6
Mayıs
2024
Pazertesi
GAZİANTEP

Mercimekte sıkıntı kapıda

Milli Prodüktivite Merkezi (MPM) Güneydoğu Anadolu Bölge Müdürü Mustafa Balaban, Türkiye'nin 1990'lı yıllara kadar mercimek sektöründe dünya pazarına hakim bir ülke olduğunu ancak bugün ithalatçı konuma geldiğini bildirdi.

Balaban, MPM olarak sektörlere yönelik yapılan araştırma çalışmalarına devam ettiklerini, bu çalışmalar kapsamında MPM Bölge Müdürlüğü uzmanları tarafından mercimek işletmelerinin ziyaret edilerek mercimek sektörü ve sektörün yaşadığı problemler ile ilgili araştırma çalışması yaptıklarını belirtti. Baklagillerin üretiminde önemli bir paya sahip olan mercimeğin, bileşimindeki yüksek protein oranı ve vitamin yönünden zengin olması nedeniyle beslenmede son derece önemli olduğunu kaydeden Balaban, "Mercimek, azot bağlama özelliklerinden dolayı kurak bölgelerde ekim nöbeti sistemlerine girerek hem üreticilere hem de ülke ekonomisine önemli katkılar sağlamaktadır. Mercimek sıcak ılıman ve yarı tropik bölgelerde yetişen bir üründür. Yemeklik baklagiller arasında kuraklığa, sıcağa ve soğuğa en dayanıklı olanıdır. Kışlık ve yazlık ekime uygun mercimek çeşitleri mevcuttur. Ülkemizde yaz sıcaklarının erken ve birden gelmesinden ve yaz aylarının çok sıcak ve yağışsız olmasından dolayı yazlık mercimek yetiştirilmeyip kışlık mercimek üretimi yapılmaktadır" dedi.

Islah edilen en eski baklagillerden biri olan mercimeğin anavatanının Yakın Doğu olduğunu, daha sonra Akdeniz, Hindistan, Çin ve Amerika'ya kadar yayıldığını ifade eden Balaban, "Arkeolojik çalışmalardan elde edilen bulgulara göre, baklagiller tarımına milattan önce 6 binli yıllarda Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde başlanmıştır. Türkiye tahılların olduğu gibi baklagillerin de ilk kültüre alındığı yerdir. Dünya Gıda Programı içerisinde gelişmekte olan bazı ülkelere 1990 yılından itibaren düzenli olarak baklagil yardımı yapılmaktadır. Dengeli beslenme ölçütlerinden biri de günlük alınan protein miktarının kaynaklarıdır. Mercimeğin en yüksek protein kaynağı olan ürün olması ile birlikte düşük maliyetle ihtiyaç duyanlara ulaştırılabilmesi, gıda yardımına en fazla konu olan ürünlerden biri olmasını sağlamıştır" diye konuştu.

Balaban, dünyada mercimek üretiminde ilk on sırada bulunan ülkelerin üretimin yaklaşık yüzde 95'ini gerçekleştirdiğini, bu ülkeler içerisinde ilk üç sırada bulunan Hindistan, Kanada ve Türkiye'nin payının ise yaklaşık yüzde 70 civarında olduğunu dile getirerek, "Türkiye, 1990'lı yıllara kadar mercimek üretiminde dünya pazarına hakim bir ülke iken, bugün ithalatçı konuma gelmiştir. Son yıllarda Kanada, Avustralya ve Amerika'nın ihracata yönelik üretimlerinde artış, örgütlü pazarlama faaliyetleri, yeterli mekanizasyon, hastalık ve zararlılarla etkin mücadele, kaliteli ve yüksek verimli tohum kullanımı ve yüksek verimi düşük maliyetle yakalamaları, dünya pazarında söz sahibi olmalarını sağlamıştır" şeklinde konuştu.

