AK Parti Tokat Milletvekili Resul Tosun, Türkiyede bazı kurumların toplum denetimi dışında olduğunu ifade ederek, "Anayasa Mahkemesinde toplum denetimi yok, Cumhurbaşkanında da toplum denetimi yok. Bizdeki sistemi söylüyorum. Cumhurbaşkanımız, son derece yetkili ama hiçbir sorumluluğu yok, hiç kimseye hesap vermiyor" dedi.
Partisinin olağan kurul toplantısı öncesi basın açıklaması yapan AK Parti Tokat Milletvekili Resul Tosun, kanunlara aykırı eğitim kurumu açanlara önceki düzenlemede 6 aydan 3 seneye kadar hapis cezasını 3 aydan 1 seneye kadar hapis cezasına çevirdiklerini ve buna ana muhalefet partisinin itiraz ettiğini belirterek, "İzinsiz bir eğitim yeri açmasında suç olan, kanunlara aykırı olarak dershane açmış olmaktır, vergi kaçırmaktır, devlet denetimi içinde bu işi yapmaktır. Burada CHPnin itirazına gelince, CHP burada aslında kendini inkar ediyor. CHP tek parti döneminde Atatürkün hayatta olduğu dönemde bu konuyla ilgili çıkarttığı yasada 50 liradan 100 liraya kadar para cezası veriyor. Biz şimdi aynen bu yasayı bir bakıma getiriyoruz. Biz aslında hiç hapis cezası olmasın, Atatürkün 1938de dediği gibi sadece para cezası olsun dediğimizde, CHPliler hayır illa burada hapis cezası olması, hapis cezasının da 3 seneye kadar olması lazım. Bütün dertleri kaçak Kuran kurslarına burada yasak gelecek. Aslında Kuran kurslarının denetimi Diyanete bağlıdır. Bu sadece Kuran kursunu ilgilendiren bir yasa değildir. Ama CHP burada gerçek yüzünü gösteriyor ve getirip getirip konuyu Kur-an kursuna, milletin değerlerine tavrını gösteriyor. Toplumun değerlerine saygılı olması gerekir" dedi.
Türkiyede bazı kurumların toplum denetimi dışında olduğunu ve çözümün hem Cumhurbaşkanlığı, Anayasa Mahkemesi ve YÖKün toplum denetimine açılması gerektiğini öne süren Tosun, şöyle konuştu:
"En fazla mağdur edilen okullar meslek okulları olmuştur. Meslek okulları içerisinde de en fazla mağdur edilen okul mensupları İmam-Hatip Lisesi mezunları olmuşlardır. Biz bu konuda geçen sene bu kat sayı meselesini bir bakıma çözen yasayı çıkardık. Meclisten çıktı fakat Çankaya köşkünden geri döndü. Şimdi bunu ikinci kez çıkarılması köşkten tekrar dönmesini gerektirmiyor. Ama ondan sonra anayasa mahkemesine götürmek gibi bir yol var. Maalesef Türkiyede bazı kurumlar toplum denetiminin dışında olduğu için toplumun talep ve şikayetlerine kapalı. Çünkü toplum denetimi yok. Siyasi partilerin toplum denetimi var. Eğer biz başarılı olursak millet bizi yeniden seçiyor. Ama başarısız olursak seçmiyor. Bu toplum denetimidir. Ama anayasa mahkemesinde toplum denetimi yok, Cumhurbaşkanının da toplum denetimi yok. Bizde ki sistemi söylüyorum. Cumhurbaşkanımız, son derece yetkili ama hiçbir sorumluluğu yok, hiç kimseye hesap vermiyor. Dolayısıyla ben İmam Hatipler Kurultayında da söyledim. Buradaki çözüm, aslında hem Cumhurbaşkanlığının, hem Anayasa Mahkemesinin, hem YÖKün toplum denetimine açılmasıdır. Yani buradaki üyelerin, yöneticilerin toplum tarafından seçilmesini sağlayacak topluma hesap vereceklerini düşündürecek bir yapılanmaya ihtiyaç vardır. Meselelerin kökünden çözümünün temelinde bu yatar. Böyle bir Anayasal değişikliğe ihtiyaç vardır."
Hükümetin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine verdiği savunmada, başörtüsü yasağını destekleyen tek bir kelime olmadığını belirten Tosun, "18 Mayıs günü Avrupa İnsan Haklarında Leyla Şahin davası görüldü. Davalı taraf olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve onu temsilen hükümetin oraya bir savunma verdi. O savunmanın verildiği akşam ve ertesi gün gazetelerde AK Parti başörtüsü yasağını savundu diye bütün gazete ve televizyonlarda yayın yapıldı. Bunun üzerine ben grubun basına kapalı olan bölümünde bir konuşma talep ederek işin gerçeğini sorguladık. Kim nerede konuşulacak bu meseleler? Biz basının huzurunda kendi iç meselemizi tartışmayız. Bu meseleleri biz kendi içimizde tartışırız. Biz bunu hükümete sorduk ve hükümette o gün gereken açıklamayı yaptı. Hükümetimizin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine verdiği savunma benim elimde. Bu savunmada başörtüsü yasağını destekleyen tek bir kelime yoktur. Bu savunma hukuk içinde kalmış, son derece objektif ve insan haklarını öne çıkaran, hukukun üstünlüğünü çıkaran tarihi bir hukuk belgesidir aynı zamanda. Gazetelerde çıkan, önceki başörtüsü yasağını onaylayan kararın onaylanmasını talep ediyoruz şeklinde herhangi bir cümlede söz konusu değildir. Biz insan haklarını, özgürlükleri, demokratikleşmeyi öne çıkaran bir hükümet olarak, hiçbir zaman yasakları, insan hakları ihlallerini savunmamız söz konusu olamaz" şeklinde konuştu.