6
Mayıs
2024
Pazertesi
GAZİANTEP

Güneydoğu Anadolu ve AB konferansı

Devlet Bakanı Gaziantep milletvekili Mehmet Şimşek, "Türkiye'nin AB uzun dönem trend büyüme oranının 3 katı, hatta daha fazla bir büyüme oranına sahip olduğunu belirterek, "İleride AB'ye katkımız her alanda son derece büyük ve anlamlı olacak" dedi.

Tuğcan Otel'de düzenlenen 'Güneydoğu Anadolu ve Avrupa Birliği Konferansı'nda konuşan Şimşek, AB sürecinin Türkiye için önemine değindi. Şimşek, "AB aslında Türkiye'nin bir anlamda ekonomik, sosyal, siyasi tranformasyon sürecidir. Bu süreç Türkiye'ye daha şimdiden çok önemli katkılarda bulunmuştur. 6-7 yıldır Türkiye'de yaşanan değişim ve dönüşümün ana motoru AB sürecidir. Bu süreç önümüzdeki dönemlerde de çok kritik öneme sahip olacaktır" şeklinde konuştu.

Türkiye'nin değişim ve gelişim sürecini sürdürerek AB ile arayı kapatacağını belirten Şimşek, "Reel anlamda, kişi başına düşen milli gelir olarak, kurumsal alt yapı olarak AB ile arayı kapatma sürecinde bence ilerleme kaydettik. Kişi başına düşen milli gelir son yapılan revize sonunda 3 bin dolardan 9 bin dolar civarlarına çıkmıştır" dedi.

"Türkiye şu anda AB ülkeleri arasında 6'ıncı büyük ekonomidir ve çok da önemli bir büyüklüğe sahiptir" diyen Şimşek, sözlerine şöyle devam etti:

"Genel piyasa sonuçlarına göre geçen yıl sonu itibarıyla 650 milyar dolarlık bir ekonomik büyüklüğe sahibiz. Ama satın alma paritesine bakarsanız 900 milyar doların üzerinde bir ekonomik büyüklüğe 2007 itibarıyla zaten erişmiş olan Türkiye, 6. büyük ekonomi olarak yerini bulmuştur. Önemli olan reformları yaparak reel anlamda yakınsamayı hızlandırmaktır. Birkaç yıldır da bu reel yaklaşım hızlandı. Çünkü AB'nin uzun dönem büyüme oranı yüzde 1.8 ve 2.2 arasında değişiyor. Halbuki Türkiye'nin önümüzdeki 10-20 yıllık perspektifine bakıp nüfus dinamiklerinde yaptığımız reformlarla ortaya çıkacak verimlilik artışını dikkate aldığımız zaman, Türkiye'nin çok rahat bir biçimde AB uzun dönem trend büyüme oranının 3 katı, hatta daha fazla bir büyüme oranına sahip olduğu ortada."

"Türkiye için AB bir yükümlülük değil, ileride bizim AB'ye katkımız her alanda son derece büyük ve anlamlı olacak" diye konuşan Şimşek, "Türkiye'nin sadece reel ekonomik anlamda AB'ye yakınsaması yetmiyor. Türkiye'nin demokrasi açığını da kapatmasında AB'nin önemi büyük. Halkımızın birinci sınıf demokrasi, birinci sınıf kurumsal altyapı ve yasal altyapıyı hakkettiğini zaten biliyoruz. AB süreci bizim kendi sürecimiz. AB sadece bir referans noktası, bizim için bir standart, bir çıpa" dedi.

