30
Nisan
2024
Salı
TOKAT

Umut vaat eden serum beklemede

Türk bilim adamlarının kenelerden insanlara geçen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığında karşı ürettiği AR-GE çalışması olan anti serum, hayata geçirilmeyi bekliyor.

Gaziosmanpaşa Üniversitesi (GOÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü’nün ev sahipliğinde Gaziosmanpaşa Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi Fen Fakülteleri Kimya Bölümleri tarafından ortaklaşa düzenlenen “Kromatografi 2012 Kongresi” başladı. Sinevizyon gösterisi ve müzik dinletisinin ardından bir konuşma yapan GOÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin, bilimsel kongrede konuşulacak olan konuların Türkiye’nin gündemine katkı sağlaması ve sonuçların bilim sonrası üretime yansıyarak uluslararası düzeyde konuşulur hale gelmesi temennisinde bulundu.

Prof. Dr. Önal başkanlığında yapılan ilk oturumda Ankara Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı eski Aşı-Serum Üretim ve Araştırma Merkezi Müdürü de olan Biyolojik Ürünler Araştırma ve Geliştirme Daire Başkanlığı’nda görevli kimyager Mustafa Hacıömeroğlu, kromatoğrafik metotla Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi antiserumu hazırlanması konusunda sunum yaptı. Hacıömeroğlu, KKKA hastalığına yakalanıp iyileşen hastaların kanından saflaştırılarak ürettikleri serum sayesinde yüzde 90 ölüm riski bulunan hastalardan 24'ünün sağlığına kavuştuğunu, sadece 2’sinin hayatını kaybettiğini söyledi. 2009 yılında yapılan ve Japonya'nın saygın bilim dergisinde yayınlanan klinik çalışmanın ümit vaat ettiğini belirten Hacıömeroğlu, bu çalışmanın ücretsiz olarak insanlığın hizmetine sunulduğunu söyledi.

Dünyada bu çalışmanın klinik olarak ilk defa yapılıyor olmasının önemine değinen Hacıömeroğlu, “Ölüme etki eden faktör virüs 10 üzeri 8 ve aşağısı olmak üzere biz 26 hastayı iki guruba ayırdık. Bunlar içerisinde 10 üzeri ve aşağı grupta şimdiye kadar ölüm vakası gerçekleşmedi. Bu hastalar virüsün yükselmeyeceğini varsayarsak hiçbir şey yapılmaz ise 10-11 gün içersinde taburcu olacak durumda idiler. Biz bu anti serumu verdiğimizde 48 saat sonra virüsten eser kalmadı. Virüsü vücuttan temizledi. Asıl yüksek grup dediğimiz 10 üzeri 8 ve yukarı diğer yükse sahip olan hastalar bizim için hedef kitle orası. İki hastamızda anti serumumuz etkili olmadı. Burada başka faktörler var muhtemelen. 10 üzeri 11 viral yük korkunç bir rakamdır. Bu hastamız bu anti serumla en kötü hasta 168 saatte taburcu oldu. Virüsten eser kalmadı, şifasına kavuştu” dedi.

Sunumun ardından kongreye katılanlar, gelecek için ümit vaat eden çalışmaya ilişkin akıllarında oluşan soruları yöneltti. 10 yıl içerisinde KKKA hastalığından 322 kişinin hayatını kaybettiğini ifade eden Hacıömeroğlu, “Bu çalışma ilk bir AR-GE çalışması idi. Bir yerden başlayacaksınız. Virüs tiplerine göre tiplendirip anti serumun hazırlanması gerekir. Çok daha anlamlı olacaktır. O zaman tedavi etme şansının çok daha yükselmesi söz konusu. Makalenin adına bakarsanız gelecek ve ümit vaat eden bir çalışma” diye konuştu.

GATA Mikrobiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Ayhan Kubar'ın başkanlığındaki ekip, 2007 yılından beri anti-serum çalışmalarını yürütüyor. Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi'nden eski Aşı-Serum Merkezi Müdürü Mustafa Hacıömeroğlu, hastalığa karşı ilk anti-serumu üretti.

iha
Yayın Tarihi : 7 Haziran 2012 Perşembe 10:55:36
Güncelleme :7 Haziran 2012 Perşembe 10:57:33


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?