2
Mayıs
2024
Perşembe
EKONOMİ

İstanbul uluslararası isim haline geliyor

Geçtiğimiz yılın baş oyuncusu kim idi? Elbette İstanbul! Uluslararası bir isim haline dönüşme yolunda!

Geçtiğimiz yılın baş oyuncusu İstanbul'du. artık öyle bir noktadayız ki İstanbul uluslararası ilginin gözbebeği. Önümüzdeki yılı ise İstanbul'u çeşitlendirmeye ayırmalıyız. Her gelene başka bir dünya şehri sunana kadar.

Geçtiğimiz yılın baş oyuncusu kim idi? Elbette İstanbul! Uluslararası bir isim haline dönüşme yolunda! Bu, yıllardan beri heves ettiğimiz neden yapamıyoruz, ah bir olsa dediğimiz hedefti. Nihayet, yıllar sonra artık öyle bir noktadayız ki, şimdi İstanbul uluslararası ilginin gözbebeği. Bakın önce bu noktanın kıymetini anlayalım. Sonra nasıl geldiğimizi doğru okuyalım. Ardından da bu mevzii elimizde tutup da nasıl daha ileri taşıyabiliriz. Ona bakarız...

ELALEM NE YAPIYOR?
Bugün yeryüzünde hiç durmadan, 18. yüzyıldan beri süren, ama yoğunluğu ve şiddeti giderek yükselen bir hegamonya savaşı vardır: Kültür alanında! Kimin kültürü hangi coğrafyalarda daha çok hakim olacak diye. Bu savaş görünürde olup biten sıcak çatışmalardan çok daha sert ve acımasız bir sözlük kullanılarak sürdürülmektedir. Kah kaba saba, hoyrat bir aksan ile gözler önünde... Kah sofistike, uzun yıllara bölünmüş bir stratejiyle... Hep söyleye geliyoruz. Bir "ürünün" büyük marka olması sadece ve sadece o ürüne bağlı değildir. Örneğin İstanbul. İstanbul'u projektör altında tutmak sadece İstanbul'un becerebileceği bir iş değildir. Ya? Örnekleme ile anlatalım. Elalem nasıl yapıyor? Örneğin İtalyanlar! Şöyle düşünün: Siz İtalya'da herhangi bir menzile gitmeyi düşündüğünüzde tercihinizi belirleyenler listesi nasıl oluşur? Onu da diyelim. Tercihiniz sizin meşrebinize göre günlük hayat, tarih ya da doğa ile başlıyor olabilir. Ama çoğunluğun bilinçaltında şunlar sıralıdır:
Moda : Gucci, Prada...
Araba : Ferrari, Maserati...
Mutfak : Spagetti, Chianti...
Sinema : Fellini, Özpetek...
Kadın : Loren, Belluci...
Erkek : Mastrionni...
Mimari : Raffaello, A. Rossi... Dünyanın neresine gidiyorsanız, sıra dışı seyyahlar dışındakilerin ilgileri bu kulvarlarda bir tur attıktan sonra netleşir. Sözünü ettiğimiz istikametlerin beheri diğerlerinin tümü ile beşik kertmesidir. Bir bütün olarak vardırlar. Aradan sadece birinin podyuma çıkması bataklıkta nadir bir kelebek bulmaya benzer. Olamaz... Şimdi bakınız: İstanbul istisnai bir şehirdir. Antik Dünya'dan beri var olan kadim bir iç dünyayı sunar. Doğu Roma İmparatorluğu'na hem beşik, hem payitaht olmuştur. Constantinopol zamanının en önemli şehirlerindendi.

GÖLGE DERTLERLE SAVAŞ
Uluslararası bir yemekte yanıma oturan bir İsveçli, bana uzun uzun gemileri ile Sarayburnu'na gelen Vikingler'in şehir surlarını görünce ne yapacaklarını şaşırdıklarını anlattı. Etkinin muhtemelen bugün köyünden çıkan birisinin New York'u ilk gördüğündeki şaşkınlıkla aynı olabileceğini ekledi. Bakın bu olağanüstü bir hikayedir. Neden? Çünkü hadi o dönemin ağzı ile söyleyelim primus interpares, yani yerini benzerleri arasında İstanbul kadar uzun elinde tutan başka bir dünya şehri var mıdır? 16. Yüzyıl'a kadar şehrin iki dünya imparatorluğunun payitahtı olduğunu anımsayınız. Nereden baksanız 1500 yıl! Sadece bu geçmiş dahi bir şehri tekrar tekrar anlatmak için kafi gelebilirdi. Ama olamadı. Neden? Biz böyleyiz de ondan. Onlar bulsun diye bekledik. Yarattığımız gölge dertler ve birbirimizle savaş tuttuk. Öyle ki yıllarca ancak cesaret sahipleri İstanbul'a gelir oldular. Peki şimdi ne değişti? En önemli değişiklik şudur: Yeryüzündeki şöhretli destinasyonların yüzü eskidi. Dinamizmlerini yitirdiler. Sonra hemen aynı ana düşerek, Türkiye demokratikleşmeye, Avrupa'ya yaklaşmaya başladı. Bu küresel kültürün en önde gelen eşiklerinden birisinin aşılması demektir. Etkilerini daha henüz görmeye başladık. Genç insanların "Gece Yarısı Ekspresi" dışında da bir İstanbul var olabileceğini düşünmeye başladıkları andır. İstanbul 2005 yılında herkesin imreneceği bir mevzii ele geçirmiştir. Şimdi şehrin yapması gereken öncelikle yukarıda örneklediğimiz "listeyi" oluşturmaktır. Birde önümüzdeki yılı İstanbul'u çeşitlendirmeye ayırmalıyız. Her gelene başka bir dünya şehri sunana kadar!
Sabah Pazar/Ali Esad Göksel
Yayın Tarihi : 8 Ocak 2006 Pazar 14:51:10
Güncelleme :8 Ocak 2006 Pazar 15:02:26


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?