Kırmızı mercimek üretiminin kışlık olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde, yeşil mercimek üretiminin ise yazlık olarak Orta Anadolu ve geçit bölgelerde yetiştirildiğini kaydeden Balaban, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kırmızı mercimek üretiminin yoğun olduğu iller; Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Gaziantep, Adıyaman, Batman ve Şırnak. Yeşil mercimek üretiminin yoğun olduğu iller ise Yozgat, Çorum, Konya ve Ankara'dır. Kırmızı mercimek ekimi yapılan toplam alan, 1998 yılından 2006 yılına kadar 4 milyon 410 bin dekardan 3 milyon 787 bin 75 dekara kadar düşmüştür. Bu düşüşe rağmen, üretim miktarlarının 440 bin tondan 580 bin tona kadar çıkması verim artışıyla sağlanmıştır. Mercimek ihracatında Ortadoğu ülkeleri, Batı Avrupa ülkeleri, Kuzey Afrika ülkeleri ve Güney Asya ülkeleri ilk sıraları almaktadır. 2004 yılı itibarıyla ülkemizden bakliyat ihracatı gerçekleştirilen ülke sayısı 80'in üzerinde olup, Doğu Avrupa ülkeleri, Güney Amerika ülkeleri, Rusya Federasyonu ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ülkemiz için potansiyel arz eden ülkeler olarak görülmektedir. Türkiye kırmızı mercimek üretiminin yüzde 86'sı Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde gerçekleştirilmektedir. 2007 yılı sonbaharı ve 2008 yılında yaşanmaya devam eden kuraklığın, yağış oranlarında yüzde 70'lik azalmaya sebep olarak bu bölgede yüzde 78,3 oranında ürün kaybına yol açtığı tahmin edilmektedir. 2008 yılı kırmızı mercimek üretiminin 110 bin ton civarında olacağı tahmin edilmektedir. Türkiye'de ortalama kişi başına yıllık 5 kilo mercimek tüketilmektedir. Önceki yıllarda iç tüketimin 340 bin ton civarında olduğu göz önüne alındığında, iç tüketime yetecek kadar ürünün elde edilemeyeceği görülmektedir. İthalatta düşüş beklentisinin yanında, mercimekte fiyatın, sırasıyla ürünün üretim bölgesi, arz ve talep miktarları ve ürünün kalitesine göre oluştuğu göz önüne alındığında, ürün fiyatlarında artış gibi olumsuz etkilerinin de olacağı açıktır."

GAZİANTEP'TE DURUM

Balaban, üretimin diğer illere göre az olmasına rağmen mercimeği işleyen işletmelerin yoğun olarak bulunması sayesinde Gaziantep'in bu ürünün ticaret merkezi haline geldiğini savunarak şöyle konuştu:

"Gaziantep'te günlük kapasiteleri 20-200 ton/kilo arasında değişen yaklaşık 15 işletme halen faaliyetlerini sürdürmektedir. Bunun yanında son yıllarda Mersin'de de bakliyat üretiminde yüksek kapasiteli işletmelerin faaliyete geçmesi, bu ilin de kırmızı mercimek ticaretinde önemli bir pay almasını sağlamaktadır. Mercimeği işleyerek tüketiciye sunuma hazır hale getiren işletmelerin üretim kapasiteleri farklılık gösterse de işleme yöntemleri ve kullandıkları üretim sistemleri birbirine benzemektedir.

Mercimek işlemede önce temizleme işlemi yapılır. Yabancı madde ve taşlar ayıklanır. Bunu sınıflandırma izler. Tavlama işleminden sonra kabuğu soyulur. Kırma işleminden sonra parlatılır ve elektronik renk seçme makinesinde seçilerek paketlemeye gönderilir. Bu üretim hattı, işletmelerde çalışan sayılarının 3-5 kişi civarında olmasını ve bu sayede işçilik maliyetlerinin düşük olmasını sağlamaktadır. Gaziantep'teki işletmelerin çoğu günlük üretim kapasitesi 100 tonun altında olan işletmelerdir ve ürünlerini 25-50 kiloluk ambalajlarda üretmektedirler. Ürünlerini toptancılara ve perakende mağazalarda ürünleri satılan diğer büyük firmalara satmaktadırlar. Yüksek üretim kapasitesine sahip işletmeler ise tüketicinin tercihine uygun düşük kilogramlı ambalajlama ve pazarlama kanallarının oturmuş olmasının avantajıyla ürünlerini rahatça perakende mağazalara ve pazarın diğer kesimlerine sunabilmektedirler."

