyologlar değişimin birçok olumsuz yönlerine dikkat çelmeye çalışmışlar, toplumun değişiminin nasıl olması gerektiği konusunda fikirler üretmişlerdir. Değişim başkalaşmak olarak algılanmamalı. Toplumlar gelenek, görenek ve biriktirdiği kültürleriyle özellik kazanır. Değişimden kasıt kültürün unutulması ise durum bence çok vahim. Çünkü kültür, ciddi, köklü, o milleti millet yapan özellikleri içinde barındırır. Tabi ki teknoloji ve endüstrileşme bir değişime sebep olur. Bunu da hayata aktarmak lazım. Ama geçmişi unutmadan, nazikçe, saygılı, ince düşünerek.

Teknoloji; insan hayatı, yaşam standartları vs için önemli ama denge kurulmazsa problemleri de beraberinde getirerek, hayatı olumsuz etkileyen bir süreci de yaratabilir. Sağlam yapılar, konfor vs sebeplerden dolayı her şey betonlaşıyor. Artık toprakla temas etmek büyük şehirler için neredeyse imkânsız. Toprak ki mayamız. Ona dokunmalıyız, sırt üstü uzanmalıyız, ayaklarımızı ona dokundurmalıyız. Tüm negatif enerjimizi ona boşaltmalıyız. Ama maalesef artık böyle bir şansımız yok. Çünkü toprak yok… Topraksız bedenler, kokusuz çiçeklere benzer. Yani anlamı kendinden değil sadece şeklinden ibarettir. 

Günümüz birçok değişimi hep böyle. Sanatta da, siyasette de, beşeri ilişkilerde de… Yani olumsuz. Geçmiş unutularak. Oysaki geçmişini bilmeyen geleceğini planlayamaz…
Yayın Tarihi : 19 Haziran 2007 Salı 14:44:34


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?