4
Mayıs
2024
Cumartesi
GAZİANTEP

Aile içi şiddet ve getirdikleri

Gaziantep Avukat Cengiz Gökçek Devlet Hastanesi Psikolog Dr. Fatma Yağcı, aile içi şiddetin ihmal edilmemesi gereken ciddi bir sorun olduğunu bildirdi. 

Yağcı, yaptığı açıklamada, Türkiye'de Allah'ın emri Peygamber'in kavli ile ailenin kurulduğunu ve nikah memurunun nikahı kıymasıyla ailenin oluştuğunu belirtti. Bütün ailelerin kuruluşunda "Allah bir yastıkta mutlu etsin" temennisinin olduğunu kaydeden Yağcı, "Arzulanan bu olsa da iki insanın olumlu ilişkiler kurması, bir aile olarak birlikte yaşaması gerçekten çok zordur. Ama bunu başarmak, hem aile bireylerine hem de topluma çok güzel şeyler kazandırır. Maalesef, belediye başkanının yetki verdiği nikah memurunun elinde sihirli değnek yoktur. O sadece iki kişiyi karı koca ilan eder. Keşke onun bu beyanı üzerine bütün işler yolunda gitseydi" dedi. 

Evlendirme memurunun çift ilan ettiği kişilere sadece yeni bir yaşam sahnesi verdiğini ve perdeyi açtığını ifade eden Yağcı, şunları söyledi: 

"Çiftler, evlilik sahnesinde ne yapacaklarını, nasıl yapacaklarını çok da iyi bilmeden kısıtlı hayat tecrübeleriyle başbaşa kalıyorlar. Oysaki, evliliğin nasıl işlediği ve nasıl yönetildiğini bilmek çok önemli. Çiftlere aileler, yakın çevre akıl vermeye, yol gösteremeye çalışıyor. Ne yazık ki, gelen bu yardımlar zaman zaman yapıcı olmak yerine yıkıcı oluyor. Her birimiz ne kadar ortak özelliklere sahip olsak da, aynı zamanda farklıyız. Bu insan olmanın doğal bir getirisidir. Aslında farklılıklar insan yaşamına ilgi ve canlılık getirir. Ama bize farklılıkları yönetmek, bunlarla uzlaşmak değil, daha çok farklılıklardan korkmak öğretilmiştir. Çünkü fark, alıştığımız düzeni bozabilir. Bu ise kavgaya neden olabilir. Kavga öfkeyi taşır ve bize öfkeden kaçınmak ve öfkelenmemek tembih edilmiştir." 

Yağcı, çiftlerin birbirlerini çok sevseler de uyum sağlayamayabileceklerini dile getirerek, "Evliliklerde 'Beni sevsen her dediğimi yaparsın', 'Ben demeden ne istediğimi anlarsın' gibi ipotekler konulabilir. Eğer sevgi ipotekleşmişse yapıcı olmayı bırakın, yıkıcı olmaya başlar. Pek çok nedenden dolayı evliliklerde uyuşmazlıklar doğar. Ama en fecisi bu uyuşmazlıkların aile içi şiddete dönüşmesidir. Ne yazık ki, birbirlerini fiziken ve ruhen hırpalayan çiftlerin sayısı az değildir. Aile içindeki şiddet; dövme, yaralama, cinsel saldırı, tecavüz şeklinde olduğu gibi sözlü, duygusal ve ekonomik olarak da görülebilir. Aile içi şiddetin en yaygın biçimi, kocanın karısına ve çocuklarına yönelttiği şiddettir. Şiddete maruz kalan kadında üzüntü, tedirginlik, umutsuzluk, öfke hali, sessizlik sık görülür. Hatta şiddet mağduru kadın veya çocuk intihara yönelebilir" diye konuştu. 

Aile içinde gördükleri şiddetin çocukları, sokak yaşamına ve evden kaçmalara itebildiğini vurgulayan Yağcı, şöyle devam etti: 

"Ailenin mahremiyeti olduğundan çoğu zaman yuvanın temelini sarsan şiddet dışa yansımıyor, kol kırılıyor ve yen içinde kalıyor. Şiddete şahit olanlar ise 'Aile içine karışılmaz' diyerek seyirci kalıyor. Daha da acısı, şiddeti durdurmak ve şiddete uğrayanı korumak görevinde bulunanlar da seyirci kalabiliyor. Bir sürü sıkıntıya, olumsuzluğa neden olan, bir insanın, bir çocuğun insan gibi yaşamasına engel olan şiddetin, aile mahremiyeti diye kapatılması doğru değil. Üstü çoğu zaman kapatılan, yüzleşmekten korkulan şiddet; hiç bir sorunu çözmediği gibi insanın üretme, öğrenme, kendini geliştirme kapasitesini de düşürüyor." 

Şiddetin manevi kayıplarının olduğu kadar, ekonomik kayıplarının da bulunduğuna dikkat çeken Yağcı, "Aile içi şiddetin neden olduğu sağlık, emniyet ve hukuk masraflarının Türkiye'ye hesaplanabilen maliyeti yılda 7 milyon dolardır. Bu çok ciddi bir rakamdır. Aile içi şiddet nedeniyle okul başarısızlığı yaşayan çocuklarımızın, eğitim öğretime yüklediği ekstra yük veya bu nedenle sokak yaşamına itilen çocuklarımızın toplum yaşamına getirdiği maliyetler nasıl hesaplanır, onu bilmiyorum. Hangi açıdan bakılırsa bakılsın, aile içi şiddet ihmal edilmemesi gereken ciddi bir sorun. Bu konuda eğitim ve bilinçlendirme mekanizmalarının devamlılığına gereksinim vardır. Şiddete karşı ve şiddetin faciaya dönüşmesini engelleyecek duyarlılıkların gündemde tutulması toplumsal bir görevdir" şeklinde konuştu.
İHA
Yayın Tarihi : 28 Mart 2007 Çarşamba 14:41:06


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?