7
Mayıs
2024
Salı
KADIN

Güneydoğu'da kadın olmak



Diyarbakır Bağlar Belediyesi bünyesinde hizmet veren Kardelen Kadın ve Sığınma Evi'nin yaptığı istatistiki çalışmalardan çıkan sonuçlar, Doğu kadınının Batı'da yaşayan kadınlara göre ne kadar zor durumda olduğu gözler önüne serdi. 

Kadının ekonomik, sosyal ve kültürel hayata etkin katılımını sağlamak amacıyla 7 Aralık 2004 tarihinde kurulan Kardelen Kadın Evi, Diyarbakır'da kadınlara ilişkin veri tabanı oluşturacak bilimsel araştırmaların yetersiz olması nedeniyle kentteki kadın profiline ilişkin veriler elde etmek amacıyla bir saha araştırması yaptı. 

Anket tekniğiyle yapılan araştırmada, göç mağduru kadınların yoğunlukla yaşadığı Bağlar semtinde, çatışmalı süreç, göç, şiddet, hızlı ve çarpık kentleşme gibi olgulardan ne düzeyde etkilendiği, kadının sosyo-ekonomik durumu, eğitim düzeyi ve öncelikli çözüm beklentileri tespit edildi. 

Kardelen Kadın Evi'nde çalışan sosyologlar Gülfer Coşkun ve Zeynep Demir tarafından yürütülen araştırma anketleri, 30 gönüllü kadın anketörün desteğiyle uygulandı. Pilot mahalle olarak seçilen 5 Nisan Mahallesi'nde 15-49 yaş arasındaki 600 kadına anket yapıldı. Araştırma sonucunda, kadınların yoksulluk, işsizlik, göç, eğitim durumu, kadınlarda erken yaşta evlilik ve evlilik biçimi, belediyeden beklentileri gibi birçok konuda çarpıcı sonuçlar elde edildi. 

Araştırmada elde edilen sonuçlardan bazıları şöyle:
"Araştırmanın yapıldığı bölgede ilk evlenme yaşına bakıldığında, kadınların yüzde 51'inin 17 yaş ve altında yani reşit olmayan yaşlarda evlendiği görülürken, kadınların yüzde 62.4'ünün evliliklerinin aileleri tarafından düzenlendiği saptandı. Eşlerin yüzde 48'inin akraba olduğu, yüzde 52'sinin ise aralarında herhangi bir kan bağı bulunmadığı ortaya çıktı. Kadınlardan okur-yazar olanların oranı yüzde 45.7, okur-yazar olmayanların oranı ise yüzde 54.3 olduğu tespit edildi. Araştırma sonucunda kadınların yüzde 92.1'nin ev kadını olduğu saptandı. 

Ailelerin yüzde 46.3'ü 150 YTL'nin altında gelire sahipken, yüzde 67.8'i asgari ücretin altında gelire sahip. 2005 yılında 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının bin 597 YTL, açlık sınırının da 525 YTL civarında olduğu göz önünde bulundurulunca, ailelerin yüzde 86.1'inin açlık sınırının altında yaşadığı tespit edildi. Çalışmanın uygulandığı bölgede yaşayan kadınların yüzde 69.5'inin Diyarbakır'a göç sonucunda yerleştiği saptandı. Göç edenlerin yüzde 30.4'ünün ekonomik, yüzde 30.3'ünün siyasi, yüzde 29.5'inin evlilik, yüzde 3.6'sının eğitim, yüzde 3.8'inin sosyo-kültürel (kan davası, ağalık sistemi ve benzeri), yüzde 2.4'ünün ise tayin nedeniyle göç ettiği belirlendi." 

Araştırma sonucunda, bölgedeki kadınların yüzde 31'i şiddete maruz kaldığını, yüzde 69'u da böyle bir şey olmadığını belirtirken, şiddete maruz kalan kadınların oranının, kurumsal çalışmalar esnasında yüz yüze alınan başvurulardaki şiddet oranlarından çok daha az olduğu saptandı. Şiddete maruz kalan kadınların yüzde 58.1'i fiziksel şiddete, yüzde 36.5'i psikolojik şiddete, yüzde 4.3'ü ekonomik şiddete, yüzde 1.1'i cinsel şiddete maruz kaldığını söylerken, şiddette maruz kalan kadınların yüzde 88.2'sinin bu durumdan kurtulmak için herhangi bir girişimde bulunmadığı bildirildi.
.
Yayın Tarihi : 12 Mayıs 2006 Cuma 19:54:04
Güncelleme :13 Mayıs 2006 Cumartesi 00:34:57


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
mehmet kadir IP: 85.107.65.xxx Tarih : 1.10.2006 19:46:00
yazınınz çok güzel.kutlarım.bende diyarbakırlıyım.ve bu kadınları annem olarak görüyorum ve gurula izliyorum.neyse devamını bekliyoruz.by