7
Mayıs
2024
Salı
GÜNCEL

Türk tarımı sübvanse önerileri

Gazi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Emin Kuru, yakın gelecekte dünyayı bekleyen açlık tehlikesine karşın Türkiye'nin tarım politikasına bir an önce çeki düzen vermesi gerektiğini belirterek, dünyadaki buğday üretiminin toplamının 10 yıl sonra Çin'in artan nüfusuna yetmeyeceğinin ön görüldüğünü söyledi.

Dünyada var olan 6 milyar nüfusun 1.5 milyarının Çinli olduğunu kaydeden Doç. Dr. Emin Kuru, gelecekte dünyadaki her üç kişiden birinin muhtemelen Çinli olacağını ileri sürdü. Doç. Dr. Kuru, "Dünyanın gelecek 25 yılda en stratejik unsurları enerji, su ve tarım ürünleri olacak. Bunlardan ilk iki unsur zaten eşit düzeyde değerliydi. Yükselen yeni değer tarım ürünleri olmaktadır. Türkiye coğrafyası 300 milyon nüfusu rahatlıkla besleyebilecek tarım potansiyeline sahiptir. Eğer bilinçli çiftçilik yapılır, toprak planlı değerlendirilebilirse Türkiye'nin hiçbir tarım ürününü ithal etmesi gerekmeyecektir. Çünkü tarımda kendi kendine yetebilen dünyadaki 10 ülkeden biri de Türkiye'dir" dedi.

İktidarların uyguladığı yanlış tarım politikaları yüzünden Türkiye'nin tarım ürünlerini ithal eder duruma geldiğini belirten Doç. Dr. Kuru, stratejik önemi bugün daha da iyi anlaşılan tarım politikalarında ve yabancıya arazi satışlarında hata yapılmaması gerektiğini kaydetti.

Özellikle miras yöntemiyle kullanılabilir tarım arazilerinin giderek küçüldüğüne dikkat çeken Kuru, "Aç insanın milliyetinin, devletinin öneminin olmayacağını belirtmek isterim. Çünkü açlık ertelenemeyen ihtiyaçlardandır. Ülkemizin tarımsal açıdan çözüm bekleyen acil sorunlarından biride örneğin Sinop, Samsun, Ordu, Kastamonu ya da Ankara'daki köylerde ekilir arazilerin miras nedeniyle küçülmesidir. Bu durum Türkiye genelinde toprağa dayalı tarımı ve hayvancılığı olumsuz yönde etkilemektedir. Her çiftçi babanın 3-4 çocuğunun miras nedeniyle bölüştüğü arazi, bir aileyi geçindirebilecek kadar büyük olmadığından arazi sahibi toprağı ekmemekte ve boş bırakmaktadır. Böylece toprağın verimliliği atıl kalmaktadır. Köylerimizde bu bağlamda geçim sıkıntısı yaşayan geniş nüfuslar, metropol şehirlere iş bulma, geçinme amacıyla göçerken, köylerimizde yaşlı nüfusa terk edilmektedir. Halen insan gücünün çok önemli rol oynadığı köylerimizdeki tarım gerçeği yaşlı nüfuslara terk edilirken, bu büyük hatalara iktidarlar seyirci kalınmaktadır. Türkiye genelinde köylerde miras nedeniyle ekilir arazilerin küçülmesi metropol şehirlere göçün en önemli sebebini oluşturmaktadır. Bu durum tarımdaki üretimi olumsuz etkilediği herkesçe bilinmektedir" diye konuştu.

"TARIM, AVRUPA'DA YETİŞMEYEN ÜRÜNLERE GÖRE PLANLANMALI"
Ziraat odaları ve benzeri tarım kuruluşlarının Avrupa Birliği müktesebatı doğrultusunda Türk tarımına ve Türkiye gerçeklerine uymayan çözüm önerileri tavsiye ettiklerini ileri süren Doç. Dr. Kuru, "Örneğin köylerde tarımla uğraşan genç nüfusun Bağ-Kur'a üye yapılarak 6 milyon genç çiftçinin metropol şehirlere göçü teşvik edilmeye çalışılmaktadır. Bu anlayış geleceğe yönelik Türk tarımı adına telafisi güç bir yanlış olacaktır. Köyden kente göçü teşvik etmek, geleceğin AB'ye girmiş Türkiye konumunda zararlıdır. Çünkü Türkiye'nin mümbit arazileri Avrupa'nın sisli puslu ikliminde yetişmeyen cennet meyveleri, sebzeleri ve ürünlerine planlanmalıdır. Bu planlamada ancak nitelikli genç nüfusla olabilir ülkemizin zenginliği ve güçlülüğü" şeklinde konuştu.

Üniversitelere öğrenci yerleştirme politikalarında, Türk tarımının içinde bulunduğu durumun göz önünde bulundurulması gerektiğini de söyleyen Gazi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Emin Kuru, köy kökenli, tarımla geçimini sağlayan ailelerin üniversiteye müracaat etmiş çocuklarını veterinerlik ve ziraat fakültelerine çok düşük puanla girmelerine zemin oluşturulmasını önerdi. Doç. Dr. Kuru, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu fakülteler veterinerlik ve ziraat tahsili ağırlıklı olarak ön lisans programlarını da yoğunlaştırmalıdır. Köy kökenli tarımla uğraşan gençlere bu fakültelere girmeleri ve kayıt yaptırmaları teşvik edilebilir. Bu gençler mezun olduktan sonra köylerinde tarıma yönelik uygulamaları istemeleri durumunda tarımı sübvanse etme anlayışı bu gençlere desteğe dönüşmeli; sıfır faizli kredi, traktör, tohum, mazot, damızlık hayvan ve ekilir hazine arazileri yap-işlet-devret anlayışıyla 50 yıla kadar gençlere uygulama için verilebilir. Böylece Türk tarımı, geleceğe hazırlanma amacıyla sübvanse edilme politikalarında değişiklik yapılabilir. Her yıl üniversite sınavına giren 1.5 milyon gencimizin yüzde 70'inin köyleriyle ilişkili olduğunu kabul edersek, üniversite sınavında bir yere yerleşmeyen 1 milyon 250 bin gencimizden isteyenlere üniversite kapısını bu amaçla açabiliriz."

.
Yayın Tarihi : 15 Kasım 2005 Salı 14:20:29


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?