Ulusal Eğitime Destek Kampanyası çerçevesinde başlatılan okuma yazma kursları başarıyla devam ediyor.
2001 yılında başlatılan kurslar hakkında bilgi veren Nurettin Ok Halk Eğitim Merkezi ve Akşam Sanat Okulu Müdürü Kemal Yamuç, Çankırıda başlatılan kursların amacına ulaştığını ve 2001 yılından bu zamana kadar 109 kişinin mezun olduğunu ifade ederek, "Şuanda 2 tane okuma yazma kursumuz mevcut. Bu kurslarımız 1. ve 2. kademe olarak devam etmektedir. 1. kademe olarak devam eden kurslarımızda 2. ve 3. sınıfı yarıda bırakmış 25 kişi bulunurken 2. kademe kurslarımızda 4. ve 5. sınıfı yarıda bırakmış 17 kişi bulunmaktadır" dedi.
Yamuç, 60 yaşındaki bayanların dahi kursa katıldıklarını belirterek, "İnsanlarımız azimli kişiler. Kursumuza katılan 60 yaşındaki bir teyzemiz hizmet binamızın 4. katındaki kurs sınıfımıza her gün nefes nefese çıkıyordu. Bu teyzemiz kursu başarıyla tamamladı ve diplomasını aldı. Kursiyerlerimizin bu azmi bizleri daha çok çalışmaya sevk ediyor ve onlara en iyi hizmeti vermek için bütün imkanlarımızı seferber
İHA
Yayın Tarihi :
12 Mart 2005 Cumartesi 15:45:41
Güncelleme :12 Mart 2005 Cumartesi 15:47:44
Yorumlarınız
haruncaglar IP: 195.175.37.xxx Tarih : 14.03.2005 17:46:04
ölmeden önce (1192) ülkeyi 11 oğlu arasında bölüştürdü. Merkezi Ankara olmak üzere Çankırı, Kastamonu ve Eskişehir yöresini Muineddin Mesuda verdi. Ancak, ülkenin bu 11 parçaya bölünüşü daha II. Kılıç Arslanın sağlığında kardeşler arasında taht kavgalarının başlamasına yol açtı. Ölümünden sonra bu kavga giderek büyüdü. Bütün bunlara karşın Muineddin Mesud, yöredeki Bizans topraklarında yeni fetihlere girişti. Daha sonra, aldığı bazı yerleri, 1196'da Konya tahtını ele geçiren II. Süleymanşah'a vermekle birlikte yöreyi egemenliğinde tuttu. Ancak, 1203'te Süleymanşah'ça öldürülünce, yöre doğrudan Konya tahtına bağlandı. Daha sonra I. Keykavus'un (1211-1219) 1214'te Sinop'u alması, yöreyi Karadeniz üstünden gelebilecek tehlikelere karşı daha güvenli bir duruma getirdi. Anadolu Selçukluları'nın en parlak dönemi olan Alaeddin Keykubad'ın saltanatı sırasında (1219-1237), Çankırı en dingin ve zengin dönemini yaşadı. I. Alaeddin Keykubad, alası Cemaleddin Ferruh'u kente vali atadı. II. Gıyaseddin Keyhusrev döneminde de (1237-1246) bir ölçüde süren bu durum sırasında Anadolu'nun Moğol akınlarına uğraması, Anadolu Selçukluları'nı büyük ölçüde sarstı. 1243 Kösedağ Savaşı'ndan sonra ülke bütünüyle Moğol egemenliği altına girdi. Bu dönemde Çankırı çeşitli baskılara uğradı. 1262'de II. Keykavus'un eski komutanlarından Ali Bahadır, Moğol egemenliğine karşı Ankara-Çankırı bölgesinde ayaklandı. Ama başarılı olamadı ve kaçmak zorunda kaldı. Moğollar'ın yöredeki egemenliğini temsil eden Sinop Beyi Muineddin Mehmed Pervane, 1293'te Çankırı'yı yağmaladı, her türlü para, mal, hayvan ve ürünü topladı. BEYLİKLER DÖNEMİ Çankırı yöresinin II. Kıçılarslanın oğlu Muineddin Mesudca yönetildiği dönemde (1192-1203), Kastamonuda fetihlere girişen Hüsameddin Çoban Bey, daha sonraları yörede babadan oğula geçen bir gemenlik kurmuştu. Çankırı Fatihi Emir Karatekinin soyundan olan Hüsameddin Çoban Bey, I. Keykavus döneminde (1211-1219) Melik ülumera (Beylerbeyi) unvanı taşıyordu. Çoban Bey, I. Alaeddin Keykubadın tahta çıkışında (1219) Konyaya giderek bağlılığını bildirmesi sonucu I. Alaeddin Keykubad da onun beylik belgesini yenilemişti. Yöredeki geniş Türkmen kitleleriyle birlikte Çoban Bey, bir uç beyi olarak, Bizanslarla sürekli savaştı ve 1223te Kırıma yapılan sefere de katıldı. Bu tarihten sonra kaynaklarda adına