Türkiye'nin genç bir demokrasi olduğunu ifade eden Şimşek, şunları söyledi:

"Bu süreçte bizim gerek demokratik yapımızı gerekse hukuki altyapımızı güçlendirmemiz bence ön plana çıkıyor. Tabii ki Türkiye AB sürecine birçok katkıda bulunacak. Türkiye sadece demokratik değil, sadece hukuk devleti değil aynı zamanda Müslüman olmakla birlikte laik bir ülke. Önümüzdeki dönemde Türkiye, laikliği de güçlendirecek bir süreçte olacak. Çünkü Batı'yla entegrasyon zaten başka türlü düşünmeye izin vermiyor. Bu haliyle Türkiye kendi bölgesindeki ve diğer ülkeler için çok güzel bir örnek teşkil edebilir. 2050 yılında Çin, Hindistan gibi ülkeler dünya ekonomisindeki paylarını yüzde 45-50'ye çıkaracak. AB aslında kendisi hala anlamlı, önemli bir ekonomik ve siyasi bir güç olmak istiyorsa zaten Türkiye gibi dinamik ülkelere ihtiyacı var. Çünkü Türkiye'de 2040 yılına kadar çalışma çağındaki nüfusumuz artmaya devam edecek. AB'de artış hızı sıfırlanmış durumda. Türkiye bu süre içerisinde yüzde 5 büyürse dünya ekonomisinden aldığı pay itibarıyla bugün G7 ülkeleri arasında yer alan Kanada, İtalya'yı geçme ihtimali son derece yüksek. Türkiye AB kriterlerini yerine getirirse AB ailesine katılacağız. Bu konuda halkımızın en ufak bir tereddüttü olmasın. AB de Türkiye'yi tanıdıkça, ne kadar anlamlı bir ortak olacağını anlayacaklardır."

AB Uyum Komisyonu Başkanı Düzce milletvekili Yaşar Yakış da Türkiye'nin AB'ye başvurusundan, müzakerelerin başladığı 2005 yılına kadarki süreç hakkında hafıza tazeledi. Yakış, "Türkiye, '2007- 2013 Türkiye'nin AB müktesebatına uyum süreci' adını taşıyan 7 yıllık bir uyum haritası çizdi ve bu uyum haritası ile 2013 sonunda AB müktesebatına yüzde 100 uyum sağlamayı hedeflemektedir" dedi.

2005 yılının Ekim ayında müzakere sürecinin başlamasıyla birlikte Türkiye mevzuatları ile AB mevzuatlarının uyum taramasının yapıldığını belirten Yakış, müzakerelerin 35 ayrı başlık altında devam ettiğini söyledi.

Yakış, "Bu tarihleri vermemin asıl nedeni, AB'nin Türkiye'nin bu uzun sürede nereden nereye geldiğini görmesi, Türkiye'nin de AB yolunun ne kadar meşakkatli bir yol olduğunu anlaması. Bu süreçte gayet büyük reformlar gerçekleştirilmiştir. 2005 yılında Geliştirmeden Sorumlu AB komiseri 'Türkiye'de son 18 ay içinde gerçekleştirilen reformlar, son 80 yıl içinde gerçekleştirilen reformlardan daha fazladır' demiştir. Bu da Türkiye'nin nasıl sıçramalar kaydettiğini göstermektedir" dedi.

Önceki yıllarda Türkiye'nin AB uyum süreciyle ilgili her yıl ilerleme raporu yayınlandığını, bu ilerleme raporunda Türkiye'nin AB'ye uyum için ne gibi eksiklikleri olduğunun belirlendiğini ve Türkiye'nin buna karşı ulusal bir program yayınladığını kaydeden Yakış, "Bu durum, dışardan bakıldığı zaman 'AB istedi, Türkiye yapıyor' şeklinde görünüyordu. Türkiye bu kısır döngüden çıkmak için tamamen kendi önceliklerine göre bir uzun vadeli 7 yıllık perspektifi içine alan yol haritası çizmiştir. 2007- 2013, Türkiye'nin AB müktesebatına uyum süreci adını taşımaktadır. Böylece Türkiye 2013 sonunda AB müktesebatına yüzde 100 uyum sağlamayı hedeflemektedir" şeklinde konuştu.

Vali Süleyman Kamçı ise 'Güneydoğu Anadolu ve Avrupa Birliği Konferansı'nın Londra, Ankara ve İzmir'de sonra Gaziantep'te yapılmasının önemine değinerek Gaziantep'in AB müzakerelerinin başlamasıyla birlikte önemli bir stratejik konuma kavuştuğunu kaydetti.

.
Yayın Tarihi : 28 Mart 2008 Cuma 17:51:52


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?