2008 yılının mercimek üretim rekoltesi açısından bugüne kadar yaşanan en verimsiz yıl olduğunu ifade eden Balaban, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yağışların az olması nedeniyle yaşanan kuraklık mercimek üreticilerinin işlemek için hammadde bulamayacak kadar sıkıntıya düşmelerine yol açmıştır. Hammadde temininde sıkıntı yaşayan işletmelerin kapasite kullanımları yüzde 5-10 civarında kalmıştır. İç pazarda hammadde bulamayan işletmelerin bir kısmı ithal hammadde teminine başlamış, bazı işletmeler ise hammadde temin edememe ve pazardaki paylarını büyük firmalara kaptırmalarından dolayı kapılarına kilit vurarak faaliyetlerine son vermişlerdir. 10 yıl öncesine kadar 100'ün üzerinde mercimek işletmesi bulunan Gaziantep'te şu an 15 civarında işletme bulunmakta ancak yaşanan olumsuz gelişmeler nedeniyle bu sayının daha da düşmesi beklenmektedir. Varlıklarını sürdürebilmek için faaliyetlerini devam ettirme çabası içindeki işletmeler, ithal hammadde temini yoluna giderek hammadde sıkıntısını aşmaya çalışmaktadırlar. İthalatın büyük çoğunluğu Kanada'dan yapılmaktadır. İthal edilen kırmızı mercimeğin ülkemizde yetişen kırmızı mercimekle kıyaslaması yapıldığında bazı özelliklerde farklılıkların olduğu işletmeler tarafından dile getirilmiştir. Şeklinin daha yassı olmasının yanında, işletmelerin yaptığı pişirme denemelerinde; ithal ürünün daha uzun sürede pişirilebildiği, pişirme sonrasında renginin daha koyu olduğu, arzu edilen homojen dağılımın olmadığı, tat ve kokusunun ise daha az hissedilir olduğu belirtilmiştir. Alışık olduğumuz bazı özelliklerin ithal kırmızı mercimekte bulunmaması, yerli kırmızı mercimeğin daha üstün niteliklere sahip olduğu kanaatinin hakim olmasını sağlamaktadır. Bu durum da yerli mercimeğe olan talebin daha fazla olmasına yol açmaktadır."

Balaban, kırmızı mercimek üretiminde yaşanan bu olumsuz durumu tersine çevirmek amacıyla yapılacak çalışmaların, sektörün geleceğinin garanti altına alınmasında büyük önem taşıdığını belirterek sözlerini şöyle tamamladı:
"Önümüzdeki sene de aynı sıkıntının yaşanması durumunda, tohumluk kırmızı mercimeğin dahi bulunmasında sıkıntılar yaşanacağı ve kırmızı mercimekte tamamen dışa bağımlı duruma düşüleceği endişesi yaşanmaktadır. Sektörün ayakta kalabilmesi için kırmızı mercimek üretiminin artırılması gerekmektedir. Bunu sağlayabilmek için öncelikle kırmızı mercimek ekiminin teşvik edilmesi gerekmektedir. Ama bunu sağlarken sadece ekim alanlarının artırılması değil, verimin de artırılarak bunun sağlanması gerekmektedir.

Üretimde kullanılan kaynakların kıt olduğu düşünüldüğünde bu kıt kaynakları en etkin biçimde kullanmak hedeflenmelidir. Üretimi ve özellikle verimi artırmaya yönelik çalışmalar yapılmalı, bu konuda üreticilere yol gösterilmelidir. Çiftçinin kullanacağı tohum önceden belirlenmeli, yüksek verim ve kaliteye sahip olmalı ve içerisinde yabancı madde olmamalıdır. Kırmızı mercimeğin sadece kuru tarımla değil, sulu tarımla da yetiştirilmesi teşvik edilmelidir. Ekim yapılmadan önce toprak analizinin yapılması, kırmızı mercimeğe uygun ise ekimin yapılması gibi önlemlerin alınması gereklidir. Mercimek üretiminde bugün içinde bulunulan durum itibarıyla kısa dönemde yapılması gereken acil müdahalelerin yanında, dışa bağımlı duruma düşmeden bir an önce uzun vadeli önlemlerin alınması gerekmekte ve ileriye dönük planlamalara ihtiyaç duyulmaktadır."

İHA
Yayın Tarihi : 17 Eylül 2008 Çarşamba 10:47:31


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?