rastlanmayan Çoban Beyin öldüğü yer ve zaman bilinmemektedir. Yerine geçen oğlu Hüsameddin Alp Yürekin de yaşamı ve beylik süresi üstüne bir şey bilinmiyor. Onun dönemi üstüne bilgilerimizin yokluğu, 1243 ten sonra Anadolu Selçuklularının Moğol egemenliğine girmesiyle de ilgilidir. Nitekim, 1258 tarihli bir belgeden yöre gelirinin Vezir Tuğrayiye verildiği anlaşılmaktadır. Candaroğulları Yönetimi İlhanlı tahtında Geyhatu, Anadolu seferinde II. Mesuda yardım ederek Yavlak Arslanın ortadan kaldırılmasını sağlayan Şemseddin Yaman Candara bu hizmetine karşılık Eflani yöresini vermişti. Onun ölümünden sonra, yerine geçen oğlu Süleyman Paşa, 1309da bir baskınla Kastamonuyu ele geçirerek Mahmud Beyi öldürdü ve Çobanoğullarının yöredeki egemenliğine son verdi. 1341den sonra ise oğlu İbrahim Beyi Candaroğullarının başında görüyoruz. O da 1345te ölünce yerine amcasının oğlu Adil Bey geçmiştir. 1361 de beylik tahtına Celaleddin Bayezid Bey çıkmıştır. Celaleddin BayezidBeyin dönemi Candaroğulları ile Osmanlılar arasında ilk ilişkilerin ve çatışmaların başladığı dönemdir. Bayezid Bey, ölümünden önce beyliği küçük oğlu İskender Beye bırakmak istiyordu. Buna karşı çıkan büyük oğlu Süleyman Paşa, kardeşi İskender Beyi öldürdükten sonra Osmanlılara sığındı. I. Muradın desteğini sağlayan Süleyman Paşa, Osmanlı güçleriyle birlikte Kastamonu üzerine yürüdü ve 1384 yılında Kastamonu Osmanlıların eline geçti. Bunun sonucunda Bayezid Bey Sinopa gitti ve böylelikle beylik ikiye ayrılmış oldu. Kısa bir süre sonra Süleyman Paşa Osmanlı baskısına karşı çıkarak beylikten ayrıldı. Ama halk onun yönetimini tuttuğundan, bu kez Osmanlılar yöreden çekildiler ve bu yerleri Bayezid Beye bırakmak istediler. Bunun üzerine Bayezid Bey, Süleyman Paşaya karşı harekete geçerek Kastamonuyu aldı. Daha sonra yeniden Osmanlının desteğini sağlayan Süleyman Paşa, babası Bayezid Beyin de 1385 te ölmesiyle kesin olarak beyliğin yönetimini ele geçirdi. İlk önceleri Osmanlılarla dostça geçinen Süleyman Paşa sonraları, özellikle Kadı Burhaneddin Ahmedle anlaşarak Osmanlılara karşı çıktı. Yıldırım Bayezid 1392de Süleyman Paşayı yendikten sonra öldürüldü ve Candaroğulları Beyliği topraklarının büyük bir bölümünü Osmanlı topraklarına kattı. 1392den sonra yalnızca Sinop yöresinde egemenliğini sürdüren Süleyman Paşanın kardeşi İsfendiyar Bey, 1402de Yıldırım Bayezidin Timura yenilmesiyle, Candaroğulları Beyliğinin eski topraklarını yeniden ele geçirdi. Hatta Timur yardımlarına karşılık, İsfendiyar Beye Çankırının güneyindeki Kalecike değin uzanan toprakları verdi. İsfendiyar Bey Fetret Döneminde Osmanlı şehzadeleri arasında taht kavgasında dikkatli bir siyaset izleyerek yan tutmadı. 1423 yılında Çelebi Mehmetin kesin olarak egemenliğini kurmasından sonra da Osmanlılara karşı sürekli bir dostluk siyaseti güttü. 1416 Eflak seferinde, oğlu Kasım bey komutasında bir birliği Çelebi Mehmede yardım için gönderdi. Ancak, sefer dönüşünde Kasım Bey, Çelebi Mehmedden Çankırı, Kalecik, Tosya, Kastamonu ve Küre-i Nuhas (Küre) yöresinin kendisine verilmesini istedi. İsfendiyar Bey de Kastamonu ve Küre-i Nuhas (Küre) dışındaki yerleri Kasım Beye değil, Çelebi Mehmede bırakacağını bildirdi. Sonuçda Ilgaz Dağısınır olmak üzere güneyde kalan Çankırı, Kalecik ve Tosya yöresini alan Çelebi Mehmed, 1417 de buraları Kasım Beye verdi. Çelebi Mehmedin 1421 de ölümü, İsfendiyar Beyin harekete geçmesine neden oldu. Önce Kasım Beyin üstüne yürüyerek Çankırıyı ele geçirdi ise de II. Murad Çankırıyı geri aldı. Bundan sonra Osmanlılarla Candaroğulları